Uğur Meleke

Hakemlikte yaş sınırı acilen kalkmalı

31 Aralık 2020
Fırat Aydınus sezon sonu Cüneyt Çakır 3 yıl sonra bırakacak...

FIFA, hakemler fiziksel olarak yeterli olduğu sürece bir yaş sınırı konulmamasını tavsiye ediyor. Premier Lig’de de bu sezon 49 yaş üstü tam 7 hakem var. Ancak biz 47 yaşındaki Fırat Aydınus’a bu sezon sonunda, Cüneyt Çakır’a da 3 sene sonra hakemliği bıraktıracağız. İnsan kaynağının bu kadar kısıtlı olduğu bir alanda 47 yaş sınırı bence akıl dışı...

YENi TREND ŞU: YAŞ ALDIKÇA MAÇ YÖNETTiKÇE OLGUNLAŞIYORLAR

Mike Dean 52 yaşında, Premier Lig’de bu sezon 11 maç yönetti. Bu 11 maç içinde Manchester United-Arsenal ve Tottenham-Manchester City de var. Yine 52 yaşındaki Graham Scott yedi, 50’lik Jon Moss dokuz müsabakaya çıktılar. Ligin en fazla maç yöneten hakemlerinden biri olan ve iki derbide düdük çalan Martin Atkinson da 3 ay sonra 50 yaşını dolduruyor. Andre Marriner, Kevin Friend, Lee Mason gibi isimlerini çok duyduğunuz İngiliz hakemlerin her biri de 49 yaş üstü. Hakemlikte İngilizler’in başı çektiği yeni trend şu: Hakemler yaş aldıkça, maç yönettikçe olgunlaşıyorlar. Dış etkenlerden daha az etkilenmeye ve daha soğukkanlı karar vermeye başlıyorlar. Belki fiziksel olarak geriliyorlar ama ulaştıkları mental seviye bu açıklarını kapatabiliyor. FIFA’nın da tavsiyesi bu yönde: Eğer bir hakem fiziksel olarak sahada kalabilecek seviyedeyse, doğum tarihini göz ardı edin.

ALTTAN YENi CÜNEYT ÇAKIRLAR FIRAT AYDINUSLAR GELMiYOR

Süper Lig, birkaç yıl önce hakemlikte üst yaş sınırı olan 45’i 47’ye çekti, VAR odasında da 49’u doldurana kadar çalışabiliyorsunuz. Ancak bence bu sınırların kalkması gereken bir dönemeçteyiz şu anda. Zira alttan yeni Cüneyt Çakırlar, yeni Fırat Aydınuslar gelmiyor. En azından üçer beşer gelmedikleri kesin! 1986’lı Halil Umut Meler iyi gidiyor. Ama onun yaş grubunda bir tane daha Meler bence yok. Zaten o yüzden de MHK, henüz olgunlaşmasını tamamlamamış isimlere apar topar büyük maçlar verdi. Doğal gelişim süreci sekteye uğratılıp, derelerde-denizlerde yüzmeden birden okyanuslara atılan Tugay Kaan Numanoğlu ve Bahattin Şimşek’in başına gelenler ortada. MHK eğer bu stratejiyi sürdürürse korkarım ki seneye Süper Lig’de büyük maça çıkaracak hakem bulamayacak.

BiRKAÇ MESELENiN ACiLEN ÇÖZÜLMESi GEREKiYOR

Bu krizi çözebilmek için birkaç önemli meseleyi bence acilen halletmek gerek:

1- İNANDIRICI OLMALISINIZ 

Yazının Devamını Oku

Feghouli sakatlanınca kenara baktım

27 Aralık 2020
Terim’in, Cezayirli yıldızın yerine aldığı Ömer, maçın kaderine etki etti.

Dün 30’da Feghouli sakatlandığında Galatasaray’ın kulübesine baktık hepimiz. Bir kanat oyuncusu olan Sekidika girebilirdi. Bir süredir kanat oynayan Emre Akbaba girebilirdi. Santrfor başlayan Oğulcan sağa kayarak Falcao veya Ali Yavuz girebilirdi. Hocanın değişiklik tercihi Ömer Bayram oldu. O dakikada Ömer sekiz numara rolüne geçerken, Emre Kılınç sağ çizgide görev yapmaya başladı. Hem Emre Kılınç hem de Ömer, maçın kaderine direkt tesir ettiler kalan bir saatte zaten.

