20 Eylül 2004
<B>HER</B> futbol insanının elinde futbol kantarı vardır. Maç öncesi tartarsın, düşünürsün, ekersin, biçersin ama ne düşündüğün tutar, ne de maç öncesi teknik adamların yazdığı senaryo. Hele hele benim için derbilerin mantık taşıyan favorisi yoktur. Benim gönül favorim Beşiktaş’tır. Beşiktaş kazansın isterim. Dün akşam için olmadı.
Ligin zirve sıcaklığına bakıyorum. Dün akşamki oyundan Galatasaray 1 puan çıkardı. Beşiktaş’ın 2 puan kaybı var. Kaldı ki Galatasaray’ın kaçırdığı bir de penaltı. Ama Beşiktaş’ın girdiği pozisyon daha fazla. Kazanmak için atacaksın. Saha Beşiktaş’ın, tribündeki insan Beşiktaş’ın ama top Beşiktaş’ın değil. Yine çok top kaybı vardı.
Orta saha problemi
Beşiktaş’ın zaaflarının liste başı yaptığı çok fazla top kayıpları. Takım olarak yapılıyor da ben Ahmet Yıldırım’a akıl erdirmiş değilim. Hem çok iyi bir sol ayağı var hem de iyi bir futbol kafası. Ama kaybettiği topun haddi hessabı yok. Hayret ki hayret.
Maçın hakemi, bir tek yanlış düdük dışında ne yanlış bir düdük üfledi ne de yanlış bir kart kullandı. İki takımın hiçbir oyuncusunu rahatsız etmedi, tribündeki kalabalığı da.
Ben dün akşamki oyuna bakıp, futbolcuların da arasına girip, vıdı vıdı yapmak istemiyorum. Hiçbirini diğerinden ayırmak da istemiyorum. Ancak Beşiktaş’ın maçı değiştirecek bana göre iki oyuncusu var. Biri Sergen, diğeri Carew. İkisi de sakatlanıp oyundan çıktılar. Oyuna katkısı sınırlı oyuncularla gol bulmak zor. Orta sahanın ortası Beşiktaş’ın en büyük problemi. Tayfun, standart bir oyuncu. Antrenörü ne diyorsa onu yapar. Ama takıma büyük bir katkısı olmaz.
Penaltı amatörceydi
Ben Ali Güneş’i beğeniyorum, seviyorum da. Çok canı yürekten oynuyor. Ama yaptırdığı penaltı, amatör çerçeve içinde. Topa dokunamıyorsan, adama da dokunmayacaksın. Bu maç zirve için Beşiktaş’ın iştahını kabartacak bir maçtı. Ama olmadı. Bundan sonra nasıl olur, benim aklımın bastığını söyleyeyim. Puan kaybı için kredi kartı cepten düştü. Bundan sonra ilk yarının sonuna kadar puan kaybedilmez ise bu işin içinde Beşiktaş olur. Öbür türlüsünü düşünmek bile istemiyorum. Stat çok güzel, kalabalık muhteşem ama takım iyi değil. Dünkü maçın ana fikri bu.
Yazının Devamını Oku 17 Eylül 2004
<B>BUNLAR</B> çift ayaklı, boyları uzun oyunlar. 180 dakikanın yarısı oynandı. <B>‘Yarısı tamam’</B> demem o. Çünkü, sonlara doğru atılan gol, İnönü’ye büyük avantaj taşıdı. Ben, tanımadığım takımlara ‘kapalı kutu’ derim. İçinden de ‘öcü’ çıkacak diye korkarım. Dün akşamki rakip öcü değildi. Kutudan öcü çıkmadı ama sahanın içinde Beşiktaş rakibini öcü yaptı. Bir ilk yarı seyrettim, o soğukta utancımdan sırtım terledi. Bir takımın bu kadar çok fazla top kaybıyla oynadığını ilk defa gördüm.
Cordoba’nın oyunun başında çıkışı, kenar yönetimini zora soktu. Yedek oyunculara kısıntı geldi. Değiştireceğin adamın zamanını ve tercihini iyi kullanmak mecburiyeti vardır. Del Bosque de bunda sabır gösterdi, haklıdır.
