Yalçın Bayer

MHP ile aramızda geçişkenlik var

13 Mart 2019
SEDAT Ergin ile birlikte, AK Parti Ankara adayı Mehmet Özhaseki ile önceki gün Gayrettepe Dedeman Oteli’nde görüştük. “Sıkıntılı” olsa da her soruya açıklıkla yanıtlar verdi.

Tabii bunlar arasında “yazılmamasını” rica ettiği konular da vardı. “Palavrası” ve “saptırması” yoktu. “Ben kendimi anlatıyorum, kimseye laf söylemiyorum” demesi de ilginçti.

MHP seçmeninin Ankara’daki sonuçta önemli bir rol oynayacağını kabul ediyor. 24 Haziran 2018 milletvekili seçiminde Ankara’da AK Parti yüzde 40, MHP yüzde 13 dolayında oy almıştı. Ama 2014 belediye seçiminde MHP oylarının bir bölümü Mansur Yavaş’a yönelince CHP, AK Parti’ye bayağı yaklaşmıştı. Bu kez aynı durum yaşanır mı?

“MHP tabanında zaten İYİ Parti nedeniyle bir ayrışma yaşandı. Şu anki MHP, liderine bağlı, bütünlük içinde bir parti. Ayrıca kabul edelim ki geçmişte AK Parti ile MHP arasında hep bir geçişkenlik oldu, iki taraflı olarak.

Bunu 7 Haziran 2015 seçiminde gördük, bizden MHP’ye oy gitti. Ama 1 Kasım’da da gördük, bu kez MHP’den bize geri geldi. Bugün MHP ile AK Parti arasında sıkı bir işbirliği var. İttifak rahat bir şekilde işliyor. Evet, başlangıçta bir çekingenlik iki tarafta da vardı ama bu çekingenlik zaman içinde önemli ölçüde aşıldı.”

BENİM ARTILARIM VAR

“Benim ömrüm belediyecilikle geçti. Ben 17 yıl yaptığım Kayseri Belediye Başkanlığı görevinden bir başarı destanıyla ayrıldım. Başarılı bir belediye başkanlığı yaptığım hususunda herkes hemfikir. Ayrıca başkanlığımdan sonra belediyelerden sorumlu bakanlık da yaptım, bu da bana ayrı bir tecrübe kazandırdı. Şimdi bu tecrübelerimi yan yana getirdiğinizde, bütün bunlar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yapabileceklerim açısından bir artıdır.”

METİN SÖZEN’E SAYGI

Yazının Devamını Oku

CHP’de kimler harcandı?

8 Mart 2019
2010 yılında CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın kurduğu ve il başkanının başkanı olduğu ‘İzleme Komisyonu’ 4 yıl içerisinde 200’e yakın dava açmıştı.

İBB meclis üyeleri adına ayda ortalama 4 dava açıyorlardı. Murat Karayalçın döneminde ortalama sayı ayda bire düştü. Cemal Canpolat döneminde ayda beşe çıktı. Şimdilerde bırakın dava açmayı, önceden açılmış davaların posta ücretleri bile ödenmiyor. Bazı davalar ödenmeyen masraflar yüzünden düşmeye başladı. Eskiden adlarına dava açılmış olan meclis üyeleri icra tehlikesiyle karşı karşıya.

CHP, ‘liyakat’a ne kadar değer veriyor?

İBB’de en çok önerge veren meclis üyeleri ne oldu? İki dönem içinde AKP’ye karşı 400 dava açıldığı sanılıyor. Bu süreç içerisinde CHP tarafından bilirkişi ücretleri, mahkeme masrafları yatırılmadığı için davaların düşmeye başladığını da bildirelim.

İBB meclis kulislerinde CHP’ye yönelik ithamlar dikkat çekiyor. Yargı kulislerinde, AKP’liler hatta CHP’liler tarafından “paraların yatırılmayarak davaların düşmesinin önünün açıldığı” konuşuluyor. Danışıklı dövüş gibi konuşulması CHP için çok ayıp olarak karşılanıyor.

Davaların düşmesi de kurumsal kimliğine zarar vermez mi?

