Bir paket sigara parası değerindeki ilacı cepten ödeyin

Türkiye’nin de geçtiğimiz günlerde kendisine bağlanmasıyla Roche’ta 23 ülkeyi yönetmeye başlayan Tuygan Göker’le George Hadjiev, geçen akşam bir sohbet toplantısı düzenledi. Roche’a dönük iddialara hep aynı yanıtlar gelince, konu ilaç sektöründeki diğer sorunlara döndü.

Türkiye’de son günlerde tartışılan konuyu, Sağlık Bakanlığı’nın "SSK’lıya parası ödenecekler" listesinden 119 ilacın çıkarılmasını da Tuygan Göker’le konuştuk. Göker’e sordum: "Dünyada bu sistem nasıl yürüyor?"

Tuygan Göker, yurtdışındaki deneyimlerinden, bazı ülkelerde gördüğü örneklerden yola çıkarak yanıtladı: "Son dönemlerde Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Polonya ve Hırvatistan’da görüşmeler yaptım. Onlarda da devlet tarafından karşılanan ilaç faturası tartışılıyor. Örneğin Çek Cumhuriyeti’nde devletin karşıladığı ilaç faturasının yüzde 50-55’ini, kutusu 1-3 Euro arasında olan ilaçlar oluşturuyormuş..."

Tuygan Göker, birçok ülkede bir paket sigaranın fiyatının da 1-3 Euro arasında değiştiğine dikkat çekti: "Çek Cumhuriyeti kendi içinde tartışıyor. Bir paket sigara fiyatına denk gelen ilaçlar yüzünden ayırdıkları bütçenin yüzde 50-55’i gidiyor. Bu durumda örneğin 500 Euro’luk ilaçları karşılamaya bütçe kalmıyor, sıkıntı yaşanıyor..."

Göker’in verdiği bir paket sigara örneği, insana ilk anda çarpıcı geliyor, "Neden olmasın" diye düşünüyor. Öyle ya, kimsenin gücünün kolay kolay yetmeyeceği 500 Euro’luk ilaçları SSK’ya karşılatmak dururken, 1-3 Euro’luk ilaçlar için bu kaynağı tüketmenin anlamı var mı?

Tuygan Göker’e göre, "Bunları ödemem, siz alın" listesi hazırlamak mantıklı: "Bazı ilaçları insanlar rahatlıkla cebinden karşılayabilir. Hazırlanan listelere tümüyle karşı çıkmak yerine, en doğru yolu bulmak gerekir."

Göker’in bu görüşlerine bir gazeteci arkadaşımız itiraz etti: "1-3 Euro’luk ilaç, size, bana göre ucuz sayılabilir. Ama Türkiye’nin birçok yerinde yılda 300 dolara geçinen vatandaşlarımız var. Onlara ’Git, 3 Euro olan ilacı kendi cebinden karşıla’ demek ne kadar doğru olur?"

Göker, bu itiraz üzerine ısrarcı olmadığını anlatmaya çalıştı: "Bana dünyadaki örnekler soruldu, onları aktarmaya çalıştım. Türkiye’de de ille böyle olsun demek istemiyorum. Tartışılır, en doğru karar verilir. İlaç üreticisi olarak bu konuda taraf olmamız söz konusu değil."

Bu konuyu aynı gün öğlen saatlerinde buluştuğumuz Sanovel İlaç’ın Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Toksöz’le de konuştuk. Toksöz de bazı vitaminlerin SSK’nın ödeme listesinden çıkarılmasının fazla sorun yaratmayacağını savundu.

Uluslararası Para Fonu (IMF), "4.5 milyar YTL açığınız var, SSK harcamalarını kısın" diye bastırıyor... Maliye Bakanlığı da, "parayı sıkmak için" ilaç işine de yükleniyor...

Sağlık Bakanlığı da, "Bilim kuruluna danıştım" deyip, 119 ilacı ödeme listesinden çıkarıyor...

Tepkiler, Sağlık Bakanlığı’nı geri adım atma noktasına getiriyor...

"Bir paket sigara fiyatına ilacı, SSK ödemesin" yöntemini tartışmak gerekiyor...

Bartın’da bir fakülte ve yüksekokulumuz var

ZONGULDAK Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz aradı... Bartın’dan yazdığım, "TOBB ETÜ’ye 81 ile yayılma yolu göründü" başlıklı yazıma eklemeler yapmak istedi...

Yazıda Bartın Valisi İsa Küçük’ün, "Fakülte binası, yurt ve lojmanlarımız hazır. TOBB ETÜ bir fakültesini Bartın’a açsın" talebine yer vermiştim.

Prof. Bektaş Açıkgöz, Türkiye’deki 9 Orman Fakümtesi’nden birinin Bartın’da olduğunu, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi bünyesinde eğitim verdiğini belirtti. Prof. Açıkgöz, Bartın’daki Orman Fakültesi’nin eğitim kalitesi açısından ön sıralarda olduğunu da vurgulamayı ihmal etmedi:

"Bartın’daki Orman Fakültemiz üniversite - sanayi işbirliğinin en güzel örneklerinden birini sergiliyor. Bartın’daki defne yaprağı kurutma tesisinde büyük rolü bulunuyor."

Prof. Bektaş Açıkgöz, Bartın’da yine Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’ne bağlı meslek yüksek okulunun da eğitimi sürdürdüğünü vurguladı.

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ayrıca Bartın’da bir mühendislik fakültesi kurmayı Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK) önermiş, ancak henüz vizeyi alamamış.

Öyleyse Bartın Valisi İsa Küçük, TOBB’un üniversitesinin de bir fakülte açmasını neden istiyor? Prof. Bektaş Açıkgöz’ün tesbitleri şöyle: "Sevgili Bartınlılar, kendi kentlerinde bir üniversite kurulmasını istiyor. Ancak bir kente üniversite kurulabilmesi için, asgari 100 bin nüfus gerekiyor. Bartın’ın nüfusu 30 bin. Bizim Karabük’te de çok güzel fakültelerimiz, bölümlerimiz var. Karabük’ün nüfusu 100 bin. Şimdi onlar da üniversiteleri olsun istiyor."

Keşke 81 ilin tamamında üniversite olabilse... Ancak, eğitim kalitesini tutturamadıktan sonra, 81 ile yayılmış üniversiteler neye yarar...

Üniversite isterken ve kurarken "eğitim kalitesi"ni de düşünsek... Ne dersiniz?