Yalçın Bayer

Kızılağaç ve kestane ağaçlarını korumadık

26 Ağustos 2020
Her aşırı yağmurdan sonra Karadeniz’de sel ve su baskını felaketi yaşanıyor. Dereler taşıyor, şehir merkezlerini su ve çamur basıyor. Binlerce yılda oluşan verimli topraklar gözümüzün önünde yağmur sularıyla yok olup gidiyor. İnsanlarımız çamur altında can veriyor. Dünyanın en güzel coğrafyası heyelanlardan dolayı ne yazık ki can çekişiyor.

Mesleğime başladığım 1987’den beri yaklaşık 33 yıldır katıldığım hem bilimsel hem de konuyla ilgili tüm toplantılarda Karadeniz’in dik yamaçlarını binlerce yıl sellere karşı koruyan sahipli kızılağaç ve kestane ormanlarının yok edilmesine engel olamadığımızı, bilimsel gerçeklere aykırı olan uygulamalarla da doğal yapıyı olağanüstü tahrip ettiğimizi ve bundan dolayı da ‘sel ve su baskını’ felaketlerinin Karadeniz’in en büyük sorunu olduğunu bıkmadan, usanmadan ısrarla dile getirdim. Ne yazık ki sorunu gündeme sokamadım. Ne yazık ki bugün kaçınılmaz olan bedelini ödüyoruz.

Yıllardır dengesini bozduğumuz doğal yapıyı iyileştirmek, koruyamadığımız ormanları sahipleri adına tekrar geriye kazandırmak ve orman varlığını arttırabilmek için bu güne kadar kayda değer hiçbir şey yapamadık.

Üstelik sel ve su baskınlarıyla mücadele adına dereleri beton kanallara hapsederek de heyelan riskinin daha da artmasına neden olduk. Artık bıçak kemiğe dayanmış durumdadır.

(Orman yüksek mühendisi, Kürem-Der Genel Başkanı Faruk Çebi’nin görüşlerine devam edeceğiz.)

‘MÜJDEYE 5 MİLYAR DOLAR YATIRIM GEREKECEKTİR’

MAKİNE ve petrol yüksek mühendisi Aslan Özmen’in dünkü ‘Doğalgazın keşfinden sonra neler yapılmalı’ yazısına devam ediyoruz. Özmen geçmiş tecrübesiyle bir maliyet hesabı yapmış, şu değerleri koyuyor: “İlave sondajlar: 600 milyon dolar. Platform inşası: 1000 milyon dolar. 200 km denizaltı boruları: 500 milyon dolar. Doğalgaz terminali: 2 milyon dolar. 40 inçX200 km boru hattı yapımı: 500 milyon dolar. Mühendislik: 400 milyon dolar. Yani toplam ortalama 5 milyar dolar.”

Özmen, bu yatırım 5 milyar dolara çıkarılırsa bunun iyi bir rakam olduğunu söylüyor.

“Finansman: BP yıllardan beri Azerbaycan ve Türkiye’nin dostudur. Bence bu işi bir Türk firması yapamaz. Genellikle işin yüzde 30’unu BP cepten verir. Geriye kalan yüzde 70 miktarı da Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve Japonların kredisiyle karşılanabilir. Sanırım BP bu işi organize ve finanse eder. Alman kimya sanayisinin gazı nasıl tasarruflu yaktığını incelemeliler. Bu kadar kıymetli bir gaz, popülist politikaya alet edilmemelidir. Küçük yerleşim yerlerinde kömür, fuel oil, ısı pompası, elektrikle çalışan sistemler kullanılabilir. Daha az gaz ithal edip kendi imkânlarımızla ısınabiliriz.”