Bu dönemde başta Hüseyin Sağ ve Hakkı Sağlam yok. Bir önceki dönemde de Bahçeşehir’den Serdar Bayraktar da aynı akıbete uğramıştı. Geçen İBB meclisinin 127 CHP’li üyesinin başındaki, genel merkez yönetimi (Kılıçdaroğlu dahil) ve belediye başkanları tarafından sevilen, herkesi idare eden Ertuğrul Gülsever’in (Kasımpaşa doğumlu, Beyoğlu üyesi) listeye konulmaması herkes tarafından şaşkınlıkla karşılandı.

Yolsuzlukları takip eden, önergeleri ve ortaya çıkardıkları bilgilerle gündemi sarsan meclis üyeleri yok edilirken, yerlerine kimler getirildi acaba? CHP’de meclis grupların ihtiyaç duyacağı şehir plancısı, hukukçu, mühendis gibi meslekler aranmış mı? Eğitim yılları ortalaması nedir, birçok ilçede AKP’den iki-üç yıl geride olduğu iddiası doğru mu?

Bunlar MYK’da kimlerin adamlarıdır? Hangi milletvekilinin kaç adayı nerelerde aday gösterildiler?

Yazının Devamını Oku

El âlem hızlı koşuyor

7 Mart 2019
Elektrikli otomobillerde gelişmeler hızlandı. Arzu edilen seviyeye henüz ulaşılmasa bile ilk elektrikli otomobiller vızır-vızır yollarda dolaşıyor.

Avrupa’da 2018’de 200 bin civarında elektrikli otomobil satıldığı söyleniyor. Türkiye’de ise bugüne kadar 600-700 civarında satılmış. Bunun nedeni olarak fiyatların yüksek, şarj istasyonu sayısının ise yetersiz olması gösteriliyor. Türkiye’de ilk yerli otomobil elektrikli olacak. Bu konuda hummalı bir çalışmanın sürdüğü de biliniyor.

Özel otomobiller için çalışmalar sürüyor ama elektrikli ağır vasıtalarda henüz çok ileri bir düzeye ulaşılmış değil... Dün Almanya’da iki dostumuzla Frankfurt’tan Darmstadt kentine giderken otobanın her iki tarafındaki elektrik hatları dikkatimizi çekti. Otobanın her iki yanına kilometrelerce, bizdeki eski troleybüslerin kullandığı hatlar gibi teller çekilmiş. ‘Otobanlarda Elektrikli, Yenilikçi Ağır Yük Taşımacılığı’ projesiyle hava kirliliğinin de önemli ölçüde önüne geçilmesi hedefleniyor. Hem elektrik hem de mazot motorları olan hibrid ağır vasıtalar, havai hat sayesinde elektrik motorlarını kullanacaklar. Yani çevreyi kirleten gaz çıkarmayacaklar. Havai hatların olmadığı yollara geçince normal motorlarını kullanacaklar. 15 milyon Euro harcanarak yapılan bu 5 km’lik pilot projeden istenilen netice alınırsa tüm Almanya’ya yayılacak.

 

MAZOTLU ARACA YASAK

Almanlar çevre konusunda çok hassaslar. Euro 6 standardının altında mazotlu otomobiller bazı şehirlerin belirli bölgelerine sokulmuyor. Şehirlerde birçok caddenin kenarına seyyar hava ölçüm istasyonları yerleştirilmiş. Bu istasyonlarda günün her saati hava kirliliği ölçülüyor. Egzoz gazlarıyla kirliliğe yol açtığı gerekçesiyle mazotlu otoların bu bölgelere girişi yasaklanıyor. Mazotlu otomobil sahiplerinin bu karara karşı itirazları anayasa mahkemesi tarafından reddedilmiş. Şehir idareleri halkın sağlığını korumak için gerekirse böyle kararlar alabilir denmiş. Bu yüzden şimdi mazotlu otomobil sahipleri kara kara düşünüyor. Otomobillerini elden çıkarmak istiyorlar ama değerleri düşük.

 

ARILARI KORUMA ADINA NE YAPIYORUZ?

‘MECLİS BALI’

Yazının Devamını Oku

Berlin’in endişesi büyük... Almanya’da yeni tasarıya PKK ve DEAŞ da dahil edilecek mi?

6 Mart 2019
ALMANYA’da siyaset sakin ama DEAŞ başka. Terör örgütü DEAŞ’ın Suriye’deki varlığının sona yaklaşması veya ABD Başkanı Donald Trump’ın deyimiyle bitmesi Almanya’da da endişe yaratmışa benziyor.

