Uğur Meleke

Duran toplara odaklanmalıyız

11 Ekim 2021
Ülke futbolu açısından tarihi bir maça çıkıyoruz, şansımız az ama umudumuz var... Peki 3 puan için neler yapmalıyız?

Akan oyun için belki binlerce doğaçlama seçenek var ve 3 günde her şeye hakim olmanız kolay değil. Ama duran toplara pekala hazırlanabilirsiniz. Artık hücumda orijinal bir duran top seti görmek istiyoruz.

Özellikle ulusal maçların sonucunu çok küçük detaylar belirleyebiliyor. Çalışmak için de vaktimiz çok az. İki sürpriz takım, Brentford ve Midtjylland duran toplarda Avrupa futbolunda önemli fark yarattılar. Yarattıkları fark “hokus pokus” değil. Bir çalışma ürünü. Detaylı çalışma ürünü. Avrupa Şampiyonasında kaydedilen 142 golün kırkı duran toplardan geldi. Biz de Türkiye’ye karşı bu noktada fark yaratmak istiyoruz. Küçük görünen, önemli detaylarda.”

24 SAAT ÖNCE ANLATTI, ORTA YAPTILAR, iNDiRDiLER VE GOL...

Bu açıklama, Norveç teknik direktörü Stale Solbakken’e ait. Kadıköy’e gelmeden 24 saat önce Norveç medyasına anlattıkları bu. Maçta olanı gördünüz: Korneri paslaşarak kullandılar. İki kişinin sürpriz paslaşmasına hazırlığımız yoktu, oraya tek kişiyle savunmaya gittik. Orta yaptılar, indirdiler ve gol...

BRENDFORD’UN DURAN TOP HOCASINI ÖDÜNÇ ALMIŞLAR

Peki duran toplara nasıl çalışmışlar: Sadece bu kamp için Brentford’ın Meksikalı duran top hocasını ödünç almışlar. Premier Lig ekibi Brentford’ın duran top koçu Bernardo Cueva, sadece Ekim ve Kasım’daki iki Norveç kampına üçer gün gelip farklı duran top setleri çalışması yaptırıyor. Bu inovatif fikrin ödülünü de zaten Kadıköy’de aldılar.

LETONYA’DAKİ İLK MAÇTA DA AYNI GOLÜ iKi KEZ YEMiŞTiK

Bizim yalnızca hamasetle çalışan, bilimsellikten bahsedenlere de alaycı yaklaşmakta beis görmeyen ulusal futbol anlayışımızın ödediği ilk fatura bu değil. Letonya’yla oynadığımız ilk maçta da aynı golü iki kez yemiştik! Kazakevics’in talebeleri uzun metrajlı serbest vuruşlar kullanmışlar, arka direkte ilk topa vurmuşlardı. 1,98’lik Uldrikis’e çare üretememiştik.

Yazının Devamını Oku

Hayal kırıklığı

9 Ekim 2021
Norveç karşısındaki formasyonumuz Şenol Güneş dönemiyle aynıydı.

Bu grubun favori üçlüsü içinde Letonya-Karadağ-Cebelitarık’a puan kaybeden tek ülke biziz. Puan tablosunda geride kalmamızın temel sebebi bu. Dün de maalesef nefesimiz yetmedi. Galibiyeti hak edecek bir oyun oynamadık. Katar bileti oldukça zora girdi. Tek bir maçla Kuntz’un performansını analiz etmek de güç. Dünkü formasyonumuz Güneş dönemiyle aynıydı, yine 4-1-4-1 oynadık. Ön liberoda Berat’ın enerjisi daha iyi. İki kanatta ikinci-üçüncü bölge geçişini çabuk yapan Cengiz-Kerem’i kullanmamızı az sayıdaki olumlu puanlarımız arasına yazabiliriz.

BURAK TEK KALDI

Güneş döneminde büyük maçlarda rakibi önde karşılamıyorduk. Hatta lüzumundan fazla geride karşılıyorduk. Dün ilk devrede önde karşılayan bir takım vardı. Golü de öyle bulduk zaten. Ancak o gol dışında net pozisyon üretmekte güçlük çektik. Özellikle Cengiz ve Kerem’in kanatlardan sıfıra inip ortaya çevirdiği çok iyi yerden toplar vardı. Zaman zaman Caner de attı böyle etkili toplar. Ancak ceza alanına Burak dışında ikinci bir oyuncu sokamıyoruz. Acaba 4-1-4-1’den vazgeçip 4-2-3-1’e mi dönmeliyiz? Hakan ikinci santrfor gibi kaleye yakın oynasa daha mı etkili olur sanki?

