Jorge Jesus 68 yaşında. 33 yıldır teknik direktörlük yapıyor. 16 farklı takımda 958 resmi maça çıkmış. Kariyerinde bir Libertadores şampiyonluğu, bir Kıtalararası Kupa, iki de Avrupa Ligi finali var. Teknik adamlık kariyerinde Barcelona’yla 6, Bayern’le, Juventus’la, Manchester United’la ve Real Madrid’le ikişer kez karşılaşmış. Ama muhtemelen hocalık kariyeri bittiğinde dahi Ümraniyespor takımını ve Recep Uçar ismini unutmayacak!
UÇAR DÜN DE F.BAHÇE’DEN 1 PUAN ALMAYA ÇOK YAKLAŞTI
Recep Uçar 47 yaşında. İki buçuk yıldır teknik direktör (birinci adam) olarak çalışıyor. Kariyerinde çıktığı toplam maç sayısı 88. Bunların sadece 19’u en üst ligde. Ancak Boğaziçi mezunu akıllı teknik adam Uçar, bu sezon Jesus’un kriptoniti gibi oldu adeta. Ligde iki maçta Fenerbahçe’ye 178 dakika boyunca acı çektirdi. Dün de çok yaklaştı sahadan 1 puanla ayrılmaya.
RAKiBE POZiSYON VERDiLER ANCAK HiÇ VAZGEÇMEDiLER
Ümraniye, Süper Lig’in en mütevazı kadrolarından biri. Ancak Uçar’ın öğrencileri futbolda neticeyi banka hesaplarının değil, sahadaki performansların belirlediğinin kanıtı gibiler. Çok koşuyorlar, sahayı iyi parselliyorlar. Nizamlarını neredeyse hiç bozmuyor ve hep doğru duruyorlar. Dün Fenerbahçe’nin kaliteli ayaklarına karşı elbette pozisyonlar verdiler. Ama hiç vazgeçmediler. Hocalarının şemasına sadık kaldılar. Fenerbahçe’nin dün Ümraniye’den üstün olduğu departman oyuncu kalitesiydi sadece.
F.BAHÇE ZORLANDI ÇÜNKÜ...
Fenerbahçe’nin dün beklenenin üzerinde zorlanmasını bence üç ana başlıkta açıklayabiliriz:
RAKiBi SANKi iZLEMEMiŞ
Valerien İsmael, Beşiktaş’ın gündemine ilk kez geldiğinde Fransız hocanın Türkiye’de büyük takım çalıştıracak özelliklere sahip olmadığını dile getirmiştim. Tek bir oyun planı vardı. Çok koşan ve iyi geçiş oyunu oynayan takımlar yaratıyordu. Ancak Süper Lig’de büyük takımların ana planının geçiş olması imkânsız gibi. Ligdeki 19 takımın 13-14’ü zaten savunmayı derinde kuruyor. Savunmayı öne çıkarıp sana geçiş fırsatı verme ihtimalleri az. Beşiktaş yönetimi her nasılsa o süreçte garip bir manipülasyona imkân verdi: İsmael’i Beşiktaş’a uygun bulmayanların yerli hoca sempatizanı olduğu iddia edildi. Oysa Ekim sonunda İsmael’in görevine son verilirken Beşiktaş’a Scott Parker ve Adi Hütter gibi isimlerle görüşmelerini önermiştim.
BAŞARISIZLIĞIN iTiRAFI
Beşiktaş ve F.Bahçe yönetimlerinin Pereira ve İsmael konusunda ortak argümanı da şuydu:
“Aslında her ikisi de iyi teknik direktörlermiş ama medya onlara sağlıklı çalışma imkânı tanımamış.” Eğer gerçekten de medyanın yarattığı hava nedeniyle İsmael-Pereira başarısız oldularsa, bu onların baskı altında performans sorunları olduğunu gösterir. Yok eğer onlar zaten başarılı oldukları halde Koç ve Çebi bu isimleri medya baskısı nedeniyle gönderdilerse, bu da kulüp yöneticilerinin stres altında hür iradelerini kullanamadıklarının kanıtıdır. Her türlü bir başarısızlık itirafıdır bu.
Şenol Güneş, Beşiktaş’ta ilk 3 ayını doldurmak üzere. Süper Lig’de Beşiktaş’ın başında 7 maça çıkmış. Beşini galip bitirmiş. 11 müsabakada görevde olan İsmael’in de galibiyet sayısı beş. Dün Kayseri’de Beşiktaş mükemmel bir futbolla kazanmadı.