HERKESiN AS OLDUĞU TAKIM

Bu tabloyu ben şöyle okuyorum: Bu sezon Galatasaray’ın elinde belki süper yıldızlar yok, ama birbirine yakın seviyede çok oyuncu var. Ve Fatih Terim son bir ayda adeta farklı iki takım yaratarak oldukça genişletti rotasyonunu. Dün 44’te Emre Kılınç, Sivasspor’dayken bolca gördüğümüz, adeta onun tescilli koşusu olarak anılabilecek penetreyi yaptı.

Yatabare’yle yapmaya alıştığı verkacı Oğulcan’la gerçekleştirip golü yarattı peşinden. 55’te de Ömer’in harika pası, Oğulcan’ın doğru koşusu var. Son dönemde Galatasaray’da kimsenin yedek gibi görünmediği, hemen herkesin as olduğu geniş bir kadro yaratıldı doğrusu.

EKUBAN-ÖMÜR OLMAYINCA

Trabzonspor’sa tam da bu noktada eksik zaten. 6 maçtır namağlupler ama bu süreçte puanları getiren gollere bakarsanız altında hep aynı imzaları görecekseniz: Erzurum ve Sivas maçlarındaki goller Ekuban-Ömür üretimiydi. Ankaragücü karşısındaki frikiği alan yine Ömür’dü. Geçen hafta sonu Rize önünde de birinci golde penaltıyı alan Ekuban, ikinci golde de topu kazanan kişiydi yine. Dün Ekuban-Ömür olmayınca, Trabzon çok çok kısır kaldı yaratıcılık anlamında.

TRABZON BÜTÜNCÜL OYNADI

Abdullah Avcı’nın eli bu kadar dar olunca, 2-0’a kadar çok pragmatik bir futbol tercih etti zaten. Flavio’yu çok enteresan bir rolde, santrfor arkasında kullandı. Ve Brezilyalıyla stoperlere baskı yaptı sürekli. Trabzon bütüncül oynadı, çabada-koşuda eksik yok. Ama skor 2-0 olana kadar sahada Nwakaeme dışında herhangi bir bordo maviliden ekstra bir şey beklemek zordu. Nwakaeme de Omar ve Taylan’a sarı kart göstertti, ama daha fazlasını yapamadı o da.

Yazının Devamını Oku

MHK hakemlerini değersizleştiriyor

26 Aralık 2020
Meselenin birden fazla boyutu var doğrusu.

Hakemin Rafael’e verdiği ilk sarı kart bir yorum hatasıdır, kimlik kargaşası değildir. Dolayısıyla o noktada VAR’ın müdahale etmemesi doğru karar. Rafael’in atılması ise yüzde yüz yanlış tabii ki...

ÖZELEŞTiRi GEREKiYOR

Ancak MHK’nın bu noktada esas yapması gereken kendi hatalarıyla yüzleşmektir, özeleştiri yapmaktır; hakemlerini taca atmak değil. Zira gencecik deneyimsiz hakemlerini göz göre göre kurtlar sofrasına atan ve değersizleştiren de bu MHK’dır.
Gerek hakem atama stratejisi, gerekse VAR standardı konusunda sınıfta kalmışlardır. Eğitimlerde de VAR standardını eğip büktüklerini, global ölçüyü hiçe sayıp yerel bir ölçü yaratmaya çalıştıklarını üzülerek duyuyorum. İngiltere’de, Almanya’da gözetilen ‘net ve bariz’ kriteri Türkiye’de yerle yeksan edildi.

HER POZiSYONDA ‘VAR’

Her pozisyonun içine VAR’ı soktular ve kitabı da protokolü de itibarsızlaştırdılar. Yönetim standardının bu kadar dibe vurmasının 1 numaralı sebebi de hakemler değil, MHK’dır maalesef

Sanal Oyunlar SADECE Misli.com'da! Oyun türünü seç, tahmini yap, tutarı belirle ve hemen oyna...

Yazının Devamını Oku

Vida 1-0 Lobjanidze

25 Aralık 2020
Ankaragücü, antrenör değişikliği sonrası daha kompakt, daha dirençli bir takım. Belki derin bir kadroları yok ama özel bir oyuncuya, Lobjanidze’ye sahipler.

Büyüklere karşı da doğal olarak oyunlarını Gürcü forvet üzerine kuruyorlar. Geçen sezon devre arasında Randers’ten gelmişti Lobjanidze... Danimarka Ligi’nin tozunu atıyordu, bir devrede 10 gol-3 asist yapmıştı ve Ankara’ya gelir gelmez de farkını gösterdi zaten. Dün Beşiktaş maça savunmasını çok fazla öne çıkararak başlayınca Lobjanidze ile Ankaragücü net fırsatlar yakaladı. Ama gerek son vuruş, gerekse son pas kalitesi eksikliği nedeniyle bu kontratakları gole dönüştüremediler.