OTOMATİK SEÇİMLER BİTTİ

Bu büyük resim dışında birkaç da küçük not eklenebilir dünkü performansla ilgili:

1- Kuntz’u Türkiye’nin her yerinde tribünlerde görüyorduk. Bunun da etkisiyle maça 5 Süper Lig oyuncusu başladı. Hatta Berkan girince bir ara 6 oldu. Uzun zaman sonra milli takımda yerel lig ağırlığı oldu dün.

2- Güneş’in bazı otomatik seçimleri artık yok. Umut, Okay, Kenan gibilerin pozisyonlarındaki Süper Lig oyuncuları Caner, Berat ve Kerem daha etkililerdi. Özellikle Caner’in soldan bindirmeleri ve içeriye yerden pasları yeni bir hücum opsiyonu. Uzun zamandır akan oyunda yalnızca Cengiz’e bağımlıydık.

3- Sahada daha deneyimli bir takım vardı. Uzun zamandır Burak dışında deneyimli kullanmıyorduk. Dün 30 üstü 3 oyuncu sahadaydı: Serdar, Caner ve Burak.

Yazının Devamını Oku

5-3-2 ile yirmi dakika

4 Ekim 2021
İlk 11 maçta 3-4-2-1’den hiç feragat etmeyen Pereira, dün ilk kez çift santrforla oynadı.

Fenerbahçe’nin enteresan bir kadrosu var. Kolları upuzun-bacakları kısa, gövdesi geniş, kafası küçük bir canavar gibi. Bazı bölgelerinde seçenekler kısıtlı. Mesela kanat bek rotasyonu dar. Samuel-Ferdi’den biri oturduğunda sıkıntı yaşanabiliyor. Ancak ileri üçlü için Pereira’nın elinde en az 7 adam var (Mesut, İrfan, Rossi, Pelkas, Valencia, Serdar Dursun, Berisha). Bazen Samuel ve Muhammed’i de santrfor arkası ikilide kullanabiliyor hatta. Dün de Pereira 22 günde 7 maçlık sıkışık takvimin son müsabakasında bu derinlikten faydalanmak istedi; ilk kez Serdar Dursun ve Berisha’yı bir arada kullandı. Rossi’nin de eklemlenmesiyle bu ileri üçlü zaman zaman iyi pasajlar sergiledi. Berisha bağlantıda başarılıydı. Rossi yavaş yavaş kendini buluyor, iki asist yapması tesadüf değil. Zaten bu da Fenerbahçe’nin kazanmasına yetti.

65 İLE 85 ARASI 3-5-2’YE DÖNDÜLER

Ancak dünkü maçın bence esas manşeti, 11 maç ve 990 dakika sonra Pereira’nın nihayet formasyonunu az da olsa esnetmeyi düşünmesi. İlk 11 maçta Pereira 3-4-2-1’den bir dakika bile feragat etmeyi düşünmemiş; 3-0 önde de olsa, 3-0 geride de olsa, maçın 20’nci ya da 80’inci dakikası ayırt etmeksizin formasyonuna derin bir aşkla bağlı kalmıştı. Dün Fenerbahçe’nin ilk devrede zaman zaman çift santrforlu 3-4-1-2 oynaması yeni bir haber. 65-85 arası da Mert’in Rossi’nin yerine girmesiyle klasik 3-5-2’ye döndü Pereira. O bölümde ValenciaBerisha çift santrfor oynadılar. Orta saha da (sağdan sola) Ferdi-ZajcGustavo-Mert-Novak’la kuruldu. Tabii son 25’teki oyunun realitede 5-3-2 olduğunu da söyleyebiliriz rahatlıkla.

FERDİ VE MUHAMMED TAÇ ÇALIŞMALI

Dün Fenerbahçe kazandı ama hâlâ birkaç konuda gelişim şart: 

1- Pereira formasyon konusunda biraz esnedi, ama bence maçların gidişatına göre daha da elastiki olabilmek lazım. Fenerbahçe’de bir gün mesela Crespo’nun çıkıp Valencia’nın girdiğini görebilecek miyiz acaba?

2- Taç atışlarında Fenerbahçe sıkıntılı. Ferdi ve Muhammed taç çalışmalı. Ya da taçları sağ-sol stoperler Serdar Aziz-Szalai atmalı. 

3- Muhammed daha realist oynamalı. Ben dün altı kritik top kaybını not ettim Muhammed’in.