Sahte okey
Del Bosque’ye iki çift lafım var. Hiçbir rakip küçümsenemez. Takımına rakibi iyi anlatamamış. Futbolda hiçbir şey yapmadan kazanamazsın. Hele hele ilk yarı hiçbir şey yapılmadı. İkinci yarı topu biraz yere yapıştırdılar, top yaptılar. Top, hem fazla Beşiktaş’ta kaldı, hem de gol geldi.
Juanfran diye bir adam seyrettim, adam bana göre sahte okey. İnşallah ben yanılıyorumdur. Beşiktaş’ın iyi oynaması için Sergen’le Carew’in çok üst düzeyde top oynaması şart. İkisinin olmadığı bir Beşiktaş’ın iki yakasının bir araya gelmesi zor. Dün akşam bunu gördüm.
Hakem ne gördüyse onu çaldı. Hem de doğrusunu. Beşiktaş takımı, rakibini İnönü’de evire çevire yener. Ama dün akşamki sıkıntıdan ders almak şartıyla.
Yazının Devamını Oku 13 Eylül 2004
<B>BEŞİKTAŞ </B>için dün çok önemli bir gündü. 4 hafta üst üste gelen kayıplardan sonra Avrupa maçı arifesinde bu karşılaşma kazanılması mecburiyet olan maçtı. Futbolda hiçbir şey kendiliğinden olmaz. Dünkü skorda kendiliğinden olmadı. Haa; Beşiktaş çok mu iyi oynadı? Böyle bir şey demiyorum. Ama hep beraber istediler, koştular didiştiler, iştahlı oynadılar ve kazanmayı da bildiler.
Oyunun içinde 2 penaltı var. Biricisinde top oyunun dışına çıkmış ise penaltı değil. Ama içindeyse penaltı. İkincisinde Sergen’in yaptırdığı bir penaltı var, penaltı doğru karar. Kartın rengi yanlış. Onun dışında hakem belki Sakarya seyircisine antipatik geldi ama oyun içinde başka bir hatası olmadı. Kaldı ki auta çıktı çıkmadı onun değil, yardımcısının işi.
Cordoba oynadı mı, ben kalede kaleci var diyorum. Anlatabildim mi...
İşte Sergen faktörü
Ronaldo’yu bu sezon en iyi topunu oynarken seyrettim. Hem çok dikkatli, hem çok istekli oynadı. Sergen ‘Kilo attım’ demiş. İş daha iyi oynamaya kaldı. Hem yaptırdığı penaltı, hem attığı golle Beşiktaş’a ne kadar lazım bir oyuncu olduğunun altını çizdi.
Carew’i Carew gibi kullanmak lazım. O da biraz zaman alacak gibi. Pancu çok az oynadı, çok iyi işler yaptı. 3 İbrahim’lerden Akın olanının konuşulacak tarafı yok. İyi futbolcu. Toraman topu kesmekte var, topu kullanmakta yok. Üzülmez olanına kaç sezondur, bir şey anlamadığımı söylüyorum. Daha Türkçesi varamadım tadına.
Çağdaş’ı ilk 45 dakika seyrettim. Hava toplarında çok iyi olduğunu gördüm. Ama top kullanmada Toraman ile aynı hizada. O da topu iyi kullanamıyor. Okan’ı sağ dışta oynatmak akılcı. Çok kilometre yapıyor ama koştuğu kadar şimdilik faydası yok. Ama olacak.
Ahmed Hassan anladığım kadarıyla, Lucecu’nun kulakları çınlaşın illa sonradan oyuna girecek. Girdikten sonra çok iyi işler yaptı.
Beşiktaş’ın yediği bir gol var evlere şenlik. Top baraj yapan insanların iç organlarından geçti. Hiç baraj yapmayın daha iyi. Hiç olmazsa kaleci topu görür. Barajın arasından sabun gibi kaçmaz.
Sakarya takımı ligin iyi takımlarından biri değil. Çok koştular, çok mücadele ettiler, güçleri yetmedi. Arada hakikaten büyük bir kalite farkı var. Sakarya gibi takımlara iyi kaleci şart. Bu tip takımların bazı maçlarda ayıbını kaleciler örter. Neticede Beşiktaş sahadan istediğini çıkarırken, ilk 3 puan siftahını da yaptı.
