Soyup ayrıldığı galeriye arkadaşları için döndü, ‘üç boyut’a yüklenecek

Haluk Akakçe söze Galerist’ten ayrıldığı günlerden girdi:
- Galerist’in kurucusu Murat Pilevneli’ye kızdım, neyim var neyim yok, kamyona yükleyip çıktım. Yani bir anlamda Galerist’i soydum.
O günkü duygularını paylaştı:
- Aslında ayrılırken, “Muhtemelen akşama dönerim” diye düşünüyordum.
- O zaman dönmediniz ama şimdi döndünüz? Nasıl oldu?
- Şimdi Galerist’in ortağı olan Melkan ve Murat Tabanlıoğlu çok başarılı mimar. Ben de mimarlık eğitimi aldım. Birbirimizi daha iyi anlayacağımızı düşündüm. Melkan dönmemi isteyince, yeniden kolları sıvadım.
Melkan Gürsel Tabanlıoğlu’na Galerist’teki mevcut ortaklık yapısını sordum:
- Taha Tatlıcı ile yüzde 50-50 ortağız. Bize düşen yüzde 50’yi Murat, ben ve Özdem paylaştık. Benim payımı biraz yüksek tuttular.
Haluk Akakçe, Galerist’e dönüşünde rol oynayan etkenlerden birine daha değindi:
- Jerome Sans’ın Galerist’e küratör ve danışman olarak gelmesi de benim dönüşümde etkili oldu.
- Resim yapmayı artık bıraktığınızı açıkladınız. Neden böyle bir karar aldınız?
- Resim yapmak yerine artık desen çizeceğim. Zaten desen yapıyordum. Özellikle 3 boyutlu çalışmalarım olacak. Ayrıca heykel de yapacağım.
Bu noktada şu iddiasını ortaya koydu:
- Artık ortaya koyacağım işler elitistlikten halka inecek. Çünkü, sanat yaşamın bir parçası haline geldi.
Teknolojideki gelişmelerin
bazı işleri kolaylaştırdığını vurguladı:
- Eskiden üç boyutlu bir iş yapmak 3-4 ayımı alırdı. Teknoloji bu işleri kolaylaştırdı. Üç boyutlu çizimleri hazırlayıp, “render farm” için Küba’ya gönderiyorum. Oradan 3 boyutlu videoya dönüşmüş halde geliyor.
- Sadece Küba’da mı yapılıyor “render farm” işlemi?
- Hindistan’da, Çin’de de yapanlar var...
Melkan Gürsel Tabanlıoğlu araya girdi:
- Las Vegas’ın 100’üncü yılı için yaptığın “Sky is the limit”i anlatsana...
Haluk Akakçe önce itiraz etti:
- Sıkıldım artık anlatmaktan...
Sonra ikna oldu:
- O günlerde Londra’daydım. New York’taki Public Art Fund, Las Vegas’taki proje için beni de düşünmüş. Önce gitmek istemedim, “Ben doğru seçim değilim” dedim.
- Sonra ne oldu?
- Israr ettiler. Ben de Londra’dan Las Vegas’a uçtum. Eyalet Valisi’yle de görüştüm. Ona da, “Artık ABD’de yaşamıyorum, doğru seçim olmam” dedim. Las Vegas’ı bir yaşam biçimi değil, düşünce kalıbı gibi görmemi istedi. O görüşmede beni ikna etti.
- Ortaya koyduğunuz eser neydi?
- Bir sokağın üstünü 250 metrelik dev LED ekran yaptık, 3 boyutlu bir iş çıkardık.
- Ne kadar sürdü?
- 5 ayda bitirdim...
Sonra bilgisayara CD’yi yerleştirdi, Las Vegas’taki “Sky is the limit”i birlikte izledik. Gerçekten büyüleyiciydi...
Haluk Akakçe, bugünden itibaren Galerist’e döndüğünü yansıtacak bazı işlere imza atacak... Ancak, asıl büyük projeyi eylül-ekimde ortaya koyacak...

AKM onarımının mimari projesini biz hazırladık

HALUK Akakçe, uykusuz bir gece daha geçirmek üzere işlerinin başına dönünce Melkan Gürsel Tabanlıoğlu’na Taksim’deki
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) onarımını sordum:
- Onarımın mimari projesini biz hazırladık.
- Sizin hazırladığınız bir proje mahkemeden dönmüştü.
- Mahkemenin durdurma kararında etkili olan yiyecek-içecek bölümlerini projeden çıkardık. Sabancı Holding’in 30 milyon liralık katkısıyla gerçekleşecek onarım bizim proje üzerinden yürüyecek. AKM’nin altyapısında çok önemli bir değişim olacak.
Böylelikle Hayati Tabanlıoğlu’nun eseri, oğlu Murat Tabanlıoğlu’nun imzasını taşıyan projeyle yeniden canlanacak...

Adnan Saygun’un ‘Horon’u TEV’de burs yolunu açtı

GEÇEN cumartesi akşamı Prof. Nermin Abadan Unat’ın Vehbi Koç Ödülü’nü aldığı törenin başlangıcında keman sanatcısı Özcan Ulucan ile kardeşi piyanist Birsen Ulucan kısa bir konser verdi.
Özcan Ulucan, Adnan Saygun’un Horon adlı eserini seslendirmeden önce şunları anlattı:
- Türk Eğitim Vakfı’ndan (TEV) burs almak için jüri önünde Horon’u seslendirdik. Jürinin bulunduğu odadan çıktığımızda TEV Genel Müdür Yardımcısı Güsel Bilal, “Sevgi Hanım (Gönül) az önce geldi. Rica etsem Horon’u bir kez de Sevgi Hanım için seslendirir misiniz” dedi. O anda TEV’den bursu alma şansımızın yüksek olduğunu anladık.
Özcan Ulucan, kendilerine Londra’da eğitim fırsatı veren TEV bursu için sahnede birkaç kez teşekkür etti...
Mini konseri dinlerken, dağıtılan kitapçıklara baktım. Özcan Ulucan ve Birsen Ulucan, Bulgaristan’da doğmuş. 1989’da aileleriyle birlikte Türkiye’ye göç etmişler. 1993’de TEV bursuyla Londra’ya gidip Guildhall School of Music’te iki yıl eğitim görmüşler. Ardından bir süre de Eczacıbaşı Vakfı’nın desteğiyle eğitim almışlar.
İki sanatçı, bir yandan müzik kariyerlerini sürdürürken, diğer taraftan eğitmenlik de yapıyorlar...
Ulucan kardeşleri bir kez daha alkışlıyorum...