Paylaş
Dilimize pelesenk olmuş laflardan biri ‘her şey para değildir’. Değildir elbet ama bu lafı devamlı tekrarlayanlar arasında yaşamını küçük hesaplar ve su katılmadık çıkarcılık üzerine inşa eden çok kimse olduğu gibi ruhu zengin insan da çoktur.
Bu iki kategori insan tipi toplumda olduğu gibi lokantacılar arasında da vardır. İkisi arası da çok insan vardır elbet. Bunlara orta yolcu diyelim. Menfaatinin farkında ama ‘hep bana hep bana’cı değil. Gereğinde cömert olabilen insan...
Çok yer gezdim, dolaştım. Kanımca dünyanın her yerinde çoğunluk orta yolcu. Orta yolcu ve aşırı cömert insanlar büyük çoğunluk. Yüzde 80 ve üzeri. Aynı yüzde lokantacılar için de geçerli. Büyük çoğunluk düzgün. Ama sorun
şu ki utanmaz arlanmaz bir azınlık, yaşamın her alanını zehirlediği gibi lokanta-müşteri ilişkisini de toksik hale getiriyor.
Globalizasyon sonrası iyice vahşileşen neoliberal denen kapitalizm de buna prim veriyor. Lokanta kamu hizmeti gören ama maaş ödeyen ticari bir kuruluş. Düzgün lokantacı yemeğini takdir eden müşteri bulduğunda sevinir. Müdavim müşterileriyse aile ferdi gibi görür. İkramda da bulunur. Düzgün müşteriyse lokantacıyla empati kurar. İstismara yönelik davranışlardan kaçınır. Lokantada yer ayırttığı zaman gider. Aksi takdirde ve iki eli kanda değilse önceden iptal eder.
Gel gör ki son yıllarda bu güzel ilişki bozulmaya başladı. Bunun nedeni büyük çoğunluk değil aşırı uçlar. Özellikle yurtdışındayken aynı akşam için üç mekâna rezervasyon yapıp son anda birini seçen ya da hiçbirine gitmeyenler var. Üstüne üstlük kurnazlıklarıyla övünüyorlar.
Önceden müşteriden kapora alıp sonra bunu hesaptan düşmeyen lokantacılar var. İki kez başıma geldi. Biri İsviçre’de, biri Yunanistan’da. Bir de tüm yemek parasını önceden alıp sonra müşteriye o yemeği -başka ülkeye pop up’a gideceği için- iptal eden ama 6 ay önce aldığı ciddi parayı bir süre beklettikten sonra geri ödeyen lokantacı tipi var.
Bu da Japonya’da başıma geldi.
Günümüzde Amerika, İngiltere, İskandinavya’da gastronomik lokantaların pek çoğu rezervasyon şartı olarak ya ciddi bir kapora ya da tadım menüsü fiyatı alıyor. En azından kredi kartını veriyor ve gitmezseniz ciddi bir ceza ödüyorsunuz. Rezervasyonların artık yüz yüze ya da telefonla değil kişiliksiz, ruhsuz siteler vasıtasıyla yapılması bu durumu mümkün kılıyor.
İptal şartları değişiyor. Genelde 24 saat içinde iptal edersen para yanıyor. Ama bazı lokantalarda bu iki hafta. Bazısı iptal durumunda paranı geri vermiyor ve ‘reschedule’ yap, yani ‘başka zaman gel’ diyor. Ama ya yer yok
ya lokanta başka ülkedeyse ve seyahatin ertelenmişse bir daha ne zaman gideceğini bilemiyorsun. Kısacası paranı iç ediyorlar! Sistem saydam olmadığı için senin iptalinden sonra yerini doldurup aynı masadan çifte kazanç sağlamaları yüksek olasılık.
Yurtdışındayken aynı akşam için üç mekâna rezervasyon yapıp hiçbirine gitmeyenler var.
YOLUNACAK KAZ GİBİ GÖRMEMELİ
Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi isterseniz 10haber.net’te Zeynep Güven Hanım’ın yazısını öneririm. Yazıda benim de görüşlerime yer verildi. Haksız kazanç sağlanabileceği için devletin buna el atması gerektiğini söyledim. Öte yandan Fransa, İtalya, Almanya, İspanya gibi ülkelerde hâlâ karşılıklı güven ve saygı esas. Bir-iki istisna hariç hiçbir lokanta kapora istemiyor. İsteyen bir tanesine de ciddi kapora verdim. Sonra günü karıştırdım! Masam boş kaldı. Bir gün sonra durumun farkına varıp telefon ettim ve özür dileyip ileri tarihe rezervasyon yaptım. Haksız olduğum için paramı geri istemedim ama bana söylemeden kullandığım kredi kartına o miktarı kredi olarak yatırmışlar. Yani parayı bana geri verdiler. İspanya’da oldu bu. Yemin ederim ne iş yaptığımı bilmiyorlardı.
Bana ister naif ister romantik deyin ama ben bu tip bir müşteri-lokantacı ilişkisini özlüyorum. İki taraf birbirini düşman ya da yolunacak kaz olarak görürse iki taraf da strese giriyor. İkisi de kaybediyor. Çürük elmalar yüzünden kutsal değerlerimizi tek tek kaybediyoruz.
Şükredelim ki ülkemizde hâlâ yukarıda bahsettiğim durumlar yaygın değil. Rezervasyon ya gereksiz ya bir-iki gün önceden yapılıyor. İnşallah yanlış ülkelere özenip sistemimizi değiştirmeyiz.
Paylaş