Yazının Devamını Oku 5 Eylül 2004
<B>BU </B>takım hepimizin takımı. Kötü bir şeyi dile getireyim istemem. Ama dün akşamki oyunu seyredip, iyi şeyler de söylemek mümkün değil. Bu takım Kore’de hazırlık maçları oynadı. İyi de oynadı. Son Belarus maçı kaybı var. Ne iyi oynarken, ne kötü oynarken hiçbir şey dile getirmedim. Çünkü karşılığı 3 puan olmayan maçlara hiç kulak asmam.
Ben Dünya Kupası’na katılmak hevesinde bir adamım. Dün akşamki maçı kazanamıyorsan bu iş zor. Hiç de bu maç Trabzon’da niye oynandı diyecek halim yok. Ben bu rakiple nerde oynarsam oynayım, yenmem lazım arkadaş. Ben daha iyi takımım. Maçın havası suyu olmaz. İyi takım nerde oynarsa oynasın, bu maçı kazanır. Tabi ki, biz rakipten daha iyi takımız. Ama daha iyi oynayamadık. En azından kazanacak kadar iyi oynamadık.
Farkında değilsin
Hasan Şaş’a iki lafım var. Hasan kardeş, milli takım forması başka bir şeydir. Ya da sen, o başka bir şeyin farkında değilsin. Milli takımının formasını giyen bir futbolcu, bu kadar mesuliyetsiz olamaz. Bu beraberliğe büyük katkın oldu. Takımını on kişi bıraktın adamların hevesini kabarttın.
Ersun Yanal’ın ilk ciddi maçında sahaya iyi bir kadro sürdüğünü söyleyemem. Bu takımda Gökdeniz gibi, Nihat gibi adamlar kenarda durmaz. Bana göre dün akşam sahanın da takımının da en iyi oyuncusu Serkan. Bu çocuk hatasız futbol oynadı. Maçın hakemi bana göre ilk yarıda Hasan Şaş’ın itilmesine benim anladığım manada penaltı düdüğünü çalması lazımdı. O düdüğü üfleyemedi. Onun dışında da dişe dokunur hiç bir hatası olmadı.
Bizim Hakan’la kaçırdığımız bir gol var, bir de Ümit’in direğe giden topu. Başka da benim aklımda kalan bir pozisyonumuz yok. Bu kayıp hoş olmadı. İşimiz zor.
Yazının Devamını Oku 4 Eylül 2004
1-Yanlış yerde yanlış adam oynatıyor. Futbolcunun kıyafeti vardır. Çizgili pijama giyen adama smokin giydiremezsin.<br><br>2-Bu takımın geçmiş sezondan çekirdek bir kadrosu vardı. Alınacak oyuncu sayısı 3 veya 4’ü geçmemeliydi.Kullandığım bu köşe, benim dükkanım. Kepenkleri kapalıydı. Bugün açıyorum. Acele refleksleri olan bir adam değilim. Acele refleks, acemilikle aynı boydadır. Onu da çok iyi bildiğim için herşeyden anlamam, haddimi bilirim. Haddime danışmadan da ne konuşurum ne yazarım.
Beni yakından tanıyanlar bilir. Beşiktaş harici hiçbir takıma yorum getirmem. Bütün camialara saygı duyarım. Benim işim Beşiktaş’la. 4 hafta geride kaldı. Beşiktaş’ın seyir defterine bakıyorum. Hiç hoş tarafı yok. Türk futbolunu, futbolcusunu hiç tanımayan bir antrenör geldi. Adama da sezon başı 35 tane futbolcu yüklendi.
Birbirine yakın futbolcular
Bir antrenör için en zor şey, futbolcusunun sikletinin ne kadarlık olduğunu bilmemesidir. Kaldı ki, Beşiktaş’ın kadrosuna dışarıdan bir göz attığında Sergen ile Tümer’in haricinde birbirine yakın futbolculardan oluşmuş bir kadro var. Hangisinin daha iyi olduğunu anlamak idmanlarda seyretmekle olmaz. Antrenman futbolcusu ayrı, maç oyuncusu çok ayrı şeydir. Her maç başkasını deneyip, görmek fazla zaman alır.
