Paylaş
Bunları siyasetten uzak bir gözlem olarak anlatıyorum.
Aslında bu sorun sadece Türkiye’ye özgü de değil.
Avrupa da kamunun hantallığını kabul ediyor ve çareler arıyor. Birçok ülkede verimlilik konferansları yapılıyor, çalıştaylar düzenleniyor ancak ne kadar sonuç alındığından emin değilim.
Örneğin birçok belediye başkanıyla sohbet ediyorum.
Hemen hepsi bütçenin büyük çoğunluğunun personel giderlerine gittiğini söylüyor.
Demek ki gereğinden fazla bir personel var ve böyle olunca da yatırımlara kaynak yetersiz kalıyor.
Belediyelerin ihtiyacı varsa elbette yeni personel alacak ama insan kaynağını doğru kullanmak, bu konuda iyi bir planlama yapmak da başkanların görevi arasında…
Seçik kazanma kaygısı, partilerin verdiği sözler, siyaset içi dengeler ve benzeri birçok detay anlaşılıyor ki kamunun da belediyelerin de elini kolunu bağlıyor.
Oysa vatandaş hizmet istiyor, bekliyor.
Bugünün gençleri gelecek hayalleri kuruyor.
Bunları da kamunun, belediyelerin öncülüğü, imkanları olmadan yapmak mümkün değil.
O yüzden başkan seçilen Trump’un Elon Musk için biçtiği yeni görevi ve sonuçlarını ben de herkes gibi merak ediyorum.
Musk’ın yeni görevi dünya
için bir deney niteliğinde
ELON Musk’ın Donald Trump tarafından yeni kurulan Hükümet Verimlilik Bakanlığı’nın başına getirilmesi, modern devlet yönetimi için bir milat olabilir. Musk, girişimcilikteki cesur ve hızlı karar alma tarzıyla biliniyor. Ancak bu yaklaşım, kamu sektöründe geleneksel olarak görülen ağır işleyen bürokrasiye nasıl uyum sağlayacak? Devlet yönetiminde ‘Silikon Vadisi zihniyeti’ni uygulamak gerçekten mümkün mü?
Musk’ın en büyük katkısı, teknolojik çözümlerle verimliliği artırmak olacak gibi görünüyor. Yıllardır özel sektörde, yenilikçi projeleriyle sadece kendisini değil, çevresindeki endüstrileri de dönüştürdü. Hükümette ise kaynak yönetimini sadeleştirmek, israfı önlemek ve belki de dijitalleşmeyi hızlandırmak adına önemli adımlar atabilir. Bürokratik işlemlerde dijitalleşmeyi artırmak, büyük veri analizleriyle kaynakları daha etkili kullanmak gibi yaklaşımlar, onun vizyonunun bir parçası olabilir.
Ancak Musk’ın hızlı ve risk odaklı tarzı, kamu sektöründe her zaman kolayca uygulanamayabilir. Devlet yönetiminin şeffaflık, hesap verebilirlik ve denetim gereksinimleri, bazı radikal kararların önünde engel olabilir. Yine de, Musk’ın bu zorluklara yaratıcı çözümler getirebileceği söylenebilir.
Bu atama, sadece ABD için değil, tüm dünya için bir deney niteliğinde. Belki de Musk’ın liderliğinde devlet bürokrasisinin ne kadar dönüşebileceğini göreceğiz. Teknolojiyle gelen yeniliklerin, devlet yönetiminde bir devrim yaratıp yaratamayacağını zaman gösterecek.
E-devlet Türkiye’nin
sessiz kahramanı
BUGÜN oturduğumuz yerden neredeyse tüm resmi işlerimizi yapabiliyoruz. Vergi ödemek, adli sicil kaydı almak, tapu işlemleriyle ilgilenmek, hatta sağlıkla ilgili belgeleri dahi kolayca erişebildiğimiz bir platform var. E-devlet. Bu uygulama, hayatımızı kolaylaştırmakla kalmadı, aynı zamanda Türkiye’yi dijitalleşmede de ileri bir seviyeye taşıdı.
Türkiye’nin e-devlet sistemi, birçok ülkede halen uzun sıralar gerektiren bürokratik süreçleri, birkaç tıklamayla çözülebilir hale getirdi. Bugün Amerika’da veya birçok Avrupa ülkesinde hala fiziksel olarak yapılması gereken işlemler, Türkiye’de oturduğumuz yerden çözülebiliyor. E-devlet bu yönüyle Türkiye’yi dijital kamu hizmetleri alanında dünya genelinde örnek gösterilecek bir seviyeye taşıdı. Üstelik vatandaşların güvenliğini de ön planda tutarak; kimlik doğrulama seçeneklerinden hassas veri koruma politikalarına kadar her ayrıntı düşünülmüş.
Pandemi süreci, bu sistemin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha ortaya koydu. COVID-19 döneminde insanlar dışarıya çıkamıyordu, ancak devletin sağladığı yardımlar ve birçok kamu hizmeti e-devlet üzerinden yürütüldü. Sosyal destek ödemelerinden aşı randevularına kadar birçok işlevi yerine getiren bu sistem, Türkiye’nin dijital altyapısının ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.
Bu dijital başarı kamunun, belediyelerin her alanında da olmalı. İsteyince oluyor.
Konut satışlarında artış
bir gösterge aslında
ENFLASYON istediğimiz hızda düşmedi, faizler de buna paralel inmedi. Ama ineceği beklentisi bile konut satışlarını artırdı. Geçen ay toplam 165 bin 138 konut satılmış. Bu rakam iki yılın zirvesi olarak kaydedildi. Kredili satışlar da önceki aya göre yüzde 278 artışla 21 bin 95 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan satışlar ise yüzde 16 düşüşle 2 bin 122 oldu.
Evet, ekonomi yavaş düzeliyor ama bu rakamları ben öncü olarak kabul ediyorum.
Paylaş