Paylaş
- Ne olur şu Antep Fıstığı fiyatlarını gündeme getirin.
- Hayrola?
- Fıstığı 3-4 spekülatör topladı, kilosu 30 liradan 55 liraya kadar çıktı. Hemen kendi durumuna da açıklık getirdi:
- Allah’a şükür ben zamanında fıstığımı depoya koydum. Ancak, yükselen fıstık fiyatları sektörümüzü sıkıştırıyor.
- Fıstığın 30 liradan 55 liraya yükselmesi, baklavanın kilo başına fiyatını nasıl etkiler?
- Fıstıklı baklavada 3-5 liralık fiyat oynamasına yol açar.
- Siz baklavaya zam yaptınız mı?
- Fıstıklı baklavanın kilosu 30 liraydı, 32 liraya yükselttik. Cevizli baklava yine 25 lira... Nejat Güllü, fıstıktaki fiyat yükselişinin ihracatı da olumsuz etkilediğine dikkat çekti:
- Başta Amerika olmak üzere yurtdışında açtığımız şubeler üzerinden iyi kötü 1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiriyoruz. Zaten dolar kuru düşük seyrediyor. O bizi sıkıştırıyordu. Şimdi buna bir de fıstık fiyatları eklendi.
- New York’taki şubelerinizden memnun musunuz?
- Gayet iyi gidiyor...
- Manhattan’da simit de satıyorsunuz...
- Evet, Amerikalılar’ın “baget”ine rakip olduk.
- Türkiye’deki Simit Sarayı gibi zincirler, Baklavacı Güllüoğlu’nun New York’ta simit satmasına bozulmuyor mu?
- Biz kapıyı açmış olduk. Yakında onlar da New York’a giderler... Nejat Güllü, yurtdışına açılma adımlarını sıklaştıracağına vurgu yaptı:
- Kısa süre önce Erbil’de (Kuzey Irak) şube açtık. İyi bir başlangıç oldu. Yakında Paris’i de düşünüyoruz. Arkadaşlara, “Champs Elysees”ye bakmalarını istedim. Oraya Güllüoğlu tabelasını götüreceğim.
- Babanız bu işe pek sıcak bakmıyordu...
- Hâlâ öyle ama bu işin başka yolu yok... Bizim baklavayı yurtdışına açmamız gerekiyor. Nitekim New York’ta, Erbil’de gördüğümüz ilgi, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Birileri “Antep Fıstığı oyunu” yapsa da, Yunanlılar dışarıda, “Baklava bizim” iddiasında bulunsa da Gaziantep Sanayi Odası, “coğrafi işaret” girişimleriyle bastırıyor, Nejat Güllü gibi üreticiler de şubeler açarak bayrağı yurtdışında dalgalandırıyor...
Meğer Burgaz Rakı hakkında açılmış, tam 69 dava varmış
GELENEKSEL Alkollü İçki Üreticileri Derneği (GİSDER), uzun süre, Burgaz A.Ş.’nin aynı adı taşıyan rakıyı rakiplerine oranla çok ucuza satmasının altında “bit yeniği” aradı...
Hayyam Garipoğlu’nun başında bulunduğu Garipoğlu Grubu’ndan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) geçen Burgaz A.Ş. hakkında açılan 4 davanın izini süren GİSDER, avukatlarını görevlendirip, “müdahil” olma yolunu seçti...
GİSDER’in avukatları “büyük rakıya küçük şişe bandrolu” yapıştıran Burgaz aleyhinde açılan 4 davayla ilgilenirken elde ettikleri bilgilere şaşırdı. Çünkü, Burgaz A.Ş. hakkında açılan dava sayısı 69’u bulmuştu...
Yine bu çalışmalar sırasında bir şey daha belirlendi. Halen TMSF yönetiminde olan Burgaz A.Ş., şubat ayının sonlarına doğru Çanakkale’de yine “hatalı bandrol taşıyan ürün”le yakayı ele vermişti...
Yeri gelmişken Burgaz A.Ş.’nin son durumunu anımsayalım... TMSF, Garipoğlu Grubu’nun batık Sümerbank’tan doğan borçları nedeniyle el koyduğu şirketler arasında bulunan Burgaz A.Ş.’yi bir süre önce ihaleyle satışa sunmuş, Mey İçki Grubu öne çıkmıştı.
Rekabet Kurumu, Mey İçki’nin “alkollü içki pazarının en büyüğü” olduğunu dikkate alıp, “Bu satış rekabet ortamını bozar” kararı vermişti. Böylece Burgaz A.Ş., başka “gücü yetecek” alıcı olmadığı için TMSF’nin elinde kaldı...
Burgaz A.Ş.’nin kurucusu Hayyam Garipoğlu, hemen devreye girip, TMSF’ye öneri götürdü:
- Rakı üretmek sizin işiniz değil. Verin ben şirketi çalıştırayıp, kararlaştırdığımız sürede elimden çıkarayım.
TMSF şimdi iki seçenek arasında kıvranıyor...
* Burgaz, TMSF’nin elinde kalsa, sürekli pazar kaybedecek, değeri de düşecek. Şirketi satıp, alacağını tahsil etme şansı azalacak.
* Yeğeni Cem Garipoğlu ve kardeşi Nida Garipoğlu’nun yargılandığı Münevver Karabulut cinayeti, TMSF’nin Burgaz A.Ş.’yi Hayyam Garipoğlu’na iadesini “vicdani” açıdan zorlaştırıyor...
Dışarıdaki büyükelçiliklere Türk şarabı gidemiyor mu
KONUYU Veritas Şarap Eğitim ve Organizasyonları’nın sahibi önolog Yunus Emre Kocabaşoğlu’nun dünyadan 9 ünlü “şarap üstadı”nı ağırladığı gecede Diren Şarapları’nın patronu, CHP eski milletvekili Orhan Diren açtı:
- Milletvekiliyken görevli olduğum komisyonlar nedeniyle resmi yurtdışı seyahatlerim çok oldu. Her gittiğimiz ülkede büyükelçiliklerimizde yabancı şarap ikram edilmesi çok ağırıma gidiyordu.
Kavaklıdere’nin patronlarından Ali Başman, Doluca’nın Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Kutman ve Corvus Vineyards’ın sahibi Reşit Soley ortak görüş ortaya koydu:
- Aslında yurtdışındaki tüm büyükelçiliklerimize Türk şarapları gönderebilmeliyiz.
Araya girdim:
- Bunu yapmak o kadar zor mu?
Ali Başman yanıtladı:
- Maalesef çok zorlanıyoruz... Önümüze birçok engel çıkıyor...
Büyükelçiliklerimizin çoğunda rakı bulunuyor, şarapta neden zorluk yaşanıyor?
Büyükelçilikleri Türkiye’den ürünlerin sunulması açısından “vitrin” gibi kullanmak gerekmez mi?
Paylaş