Toraman’ın orta sahada ne işi var?
Bir de bana göre Del Bosque’nin en büyük hatası, yanlış yerde yanlış adam oynatıyor. Futbolcunun kıyafeti vardır. Çizgili pijama giyen adama smokin giydiremezsin, sırıtır. Tek misal bile versem, bu dediğim anlaşılır. Toraman’ın orta sahada ne işi var? Beşiktaş’ın bana göre en büyük derdi bu. Adamcağız hangisi armut hangisi elma şu güne kadar anlamış değil. Demek ki iyi anlatacak bir adam da yanında yok.
Tayfur’un adamlığına söylenecek tek şey var: Adam gibi adam. Ama menajerlik olmaz. Bu güzel kardeş bu takımın futbolcusu. Yarın öbür gün forma giyecek. Antrenörüne, ‘Ali, Veli’den daha iyidir’ diyemez. Zaten tanıdığım Tayfur da bunu söylemez. Bilmem anlatabildim mi?
GEREKSİZ FUTBOLCU KALABALIĞI
Beşiktaş yönetimine giren bütün insanlara saygım vardır. Hem cüzdanlarıyla hem mesaileriyle camiaya faydalı olmak için uğraşan bu insanlara başka bir duyguyla bakmak mümkün değil. Büyük bir kalabalığa hizmet etmek kolay iş değil. Beşiktaş büyük taştır. Arkasında da büyük bir kalabalık. Kalabalığa herşeyi beğendirmek mümkün değil. Kaldı ki futbol, hem sahanın içinde hem de dışında hata yapmaya çok müsait bir kulvar.
Transferde yanlış yapıldı
Hiçbir yönetim, kötü olsun diye hiçbir iş yapmaz. Ama dedik ya, bu zor oyunun, hazırlığını da yapmak çok zordur. Aynı yere hemen hemen aynı kalitede oyuncular alındı. Yanlış. Bu takımın geçmiş sezondan çekirdek bir kadrosu vardı. Alınacak oyuncusu sayısı 3 veya 4’ü geçmemeliydi. Belki amiyane olacak ama eskilerimiz, ‘Nerde çokluk orda bokluk’ demiş. Ben hiçbir futbolcu kardeşime rakip takımların eskileri diye bakmam. G.Saray’dan, F.Bahçe’den gelen çocuklar var. Onlar artık benim çocuğum. Beşiktaş’ın çocuğu. Hangisi Beşiktaşlı gibi oynayacaksa o oyuncuyu tribün bağrına basar. Çünkü Beşiktaş’ın tribünde oturan insanı, Beşiktaş için terini, emeğini veren insanı akrabası gibi görür. Benim gördüğüm gibi. Toparlarsak, çok fazla oyuncu alarak hata yapıldı. Antrenörün yanına Beşiktaş’ı iyi anlatacak bir insan da bulunamadı. Beşiktaş da 4 maçta 10 puan kaybetti. Hatadan dönmek de yönetimin tekelinde. En kısa zamanda bu işler halledilmeli. Milli maçtan dolayı araya giren futbol molası iyi bir zemin. İnşallah iyi kullanılır.
ALT YAPI HARİKA
Yönetime geç kalmış bir teşekkür borcum var. Onu ödeyeyim istiyorum. Altyapılar el değiştirmez. 3-5 sene eğitim alacak çocukların baba gördüğü eğitimcilerle daha çabuk bir yere geleceğini bilirim. Yeni yönetim bu felsefeyle altyapının harfine bile dokunmadan aynı kadroyla devam etmesini uygun buldu. Daha akılcı birşey olmaz. Ben altyapıyı çok yakından takip ediyorum. Hiçbir zaman yarışmacı bir kadro değil, ilerisi için hazırlık yapan kadrolar oluşturuluyor. Yaş gruplarının çok altındaki yaştaki çocuklar üst gruplarda oynuyor. Gümbür gümbür gelen 3-5 tane oyuncu seyrettim. Bunlar Beşiktaş’ın geleceği. Beşiktaş’ın formasını giymiş, eski futbolcu kardeşlerim altyapının antrenörlüklerini paylaşmışlar. Çok büyük bir ciddiyet içinde Beşiktaş’ın geleceğini hazırlıyorlar. Hem yönetime hem de antrenör kardeşlerime Beşiktaş camiası adına bir daha teşekkür ediyorum.