BEŞİKTAŞ RIDVAN'I ARADI

Sergen Yalçın belki maça başlarken Ankaragücü’nün savunma arkasına yapacağı koşuları hesap edememişti ama 20 dakikalık Lobjanidze şovundan sonra toparladı Beşiktaş defansı. Lobjanidze sıkça yer değiştirdi, Rosier ile baş edemediği anlarda Nsakala’nın koridoruna geçti sıkça. Dün Beşiktaş’ın ilk 80 dakikada Rıdvan’ı hem defansif, hem ofansif anlamda aradığını düşünüyorum ben. Evet N’Sakala çabuk bir savunmacı, stoper özelliklerine de sahip. Ama Ersin, Welinton ve N’Sakala bir arada gerçekten oyun kurma konusunda çok arıza veriyorlar. Rıdvan ilk 11 başladığında bu arızaları kısmen çözebilen bir adam.

<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJkWlh2SEU1aSIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>

SON 9 MAÇTA 7 GALİBİYET

Beşiktaş, Ekim’deki 21 günlük aradan sonra Süper Lig’de 9’da 7 yaptı. Ve kazandıkları hemen her maçta iyi oynadıklarını söyleyebiliriz. İki ay sonra sanırım ilk kez dün iyi oynamadan kazandılar. Büyük bir takım iyi oynamadığında genelde sahneye duran top silahları çıkar. Dün de ligin asist krallarından Ghezzal ve yeni hücum silahı Vida ile atlattılar bu zor günü.

Yazının Devamını Oku

Reaksiyon ve isyan

24 Aralık 2020
Erol Bulut’un son bir aydaki bazı söylemleri, büyük takım çalıştırıcılığı için yeterliliği konusunda şüphe uyandıran cinstendi.

Fenerbahçe son 6 maçın 4’ünü kaybetmiş, Antep ve Malatya maçlarında neredeyse varlık gösterememişti.

Durum böyleyken, Fenerbahçe’de saha içinde eller-kollar yukarı kalkmaya başlamışken, Erol Bulut’un mağlubiyetleri “4 kez geldiler, 3 gol attılar” şeklinde açıklamaya çalışmasıydı esas tehlike. Fenerbahçe’de işler kötü gidiyordu. Ortada net bir oyun planı yoktu. Ve Erol Bulut aynı şeyleri tekrar ederek, farklı sonuçlar alacağını zannediyordu. Dün Erol Bulut için bence kader günüydü. Ve bu kader gününden hiç fena şekilde çıkmadı Erol Hoca. Gerekçem asla maçın neticesi değil. Zaten 73’teki kırmızı kartla maç fiilen bitti. İlk iki gol de yine Caner’in ortalarıyla geldi, yani aslında ofansif anlamda çok büyük bir gelişim de yok.

FARKLI FORMASYON

Benim dün Erol Bulut’la ilgili iyi sinyaller alma sebeplerim farklı:

1- Nihayet 4-2- 3-1’den vazgeçip farklı bir formasyon denemesi... Thiam-Ademi’li 4-4-2’ye dönüşün nasıl sonuç vereceğini uzun vadede göreceğiz. Ancak esas kazanım, Erol Bulut’un işlerin iyi gitmediğini kabul edip yeni bir şey denemesi.

2- Fenerbahçe'deki yenilikler içinde olumlu sonuç verenler ve ısrar edilebilecekler de var elbette. Nazım, Antep’teki asistine dün de kritik bir gol ekledi. Sol çizgide arkalı-önlü oynayan Novak-Caner’in uyumu da dikkat çekiciydi dün.

3- 60’ıncı dakikada 2-1’i bulduktan sonra Fenerbahçe’nin 10 dakika boyunca önde baskı yapması. Oysa Erol Bulut bu sene bu tip maçlarda skoru bulduğunda genelde vitesi küçültüyor, hatta üstüne bir de defansif oyuncu değişikliği yapıyordu.