Yazının Devamını Oku

Güven o alkışları hak etti

3 Ekim 2021
Gökhan ve Kenan kayıp rekoru kırarken, Güven’in kendini hazır tutması takdire şayan.

Şampiyonlar Ligi’nin ilk iki haftasında topun oyunda en az kaldığı iki maç Atletico-Porto ve MilanAtletico müsabakaları idi. Atletico Madrid saygıdeğer bir takım. Diego Simeone saygıdeğer bir hoca. Futbola kesinlikle farklı bir önerme getiriyorlar ve bunda başarılı da oluyorlar. Ancak Devler Ligi’nde ilk iki haftada hep onların maçında topun oyunda az kalması da tesadüf değil. Tarzları sıkıcı. Sivasspor büyük takımlarla deplasmanda oynarken hissettiğim de bu. Sivasspor saygıdeğer bir futbol oynuyor, iki yıldır da ülkemizi Avrupa’da aslanlar gibi temsil ediyor. Rıza Çalımbay çok değerli bir teknik adam. Ancak 12 Eylül’de Kadıköy’e konuk olduklarında da, dün Vodafone Park’ta da oynanan futboldan çok keyif alamadık.

PEDRO HEP FAUL PEŞiNDE

Özellikle ilk yarılar oynanamadı her iki maçta da. Peş peşe fauller... Sakatlıklar... Yerde yatmalar, itirazlar... Mesela Pedro Henrique nin çizgisi çok iyi. Kadıköy’de penaltı kazandırdı, dün Rıdvan’ı hataya zorladı. Ama içinde bulunduğu her pozisyonda faul oluyor. Ya faul yapıyor, ya faul almaya çalışıyor.

Pedro Henrique bence bundan daha iyisini yapabilecek kalitede bir oyuncu. Galiba birisi ona bunu söylemeli.

RIDVAN DA BÜYÜK iŞ YAPTI

Akan oyun bu kadar sıkışınca, deyim yerindeyse akmayınca, bu maçın kaderinin kenar ortalarıyla tayin olacağı aşikardı. Sivas bir Gradel ortasıyla gol buldu. Beşiktaş da bir sağ bekinin, bir de sol bekinin kenar ortasıyla yaptı sayıları. Bunun dışında da çok sayıda aksiyon yoktu maçta doğrusu.

Tabii ki maçın yıldızı Güven’e ekstra bir parantez açmak gerek. Özellikle Beşiktaş’ın düzenli oynamayan diğer oyuncuları büyük düşüşteyken, Gökhan Töre Altay maçında, Kenan Sivas önünde kayıp rekorları kırarken Güven’in kendini hazır tutması ekstra bir takdiri hak ediyor. Rıdvan’ın da kendi kalesine gol şanssızlığına takılmayıp bunu asistle telafi etmesi büyük iş.

Yazının Devamını Oku

Üçlüye âşık olmak en az üçlüyü eleştirmek kadar ilkel

1 Ekim 2021
Pereira bazen bir ön liberodan feragat edip 3-3-3-1’e dönebilmeli ya da stoperden vazgeçebilmeli.

Kadıköy’de 70’inci dakikaydı. Olympiakos skoru 3-0’a getirmiş ve Fenerbahçe’nin kalan 20 dakikada bir mucizeye ihtiyacı vardı. Işıklı tabela yandı, Pereira ilk değişiklik haklarını Zajc ve Berisha’dan yana kullandı. Ve Kadıköy’de takımı 3-0 mağlupken bile formasyonunu değiştirmeyi düşünmedi. Merkez orta saha Gustavo’nun yerine Zajc’ı, sağ açık Rossi’nin yerine Berisha’yı koyup devam etti oyuna. Fenerbahçe’nin başındaki 7 lig ve 4 Avrupa maçının tümünde olduğu gibi, tek bir dakika bile düşünmedi ufak bir risk almayı.

DAR PENCEREDEN BAKIYOR 

Fenerbahçe yeni bir takım. Pereira henüz birkaç aydır bu takımın başında. Takımını 3-4-2-1 oynatmak istiyor, buna ben saygı duyuyorum. Pereira’nın salt üçlü savunma tercihi üzerinden eleştirilmesini de doğru bulmuyorum. Futbolda formasyon önemli bir faktör. Ama her şey değil. Maçları sistemler değil, futbolcular kazanıyor.

Ancak Pereira şunu da unutmamalı: Kendisinin üçlü savunma tercihi üzerinden eleştirilmesi ne kadar ilkelse, üçlü savunmaya aşıkmışçasına tek bir dakika bile formasyonunu değiştirmemeyi düşünmemesi o kadar ilkel! Avrupa’da kendi seviyenizde bir takıma karşı 2-0 geriye düşmüşseniz ve hâlâ formasyonunuzdan 25 dakika dahi taviz veremiyorsanız, bir stoper ya da bir merkez orta sahadan feragat edip yerine forvet sokamıyorsanız, siz de en az sizi formasyonunuz üzerinden eleştirenler kadar dar bir pencereden bakıyorsunuz oyuna.