BİR DÜZELTME
Son Gaziantepspor maçı kritiğinde, ‘Bu takımın şimdilik sakat Kaan Dobra diye bir adamı var. Aman Vicente Del Bosque, gözünü seveyim, bu oyuncudan vazgeçme’ diye bir paragraf vardı. Ben iki hafta önce, ‘Antrenör olsam, bir de yazlık takımım olsa, Kaan Dobra’yı bu yazlık takımda bile oynatmam’ diye dile getirmiştim. Fermuarını çekip kapadığım lafın, bir daha bence açılması mümkün değil. Bu fikrimden vazgeçmiş değilim. Kaan Dobra bu takımda oynamaz. Yanlışlık, telefonla verdiğim yazıda yazımı alan kardeşimin, Pancu yerine Kaan yazmasıydı. Ben Daniel Pancu için, ‘Sakat değilse bu takımda muhakkak formalardan biri onundur’ diyorum. Onun için de bu telefondaki yanlışlığı düzelteyim istedim.
Yazının Devamını Oku 30 Ağustos 2004
<B>DEL Bosque </B>maç öncesi bir beyanat verdi, dinledim. <B>‘Ben maratoncuyum, kısa mesafeleri koşmam. Kulak da asmam dedi’.</B> Ben de <B>‘afedersin’</B> diyorum. Bak güzel kardeş, maraton 40 kilometre. Başlarken 10 kilometre arkadan başlayan bir takımın hiç ipi göğüslediğini görmedim. Bunlar futbol kazası değil. Ben bu gidişe ‘eyvah’ diyorum. Kariyerine saygı duyduğumu hep söyledim. Ama arkada kalmış kariyerin, öne faydası olmadığını bilirim.
Futbol enteresan oyun. Sen bir kere Türk futbolunu da tanımıyorsun, Türk futbolcusunu da. Sana anlatacak adam da yok. Bunun için çok büyük yanlışlar içindesin. Beşiktaş gibi forması çok önemli takımın prestijini de kaybettiriyorsun. Sana 2-3 tane ip ucu vereyim. Okur musun? Onu bilemem. Bir anlatan olursa Beşiktaş’ın menfaatine olur.
Her maç ayrı adamlar
Her maçı ayrı ayrı adamlarla oynuyorsun. Futbol oynama kolaylığı hep beraber oynamaktan geçer. Hele dün akşamki oyunda M.Doğan’ı oynattın. Ben sana ufak bir ipucu vereyim. Mustafa Doğan değil Beşiktaş’ta, Türkiye’de hiçbir takımda oynamaz. Orada oynayacak tek adam, İbrahim Toraman. Onu başka bir kıyafetle orta sahada oynatıyorsun. Çocuğu da kepaze ediyorsun, takımı da.
Elinde Cordoba diye bir adam varsa başkası kalenin gölgesini görmez. İyi de oynasa, kötü de oynasa o oynar. Çünkü bu adam Türkiye’nin en iyi kalecisi. Carew, çok değişik özellikleri olan bir santrfor. Adam geriye gelip, ver kaç yapıp, ikiye bir ile rakibi düşürecek adam değil. Senin takımın kenarlardan yüksek orta yaparsa, topu onsekiz içine sokarsa, bu adamda o topu kaleye sokar. Başka marifeti yok.
En iyisi İbrahim Akın
Dün akşamki oyunun Beşiktaş takımında elle tutulur tek oyuncusu var. O da İbrahim Akın. Ona bir forma ver. Evine götürsün. Maçtan maça gelip giysin. Beşiktaş’ın geleceğinin, en azından 10 senesinin iyi oyuncusu olacak. Bir de sakatlığından dolayı oynamayan Kaan Dobra var. Ondan vazgeçeyim diye aklından geçiriyorsan takıma yazık edersin. Ahmed Hassan bu sezonun iyi oyuncusu değil. Ama iyi futbolcu. Onu da kazanmak mecburiyetindesin. Tümer futbolculuğu kadar oynamıyor. Sen düzelteceksin, işin bu. Sergen bu takımın en büyük oyuncusu. Şimdi iyi mi? İyi değil. İyi yapmaya mecbursun.
