SPOR dünyasında hep sorgulanan altyapı ve sporcu yetiştirmede önemli işlere imza atan futbol sevdalısı bir isim.
Bu hafta, İzmir sporuna katkıları önümüzdeki yıllarda daha da çok konuşulacak olan ve Buca Genç Projesi’yle başarı elde eden Seyit Mehmet Özkan’la söyleştik.
Buca Genç Projesi nasıl doğdu? Hedefleriniz?
- Bucaspor’a 1984’ten itibaren katkılarım oldu. Birçok tecrübe yaşadık. 1996 - 1997 sezonunda kulüp başkanı oldum. Play-off oynadık. O sene birinci lige çıkan Şekerspor’a yenildik ve en üzücü eve dönüş yolculuğumuzu yaptık. Bu maçtan çok dersler çıkarmış bir insan olarak, bazı ilke kararları aldım. Bu işin "lejyonerler" ile ancak çok para olursa yapılabileceğinin ayrımına vardım. Aynen bir binanın temelinin sağlam olması gerektiği gibi, kulüplerin de alt yapılarının güçlü olması gerektiğini anladım. Başkanlığı bırakıp, altyapı güçlendirme projesinin başına geçtim. Adına "Futbolcu Üretim Merkezi" dedik. Kardeşlerimden izin alarak işime ara verdim. İki yıl, tam zamanlı bir çalışma düzeninde 13-15 yaşlarında 30 çocuğa odaklandım. Çok değerli altyapı hocalarıyla kıymetli zamanlar paylaştım. İki yıl sonra Bucaspor B Genç Takımı, Türkiye Şampiyonu oldu. Bu tesadüf değildi. Ancak işlerimi çok aksatmıştım, kardeşlerimin isteğiyle yine döndüm. Çocukları öksüz bıraktım! Ama bir gün döneceğime söz verdim. Ağlayarak ayrıldım. Her yurt dışı seyahatinde de futbol eğitimi ile ilgili CD’ler, kasetler edindim, ufkumu açmaya çabaladım. İsmet Çiftçi, 1984’ten sonra 2006’da tekrar Bucaspor’un başına geçti, "Gel bıraktığın yarım işi tamamla" dedi. Ama bu sefer proje büyüktü: "Buca Genç Futbol Akademisi". Spor profesörü Mustafa F. Acar ile başta Belediye Başkanı Cemil Şeboy olmak üzere, Buca’nın ileri gelenlerine "Elit Aday Yıldız Futbolcu Yetiştirme Projesi" sunduk, kabul edildi ve düğmeye basıldı. Kaynaklar’daki Bucaspor Tesisleri’nde dokuz ayda sosyal bina ve spor salonu yapıldı. Buca Belediyesi, projeye destek olarak, bir suni çim saha armağan etti. Hedeflerimize gelince; öncelikle doğal yetenekli çocukları bulmak ve onları iyi yetiştirmek. Ardından genç milli takımlara göndermek ve Bucaspor profesyonel takımına kazandırmak. Burada yetiştirdiğimiz çocuklarımız Bucaspor’u üst kategorilere taşıyacak, Türk ve Avrupa kulüplerine transfer olacaklar, ülkemizi yurt dışında gururla temsil edecekler. Bizim amacımız örnek bir endüstriyel futbol sistemini oluşturmak ve model olmak...
ÇOCUKLARIMIZ GELECEĞİMİZ
Çocukları bu projeye çekerek yeni ufuk kazanmalarını sağlıyorsunuz. Neden çocuklar ve spor?
- Yaşamımın en mutlu, güzel günleri çocukluğumda, gençliğimde geçti. Herkesin çocukluğunun güzel geçmesini ve spor yapmasını istiyorum. Çocukluğumda babam eve gelmemişse, evimizin yakınlarındaki boş arsada hava karardıktan sonra dahi futbol oynardık. Bir de her pazar maça giderdik babamla. Sonra da lokantaya. Orada koca koca adamların arasında maç kritikleri yaptırırlardı bana. Bu tatları, o saf ve bir o kadar da insanı hayata hazırlayan anları çocukların da yaşamasını istiyorum. Ben 18 yaşımdan bu yana çalışıyorum. Biriktirdiğim biraz param vardı. Yaşım da ilerliyor. Düşündüm demir-çelikten başka en iyi bildiğim şey neydi diye? Spor ve futbol. Film şeridi gibi geriye doğru sardım yaşamımı ve mutlu çocukluk yıllarımı hatırladım. Kararımı verdim ve bundan sonraki yaşamımda çocukları sporla mutlu etmeyi seçtim.
Bucaspor kulübünün neferi
1955’te Eşrefpaşa’da doğan Seyit Mehmet Özkan, çocukluktan bu yana futbolun içinde. Babasının eğitimi ısrarıyla ODTÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nü bitirdi. O yıllarda Özkan’ın da yer aldığı ODTÜ futbol takımı Üniversiteler Türkiye Şampiyonu oldu. Üniversite eğitiminden sonra baba mesleği olan demirciliğe başladı. 1984’te Bucaspor’la tanıştı, bugüne kadar kulüp başkanlığı da olmak üzere çeşitli görevlerle katkı koydu. Özkan Demir Çelik Sanayi’ni kardeşleriyle yöneten Seyit Mehmet Özkan, Bucaspor Gençlik Geliştirme Derneği Başkanı. Özkan, evli.
BİRLİKTE HAREKET ETMEYİ ÖĞRENMELİYİZ
Sanayici kimliğiniz var. Bu günlere nasıl geldiniz? Ya İzmir’in geleceği?
- Doğma büyüme İzmirli tek demir-çelik sanayicisi aile biz kaldık. Babamız rahmetli Kenan Özkan mesleğinin en iyi ustalarındandı. 1979’da ODTÜ İşletme’yi bitirdim. Babamız çok küçük yaşlarda sorumluluk verdi. Usta - çırak ilişkisinin önemini anladık. Bütün iş yaşantımız yüksek enflasyonlu yıllarda geçti. Bizim gibi küçük haddehaneler para kazanamıyordu artık. Bu kulvardan çıkıp, daha küçük sermaye ile çalışan profil çelikler üretimine geçmemiz gerektiğini babama anlattım. Bir yılda profil çelik üretimine döndük. Özal’ın liberal ekonomi kuralları ile ülkede tam bir iş atağı başlamıştı. 1986’da ilk ihracat yaptığımız Alman firmanın temsilcisini hava alanından karşılamaya gittiğimde dizlerim titrediğini dün gibi hatırlıyorum. 1984’te 10 çeşit profil çelik üretebiliyorduk, bugün her ülkenin talebini karşılamaya yönelik bine yakın çeşit üretiyoruz. 1984’te 50 kişiyle günde 50 ton üretiyorduk. Şimdi 500 kişiyle günde 1500 ton üretiyoruz. 60’a yakın ülkeye ihracat yapar hale geldik. Herkes bildiği işi yapmalı, yaptığı işin en iyisini yapmalı, sürekli kendisini yenilemeli. İzmir’in geleceği konusunda iyimserim. EXPO sıçrama tahtası olacaktı, olmadı. Aynı motivasyonu kendi içimizde sinerji yaratarak oluşturabiliriz. Değişime ve gelişime herkesin ayak uydurması gerekli. Artık dışa dönmenin zamanı geldi geçiyor. Birlikte hareket etmeyi öğrenmeliyiz.