Vedat Karabulut

Dropshipping Geleceğin İşi Mi?

23 Haziran 2020
E-ticaret sisteminin giderek yaygınlaşması ve dünya çapında geniş bir ağa sahip olmasıyla birlikte, yeni yöntemler de geliştirilmeye başlandı.

Online alışverişlerin gün geçtikçe önem kazandığı bugünlerde kargo ulaşımları ve ürün tedarikleri konusunda çeşitli sorunlar yaşanabiliyor. Bu durum, ticaret konusunda dünya devi olan Çin ve Amerika gibi ülkeleri bile etkiliyor. Gelişen ve değişen hızlı ticarette rekabet gittikçe artarken, çeşitli riskleri de beraberinde getiriyor. Birçok e-ticaret kullanıcısı olumsuz durumlardan etkilenmemek adına dropshipping sistemini kullanmaya hazırlanıyor.

Peki, nedir bu dropshipping? Dropshipping Türkçe'ye çevrildiğinde "stoksuz satış" anlamına geliyor. Yani e-ticaret ortamında, bir firmanın elinde stok ürün bulundurmak yerine, gelen siparişler için direkt olarak tedarikçi firmanın deposundan satış yapması işlemi olarak tanımlanıyor. Bu sistem sermayesi ve işletme giderlerinin düşük olması nedeniyle birçok ülkede online satış yapan firmalar tarafından tercih edilmeye başlanıyor. Türkiye'de de küçük ölçekli işletmelerin çoğu buna hazırlanıyor.

 

Neden Dropshipping?

l Dropshipping sermaye gerektirmemesi ve düşük giriş maliyeti nedeniyle e-ticaret girişimcileri tarafından tercih ediliyor. Fiziksel olarak bir mağaza açmak ciddi bir sermaye gerektirirken bu sistemle stok, kargolama ya da eleman maliyeti olmadan ticarette yer edinmek mümkün oluyor.

- Standart bir e-ticaret sitesi için stoklu bir ürün satın alındığında, bu ürünlerin tamamı satılmazsa zarar etme riski bulunuyor. Ancak dropshipping sisteminde stoksuz çalışıldığından böyle bir risk bulunmuyor.

- Ürünleri üretmek ya da tedarik etmek için beklemeye gerek kalmadan Shopify üzerinden hızlı bir şekilde e-ticarete dahil olma şansı sunuyor. Yani ticarete atılmak için kurulan siteye ürünleri yerleştirmek ve ödeme kanalını aktifleştirmek yeterli oluyor.

- Ürünlerin satılmadığı durumlarda ürünü ya da tedarikçiyi değiştirmek mümkün oluyor. Ürün ve tedarikçi konusunda ciddi bir esneklik sağlıyor.

Yazının Devamını Oku

Korona sonrası E-Ticaret! Bizi Neler Bekliyor?

13 Haziran 2020
Korona dönemi en çok alışveriş alışkanlıklarımızı etkiledi. İnsanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesi için yiyecek ve suya ihtiyaç duyduğu düşünüldüğünde bu durumun ne kadar normal olduğunu anlayabiliriz. Peki, böyle bir süreçte insanlar günlük ihtiyaçlarını nasıl gideriyorlar? Sokağa çıkmaya korkarken hatta dışarı çıkmak yasakken gıda alışverişi problemini nasıl çözüme kavuşturuyorlar? Elbette e-ticaret ile...

 

İnternetin yükselişine paralel olarak gelişen e-ticaret, Covid-19 salgınının baş göstermesiyle beraber yepyeni bir seviyeye ulaştı. İnsanlara internet ve akıllı telefonlar aracılığıyla diledikleri ürün ve hizmetlere ulaşma imkanı sunan e-ticaret sistemi, pandemi sürecinden oldukça karlı çıkacak gibi görünüyor. Peki, salgın bittikten veya hayatlar bir nebze olsun normale döndükten sonra ne olacak? E-ticaret hayatımıza girdiği hızla çıkacak mı? Yoksa yeni tüketim alışkanlıklarımız, hayatımız boyunca bizimle mi kalacak? Gelin, beraber bu soruların cevaplarını arayalım.