‘Böyle maç kritiği olur mu?’ diyenlere, ‘bal gibi olur’ diyorum. Hakeme bulaşmıyorum. G.Antep takımını ayağa kalkıp alkışlıyorum. Neticede Beşiktaş böyle giderse eyvah ki eyvah. Takımı ayrı, seyirciyi ayrı tutuyorum. Dün akşam takım yenildi. Tribünde oturan insanlar maçın galibi. 4-0’ken bile Beşiktaş’a arka çıktılar. Hepsine helal olsun.
DİPNOT: Kayıp önemli. Sonradan atılmış üç gol beni bağlamaz. Daha önce neredeydiniz?
Yazının Devamını Oku 22 Ağustos 2004
<B>DÜN</B> akşam seyrettiğim oyunda, Beşiktaş’ın aslı ortada yoktu. Kopyası da değil, karikatürü vardı. Ben böyle bir Beşiktaş beklemiyordum. İki deplasman oyunundan çıkan kayıplardan sonra, Beşiktaş’ın daha eli yüzü düzgün, daha neyi istediğini bilir tavırda top oynayacağını düşünmüştüm. Biraz safım galiba. Ne tek tek oyuncular ne de takımın tümü kazanacak hiçbir şey yapmadılar.
Ben maçın önüne geçen bir adam seyrettim. Adı Oktay Demiray’mış. Son senelerde maçın direksiyonuna geçen böyle bir hakem görmedim. Aferin bu kardeşe. Futbolla çok yakın akraba. Avanatjı oynatmayı iyi bilen bir hakem futbolun dilinden anlıyor demektir.
Bu işler nasıl olacak?
Beşiktaş’ın tek tek oyuncularına şöyle bir göz atıp neler düşündüğümü de söyleyeyim. Murat, bir ilk gol yedi. O mesafeden telefon açsan, top bir haftada kaleye gelir. Murat, bu işler nasıl olacak? Yediğin ikinci golü iyi kaleci olsan, kafayla çıkarırsın. Üçüncüsünde sezgin kuvvetli olsa rakip topa vurmadan yatıp, tutarsın. Daha Türkçesi, sana bir şey söyleyeyim. ‘Yediğin goller, yenilir, yutulur gibi değil’. Veysel diye bir oyuncu seyrettim, konu mankeni. Haa, Carew ile eşlenirse o zaman ne yapacak ona da ayrı gözle bakacağım.
Juanfran diye yeni bir oyuncu geldi. Tabii ki bir 45 dakikaya bakıp da ahkam kesecek halim yok. O kadar keskin gözüm de yok. Ama bir 45 dakika için de söyleyeceklerim var. Bir kere ağır. Et mi, balık mı anlayamadım. Maçlar yol aldıkça bakacağız da, tren kaçmasın. Okan oyundan çıkana kadar Beşiktaş’ın en iyi oyuncusudu. Ali Güneş, çok iştahlı top oynuyor. Ama defansta pozisyon hataları yapan bir oyuncu. Yenilen gollerde onun da parmağı yok değil.
Sergen’siz olmaz
Tayfun yeni, bu çok yeni için de bir şey söylemek istemiyorum. Ahmed Hassan, yeni sezonun iyi adamı değil. Benim çok tuttuğum bu adam, başka işlere kalkışıyor. Yüzüne, gözüne de bulaştırıyor. Sergen sonradan oyuna girdi. Uyuyan Beşiktaş’ı tek başına uyandırmak mümkün değil. Ama Sergen’siz de olmayacağı çok aşikar.
Denizli takımı ligde 3’te 3 yaptı. Boşuna yapmadığını da dün akşam gördüm. Beşiktaş’ın penaltısının dışında pozisyonu yok. Denizli’nin attığı kadar kaçırdığı var. Denizli’yi tebrik ediyorum. Tabii ki kenardaki Giray Bulak’ı da. Haddini bilerek, sahanın ortasına abartı taşımadan, hep beraber oynayıp, hep beraber düşünmeyi takımına ezberletmiş. Tekrar tebrikler...