DÜNÜN HATAY’I F.BAHÇE

Dünün taktiksel analizi ise son derece basit: Dünkü maçın Hatayspor’u Fenerbahçe’ydi... Hafta sonu yüzde 34 topa sahip olup geçiş hücumlarıyla kazanan Fenerbahçe’ydi. Fenerbahçe’nin bu taktiğinin ana planı olamayacağını, Süper Lig’de 20 takımın en az 10’unun kapalı set savunması yaptığını ve Hatayspor gibi oynamadığını anlatmaya çalışmıştım dilim döndüğünce. Zaten Olympiakos da bire bir bu dersi verdi Pereira’ya.

BU MAÇ MİLAT OLMALI 

Bence bu maç Vitor Pereira için bir milat olmalı. Bazı maçlarda ya da müsabakaların bazı bölümlerinde bir ön liberodan feragat edip 3-3-3-1’e dönebilmeli. Ya da bazen bir yarım saatliğine bir stoperinden vazgeçebilmeli.

Yazının Devamını Oku

Hollanda ile aramızdaki fark nasıl bu kadar açıldı?

29 Eylül 2021
2019’DA UEFA ülkeler sıralamasında Hollanda’nın üzerinde yer alıyorduk.

Dün Amsterdam’da oynanan maçın teknik analizini yapmak zor. Şampiyonlar Ligi’nde 13 eksikli herhangi bir takımın Amsterdam’a gelip Ajax’la baş etmesi zaten kolay iş değil. Hele Beşiktaş gibi Devler Ligi’nin mütevazı takımlarından birinin bu kadar eksiği tolere etmesi imkânsızdı. Siyah beyazlılar ellerinden gelen mücadeleyi gösterdiler, savaştılar, ancak kalite farkı çok büyüktü doğal olarak.

Dünkü maçı izlerken başka bir detay takıldı aklıma: 2019’un sonunda UEFA ülkeler sıralamasında Türkiye 10’uncu, Hollanda 11’inci basamaktaydı. Ancak bugün Hollanda’nın 7’nci olduğu sıralamada biz 18’inci basamağa gerilemiş durumdayız.

MARTTA 4-2 YENMiŞTiK

İki ülkenin ulusal takımları da Dünya Kupası elemelerinde martta oynadığında biz 4-2 kazanmıştık. Eylül’deyse 6-1 yenildik. Bu arada son iki ay içinde PSV Eindhoven Galatasaray’ı iki kez mağlup ederken, Ajax da dün Beşiktaş’ı geçti. Tamam Hollanda’nın futbol kültürüyle bizi kıyaslamak elbette imkânsız. Kıtanın devlerinden biriler ve Dünya Kupaları/Avrupa şampiyonaları dahil her platformda favori olabilirler. Ancak çok kısa süre önce Türk futbolu hem kulüpler, hem ulusal takım seviyesinde Hollanda’ya bu kadar yakın gözükürken şimdi nasıl bu kadar mesafe oluştu?

Büyük plana değil küçük plana bakmak istiyorum burada. İki ülke futbolu arasındaki mantalite, altyapı, sistem, organizasyon gibi temel farkların elbette bilincindeyim. Ancak orta-uzun vadede değil, kısa vadede neleri daha iyi yapabilirdik onu düşündüm sadece. İki basit konuyu daha iyi ele alabilirdik bence:

DEĞİŞİKLİK YAPMALIYIZ

1- Süper Lig’in 20 takımlı olması temsilcilerimizdeki sağlık problemlerini artırdı sanki. Geçen hafta içini dinlenerek geçirebilecekken maç oynadılar ve sakatlık sayısı patladı. Bu ligin acilen 18 takıma dönmesi lazım. Hatta mümkünse 16’ya.

2- Süper Lig takvimimizi de Temmuz sonu-Nisan sonu olarak değiştirmemiz gerek. Artık biz bir ön elemeler ülkesiyiz ve takvimimizi de ona göre yeniden dizayn etmemiz lazım.

Yazının Devamını Oku

Maç bitsin istemedik

28 Eylül 2021
Her oyuncunun büyük alkışı hak ettiği eğlenceli bir başyapıt izledik.

Bir gün bir grup yabancı yatırımcı Süper Lig’e yatırım yapmak için Türkiye’ye gelirse onlara Trabzon’da bir maç izletmek lazım bence. Çünkü bu ligin eğlence garantili stadyumu gibi oldu Medical Park Stadı!

