Kuşimoto’ya ne zaman bir Türk gelse, şehit denizcilerin gözyaşı gibi yağmur yağar

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’le dün sona eren Japonya seyahatinin başlangıcında, Ankara’dan Tokyo’ya doğru yol almaya başladığımız sırada, Hürriyet’in eski Tokyo Temsilcisi Erdal Güven, yanıma geldi.

Erdal Güven, biri "Abdülhamid’in Hüzün Gemisi" başlıklı olmak üzere, "Japonya Üçlemesi" diye tanımladığı kitaplarını imzalayıp bana verdi.

Şimdilerde Japonya’ya dönük iş yapanlara danışmanlık hizmeti veren Erdal Güven’in üç kitabı Japonca’ya çevrilmiş, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Japon işadamlarına yönelik hediyelikleri arasında yerini almıştı.

Güven ayrıca, TOBB ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) geziye katılan işadamlarına dönük "Japonlarla İş Yapma Teknikleri"ni de içeren kitapçığını da hazırlamıştı.

Erdal Güven’in "Abdülhamid’in Hüzün Gemisis" kitabını açtım, girişteki yazarın notu bölümüne takıldım.

Erdal, Tokyo’ya ilk gittiği günlerde Wakayama Belediye Başkanı kedisini Ertuğrul Firkateyni şehitlerini anma törenine davet etmiş.

Güven, tören için Ertuğrul Firkateyni’nin battığı, 600’e yakın Osmanlı denizcisine mezar olan Kuşimoto adasına böylece ilk kez gitmişti.

Adaya yaklaştıklarında başlayan yağmur, tören boyunca sürmüş, bitiminde de dinmişti.

Wakayama Belediye Başkanı, Erdal Güven’e yağmuru şöyle yorumlamıştı:
"Kuşimoto’ya ne zaman bir Türk gelse mutlaka yağmur yağar ve biz bu yağmurların şehit denizcilerin sevinç gözyaşları olduğuna inanırız."

Güven, Tokyo’da kaldığı 5 yıl süresince en az 20 kez gittiği Kuşimoto’da hep yağmura denk gelmiş, anlatılan hikayeye inanır olmuş.

Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Gül’ün katılımıyla gerçekleşen "Ertuğrul Firkateyni Şehitlerini Anma Töreni" sırasında bir ara hava kapatınca, "şehitlerin sevinç gözyaşları" benzetmesi aklıma geldi.

Tören için şehitler anısına dikilen anıtın bulunduğu noktaya gittiğimizde Japonlar’ın içtenlikle bizi kucaklamaları, 118 yıl önce yaşanan acıyı hálá içlerinde hissettiklerinin, sonsuza dek unutmayacaklarının göstergesiydi.

Yerel bando İstiklal Marşımızı çalmaya başladığı anda tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu. Japonlar, 118 yıl önce kendilerine jest için gönderilen, ancak ülkelerine dönemeyen 600’e yakın denizcinin acısıyla başlayan "Türk dostu" tavırlarını hep ön planda tutmuştu.

118’inci anma törenine Türkiye’den ilk kez Cumhurbaşkanı düzeyinde bir katılım gerçekleşmesi, onları son derece gururlandırmıştı.

Aynı gururu, tören ayrılırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den de duydum: "Çok onur verici bir anma töreni oldu değil mi?"

Şimdi bize düşen, şehit denizcilerimizin "sevinç gözyaşları"nı hak etmek için, Japonya’yla başta dostluk köprüsü olmak üzere, her konuda ilişkiyi sıcak ve sağlam tutmak...

OKAYAMA ÜNİVERSİTESİ’NDE KANSER, FELÇ VE ROMATİZMAYA ÇÖZÜM ARAYAN TÜRKLER VAR
Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Japonya’daki son durağı Osaka’da seyahati değerlendirdiği toplantıdan çıkarken yanına bir genç yaklaştı.

Elindeki dosyayı açıp, Osaka’da Türkiye’yi tanıtmak üzere neler yaptıklarını anlatmaya girişti.

Kadir Demircan adlı, 1972 Kütahya doğumlu gencin öyküsünü önceden dinlemiş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, uyardı:
"Arkadaş sen önce kendini biraz anlat."

Demircan
, hızla özetledi:
"Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Gen Bilimleri mezunuyum.

Şimdi burada Okayama Üniversitesi’nde kanser, felç ve romatizmaya kökten çözüm bulmaya yönelik araştırmalara katılıyorum."


Kadir Demircan, katıldığı çalışmalarda gösterdiği başarıyla 2005 yılında "Yılın Genç Bilim Adamı Ödülü"nü almış.

Demircan’ın öyküsünü duyunca bir gazeteci arkadaşımız Gül’e döndü: "Burada bir beyin göçü olayı var. Yorumunuz nedir?"

Gül, Kayseri’den bir deyimi anımsattı:
"Bizim oralarda bir laf vardır, ’uzanan kol yine bizimdir’ derler. Gencimizin buradaki başarısı yine Türkiye’ye yarar sağlar..."

Demircan, bir yandan kanser, felç ve romatizmaya çözüm arayan ekipte canla başla çalışıyor, Türkiye’yi orada tanıtmayı da "sosyal sorumluluk" olarak görüyor.

Haberin Devamı

BÜTÜN İSTEĞİM, ERTUĞRUL FİRKATEYNİ’Nİ ÇIKARMAK
2007 yılı başlarına kadar Ertuğrul Firkateyni’nin Japonya’da Kuşimoto açıklarında batışının öyküsünü çok yüzeysel bazı ayrıntılarla biliyordum.

2007 başında Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Giray Velioğlu, Ertuğrul Firkateyni’nin kalıntılarının su yüzüne çıkarılması çalışmalarına destek olduklarını söylemiş, bazı ayrıntılar anlatmıştı.

Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Tufan Turanlı, lise yıllarından arkadaşı Giray Velioğlu’na, "Bütün hayalim Ertuğrul Firkateyni’ni su yüzüne çıkarmak" demiş, birlikte kolları sıvamışlardı.

Yapı Kredi Emeklilik’in katkıları devreye girince, Tufan Turanlı’nın öncülük ettiği dalış çalışmaları başlamış, gelişmeler internette oluşturulan sitede yayınlanır olmuştu.

Velioğlu’yla "Çalışmalar ilerlesin, birlikte yerine izlemeye gideriz" diye sözleşmiştik.

Bundan 5-6 ay önce, dalgıçlığıyla da ünlü Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’le birlikte Kuşimoto’ya seyahat gündeme geldi. Ancak, Tüzmen’in ani rahatsızlığı seyahati erteletti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Japonya seyahatine katılan Tüzmen’e, "Dalış bu kez gerçekleşecek mi?" diye sordum, zaman darlığına dikkati çekti.

Kuşimoto’daki tören sırasında, "Birileri Ertuğrul Firkateyni’ni çıkarma çalışmalarını anlatsa ne iyi olurdu" diye düşündüm...

Yazarın Tüm Yazıları