Yazının Devamını Oku 16 Ağustos 2004
<B>BİR </B>fıkra vardır, çok da hoşuma gider. Bir çoçuk yolda para bulmuş, eve gelince de babasına <B>‘Baba yolda para buldum’</B> der. Baba da oğluna ‘Hani para ? demiş Çocuk: <B>‘Baba kaybettim’</B> demiş. Beşiktaş’ın dün akşamki oyunda benzetmenin aynısı oldu. Kazanacak kadar iyi oynamadan 3 puanı bulmuşsun. Yolda bulduğun 3 puanı nasıl geri verirsin? Şimdi anlatacağım gibi...
Orta da fol yok yumarta yok Okan orta sahanın ortasına hiç atılmayacak bir yere top attı. Benim de geçmiş sezonun ortasına kadar bu takımda en beğendiğim oyuncu Ronaldo topu iç organlarından Youla’ya bıraktı. Böyle bir golü amatör takım yer.
Beşiktaş yiyorsa düşündürücü. Ronaldo dedik ama hemen bırakmayayım. Ronaldo eskiden iyi futbolcuydu. Haa ben de eskiden iyi futbolcuydum. Şimdi ise iyi değilim.
Ronaldo eskisi gibi değil
Dün akşamki skor Beşiktaş’ın yarı iyi, yarı kötü tarafını gösterdi. En azından ben öyle anladım. 3-5 tane yanlışı söyleyeyim istiyorum...
Kaleden başlayıp, ileriye doğru da yol alayım.
Keleci Murat kötü kaleci değil. Ama Cordoba’dan iyi değil.
Ronaldo’yu dile getirdim. Yine söyleyeyim. Ronaldo eski Ronaldo değil. Benim yazlık bir takımım olsa, anterenörü de ben olsam ne Kaan’ı, ne İbrahim Üzülmez’i oynatmam. Haa dün akşam çok mu kötü oynadılar. Hayır. Ben uzun vade düşündüğüm için böyle söylüyorum.
İbrahim’lerden Toroman olan kulübede durmaz. Okan bu ülkenin hemen hemen sağ kulvarını en iyi kullanan oyuncu. Ortanın ortasında niye oynar diye kafamı yoruyorum, bulamıyorum. Bir bulan varsa parmak kaldırsın.
Carew günün futbolunda büyük bir siyah. Ama eşleşeceği adam önemli. İki maçtır Ahmed Hassan ile eşleşiyor ama iki topu bir araya getiremediler. Beşiktaş’ın attığı gol Carew’in şahsi yeteneği.
Ankara deplasman değil
İbrahim Akın diye bir çoçuk var, ‘Ben futbolcuyum’ diye bağırıyor. Ona bu formalardan birini vermek lazım.
Tabii ki, gözardı etmiyorum, G.Birliği bu ülkenin 3-5 tane dişe dokunan takımlarından biri. Ama Ankara’yı Beşiktaş’ın deplasman yeri olarak görmüyorum. Tek tek saysan 10 kişinin 9 kişisi Beşiktaşlı. Böyle deplasman yeri mi olur?
Bir de maçın hakemi... Benim için başladığı günden bu yana ağzında düdük olan ama hakem olamayan ve olamayacak da bir kardeş. Futbol topuyla yakın uzak, akrabalığı yok.
Ahmet’in atılışında ilk sarı kart doğru. İkinci kart da doğru. Topa vurmanın ne almeli var. Bu işin mantığı da yok. Bu takımı 10 kişi bırakmanın ne anlamı vardı? Kaldı ki be kardeş sen takım kaptanısın...
Hemen sonra öyle bir pozisyon var ki, hem Beşiktaş’tan, hem de Gençler’den birer oyuncunun atılması lazım. Onun affı yok.
Bir de Gençler’den en son attığı oyuncu var. Artık basketbol maçlarında bile böyle oyuncu sahadan atılmıyor.
Toparlayayım... Beşiktaş dün puan kaybetti ama akıl alacağı, ileride böyle bir maç kaybetmeyeceği dersler çıkarmıştır.
Yazının Devamını Oku