GEDSON ÖZGÜRLEŞTi
Ama son 1 ayda Konya-Kayseri deplasmanları ve İstanbul’daki Adana Demir maçından galip çıkılmasının ortak bir nedeni var: Beşiktaş hücumda kalabalıklaşabiliyor artık. İsmael dönemindeki Weghorst yalnızlığı yok. Salih’in golünü getiren ortada ceza alanında Tayfur-Muleka ikilisi var mesela. Masuaku hücumcu gibi. Gedson özgürleşti. Beşiktaş’ın daha fazla büyük takım davranışı gösterdiğini söyleyebiliriz rahatlıkla.
Mourinho, 2008’de Inter’le anlaşıp Londra’yı terk etmiş ama İngiliz medyasına Premier Lig’le ilgili görüşler vermeyi de bırakmamıştı. 2008-2009 sezonuyla ilgili Mourinho’nun şu yorumunu hâlâ anımsıyorum: “Artık Liverpool’un şampiyonluk zamanı geldi zira nihayet gerçek bir omurga yakaladılar. Kaleci Reina, savunma lideri Carragher, orta saha lideri Gerrard, santrfor Torres’le mükemmel bir omurgaları var. Bir takımın omurgası iyiyse etrafını tamamlamanız kolaylaşacaktır”.
G.SARAY’IN ‘SARI OMURGA’SI
Liverpool o sezon şampiyonluğu kılpayı kaçırdı ve o omurga Mourinho’yu haklı çıkardı bir bakıma. Dünkü Galatasaray’ın “sarı omurga”sını izlerken o yorum geldi aklıma. Kalede Muslera, savunma lideri Nelsson, merkezde Torreira ve en uçta Icardi öyle iyi bir yapı oluşturuyorlar ki, etrafındakileri taşıyabiliyorlar zaman zaman. Telaşsız lider Icardi yine gereğini yaptı dün. Torreira ilk devrede öyle kritik iki anda devreye girdi ki, özellikle 37’deki müdahalesi gol kadar değerliydi. Belki Galatasaray’ın kanatları orta tercihleri konusunda harika bir günde değillerdi. Belki Rashica savruktu. Helton’a da takıldılar birkaç kez. Ancak her ne olursa olsun o omurganın performansı galibiyete yetti yine.
HÜCUMUN ANAHTAR ADAMI
Galatasaray’ın 12 maçlık bu harika serisini tarif ederken sarı omurganın dışında bir başka çok önemli isme daha parantez açmak gerekiyor: Galatasaray hücumunun anahtar adamlarından Abdülkerim’e... Sarı kırmızılıların sol stoperi Abdülkerim’in Konya’daki oyun kurucu rolünü Galatasaray’a da taşıması çok uzun sürmedi, Aralık-Ocak sürecinde yaptığı uzun isabetli pas tercihleriyle Galatasaray’ın ofansif gücünün önemli bir parçası oldu. Abdülkerim şu anda ligin en formda yerli stoperi konumunda.
NAKAJiMA ÇOK ZORLADI
Dün Antalyaspor özellikle 2-1 sonrası Galatasaray savunmasına ciddi problemler çıkardı. Belki Wright ve Fernando gibi iki kritik adam sahada değildi ama Nakajima’nın hızı da oldukça zorladı Galatasaray savunmasının dengesini. Eğer Nakajima’nın karşısında Torreira gibi bir makine olmasa, daha fazla üretim yapabilirdi Japon oyuncu.
Farioli’nin Alanyaspor’u, büyük takımlar için oldukça karmaşık bir denklem. Eğer ilk golü atarsanız Alanya’ya karşı oynamak kolaylaşabiliyor ama skoru bulamamanız halinde dakikalar aleyhinize dönüyor. Bunun iki farklı örneğini son 10 günde Alanya’nın Trabzon ve Galatasaray’ı misafir ettiği maçlarda gördük. Trabzonspor henüz üçüncü dakikada presle bir top kazanmış, Trezeguet ile net bir fırsat bulmuş ama değerlendirememişti. Alanya’ysa geriden presi kırıp çıktığı ilk atakta golü buldu, sonrasında da bordo mavili ekibi sürklase etti.