Yazının Devamını Oku

Taylan milli takıma göz kırpıyor

23 Aralık 2020
Göztepe’nin baskı kurduğu dakikalarda verdiği mükemmel pasla maçın fişini çekti.

Dün akşam Telekom Stadı’nda iki devrede iki ayrı evrenden iki ayrı maç izledik adeta! İlk 45 dakika bir Brezilya Ligi müsabakası gibiydi. Sıfır baskı, sıfır yakın temas, sıfır stres. Ayağa oynayan, seri pasla hücum etmeye çalışan ve top kendilerinde olmadığında seyreden iki takım! Elbette böyle bir 45 dakikanın neticesi yüksek kaliteli tarafın lehine olacaktı. Galatasaray ilk 45 dakikayı sadece 2 faul yaparak, rakip ceza sahasında topla oynamada 20’ye 2 ezici üstünlük ve tabelada da 2-1 galibiyetle bitirdi.

BERABERE BiTEBiLiRDi

İlk 45 dakikayı bizim gibi seyreden İlhan Palut, devre arası oyun ve oyuncu değişikliği yaptı doğal olarak. Brezilya Ligi’nden kesitlerle başlayan maç, klasik bir Süper Lig çatışmasına döndü ikinci devrenin başında. Palut’un talebeleri 46’dan itibaren önde baskı yaptı; ki geçtiğimiz hafta Karagümrük’ün Galatasaray’ı yenmesinde Sobiech-Aatif ikilisinin presinin çok büyük rolü vardı. Göztepe’nin de 46-60 arası iyi oynadığını, önde baskı sonucu birkaç pozisyon bulduğunu da söyleyebiliriz. Eğer o dönemde ikinci golü bulabilseler maçın gidişatını değiştirebilirlerdi ama 63’te sahneye Galatasaray’ın bu sezonki kader adamı Taylan Antalyalı çıktı. Araya attığı mükemmel pasla çekti maçın fişini.

iKi KERE DÜŞÜNÜRDÜM

Üstelik dün Taylan’ın önünde oynayan 5 adamı düşününce, çalışkan ön libero için hiç kolay bir maç olmayabilirdi bu. Futbolu çok seviyorum, hangi mevkide 5 dakika fırsat verseniz herhalde canımı dişime takıp oynarım. Ama ben bile Arda, Belhanda, Diagne gibilerin arkasındaki süpürücü ön libero olsam iki kere düşünürdüm bu görevi! Taylan, bu form seviyesiyle EURO 2021 kadrosuna da göz kırpıyor kesinlikle.

GÖZTEPE iRFAN CAN’I ARADI

Dünün dikkat çekici birkaç bireysel performansını da not etmek gerek: Alışık olmadığı rolde, sol stoperde oynayan Luyindama şaşkındı doğal olarak. Halil’in sağ kanattaki başarılı oyununda bu detayın da rolü vardı. Süper Lig’deki ilk maçını oynayan Megyeri, topu soldan taca atma rekoru kırdı sanırım. Uzun zamandır bu kadar kötü top kullanan bir kaleci görmemiştim. Göztepe, İrfan Can’ı aradı kesinlikle.

<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJqV29xTDNQYiIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>

Yazının Devamını Oku

Bir oyun tanımı olarak Aboubakar

21 Aralık 2020
Kamerunlu futbolcu Beşiktaş’ın bu sezon sadece santrforu değil...

Çok meşhur bir söylem vardır: Sahanın en hızlısı asla futbolculardan biri değildir, toptur diye. Yani ne kadar süratli koşarsanız koşun, eğer topu koşturursanız oyununuz daha çok hızlanacaktır. O görüşü bir kademe ileriye taşımak gerek aslında. Bence futbolda toptan da hızlı olan şeydir “düşünce”. Eğer rakibinizden hızlı düşünür, hızlı karar verirseniz; en hızlı adamdan da en şiddetli toptan da süratli oynamanız mümkün. İşte bence Aboubakar’ın Beşiktaş’a kattığı en önemli şey bu. Belki bazen çok süratli koşmuyor ama çok hızlı düşünüyor. Ve Beşiktaş’ın bu sene sadece santrforu değil, aynı zamanda oyun tanımı Aboubakar.

İLK YARI KÖTÜYDÜLER

Beşiktaş’ın dün maça çıkan 11’inin en doğru seçim olduğunu söylemek güç. Cezalı Rosier’nin yokluğunu hissettiler, kötü bir devre oynadılar. İlk 45’te çektikleri 5 şutun 4’ü ceza sahası dışıydı. Bir tek pozisyonları vardı 45 dakikada. Montero’nun yokluğunda topla sadece Welinton çıktı. İki bekten de sadece Rıdvan hücuma katıldı ilk devrede. Necip’in ilk yarı hücum katkısı yok denecek kadar azdı. 