DEAŞ’ın Avrupalı teröristlerinin evine dönme olasılığı Avrupa’yı kara kara düşündürüyor. Alman istihbarat teşkilatına göre, Suriye’ye DEAŞ’a katılmak üzere 1050 genç gitmiş, orada da 200 gencin öldüğü tahmin ediliyor. Alman Adalet Bakanlığı şimdi DEAŞ’a katılan çifte vatandaşların geri dönmesini engellemek için, teröre bulaşanların Alman vatandaşlığının geri alınmasını öngören bir yasa tasarısı hazırlamış. Hükümet ortakları bu konuda fikir birliğine vardı.

Almanya şimdi “Bunlar Almanya’ya dönerse halimiz ne olur” diye önlem almaya çalışıyor.

Alman vatandaşı DEAŞ’lı teröristlerinin ülkeye geri gelecekleri yolundaki endişeyi dile getiren haber, dünkü Alman gazetelerinde ilk haber olarak yer alıyordu. Bir soru da akla gelmiyor değil: “Almanya’ya kaçan PKK ve FETÖ teröristleri de gelecekte bu yeni yasaya dahil edilecek mi?”

ALMANLAR KARNAVALLA COŞTULAR

FRANKFURT Havalimanı’na indiğimizde hava aynı İstanbul’daki gibiydi, yani soğuk. İstanbul Havalimanı açıldığından beri Frankfurt Havalimanı kendisini mimari yönden ‘onarım’a sokmuş, dış cephesi değişmiş, bu durum da biraz ferahlık sağlamış havalimanına. Geçen hafta Amerika’ya giden bir dostumuz gibi üç saat falan kuyrukta beklemedik.

Frankfurt 750 bin nüfusuyla Almanya’nın beşinci büyük şehri. Ahmet Haşim’in 1933’te tedavi için geldiği, ünlü ‘Frankfurt Seyahatnamesi’ni yazdığı şehir, esasen müzeler ve finans şehri. Finans konusunda Londra ile yarışıyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması halinde Londra’dan gelmesi beklenen bankalarla, finans kurumlarıyla Avrupa’nın finans merkezi bayrağını dalgalandırmak istiyor. Ama buna en büyük engelin Frankfurt Havalimanı’nın olacağı öne sürülüyor. Çünkü Londra, Paris ve Amsterdam’dan sonra Avrupa’nın dördüncü büyük havaalanı sabah 05.00 ile gece 23.00 arası çalışıyor. Gece uçuşları mutlak yasak. Bu kısıtlama yeni İstanbul Havaalanı’na büyük avantaj sağlıyor. Bu yüzden hava trafiğinde ibre İstanbul’a kayabilir. Hava trafiğinin sıklet merkezinin İstanbul’a kayması Almanları haklı olarak endişelendiriyor.

Frankfurt’un ortasından geçen Main Nehri, Alplerden gelen kar sularıyla coşkulu bir şekilde akıyordu. Nehrin her iki yakasındaki çınar ağaçlarının gövdelerinin üzerindeki yapraksız küt kesilmiş dalları sanki birer tablo gibiydi. Keşke İstanbul’un bir bölgesinde böyle motif uygulansa! Bakalım hangi orman mühendisi bu konuda kafa yoracak! Yürürken ritmik müzik sesleri ile birlikte coşkulu konvoylardan, karnaval selamı ‘Helau’ sesleri yükseliyordu. Bizdeki fener alayları da böyle renkli ve coşkulu olsa ne kadar güzel olurdu. Bizim gördüğümüz Frankfurt ve Mainz kentlerindeki karnavalların uzunluğu 8 km tutuyordu, halk yol kenarına dizilmiş geçidi izliyor saatlerce. Karnaval 1800’lü yıllardan beri yapılıyormuş...

KEŞANLI BİR İŞADAMI

Yazının Devamını Oku

Sosyal demokratlarda ilk kez alternatif bir program ‘Almaya yakınız’

1 Mart 2019
Seçimlere 30 gün kaldı. CHP İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin ve partili adayların karşısına ‘ciddi’ bir hazırlık yapmıştı.