 

E-Ticaretin Korona Günlerindeki Yükselişi

Sanal marketler, online alışveriş siteleri, dijital teknoloji mağazaları, yemek servisleri... Bugün aklımıza gelebilecek bütün ürünler e-ticaret aracılığıyla, temassız bir şekilde ayağımıza geliyor. Uzmanların sosyal mesafe konusunda tüm dünyayı uyardığı bu günlerde bizi güvende hissettiren temassız sistemler, önceden internetten tek bir ürün sipariş etmemiş kişiler tarafından bile kullanılıyor. Bu da hacmi her geçen gün artan e-ticaret sitelerinin hem ülkemizde hem de dünyada tüketim sektörünün yönünü değiştireceği anlamına geliyor.

 

Elbette bu yükselişte en büyük rol korona salgınında. Fakat yine de teknoloji ve bilişim dünyasına ayak uydurarak böyle bir süreci yönetebilen başarılı e-ticaret sitelerini de tebrik etmek lazım. Bugün dünya çapında tanınan birçok online platform hızla büyüyor. Yatırımlarını, üretim ve dağıtım hacimlerini ve çalışan sayılarını artıran markalar; bir yandan güvenli, kolay ve hızlı alışverişin adresi olmaya çalışırken bir yandan da dijital pazarlama stratejilerini geliştirerek pazardaki yerlerini belirliyor. Çeşitli web siteleri, Twitter, Facebook, Instagram, Tiktok gibi sosyal medya platformlarında da reklamlarıyla boy gösteren e-ticaret siteleri hayatlarına girdikleri tüketicilerin yaşamında yer etmek için yarışıyor.

 

Yazının Devamını Oku

Turizm'de Dijital Pazarlamanın önemi  

3 Haziran 2020
Günümüzde tüketicilere farklı alışkanlıklar kazandıran dijital dünyada iz bırakamayan ve geleneksel yöntemlere bağlı kalan markalar, varlığını sürdürmekte zorlanıyor. Bu da sektörleri yeni düzene uyum sağlamaya ve gelişen teknoloji ile senkronize bir şekilde ilerlemeye davet ediyor. İşte turizm de dijitalleşme yolunda emin adımlarla yürümesi gereken sektörlerden biri. Özellikle evlerimize kapandığımız ve topluma karışmaya korktuğumuz bu dönemde zedelenen turizm sektörünün toparlanması için sanal dünyaya ayak uydurması şart. 

Dijital Pazarlama ve Turizm İlişkisi

Günümüzde tatil veya gezi planlaması yapmak isteyen turizm tüketicilerinin başvurduğu ilk adres arama motorları. En ucuz uçak biletleri, en iyi oteller, en güzel sahiller, en popüler yiyecek içecek yerleri... Hepsi seyahatseverlerin inanılmaz bir veri dünyasına giriş yapmasını sağlayan anahtarlar. Bu durum da turizm sektörüne dahil tüm bileşenlerin müşterisine en hızlı ve kolay bir şekilde ulaşabileceği tek yerin dijital dünya olduğunun bir kanıtı.

 

Arama motorları üzerinden yapılan tatil planlarında dijital dünyada varlığını hissettiren işletmelerin tercih edildiğini görüyoruz. Sitesinde seyahat bloglarına yer vererek müşterisine yol gösteren turizm işletmeleri bir adım daha öne çıkıyor. Bloglarında seyahat trendleri, tarihi yerler, popüler rotalar, müzeler, bölgede en çok tercih edilen restoranlar gibi bilgi ve önerilere yer veren otel ve ulaşım firmaları kullanıcıyı farklı konular üzerinden de kendisine çekebiliyor.

 

Turizm ve dijital dünya ilişkisinde en önemli rollerden biri de rezervasyon sitelerinde. Tüm konaklama seçeneklerini aynı platformda sunan siteler, kullanıcıyı otellerin sayfalarında tek tek dolaşma derdinden kurtardığı için inanılmaz bir trafik alıyor. Özellikle yurt dışı seyahatlerinde çok ciddi oranda yol gösterici olan bu sitelerde yer verilen kullanıcı yorumları ve puanlama sistemi, işletmelerin değerini belirliyor. Bu platformların gücünün farkında olan işletmeler, bir yandan son dönemde hayatımızı değiştiren pandeminin turizmi nasıl etkileyeceğini düşünürken bir yandan da dijital ortamda hijyen sertifikalarıyla anılacak markalara dönüşmeye çalışıyor.