Yazının Devamını Oku

Rıfat Serdaroğlu’nun ‘Doğru Parti’si geliyor

25 Ağustos 2020
Demirel döneminin Doğru Yol Partisi’nde milletvekili ve bakanlık yapan Rıfat Serdaroğlu, iki yıldan beri yürüttüğü araştırma sonucunda ‘Doğru’ adlı partisinin kuruluş dilekçesini bugün İçişleri Bakanlığı’na sunacağını açıkladı. 120 kurucu arasında gençler ve kadınlar ağırlık taşıyor, eski milletvekillerinden hiç kimse bulunmuyor. “Amacımız bu milleti yeniden ayağa kaldırmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ni temel değerlerine yeniden kavuşturmaktır. Bu nedenle sistemin koruyucusu olmak istiyoruz. Bütün vatandaşlarımızın bize destek olmasını diliyorum” dedi.

Siyasetin içinden geldiğini, babası eczacı Kemal Serdaroğlu’nun Menderes döneminde DP milletvekili olarak ünlü ‘Tahkikat Komisyonu’na red oyu vermesine karşın bu iddia nedeniyle Yassıada’da müebbet hapse mahkum olduğunu, Celal Bayar’la 8 ayı hücrede olmak üzere altı yıl cezaevinde yattığını, Celal Bayar’ın direnişi nedeniyle ve ilaçlarını verdiği için birlikte yattıklarını, cezaevinden en son ikisinin birlikte çıktıklarını söylüyor. Ailesinin nasıl bir ‘mücadeleci’ olduğunu anlatmak için şöyle konuşuyor:

“Babam çok vatansever bir insandı. Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatı’nın oluşturulmasında onun katkısı büyüktür. Nitekim Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’la bu mücadelede çalışmışlardır. Makine Kimya Endüstrisi’nin silah ve mermilerini arkadaşı Mersin milletvekili Sadık Erdem ile Kıbrıs’a çıkarmışlar. Bu parasal kaynak DP’li Başbakan Adnan Menderes tarafından ‘örtülü ödenek’ten sağlanmış. Yani Kıbrıs’taki mücadelenin altyapısı DP’nin gayretleriyle oluşturulmuş. Nitekim KKTC’de Serdarlı ve Erdemli adlı yerleşim yerleri ‘bu kişilerin isimlerini kahramanlıkları sonucu’ verilmiştir.

Olaylar 50 yılı geçtiği ve devlet sırrı olmaktan çıktığı için anlatıyorum. Adalet Parti döneminde Bergama Belediye Başkanlığı yaptım. İki dönem milletvekilliğimde Sağlık ve Devlet bakanlıklarında bulundum. Süleyman Soylu, Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile aynı partide bulunduk. Özer Çiller’i de iyi bilirim.

100’ÜN ÜZERİNDE DAVA

Ben iktidar muhalifliğine 2007 yılında başladım. O günden beri her gün iktidar hakkında yazı yazıyorum. Hakkımda, yerel mahkemelerde 100’ün üzerinde hakaret davası açıldı. Son üç davadan 5 yıl 8 ay mahkûmiyet verildi. Onlar için Antalya, Ankara ve İzmir’de istinaf mahkemelerine başvurdum. Birinden beraat ettim. Öbürleri için de Yargıtay hakkımı kullanacağım.

‘SOKAK KAVGASI’ YAPIYORUM

Biz Balkan kökenliyiz. Ben maliye okudum. Alaçatı’da oturuyorum, iki oğlum var. Biz keyifli insanlarız ama ülkem elden gidince ‘sokak kavgası’na başladım. İki yıldan beri, yani bugüne kadar 74 vilayete ‘kalmalı’ gittim. Bir ‘aksaçlılar grubu’ oluşturuyoruz. Sonra ben genel başkanlıktan ayrılacağım, kadınları ve gençleri yetiştireceğim. Ciddi bir kadrolaşma hareketimiz var. Kurucular kurulu yarın (bugün) İçişleri Bakanlığı’na kuruluş dilekçemizi vereceğiz, sonra Anıtkabir’i ziyaret edeceğiz.

