Peki, bu yaşadığımız dünya insan ilişkilerini nasıl etkiliyor? Zaman ve mekan algılarımız nasıl etkileniyor? Evlerle birlikte sanal dünyaya hapsolmuş bu insanoğlunu gelecekte neler bekliyor? İnsanoğlu hem manen hem de madden bu kurgu dünyasının neresinde yer alabilecek? Amacım, bu soruları sorarak dijital dünya olarak adlandırdığımız internet, cep telefonları, bilgisayar gibi ürünlerin insanların hayatlarını nasıl değiştirdiğine açıklık getirmek.
Karantina Günlerinde Teknoloji Hayatımızı Kolaylaştırıyor
Evet, kimse günün birinde hepimizin evlere kapanmak zorunda kalacağını ve her şeyin dijital dünya üzerinden yapılabileceğini düşünemezdi, değil mi? Tarihe tanıklık ettiğimiz bugünlerde sosyal medya, e-ticaret, online hizmetler hepimizin kolayına geliyor ve "iyi ki varmış internet denen şey" diyoruz. Mesela markete gitmekten bile kaçındığımız şu günlerde sanal marketler ve online alışveriş siteleri imdadımıza yetişiyor. Aynı şekilde karantina günleri başladığından beri ekonomik dinamikleri dengede tutan iş dünyası da tamamen dijital ortama taşınmış durumda. Özellikle toplantılar, önemli görüşmeler gibi birçok iş Teams veya Zoom uygulamaları üzerinden gerçekleştiriliyor.
Sanal Dünya ve Sanal Gerçeklikler
Sanal dediğimiz kavram, fiilen mevcut olmayan ama varmış gibi görülen, hissedilen anlamındadır. Sanal gerçeklik de sanal dünya içerisinde bulunan, aslında gerçekleşmeyen ama gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi muhtemelmiş gibi görünen olay yada olgulardır. Mesela biraz önce bahsetmiş olduğum iş dünyasında yapılan telekonferanslarla iş yerinde bulunmuş gibi olma durumu, online olarak koridorlarında gezebildiğimiz müzeler gibi oturduğumuz yerden bilgisayar üzerinden girilen bütün ortamlar sanal gerçeklik örneği sayılabilir.