 

Turizmde Sosyal Medya ve Influencer Etkisi

Yazının Devamını Oku

Evergreen Content (içerik) Neden Önemli?

15 Mayıs 2020
Evergreen content ya da evergreen içerik kavramı; her daim güncel kalabilen içerikler için kullanılır.

Yani okuyucular için gündemini ve sürekliliği her zaman canlı tutan ve SEO uyumlu içeriklerdir. Bu içeriklerin önemi; uzun vadede kullanıcılar için güncel ve anlaşılabilir olması ve yer aldıkları web sitesinin trafiğini arttırmasıdır. Ancak dijital ortamda yer alan ve sürekli ulaşılabilen, kalıcı olan her içerik evergreen içerik olarak nitelendirilemez. Bir içeriği evergreen içerik olarak nitelendirmek için; yazılan içeriğin yayınlanmasının üstünden uzun süre geçtikten sonra bile içerdiği bilgi anlamında talep görmesi ve tüketilebilir olması gerekir. Evergreen içerikler aynı zamanda yüksek kalite, zamansızlık ve temel oluşturma etmenleri üzerine kurulur. Yani oluşturulan içerik ele aldığınız konunun etmenlerini ne kadar içinde barındırıyorsa ve ne kadar kaliteli ise evergreen içerik olma yolunda da o kadar ilerler 

Evergreen Content (İçerik) Neden Önemli?

Evergreen içerikler, diğer içeriklere göre üzerinde daha fazla ve daha titizlikle çalışılması, daha çok araştırma yapılması gereken içeriklerdir. Bu içeriklere her anlamda daha fazla kaynak ayırmak, uzun vadede çeşitli faydalar sağlar. Web sitesi trafiğinin artması, marka bilinirliğinin ve farkındalığının artması, evergreen içeriğin sağladığı faydalar arasında sıralanabilir. 

Bu açıdan ele aldığımızda web sitesi sahibinin bir içerikten kazanabileceği maksimum faydayı sağlamış olur. Üretilen içeriklerin SEO uyumlu olması gerekir. SEO uyumlu içerik üretmek, söz konusu web sitesinin Google arama motorlarında üst sıralarda çıkmasını sağlar. Bu şekilde web sitesinin trafiği artar ve daha fazla kullanıcının siteyi ziyaret etmesi sağlanmış olur. 

Evergreen Content (İçerik) Üretmek İçin Neler Yapılmalı?

Evergreen içerik üretmek istiyorsanız güncelliğini kaybeden, hızlı bir şekilde tüketilen ve belirli bir zamana özgü olan içeriklerden uzak durmanız gerekir. Haber makaleleri, istatistiksel raporlar, özel gün veya özel durumlara özgü konular, trendler veya popüler kültürle ilgili içerikler, kişisel görüşleri ifade eden içerikler, moda trendleri gibi her an değişebilecek içerikler evergreen içerik olamazlar. Evergreen içerik formatları internet ortamında tekrar tekrar tüketilebilen ve güncelliğini her zaman koruyan içerikler olmalıdır. Evergreen içerik olabilecek formatlar şu şekilde sıralanabilir: 

* Liste içerikler

* İpuçları ve püf noktalar

Yazının Devamını Oku

5G Nedir? Bizi Mutlu Mu Edecek, Mutsuz Mu?

8 Mayıs 2020
Son zamanlarda teknoloji alanında en çok konuşulan konulardan biri 5G teknolojisi oldu. Teknolojik gelişmelerin odağında yer alan ve oldukça önemli yenilikler vadeden 5G teknolojisine ilk geçiş yapan ülke ise Güney Kore. Hem yararlı hem zararlı özellikleriyle dilden dile dolaşan 5G'nin yaratabileceği tehlikeler hala araştırılıyor ve ortaya çıkan bazı sonuçlar çok da içimizi açmıyor doğrusu. Hayatı kolaylaştıracak olan birçok özelliği de beraberinde getiren 5G, bizi mutlu mu edecek yoksa mutsuz mu edecek? Gelin 5G'yi yakından inceleyelim...

Nedir Bu 5G Teknolojisi?