PARALI KİMSEMİZ YOK

Yazının Devamını Oku

Tam müjdelik bir haber

21 Ağustos 2020
Yazımıza ‘müjde’ diyerek başlamak istiyoruz.

Dün, İstanbul’dan İzmir’e uzanan kara yolculuğumuz sırasında şahit olduklarımızı yazmış ve “Sanayi kümeleşmesi gibi tarım kümeleşmesini niçin planlamayız? Dünya ölçeğinde bir ‘tarım teknoparkı’ yapıp milyarlarca dolarlık ihracatı yakalayabiliriz” demiştik.

Bu yazımız üzerine İzmir Ticaret Borsası (İTB) Başkanı Işınsu Kestelli’den bir telefon aldık.

İTB 129 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en eski ticaret borsası, Kestelli de ilk ve tek kadın borsa başkanı.

Kestelli, İzmir Tarım ve Teknoloji Merkezi’nin (İTTM) kurulmakta olduğunu aktarıp şunları anlattı:

“Ülkemizde ve bölgemizde tarım, yüksek potansiyeline rağmen geleneksel yöntemlerle sürdürülmeye çalışılan bir sektör. İTTM Projesi, bu konudaki geç kalmışlığımızı gidermek üzere tarım girişimciliği ekosisteminin geliştirilmesini ve tarım 4.0 uygulamalarının yaygınlaştırılmasını hedefliyor.

Bu amaçla önce Ege Üniversitesi ile birlikte tarım 4.0 raporunu hazırladık. Eksiklerimizi ve yapılması gerekenleri belirledik. Ardından İzmir Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) katkılarıyla İTTM’nin fizibilite raporlarını oluşturduk.

Ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Menemen Çiftliği’ni Türk tarımının ‘Silikon Vadisi’ haline getirmek üzere yola çıktık.

TARIM TEKNOLOJİLERİ

Yazının Devamını Oku

Bu öğrencilere yazık!

20 Ağustos 2020
Bilim Kurulu toplantısında Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk okulların 31 Ağustos tarihinde açılacağını bildirdi fakat dershaneler hakkında herhangi bir açıklamada bulunmadı. Ancak birçok dershanenin eğitimlerini kapasite düşürerek sürdürdüğü biliniyor.

Yani kafalar karışıyor.

Türkiye’nin önemli eğitimcilerinden Erol Altaca’yı dinliyoruz:

“MEB her türlü eğitim ve destek kurslarında yüz yüze eğitimi yasakladı. Ancak bazı eğitim kurumları kurallara uymuyor. İstanbul Ferahevler’deki Erol Altaca okulumuz açılamıyor, 50 metre ötede ‘o okul’ 8. sınıfları kursa alıyor.

Bizim velilerimiz ayaklanıyor ‘Siz neden açık değilsiniz’ diye... Biz başlayamadık. İlçe milli eğitime soruyoruz. ‘Üstü kapalı’ diyorlar ki ‘o okul’un sahibinin özel durumu var...

12. sınıflar burada lisesi olmadığı için çağırılmıyor. Lisesi olan yerlerde onlar da kurslara çağrılmış olabilir.

Kural dinlenmiyor.

MEB’den bugün tekrar ‘yasak’ bilgisi geldi.

Takmıyorlar, yasak sadece bize! Serbestse herkese serbest, yasaksa herkese yasak olsun. Ayrıca uydurma dershaneler var. Üst makamları kandırıp dershane kapandı deniyor ama kapanmadı. Binlerce dershane var yüz yüze eğitim yapan, kural dinlemiyorlar. Bedelini toplum ödeyecek.

Yazının Devamını Oku

‘Yaz siyaseti’nde ince hesaplar

19 Ağustos 2020
Siyaset yaz ortasında giderek hareketleniyor. Yeni partiler ortaya çıkarken, daha bu partilerin ne kadar etkisi olacağı tartışılırken, bundan başka yeniler de yolda... Sağda ve solda yeni parti girişimleri artarak devam edeceğe benziyor. Çünkü mevcut seçim sisteminde artık ‘yarım puanlar’ bile önem arz ediyor. Tabii ki pazarlık masasına oturmak için gücünüz varsa...