Dün gece de yine harika bir maç izledik Trabzon’da. Bu sezon içinde Trabzonspor olan hemen her müsabaka keyifli geçiyor, Galatasaray maçı da harikaydı, Konya maçı da. Dün de Alanyaspor’la birlikte yine bol aksiyonlu, eğlenceli bir başyapıta imza attı Karadeniz temsilcisi.

ALANYA BİLDİĞİNİZ GİBİ

Bülent Korkmaz’la bambaşka bir mantaliteye geçen ve ana planı geçiş hücumları olan Alanya ekibi yine rakibinden daha az topa sahip olup, yine kazandığı toplarla hızlı çıkarak çok etkili oldu.

Giresun ve Galatasaray’ı böyle alt etmişlerdi, Trabzon’u da fena halde zorladılar. Trabzonspor’sa doğal olarak 11’e 11 oynanan ilk 75 dakikada topa daha fazla sahip oldu, daha fazla pozisyon buldu, daha fazla şut attı.

ÖMÜR, SOL BEKTE FENA DEĞİLDİ

Abdullah Avcı, takımının tamamlayamadığı hücumlarda kontratak fırsatı vermekten kaygı duymayan cesur bir anlayış içinde. Zaten bu karşılama işi için sadece Berat’ı istihdam ediyor, dün onu da 62’de çıkarıp sahadaki hücumcu sayısını altıladı.

Bu cesur futbolla defalarca galibiyet fırsatı yakaladılar, ama Hamsik’le-Gervinho’yla-Nwakaeme’yle net fırsatlardan faydalanamayarak maçı koparamadılar.

Yazının Devamını Oku

Bu plan 10 maçta işe yarayabilir

27 Eylül 2021
Pereira, rakiplerin çoğunun Hatay gibi değil Başakşehir gibi oynayacağını unutmamalı.

Dün gerçekten enteresan bir maç izledik Yeni Hatay Stadı’nda. Müsabakanın önemli bir bölümünde topa sahip olan, geriden pasla çıkmaya çalışan ve oyunu domine etmeyi deneyen taraf ev sahibi Hatayspor’du. Ömer Erdoğan’ın ekibi her iki yarıda da topa yüzde 70’e yakın sahip oldu. İlk devrede Fenerbahçe’ye yalnızca 80 pas şansı tanıdılar.

Ancak Vitor Pereira’nın taktiği de bu tarz rakiplere karşı çok daha işlevsel olabiliyor. Frankfurt’ta da özellikle ilk devrede ev sahibi Eintracht benzer bir şekilde arzulu oynamış, Fenerbahçe’yse defalarca geçiş oyunu faturası kesmişti Alman ekibine. Dünkü maçın görüntüsü de buna benzerdi: Hatayspor set oyunu oynayan ve tamamlayamadığı her hücumda, kaybettiği her topta sıkıntı yaşayan taraftı. Fenerbahçe’yse kazandığı hemen her topla akılcı çıktı, pozisyon yarattı, tabelayı da böyle oluşturdular zaten.

VALENCiA MÜTHiŞ OYNUYOR

Dün Fenerbahçe’nin iki golünün de içinde olan Mert Hakan günün iyilerindendi. Giresun maçı travmasını atlatmış, toparlamış kendini. İyileşip futbola döndüğü dakikadan beri müthiş oynayan Valencia, dün de yüksek formunu sürdürdü, her iki golün asisti ondandı. Tisserand-Serdar Aziz’in yokluğunda sağ stoper oynayan Novak, patlayıcı özellikli Lobjanidze’ye karşı iyi bir sınav veren Muhammed ve sayısız top çalan Gustavo da iyi savunma performansının başrolleriydiler. Bir ufak parantezi de son 15 dakikada oyuna giren Serdar Dursun’a açmak gerek: Belki çok gösterişli bir futbolcu değil. Belki kötü de bir gol kaçırdı ama bir santrfor nerede olması gerekiyorsa orada. Ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor Serdar Dursun.

SETE KARŞI ÇÖZÜM ÜRETMEK ZORUNDA

Fenerbahçe dün 3 puanı evine götürdü ancak Pereira’nın şunu unutmaması gerek: Süper Lig’de Fenerbahçe’ye karşı topa bu derece sahip olmayı deneyecek takım sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek. Dolayısıyla Pereira’nın bu geçiş planı maksimum 8-10 maçta işe yarayabilir. Ama 38 haftanın önemli bölümünde sınavlar Hatay maçına değil, Başakşehir maçına benzeyecek. Daha çok hazır sete karşı çözüm üretmeyi geliştirmek zorunda Fenerbahçe takımı.

Yazının Devamını Oku