5G, beşinci nesil mobil teknoloji anlamına geliyor. Daha önce kullanılan 4G ve 4.5G teknolojilerini fazlasıyla geride bırakacak bir hız vadediyor. Evlerdeki elektronik aletlerden tutun da birçok bilgisayarlı araca kadar pek çok alanda kullanılabilecek olan bu teknolojinin hayatımızı kolaylaştıracağını öngörmek hiç de zor değil. 5G kullanımının tam olarak 2024 yılından sonra daha yaygın hale geleceği konuşuluyor. Bu durum her ne kadar heyecan verici olsa da bir yandan da endişe veriyor.

 

5G Teknolojisi Neden Endişe Veriyor?

Dünya genelinde birçok ülke 5G kullanmak için geri sayıma başlamış durumda. Geri sayıma başlayan ülkeler kadar çalışmaları durduran ülkeler de var. Bunun sebebi ise 5G teknolojisinden kaynaklanacak olan radyasyon tehlikesi. 5G teknolojisi yüksek frekans dalgalarını kullanacak ve kullanılan dalga boyunun kısalması nedeniyle baz istasyonlarını güçlendirmek, buna paralel olarak daha fazla anten yerleştirmek gerekecek. Dolayısıyla bu durum radyasyon riskini fazlasıyla arttıracak. Bu dalgaların artması vücudumuza geri dönüşü olmayan zararlar verebilir. Özellikle insan DNA'sı üzerinde ciddi tahribatlara neden olabilir ve tüm bunlara bağlı olarak kanser oranlarında artış görülebilir.

 

5G Teknolojisi Neleri Değiştiriyor?

5G teknolojisinin olumsuz getirilerine rağmen hayatımızı ciddi anlamda kolaylaştıracağı ve bambaşka bir hale getireceğini tahmin etmek zor değil. 5G kullanıma hazır hale geldiğinde, mobil veri hacmi bin kat artmış olacak. Ayrıca 5G'nin telefon dışında ev eşyaları, satış cihazları gibi teknolojik ürünlerde de kullanılacak olması teknolojide çok önemli değişiklikler yapabilir. Bir diğer yandan, 5G'nin vadettiği sürücüsü olmayan otomobil teknolojisi de gerek trafik yoğunluğu açısından gerekse ulaşım kolaylığı açısından oldukça büyük faydalar sağlayabilir. Her yerden her şekilde bilgi erişiminin mümkün olması yeni iş modelleri ortaya çıkarabilir. Yani kendimizi bilim kurgu filmlerindeki senaryoların içinde hissetmeye hazır olmamız gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Korona Günlerinde Önemi Daha Çok Anlaşıldı...

1 Mayıs 2020
“Influencer” Marketing

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte alışveriş alışkanlıklarımız fazlasıyla değişti. Süpermarketten kıyafete, spor aletlerinden teknolojik aletlere kadar birçok şeye tek tıkla ulaşır olduk. E-ticaret alanında görülen bu hareketlilik ve yaygınlaşan sosyal medya kullanımı "influencer" ve "influencer marketing" kavramlarını da beraberinde getirdi. Influencer; Instagram, Youtube, Twitter, Facebook, Tiktok gibi sosyal medya platformlarında yüksek takipçi sayısına sahip olup içerik üreten ve insanları etkisi altına alabilen kişilere deniyor. Bu kişiler, kendilerini takip eden kitlenin karar verme aşamalarında ve alışveriş alışkanlıklarında oldukça önemli bir rol oynuyor. Aslında bu da influencer marketing olarak tanımlanıyor. Yani influencer marketing; dijital kanallarda insanları etkilemeyi başaran, takipçileri tarafından bilirkişi ya da kanaat önderi kabul edilen fenomenlerin hitap ettiği kitlenin satın alma davranışlarını etkilemesine yoğunlaşan bir pazarlama stratejisi. Son zamanlarda hayatımızda kapladığı yeri genişleten influencer marketing stratejisine gelin bir de yakından bakalım.

 

Influencer Marketing Ne İşe Yarar?

Influencer marketing ile markalar, tanınmış kişiler aracılığıyla ürünlerinin tanıtımının yapılmasını ve daha fazla satın alınmasını amaçlıyor. Markalar bu şekilde hem kendi bilinirliklerini artırıyor hem de uzun vadede daha fazla gelir elde etme şansı yakalıyorlar. Influencer marketing, markanın ulaşamadığı kitlelere ulaşmasına, hedef kitlesini genişletmesine ve kendine değer katmak için önemli bir adım atmasına olanak sağlıyor.

