OTOMOBİL İstanbul'da 1998 yılında çalındı. 10 gün sonra bulundu. Sahibi otomobili karakoldan ‘‘teslim tutanağı’’ ile aldı. Bu tutanağı, ‘‘çalıntı ihbarı’’nı ilk yaptığı karakola da götürdü.
Çalınan otomobilin sahibi, bir süre sonra aracını satmaya karar verdi. Kardeşi müşteri çıktı. Alıcı kardeşi olunca, devir işlemi yapılmadı. Ancak, bir başkasına satış sırasında kesin devir için aralarında anlaştılar.
Aradan 5 yıl geçti, bir gün kardeşi söz konusu çalıntı otomobilin eski sahibi ağabeyini arayıp, satış için vekalet istedi. Vekalet verildi, otomobilin satış işlemi başladı. Satış muamelesini yürütenler bulundukları ilin trafik birimlerine gittiklerinde sürprizle karşılaştı:
‘‘Satacağınız araç çalıntı görünüyor. Bu aracı bağlamamız gerekiyor.’’
Muameleci karşısındaki memura rica etti: ‘‘Bir yanlışlık olmasın. Ben sahipleriyle bağlantı kurayım. Sorunu anlayalım. Lütfen bana izin verin.’’
Memur izin verince, muameleci otomobilin sahibine durumu aktardı. Otomobilin sahibi, hemen İstanbul'daki ağabeyini arayıp, durumu iletti.
Ağabeyde hemen ‘‘jeton’’ düştü. Evraklar verilmiş büyük olasılıkla ‘‘çalıntı’’ kaydı silinmemişti. Araştırdı, durum gerçekten öyleydi. Otomobil 5 yıl ‘‘çalıntı’’ olarak dolaşmıştı.
Hemen eski evraklar çıkarıldı, otomobilin ‘‘çalıntı’’ kaydı silindi. Ondan sonra da satış işlemi gerçekleşti.
Bu olayı, ‘‘Trafik Bilgi Sistemi’’nin başında bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Araştırma Merkezi Müdürü Baki Özer'e anlattım.
Baki Özer, ‘‘Trafik Bilgi Sistemi sayesinde artık bu tür olaylardan kurtulacağız. Trafik ekiplerimizin hemen tamamında tablet bilgisayarlar olacak. Herhangi bir kontrol sırasında sürücünün ehliyeti, aracın ruhsatıyla tablet bilgisayardan anında elektronik sorgulama yapılacak. Aracın durumu, sürücünün kayıtları anında görülebilecek’’ dedi.
e-devlet'e dönük çabaların bir ayağı olan ‘‘Trafik Bilgi Sistemi’’nin altyapısında Siemens Bussines Services (SBC) önemli rol almış.
Proje Dünya Bankası'nın desteğiyle başlamış ve sürüyormuş.
Özer, şu konunun altını özellikle çizdi: ‘‘Sistem sayesinde yollardaki ‘kara noktalar' daha bilimsel yöntemlerle belirlenebilecek. Trafik kazalarının önlenmesinde bu bilgi sistemi bize çok büyük destek verecek.’’
Dileyelim öyle olsun, yollarda ‘‘trafik canavarı’’ kalmasın...
Körfez’den iyi para gelebilir
MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan'ın ‘‘Sukuk İcara’’ dediği Körfez'deki Arap ülkelerine dönük ‘‘Eurobond’’ benzeri kağıtların hazırlığı sürüyor. Unakıtan, bu işten 10 milyar dolar bekliyor. Peki piyasa buna inanıyor mu?
Yanıtı İş Yatırım'dan buldum. İş Yatırım'ın Genel Müdürü İlhami Koç, bu konudaki tespitlerini şöyle aktardı: ‘‘Bizim bir ekibimiz Körfez'de incelemelerde bulundu. Bölgede ciddi kaynak var. Malezya denemiş, başarılı olmuş. Sanıyorum 1 milyar dolar gelebilir, 2 milyar dolar iyimser olur.’’
Körfez'e yönelmek neden AKP döneminde oluyor da daha önce değil?
Koç, bu kuşkuma şöyle yanıt verdi: ‘‘11 Eylül'den sonra Arap yatırımcı ABD'den biraz çekildi. ABD de onların işini zorlaştırdı. Gidecek güvenli yerler arıyorlar. Türkiye onlar için uygun ortam olabilir. Körfez'den borçlanmanın şimdi gündeme gelmesinin en önemli nedeni bu.’’
Demek ki piyasa ‘‘Sukuk İcara’’ya inanıyor. Bekleyelim, görelim...