Pazarlığın iki ucu var: Biri ‘cumhur ittifakı’, diğeri de ‘millet ittifakı’. Bir araştırmacı “Bu yarışta Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan’ın önüne geçebilir” yorumunu gündeme getiriyor.

Belki bu hareketlenmelerden sonra üçüncü bir ‘yol’ da açılabilir.

ÖRGÜTLENME VE KONGRELER

Şimdi DEVA Partisi ve Gelecek Partisi, örgütlenmelerini büyük ölçüde tamamlamış görünüyor. Gelecek Partisi ilçe ve il kongrelerini yapıyor. Yakında kurultay hazırlığı var. DEVA Partisi’nin ise şimdiden örgütlenme için zorunlu il sayısının çoktan aştığı öğrenildi. Onlar da yakında kongre süreçlerini başlatacaklar.

Kurultaylarından altı ay sonra yapılacak seçimlere katılma hakkı kazanmış olacaklar.

Böylece tek başlarına da seçimlere girebilecekler. Bu durum DEVA ve Gelecek Partisi’ne büyük avantaj sağlamış görünüyor.

Bütün gözler Cumhurbaşkanlığı adaylıklarında. Bütün pazarlıklar da bunun üzerinden yürüyor.

Çünkü sistemin başı ve sonu artık Cumhurbaşkanlığı’nı kimin kazandığına bağlı.

Yazının Devamını Oku

Hemşireler emeğinin karşılığını alamıyor

18 Ağustos 2020
CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, polis ve öğretmenlerden sonra hemşirelerin de 3600 ek göstergeden yararlanması için kanun teklifihazırladı.

Hemşireler için 657 sayılı ‘Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifini TBMM’ye sunan CHP’li Dr. Şevkin, koronavirüs sürecinde tüm sağlık çalışanları gibi vatandaşın sağlığı için kendi canını hiçe sayan hemşirelerin de hak ve hukukunun gözetilmesi gerektiğini vurguladı.

Hemşirelerin, sağlık hizmetlerinde hekimlerin en yakın çalışma arkadaşları, sağlık hizmetlerinin sunumunda büyük görevler ve sorumluluklar üstlenen sağlık emekçileri olduğunu kaydeden Dr. Şevkin, mesleki eğitim alan, hekimlerin hazırladığı planlamayla tedavi sürecinde görev alan hemşirelerin, hasta bakımını üstlenmelerinin yanı sıra, hastaları yapılacak tetkiklere hazırlama, ilaç ve serumlarını uygulama, hastaların tıbbi öykülerini rapor etme ve durumlarındaki değişiklikleri izleme, acil tıbbi durumlarda hastaya anında bakım sağlama gibi görevleri de yaptığına dikkat çekti.

Zafer Bayramı’na 12 gün kaldı!

HATIRLATMAK istedim! Malum; hazırlıklar anca tamamlanır. Millet olarak, hükümetin ve tüm basının 15 Temmuz’da ve Ayasofya açılışında göstermiş olduğu gayret ve hassasiyeti 30 Ağustos günü de bekliyoruz. Tabii ki maskeler takılmak ve sosyal mesafe kuralına uyulmak suretiyle!

Yazının Devamını Oku

Kenevirde düşük vitesteyiz

14 Ağustos 2020
Kenevir Girişim Grubu olarak İzmir’de, Köy-Koop İzmir Birliği Başkanı Neptün Soyer’i ziyaretimizde, Dr. Yalçın Koçak, ‘keneviri köye dönüş projesi olarak gördüklerini, bununla ilgili çalışmalarında epeyce mesafe aldıklarını’ söyledi. Kenevir Kooperatifi Başkan Yardımcısı Halil Köse resmi temasları sırasında, önümüzdeki üç yıl içinde Türkiye’nin tarım yapılan her bölgesinde “Kenevir çiftçiliğine geçilecek, bu nedenle şimdiden gerekli hazırlıkların yapılmasına ihtiyaç var” dedi. Soyer de bu görüşlere katıldığını açıkladı.