 

Influencer Marketing Hangi Sosyal Platformlarda Yapılabilir?

Bu pazarlama stratejisi, markanın hedef kitlesinin hangi platformda olduğu ile doğrudan ilişkili. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan influencer marketingin etkileşim alanlarından biri olan Youtube'da hazırlanan videolar ile ürünlerin tanıtımı yapılabilir ve ürünlerle ilgili detaylı bilgilere yer verilebilir. Markayı en iyi şekilde tanımlayacak ve markanın yüzü olabilecek vlogger veya Youtuberlar ile işbirliği yapılabilir. Uzun videolar hazırlama gereksiniminin bulunmadığı durumlarda Instagram, Twitter ya da blog siteleri üzerinden yapılacak çalışmalarla da bu yönde bir strateji geliştirmek mümkün.

 

Yazının Devamını Oku

Gelişen Teknoloji Sağlık Sektörünü Nasıl Etkiliyor?

23 Nisan 2020
Üretilen her şeyi hızlıca tükettiğimiz, popüler olana ilgi duyduğumuz, her şeyi hızlıca benimsediğimiz bir teknoloji çağında yaşıyoruz.

İnsanlık tarihinde ateşin keşfi ne kadar önemliyse, yapay zekanın keşfi de çağımız için o kadar önemli. Yapay zeka kavramı son yıllarda gündeme gelmiş olsa da, aslında tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Her yıl değişen teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli yapay zeka programları oluşturuluyor ve bununla birlikte robotlar üretilmeye başlanıyor. Çoğu bilim kurgu filminde ele alınan yapay zeka konusu, özellikle sağlık alanındaki gelişmelerle gündemde. Alışılagelen hastaneler ve doktorlar yerlerini doktor robotlara bırakmaya hazırlanıyorken diğer tarafta deri altına enjekte edilen çipler konuşuluyor. Peki, sağlık alanının tamamen dijitalleşmesi normal mi veya diğer yandan yapay zeka daha ne kadar ilerleyebilir?

 

Doktorlar Yerini Dijital Doktorlara mı Bırakıyor?

Yapay zeka, hayatın her alanında olduğu gibi sağlık alanında da yoğun bir şekilde kullanılıyor. Özellikle dijital verilerin sürekli depolanması ihtiyacı, toplanan verilerin çeşitli algoritmalarla işlenmesi, teşhis yöntemlerinde makinelerin kullanılması yapay zekanın daha fazla geliştirilmesini ve ilerletilmesini zorunlu kılmaya başlıyor.

 

Geliştirilecek olan yapay zeka sistemlerinin tedavi yöntemlerinde önemli bir yer alması da doktorların yerlerini dijital doktorların alması ihtimalini doğuruyor. Bilim insanlarının bu konudaki düşünceleri ise; yapay zeka kullanımının özellikle radyoloji gibi görüntülenme alanlarında etkin olarak kullanılacağı, temel olarak insani kararların alınması gereken alanlarda yapay zekaya başvurulmayacağı yönünde. Yani bu noktada asıl amaç doktorların teşhis ve tedavi yöntemlerini hızlandırmak gibi görünüyor. Yine de robot doktorları göreceğimiz günlerin çok da uzak olmayacağını düşünüyorum. Zira Çin'de yapılan uygulamalarda başarılı sonuçların elde edildiği kanıtlanmış durumda. Bu durum sağlık alanındaki yeniliklere olumlu katkılar sağlayabilir ama şahsen ben tedavi anlamında yapay zeka ile üretilmiş bir robot doktor yerine, yıllarca eğitim görmüş ve bu işin uzmanı olmuş bir hekimin karar vermesini tercih ederim.

 

Yapay Zekanın Bir Diğer Boyutu: Çipler

Yazının Devamını Oku

Kripto Para Mı, Kağıt Para Mı?