Devre arasında Sergen Yalçın ya oyun ya da oyuncu değiştirecekti. Oyun değişikliğini tercih etti. Tempo arttı, daha hareketli oynamaya başladı siyah-beyazlılar. Rıdvan ikinci 45’i adeta açık gibi oynadı. Necip’in ilk etkili çıkışında penaltı geldi. Aboubakar zaten müthiş bir adam. 63’teki N’koudou golü öncesi pozisyonu süzmesi, topu kapıp hücumu başlatması muazzam. 71’deki golü atmakla kalmadı, yaratılışında da zekasıyla başroldeydi.

ERZURUM’UN İŞİ KOLAY DEĞİL

Çimşir’le 4 lig maçı kaybeden Erzurumspor’unsa işi kolay değil. Mehmet Özdilek’le yolların ayrılması korkunç bir karardı ve sonraki perdenin iyi olma ihtimali zayıftı. Hep söylerim, sportif direktörlük müessesesi belki de en çok Türkiye’ye lazım. Çünkü demirci, çelikçi, sanayici başkanlar teknik adamları peynir-ekmek gibi harcarken, belki akılcı bir sportif direktör paratoner vazifesi görüp süreci yavaşlatabilir. Erzurum’un Trabzon mağlubiyeti ve Antalya beraberliği sonrası hocayı kovması akıl dışı. Trabzon maçında Erzurum belki de sezonun en iyi futbolunu oynamışken üstelik. Bu karar sonrası işleri gerçekten zor.

Yazının Devamını Oku

4 kez gelip 3 gol attıklarına inanıyormuş

20 Aralık 2020
F.Bahçe’nin Gaziantep’teki 11’inin başka bir açıklaması olamaz.

Kaybedilen puanları medyaya anlatırken “4 kez geldiler, 3 tane attılar” filan diyordu. Ama gerçekten buna inanıyor muydu? Erol Bulut hakkında kafamdaki esas soru buydu benim... Dün saat 18 sularında esame listeleri elimize ulaştığında artık bu sorunun yanıtını biliyordum. Bulut gerçekten de Beşiktaş ve Malatya maçlarında her şeyin doğru gittiğini, tek sorunun savunmada olduğunu düşünüyordu belli ki... Zira Malatya önündeki savunma dörtlüsünü neredeyse tümden değiştirip, orta saha ve hücum altılısına hiç dokunmadan Gaziantep maçına çıkmasının başka bir açıklaması olamazdı.

KiMSEYi BOĞAMADI

Şüphesiz ki Bulut kendi takımını bizden çok çok daha iyi analiz edecektir, ancak Malatya maçında benim gördüğüm şuydu: Evet, sarı lacivertli savunmada ciddi bireysel hatalar var. Ancak esas sıkıntı, Fenerbahçe’nin tanımlanabilir bir oyununun olmaması. Kazanılan Denizli maçı da dahil, Fenerbahçe son bir ayı sadece duran toplar ve kenar hücumları ile geçirdi. Rakiplerine herhangi bir maçın 15 dakikalık diliminde bile bütünüyle oyununu kabul ettiremedi, atak sürekliliği sağlayamadı. Kimseyi bölüm bölüm de olsa boğamadı. Ve Malatya maçındaki 3-0’lık sonucun nedeni asla sadece savunma dörtlüsü değildi bence.

MALATYA MAÇI GiBiYDi

Nitekim dün Antep’teki ilk 45 dakika da bu tezi doğruladı: Malatya maçıyla bire bir aynı olan Fenerbahçe ileri altılısı 45 dakikayı rakip ceza alanında toplam yalnızca 3 kez topa dokunarak tamamladı. Kaleciler Günay ve Oytun ilk devrede 17 ve 10’ar kez topla oynarken, Cisse’nin topla buluşma sayısı 8’di sadece. Sahada ne yaptığını bilen taraf belliydi, soyunma odasına avantajlı skorla da onlar gitti zaten.

Erol Bulut belli ki bir şeylerin yolunda olmadığını dün saat 19:45 sularında hissetti. İkinci yarıda solda Thiam, on numara rolünde de Pelkas daha etkiliydi mesela. 82’de Caner’i sokarak üçlü savunmaya dönüşü de makul bir hamleydi kesinlikle. Hatta ligin geri kalanında Fenerbahçe’ye akışkanlık kazandıracak diziliş pekala bu olabilir. Bulut acilen takımının iyi yolda olmadığını kabul etmeli. Ve radikal hamleler yapmalı.

Yazının Devamını Oku