Sunumları “Vay be!” dedirtti. Siyaset dili dikkat çekti. Görseller ile konuşma metinleri dev ekrandan akışı tam bir paralellik gösteriyor. Konuşma tonu da ‘yumuşak’tı. Açıkça söylemek gerekirse, siyasette 5 yıldan beri büyük mesafe kaydetmişti, hele son bir aydaki çıkışı bizim için de şaşırtıcı oldu. Sosyal demokrat bir partide ilk kez alternatif bir program ortaya çıkıyordu. Bir başka gözle bakarsak, İmamoğlu iktidara hazır bir partinin hükümet sunumunu yapıyordu sanki.

200 BİLİM İNSANI

Bomonti Hilton’daki sunumdan sonra İmamoğlu, hazırlıklarını birlikte yaptığı 200 kişiye yakın akademisyen ve bilim insanlarını kürsüye çağırarak kendilerini kutladı. “İstanbullu sağlıkta rahat edecek, engelsiz kent olacak. Yaşlılar huzur içinde yaşayacak” derken kadın, genç çocuk ve yaşlılar için açıkladığı projeler, neredeyse iktidarın yatırımları ile yarışacak düzeydeydi.

İmamoğlu, rakibi Binali Yıldırım’a karşı nezaketli idi ancak küçük göndermeleri de vardı.

İNCE VE İMAMOĞLU

Muharrem İnce’nin gerektiğinde tatlı sert, gerektiğinde de esprili ve renkli konuşmasının yanında İmamoğlu’nun genel yapısı ‘şeker’ gibi kalıyor, vizyon projeleri de kendisine puan kazandırıyordu esasında. Yoksa CHP eşitlik, özgürlük, adalet sözcüklerinden artık vazgeçiyor mu?

Partideki bir araştırmacı ile konuşurken “‘Almaya yakınız’ sözü ile ne demek istediniz” dediğimizde kulağımıza “Kazanacağız” dediğini de aktarmalıyız.

CEPSEL PROJELER HEYECANLANDIRDI

Yazının Devamını Oku

Asgari ücret vergi dışı kalsın

28 Şubat 2019
2 bin 28 liraya ulaşan açlık sınırı net 2 bin 20 lira olan asgari ücreti solladı.

Türk-İş’in araştırmasına göre, şubat ayında dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 28 lira olarak gerçekleşti. Yoksulluk sınırı ise asgari ücretin üç katını aşarak 6 bin 609 lira oldu.

1 Ocak’ta yüzde 26.6 oranında zam alan 7 milyona yakın emekçinin ücreti iki ayda açlık sınırının gerisine düştü. Yılbaşında 417 liralık artışla yüzleri bir nebze olsun gülen emekçiler, ücretlerinin iki ay gibi kısa sürede açlık sınırının gerisinde kalmasının şaşkınlığını yaşıyor. Enflasyon artışı devam ederse asgari ücret daha da eriyerek anlamını yitirecek.

İşçinin enflasyona yenik düşmemesi için asgari ücretin vergi dışı bırakılması şart. Yılbaşında yüzde 15 olarak kesilen vergi miktarı, yılsonuna doğru iki kat artarak yüzde 35’e çıkıyor. Bu da yılın son üç ayında asgari ücreti kuşa çeviriyor, işçinin eline geçen ücreti oldukça azaltıyor.

Anayasanın 73. maddesinde “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür” denilmesine karşın asgari ücretli milyonlar kazananlar kadar vergi ödeyerek, mağdur oluyor.  Şükrü KARAMAN

BAŞKENTGAZ NEREYE KOŞUYOR?

ANKARA’da doğalgaz dağıtım işleri 2007 yılına kadar belediye işletmesi olan EGO, 2013 yılından sonra da belediye şirketi olan Başkentgaz tarafından yürütülmüştür.

Yazının Devamını Oku

Al Pacino’dan Tolstoy’a

27 Şubat 2019
“Yazmak benim için ebedileşmektir. Yazdığım zaman ömrümü aştığımı, ölümlü insan ömrünü yendiğimi ve sonsuzlukla bütünleştiğimi hissediyorum” diyor çok kıymetli bir köşe yazarımız. Yazmak, doğruları yazabilmek çok güzel ve o oranda bilgi ve o konuda birikimli olabilmek.

