Paylaş
Ya da kaybettiğiniz bir sevdiğinize ait eşyaların paramparça edildiğini görseniz?
Tam olarak böyle hissettim. IŞİD militanlarını ellerinde baltalarla Musul Müzesi’ndeki heykelleri yıkarken izlerken. Bize, hepimize ait olan tarihi, kültürü yok ederlerken.
*
IŞİD geçtiğimiz hafta önce Musul Müzesi’ne girip heykelleri parçaladı. Ve görüntülerini internette yayınladı. Sonra Musul Kütüphanesi’ndeki 8000 kitap ve orijinal metni yaktı.
Oradan Asur Krallığı’nın başkenti olmuş olan Nemrut kentine girdi. Ve MÖ 13. yüzyıla kadar uzanan kalıntıları buldozerlerle yerle yeksan etti.
Örgüt dünyamıza, insanoğluna ait en eski izleri bir bir yok ediyor. Hepimizin atalarının 3000 yıldır koruyup bugünlere getirmeyi başardığı kalıntıları ortadan kaldırıyor.
Kolektif insanlık tarihini, hafızasını imhâ ediyor.
*
IŞİD bu yıkımı kendi İslam yorumuna dayandırıyor. Yayınladıkları video’da heykelleri yıkan militanlardan biri şöyle diyor: “Eskiden insanlar Allah yerine bu heykellere tapardı. Peygamberimiz bize tüm putları yıkma emri verdi.”
Örgüt bu gerekçeyle kendi İslam yorumu dışında kalan herşeyi yok ediyor. Buna Şiilik, Sufizm ve Hz.Muhammed öncesi de dâhil.
Aynı zamanda korku salmaya çalışıyor. Hem yerel halka, hem de Musul operasyonuna hazırlanan Batılılara gözdağı vermek istiyor.
*
BİR diğer amacı ise, medeniyet kavramına meydan okumak. Malûm “medeniyet”, “medeni” kelimesinden geliyor. IŞİD de kendi barbarlığını bunun karşısında konumlandırıyor. Medeniliği temsil eden herşeyi yıkıyor.
Asıl hedefi ise: “Sıfırlamak”. Örgüt herşeyi sıfırlayıp kendi düzenini sil baştan kurmak istiyor. O yüzden sadece bugünü değil, geçmişi de yok ediyor. Böylelikle geleceği kontrol edeceğine inanıyor.
*
BU “kültürel yıkım politikası”nı geçmişte başka güçler de uyguladı. En bilinen örneği, Nazi Almanyası. Hitler, Alman kültürüne ait olmadığı gerekçesiyle binlerce heykeli ve resmi yaktırmıştı. Özellikle de Yahudilere ait eserleri.
Kamboçya da insanoğlunun şahit olduğu en inanılması zor imhâyı yaşadı. 1975-79’da ülkeyi yöneten radikal komünist Kızıl Kmerler ve liderleri Pol Pot, eskiye dair ne varsa yok ettiler. Bu toptancı yıkım dalgası da tarihe “Sıfır Yılı” olarak geçti.
Moğollar da 13’üncü yüzyılda Ortadoğu’da medeniyete ait her şeyi yok ettiler. Bu, İslam medeniyetine vurulmuş gelmiş geçmiş en büyük ve en kalıcı darbe oldu.
Bu politikanın ardında ise şu düşünce yatıyor: “Ancak her şey sıfırdan başlarsa, yeni bir toplum yaratılabilir.”
*
DOLAYISIYLA IŞİD sadece, kendinden olmayan insanlara karşı savaşmıyor. Tüm medeniyetlere karşı savaşıyor. Buna, kendini ait gösterdiği Sünniliği kapsayan İslam medeniyeti de dâhil.
Bu “kültürel soykırım” ise hepimiz için alarm zillerini çalıyor.
Bugün Irak, doğu Suriye ve güney Türkiye olan Mezopotamya topraklarında, 5000 yıldır çok sayıda medeniyet yaşadı. Şimdi tüm bu medeniyetlerin kökenleri yok oluyor.
Batı medeniyeti, İngiliz tarihçi Niall Ferguson’ın deyişiyle “Batı’nın ilk versiyonu olan Roma İmparatorluğu”ndan ayrı düşünülebilir mi? Zira Batı’yı Batı yapan, İslam’ı İslam yapan herşey, antik dönemden geliyor.
Bugün bizi biz yapan şeyler, yok ediliyor.
*
BUNUNLA birlikte, IŞİD bölge insanlarını kimliksizleştiriyor. Onları yersiz, geçmişsiz, geleceksiz, hafızasız kılmaya çalışıyor. Bu parçalanmış kimlikler de daha çok uzun yıllar Iraklılarla ve Suriyelilerle kalacak gibi görünüyor.
*
1965’te hayata veda eden eski İngiltere Başbakanı Churchill, sanki bugünler için söylemiş bu sözü:
“Uygarlık son bulacak, özgürlük kalmayacak, barış olmayacak. Eğer insanoğlunun çok büyük bir kısmı bunları savunmak için birlik olmazsa ve barbar güçlerin hayranlık duyacağı teşkilâtlı bir güç ortaya koymazsa...”
Paylaş