16 Nisan 2020
Tüm dünyayı derinden sarsan ve ekonomi piyasalarını ciddi şekilde etkileyen koronavirüs mücadelesinde en çok tartışılan konulardan biri, kağıt paranın yerini alma ihtimali olan kripto para konusu. Banka şubeleri veya ATM'lerden çekilen kağıt paralar, nakit alışverişlerinde elden ele geçtiği için hijyen ve virüsün yayılımı konusunda çeşitli endişelere neden oluyor. Yaklaşık olarak 8-9 yıldır hayatımızda olan kripto paralar, temassız ve el değmeden ödeme yöntemlerinden biri olduğu için ve kağıt paralardaki virüs ve bakterilerden korunabilmek için alternatif bir yol olarak görünüyor. Diğer yandan içinde bulunduğumuz şu dönemde kurda olan dalgalanmalar, dolar ve euro para birimlerindeki değer artışı herkesi endişelendirmeye başladı. Bu durumda pandeminin bitmesinin ardından kurulacak olan yeni dünya düzeninin ekonomiyi de yeni bir forma getirebileceğini söylemenin yanlış olmayacağı kanaatindeyim. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte daha popüler hale gelen kripto para meselesine gelin bir de yakından bakalım.

Kripto Para Nedir?

Cyrpto ve currency kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşan "cryptocurrency" deyimi temel olarak kripto para anlamına geliyor. Kripto para; internet aracılığıyla kullanılan, hiçbir merkezi otorite ya da aracı kuruma bağlı olmayan sanal para birimini ifade ediyor. Kişiler ve kurumlar, gerçek para gibi bu paralarla harcama yapabiliyor veya bu paraları kabul edebiliyorlar. Kripto para birimleri bilinen diğer para birimleri gibi basılı halde ve elle tutulur şekilde bulunmuyor.

En bilinen kripto para birimi olan ve Satoshi Nakamoto tarafından kurulduğu bilinen Bitcoin; herhangi bir finansal kuruluşa ihtiyaç duymadan para transferlerini gerçekleştirebilen açık kaynak koda sahip yazılımlardan oluşan dijital para olarak tanımlanıyor. Tamamen dijital olduğu için fiziki temsiline ihtiyaç duyulmuyor. İşlem maliyetlerinin çok az olması, küresel olarak kullanılabilmesi ve gün geçtikçe kullanım alanının artması ile güvenli ve değerli bir araç olması nedeniyle Bitcoin gibi kripto paralar gittikçe popülerleşiyor. Bitcoin istenildiği zaman başka para birimleriyle takas edilebiliyor.

Kripto Paranın Güvenilirliği ve Blockchain:

Herhangi bir kurum ya da kuruluş tarafından yönetilmedikleri için aslında kripto paraların güvenli olduğunu söylemek mümkün. Ancak temel olarak bir yazılım sistemi üzerinde bulunduğundan mevcut kripto paranın sanal bir cüzdana aktarılmamış olması veya bu yazılımların bulunduğu bilgisayarın hacklenme ihtimali güvenlik açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Kripto paraların güvenliğinin temeli; blockchain teknolojisine, Türkçe adıyla blok zincirine, dayanıyor. Özellikle Bitcoin'in temel yapı taşı olan blockchain sistemi, yapılan bütün işlemlerin kayıt edildiği teknolojik bir veri tabanıdır. Blok zinciri teknolojisinde para transferleri, herhangi bir üçüncü kuruluşa gereksinim duyulmadan ve yüksek komisyon bedelleri ödenmeden gerçekleştirilebiliyor. Transferlerde dijital imza sistemi devreye giriyor ve her transfer dijital imza ile korunuyor.

Diğer ülkelere göre Türkiye'de bu uygulamalarla daha az ilgileniliyor ve konuyla ilgili herhangi yasal bir düzenleme bulunmuyor. Yine de kripto para kullanıcılarının var olduğu, bazı kişi ve kurumların bu şekilde işlem yaptığı biliniyor. Diğer yandan virüsle mücadelenin en temel yolu "temassız dünya" kurabilmek ve nakit para akışı gibi temasa dayalı tüm sistemleri de bu değişim sürecine adapte edebilmek. Bu açıdan ele alırsak bu sürecin sonunda ortaya çıkacak yeni dünyada kripto paralar, bu temassız evrenin öncülerinden olabilir ve kağıt paranın tahtına göz dikebilir.

Sağlıkla ve Sevgiyle kalın, #evdekal

Vedat Karabulut

Yazının Devamını Oku