Geçenlerde bir TV dizisinde, yaşlı bir gazeteci rolünde Al Pacino genç meslektaşına şöyle diyor: “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur”. Aynı kelimeleri bir başka gazetede bugün Ankaralı gazeteci Nahit Berker’in söylediği yazıyor. Bu misaller bir zamanlar İnönü’ye maledilen, fakat aslında Tolstoy’un namuslularında en az namussuzlar kadar cesur olmaları gerektiğini söylediği satırları anımsatıyor.

Köşe yazarları bana göre çok zor ve mesuliyetli bir görevi üstlenmişler. Bu kişilere imrenirim. Her gün bir konu bulmak ve bu konuyu okuyuculara hakikatlere uygun aktarabilmek. Fakat bir konuyu aktarırken o konu bir kitaba ait ise o kitabı okumaları ve anlamaları, sarf edilmiş bir söz ise o sözün arkasında ne var araştırmaları ve olaylara dar açıdan değil geniş açıdan bakmaları gerekir diye düşünürüm. Hele bahsettiği kitabın ve sözün sahibi bir zamanlar saygın bir kuruluşun başında ise o kişiye küçük adıyla hitap etmek o yazıyı yazanı daha büyük ve önemli bir yere getirmez.  

Prof. Dr. Cengiz KUDAY

 

KAFTANCIOĞLU VE İMAMOĞLU’NUN İLİŞKİLERİ SÜPER

CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu’nun, CHP İBB adayı Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyasına neden katılmadığı sorularının dikkat çekmesi üzerine, İmamoğlu’nun ekibinden bir isim “Bu konuda AKP’nin beklediği olumsuz hiçbir durum yok. Kaftancıoğlu’nun yoğun bir gündemi var, kampanyaya katılması gerektiği yerde katılacak. İkisi arasında hiçbir sorun yok. Herkesin sorumluluğu var. Her gün konuşuyorlar, birlik ve beraberlik içindeler. Hatta süper denilebilir” dedi. İmamoğlu’nun kampanyası yoğunlaştıkça, otobüsünün üzerinde gerekli olmadıkça milletvekilleri yer almayacak. İmamoğlu yarın 11.00’de Hilton Bomonti’de ‘İstanbul Çözümleri Tanıtım Toplantısı’ ile programını açıklayacak.

İŞ KAZALARI ÖNLENEMEZ DEĞİLDİR

MİLAS

Yazının Devamını Oku

Kütahya’da ittifak korkusu

22 Şubat 2019
KÜTAHYA 163.360 seçmen sayısına sahip. AKP adayı avukat Ahmet Sami Kutlu. Yıllardır parti içinde bulunuyor; naif, ahlaklı dürüst bir isim olarak tanınıyor.

Vatandaş yeni yeni tanımaya başlamış kendisini. MHP adayı Prof. Dr. Âlim Işık eski milletvekili bir akademisyen. 2014’teki yerel seçimlerde AKP adayı Kamil Saraçoğlu karşında %2’lik bir oy kaybı ile başkanlığı kaybetmiş. Oy potansiyeli yüksek gözüküyor. Âlim Işık’ın ciddi bir siyasi ağırlığı var.

CHP adayı Eyüp Kahveci Ordu’lu... Danışmanlık ve Eğitim merkezi var. Sektöründe birçok firmaya danışmanlık eğitimleri ve seminerler vermiş. Tanınmış bir kişi değil. Kütahyalı olmayışı bir dezavantaj.

İYİ Parti, SP ve DP de aday çıkartıyor. İYİ Parti ve CHP ortak adayda mutabık kalamadı. AKP-MHP’nin de ittifaka gitmemesi ilginç... Nedeni ise tek bir aday gösterilirse her iki partiden birine kızan oyunu CHP’ye verebilir.

DİJİTAL ÇAĞ

20 MİLYON öğrencimize 2 satır kod yazma, 2 sayfa elektrik-elektronik bilgisini mutlaka vermeliyiz.

Endüstri 4.0, yapay zeka, STEM, akıllı aygıtlar, robotlar bize bunu söylüyor.

21. yüzyılda sadece patates yiyerek ayakta kalamayız.

Kodlama bilen kişiler farklı düşünür. Yenilik düşünür. Asalak olmaz. Kahvede uyuklamaz. TV esiri olmaz.

Yazının Devamını Oku