Patrona kredi vermedim koltuğu bırakıp gittim

MİLLİLERİMİZ cumartesi günü yine bizi coşturdu. Onlara, ‘‘yarı finalde de yolunuz açık olsun, size kupa yakışır’’ deyip, ekonomi gündeminin önemli maddesine, Pamukbank ve Yapı Kredi operasyonuna dönelim.

İbrahim Betil, bankacılık anılarını, ‘‘Hafiften Bankacılık’’ adını verdiği kitapta toplamıştı. Betil'in kitabının ilk baskısı Ocak 2002'de çıktı. Kitap çıktığı günlerde epey yazılıp, çizildi.

Kitabın, ‘‘Bir istifa’’ başlıklı bölümü, o günlerde haber oldu. İbrahim Betil'in bu yazısı bugünkü gündeme denk düşüyor. Bakalım Betil Pamukbank'ın Genel Müdürü olduğu dönemden bir anıyı anlattığı o bölümde ne diyor:

‘‘1985 Ağustos'unda Mehmet (Mehmet Emin Karamehmet) şirketlerinden birine küçük bir kredi istedi. Ne ben, ne kredilerden sorumlu genel müdür yardımcısı, ne de kredi komitesi bu krediyi uygun gördük...

Mehmet bir ay boyunca krediyi ısrarla istedi. Aslında isteyiş şekli, bankanın sahibi gibi falan değildi. Sık sık telefon edip rica ediyordu. Diğer yandan bizim gerekçelerimiz sağlamdı. Sık sık onun telefonlarına ret cevabı veriyorduk. Yani, patronun kredi isteğini kabul etmedik...

Bir süre sonra kredinin son derece ‘sakin ve sessiz' bir şekilde kullanıldığını öğrendim. Çok şaşırdım. Mehmet bizim Çınar'ı (Doğan Çınar) ikna etmiş ve haberim olmadan kredi kullandırılmış.

Konuyu yönetim kurulunda Çınar'a sordum... Bocaladı, cevap veremedi. Başımı Mehmet'e çevirdim. O da sessizdi... Yönetim kurulundan Çınar'a bağlı birimlerin denetimi yetkisi istedim, vermediler!

Bu şartlar altında genel müdürlük yapamayacağımı söyledim. İlk genel müdürlüğümden ayrılışım işte böyle oldu. Bir buçuk yıl süren çekişmeyi noktalamıştım. Çınar kazanmıştı. Benim ardımdan Çınar genel müdürlüğe atandı. Ancak Mehmet'le Çınar'ın yolları da birbuçuk yıl sonra ayrıldı...’’

Betil’in Karamehmet'ten kendisiyle ilgili bölümler için ‘‘olur’’ aldığını biliyorum. Kitap çıkıp, bazı ayrıntılar gazetelerde yer alınca Karamehmet'in bozulduğunu duymuştum. Betil'e sorduğumda, ‘‘Kendisine bir kopya gönderip, itirazı olup olmadığını sordum, itiraz gelmedi’’ demişti.

İŞİN BAŞI DENETİM

Betil
'in olayı 1985'te yaşanıyor. Şimdi 2002'deyiz ve Pamukbank 2 milyar dolarlık açığıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) kucağına düştü.

Pamukbank'ın 1989 yılından beri Bankalar Kanunu'nun 64'üncü maddesi kapsamına girip çıktığı bugünlerde açıkça yazılıyor.

Betil'in anısı, Pamukbank operasyonuyla birleşince işin başının denetim ve denetimi yapan kurumların etkinliği olduğunu yine ortaya koyuyor.

Grup şirketleri kendi bankasından kredi kullanabilir, bankalar şirketlere ortak olabilir. Ancak, yasal sınırlara uyularak. Görünen o ki, Pamukbank'ta ölçü çok kaçmış. Hem de yeni değil, uzun süreden beri...

Zamanında denetim iyi yapılıp, etkili kararlar alınsaydı, Türkiye bankacılık sektörü yüzünden 15-20 milyar dolar fatura öder miydi?

Sevgili Güngör Uras'ın benzetmesiyle, ‘‘IMF baltayı eline alıp, kolumuzu kanadımızı budamaya’’ kalkabilir miydi?

BDDK her ne kadar Başbakan Bülent Ecevit'in siyasi desteğini arkasına alıp sonra kolları sıvadıysa da gerçekten çok büyük operasyona girişti.

Umarım Devlet Bakanı Kemal Derviş'in, ‘‘sevindirici’’ bulduğu bu operasyon Türk ekonomisinin önünü açar. Yoksa işimiz zor...


Kimler geldi kimler geçti


ÇUKUROVA Grubu'na dönük bankacılık operasyonu başlayınca son 20-22 yılda Yapı Kredi, Pamukbank ve Uluslararası'nın (en son adı Interbank'tı) üst yönetiminden gelip geçen bazı isimleri hatırladım. Listeye bir bakalım:

Hüsnü Özyeğin, İbrahim Betil, Vural Akışık, Halit Soydan, Akın Öngör, Erol Aksoy, Burhan Karaçam, Doğan Çınar, Bülent Şenver, Cemil Köksal, Melih Araz, Tuncay Artun.

Erol Aksoy, gruptan ayrıldıktan sonra İktisat Bankası ile Avrupa-Amerika Holding'in sahibi oldu. İktisat Bankası 2001 krizine kurban gitti.

Hüsnü Özyeğin Finansbank'ı kurdu. Bugün hem Finansbank'ın, hem Fiba Holding'in patronu.

Vural Akışık, İş Bankası'yla ortaklaşa Türk Merchant Bank'ı kurup, uzun süre yönetti. Sonra sattı. Akışık, en son Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu.

Bülent Şenver, gruptan ayrıldığı ilk günlerde KKTC'de Sıdıka Atalay'la birlikte bir banka kurdu. Şimdi danışmanlık yapıyor.

İbrahim Betil, patronluğu Garanti Bankası'ndan ayrıldıktan sonra Bankekspres'i kurarak denedi. Önüne 1994 krizi engeli çıktı. Kendini eğitime verdi.

Halit Soydan, eski yuvası Yapı Kredi'ye şimdi yeddi emin gibi döndü.

İşte böyle...
Yazarın Tüm Yazıları