Paylaş
- Nasıl bilirsiniz?
- Haklarınızı helal eder misiniz?
*
Cemaat de cevap verir:
- İyi biliriz.
- Helal olsun.
*
İzmir Selçuk’ta korkunç bir sosyal ihmalin kurbanı olan beş çocuğun cenaze namazı kılınıyor.
Musalla taşında minnacık beş tabut var.
- ARAS BULUT bir yaşında.
- MASAL IŞIK iki yaşında.
- ASLAN MİRAÇ üç yaşında.
- FUNDA PERİ dört yaşında.
- FADİME NEFES beş yaşında.
*
İmam, “Nasıl bilirdiniz” diye sorsa...
Henüz dünyayı bilemeden can vermiş bu beş çocuğu, cemaat nereden bilecek?
*
İmam, “Haklarınızı helal eder misiniz” diye sorsa...
Bu beş masum çocuğa kimin ne hakkı geçmiş olabilir ki helal edecekler?
*
Durumu fark eden imam, çok doğru bir iş yapmış:
“Nasıl bilirdiniz” ve “Haklarınızı helal eder misiniz” sorularını sormamış.
*
Keşke imam, o beş minik tabuta dönüp şu iki şeyi söyleseydi:
- Biz sizi şöyle biliyoruz çocuklar: Melek olarak geldiniz melek olarak gidiyorsunuz.
- Asıl siz haklarınızı helal edip bizi bağışlar mısınız çocuklar.
AŞIRI KİŞİSEL İZLENİMLERLE SERDAR VE MEHMET ALİ
SERDAR ORTAÇ UMARIM GERÇEKTEN TOPARLANIR
Ta “Karabiberim” şarkısından beri müziği bana göre değil ama işin matematiğini çözdüğünün de sımsıkı farkındayım.
Şarkılarıyla yakalıyordu milleti.
Gözümle gördüm: Şarkıları başladığında ortamlarda eğlence tavan yapıyordu.
Eh bu da az başarı değildir.
*
Özel hayatına gelince...
Ahmet Kaya’ya karşı yaptığı terbiyesizlik yakasını bir türlü bırakmadı.
Bir istikrarsızlığın hayatını yaşadı, yaşıyor. Bitmeyen kumar tutkusu, toksik ilişkiler, bir hastalıkla boğuşması falan.
*
Tam “her şeyi düzeltecek galiba, acayip kararlı” derken... Bu sefer de sosyal medya çukuruna düştü.
Tuhaf videolar, ani çıkışlar, lüzumsuz git-geller ve en sonunda da sanal kumar çetesiyle gözaltına alınış.
*
Derinliklerinde iyi bir insan yatıyor gibi geliyor bana. Bu son bela, umarım toparlanmasına vesile olur.
*
MEHMET ALİ ERBİL KEŞKE DAHA GÜZEL YAŞLANSAYDI
Türk halkının büyük çoğunluğunun sevgisini kazanan bir şovmen olmak... Bunu başarmıştı.
Bir ara adı geçtiğinde herkesin yüzünde gülümseme oluşuyordu.
*
Sonra şunlar oldu:
“Şovmendir ne yapsa yeridir” yaklaşımına fazla güvenerek şımarıklığının dozunu artırdı. Esprilerini gitgide daha fazla bayağılaştırdı.
Çok tepki çeken hareketler yaptı: Ekranda pantolon indirmeler falan...
Devrinin çabuk geçmesine katkıda bulunacak her şeyi yaptı.
Özel hayatını bir türlü düzene koyamadı. Kumar, onun da belalısı oldu.
*
En son yeniden “Turnike” ile bir çıkış yapmak istedi. Hatta yaptı da.
Fakat yasadışı bahis, onun da felaketi oldu.
Şu belayı atlattıktan sonra bir tatlı hatıra olarak kalmayı başarabilse keşke.
TRUMP VE ÜÇ MESELE
BİRİNCİ MESELE İSRAİL MESELESİ
TRUMP’ın İsrailci bir tutum alacağı kesin. İsrail yanlısı şahinleri önemli görevlere getirmesi bunun kanıtı. Filistin’den yana bir vicdan geliştirme ihtimali sıfırın altında. Netanyahu’ya “dur bakalım” falan demeyecek.
*
Ama şöyle bir şey de var: Biden o kadar İsrail yanlısıydı ki Trump’ın onu geçebilmesi teknik olarak mümkün değil. Zaten en kötüsünü gören Filistin’in görebileceği daha büyük bir kötülük kalmadı.
*
İKİNCİ MESELE RUSYA / UKRAYNA MESELESİ
Bu savaşın bitirilmesi, öyle kolay bir iş değil. İki tarafın da razı olacağı bir sonucu bulmak gerekiyor.
Trump’ın Putin’le geliştireceği diyalogdan bir şey çıkar mı? Trump, bir sihirli formül bulabilir mi?
Bekleyip göreceğiz.
*
Ama bu konuda Türkiye’nin önü sonsuz açık.
Her iki tarafın da güven duyduğu ülke Türkiye.
Savaşın bitirilmesi konusunda yapıcı bir rol için Türkiye’nin kapısının çalınma ihtimali çok yüksek yani.
*
ÜÇÜNCÜ MESELE SURİYE’DEN ÇEKİLME MESELESİ
Trump’ın bir karar alması gerekiyor:
Suriye’deki müttefiki terör örgütü mü olacak yoksa NATO üyesi Türkiye mi?
*
Trump’ın “çekilmeye yatkın” durması ve Trump ile Erdoğan’ın kolay diyalog kurması...
Bu konudaki umutları besliyor.
Ama yine de temkinli olmakta fayda var. Sonuçta Trump bu.
ELDE VAR AZİZ SANCAR
NOBEL’li üç Türk’ten...
Orhan Pamuk’un durumu malum.
Daron Acemoğlu da Atatürk’ü “gücü elinde topladı” falan diye eleştirmiş.
*
Elde kaldı bir Aziz Sancar.
Her Nobel alan Türk, Aziz Sancar’ın kıymetini daha da artırıyor.
Paylaş