Bu bir ‘alarm’ sayılmalı, çünkü bu konuda çok geri kaldık; Tarım ve Orman Bakanlığı gerekli ‘atakları’ yapamadı.

Diğer ülkelerin neler yaptıklarını öğrendiğimizde utanıyoruz.

Bize hem tohumunu satıyorlar, hem de tıbbı kenevir yağını... Bir doktor bu konudaki dış gelişmeleri dikkate alarak küçük çocuklarına her sabah kenevir yağı verdiklerini söyleyince, bu bilgilere ne kadar hâkim olduklarını anladık. Bizdeki bilim adamları, bu gerçekleri bildikleri halde siyasi iradeye söz geçiremiyorlar. İşin önemini anlatamadılar herhalde.

SOYER MANDA DAĞITTI

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’le, program sarkmaları nedeniyle karşılıklı konuşamadık. O sabahtan Bergama’nın dağ köylerine gitmiş, orada 20 manda dağıtmış. Manda köylüler için çok önemli bir gelir kaynağı sayılıyor; kaymak ve yoğurt üretiminde kadının payı büyük. Son yıllardaki çilek dikimindeki gelir kadının ‘harçlığı’ olması gibi...

KÖY-KOOP ve NEPTÜN SOYER

Büyükşehir Belediyesi’nin Konak’ın arka kesiminde Köy-Koop’un İzmir merkezinin büroları bulunuyor. Bu birliğin başkanı Neptün Soyer; çok saygın ve çalışkan bir isim. Kooperatifçiliğin sevdalısı, güçlü kişiliği ile çiftçi ve köylüleri etkilemiş... Türkiye’de tanımadığı tarım kooperatifçisi yok. Her konuda bilgisi ve ilgisi dikkat çekiyor.

Keneviri köylülere tanıtmak istiyor, ancak bir sıkıntı var “Bizim köylümüz bir ürünün nasıl ekilip ürün verdiğini, ne para kazanıldığını” görmek istiyor. Bu çekingenliğe karşı devletin ‘tohum temini’nde gerçekten köylüyü ikna etmesi, fiyatın ucunu göstermesi gerekiyor. Buğday ve ayçiçeğinden ‘bıkan’ üreticiyi yeni bir ürünle ‘sevgili’ yapmak bakımdan pek kolay değil.

Yazının Devamını Oku

‘Sıfır atık’la ekonomi yaratmak

13 Ağustos 2020
Söke’den Bodrum’a giderken, Atburgazı köyünde Tabia üretim tesislerini görüyorsunuz. Burada Türkiye’nin en doğal, katkısız, gıda ve kozmetik ürünleri üretiliyor.

Ve tüm hammaddeler Türkiye’nin kendi ürünleri... Buradaki üretim sıfır atık ilkesine göre yapılıyor ve bu fabrikalardan çöp çıkmıyor. Ürünlerin yağı elde ediliyor, yağı alınmış tohumlardan gıda amaçlı olarak yararlanılıyor. Kalan posaların bir kısmı da hayvan yemi olarak kullanılıyor.

Fabrikada üretilen ürünler içinde en fazla dikkati çeken de, Tabia’nın patentli ürünü fındık zarı yağı oldu.

Dünyanın antioksidan kapasitesi en yüksek yağları arasında; hem gıda, hem de kozmetik amaçlı kullanılıyor.

E vitamini bu kadar yüksek bir yağ dünyada bulunmuyor.

BUĞDAYLA BESLENMEK

Bu fabrikada buğday rüşeymi yağını görene kadar rüşeymi ayırarak un yapmanın ne kadar anlamsız olduğunu anlayamamıştık. Buğdayla beslenen halkımızın çoğalması için, doğurganlığının artması için rüşeymin ne kadar değerli bir şey olduğunu orada anlatılanlardan anladık.

Bebeğinizin pişiklerinden başlayıp annenin sütünü arttırmaya kadar meğerse hayatımızın temelini oluşturuyormuş.

Özellikle de rüşeymin E vitamininin en fazla

Yazının Devamını Oku