iLK 15 DAKiKA KÂBUS GiBiYDi
Dün de Galatasaray ilk beş dakikada iki net fırsat verdi kalesinde. İlkinde Nelsson çizgide başarılıydı, ikincisinde de direk gole izin vermedi. Sarı kırmızılılar için kâbus gibi geçen 15 dakikanın ardından Nelsson’un golü gelince tablo değişti. Galatasaray ilk devre boyunca rüzgârı arkasına aldı. Ancak o golü bulduktan sonra Galatasaray’ın ilk devrede taktiksel olarak da iyi işler yaptığının altını çizmemiz gerek. Bence Buruk ve ekibi Trabzon karşısındaki Alanya’yı iyi analiz etmişler, doğru önlemler almışlar. Sahaya 3-4-2-1 şeklinde dizilen Alanya, Trabzon’a karşı iki bölgede net eşleşme problemleri yaratmıştı:
RASHiCA FERHAT’A NEFES ALDIRMADI
1- Sağ stoper Fatih, sağ kanat bek Ferhat ve sağ açık Efecan’la Alanya, Trabzon’a karşı sağ çizgide bir asimetri üretmişti. Dün sol açık Rashica’nın, Ferhat’a ilk devrede nefes aldırmadığını gözlemledik.
2- Sağ açık Efecan ve sol açık Efkan’ın bazen de içeriye devrilerek oynamaları merkezde zorlamıştı Trabzonspor’u. Dün o ikiliyle de Berkan-Midtsjö’nün ilk devrede doğru eşleşmelerini izledik.
KAZANAN OKAN BURUK OLDU
Okan Buruk’un ilk 45’teki isabetli taktiksel tercihlerini ikinci devrede Farioli’nin doğru değişiklikleri izledi. Merkeze devrilerek oynayan Efkan-Efecan yerlerini çizgilere açılan Cavaleiro-Candeias’a bıraktılar ki iki kanattan da ikinci devrede çok etkili oldu Alanya. İki kanat akınıyla biri ofsayt nedeniyle iptal edilen iki gol buldular ama bu aksiyonlar tur bileti için yetmedi Alanya’ya. İki teknik adamın satrancını Okan Buruk kazandı dün gece.
26 Ekim günü Fenerbahçe’nin Avrupa Ligi’nde Rennes’le oynayacağı müsabaka öncesi yapılan basın toplantısını hatırlarsınız. O basın toplantısında İrfan Can Kahveci de gazetecilerin arasına oturmuş, Jesus’a “kadroda rotasyon yapıp yapmayacağı” sorusunu yöneltmişti. Hocası Jesus da gülümseyerek, her müsabakada olduğu gibi o maçta da rotasyon yapacağını söylemişti öğrencisine.
iDEAL 11 DEĞiL iDEAL 25’i VARDI
O sıralarda rotasyon Fenerbahçe için bir tartışma konusu değil, bir alışkanlıktı. Jorge Jesus’un iki müsabakaya üst üste aynı kadroyla çıkması asla beklenmiyor, 6-7 oyuncu değiştirmesi doğal karşılanıyordu. O da kadrosunun derinliğinden çok iyi faydalanıyor, adeta bir “ideal 11” değil, “ideal 25” yaratıyordu.
Ne oduysa Dünya Kupası arasından sonra oldu. Avrupa Ligi’ne uzun bir ara verilince, Jesus da adeta rotasyonu unuttu. 25 kişilik kadrosunu sürekli sıcak tuttuğu için övdüğümüz Jesus, Katar sonrası ilk 4 lig maçında (Trabzon, Hatay, Antalya, Galatasaray’a karşı) ilk 11’de yalnızca 14 farklı futbolcuya yer verdi. Temmuz-Kasım döneminde kullandığı birçok oyuncunun ismini Aralık-Ocak’ta unuttu sanki.
DiĞER HOCALARDAN FARKLIYDI
Dün ilk 11’de şans verdiği Mert, Alioski, Valencia ve Emre’nin hepsi Dünya Kupası arasından sonra ilk kez 11 yüzü gördüler mesela. İsmail, Arda, Serdar Dursun gibi neredeyse rotasyon dışı kalanlar da cabası...
Jesus’u sezonun ilk 4 ayında farklı kılan şey “ilk 11” tartışmalarını, üçlü-dörtlü savunma karşılaştırmalarını çöpe atmasıydı. Dünya Kupası sonrası sanki o Jorge gitti, yerine gizli ikizi Yossi geçti. Jorge’yi Jorge yapan hemen her şeyden uzaklaşmış bir Jesus izliyoruz Katar sonrası...
KIRMIZI KART DENGEYi DEĞiŞTiRDi
Malumunuz Trabzonspor, 2023’e hiç de iyi olmayan sonuçlar ve ciddi bir krizle girmişti. Önce yılın son günlerinde Karagümrük’e karşı çok kötü bir görüntü verildi. Hak edilmiş 4 gollü bir galibiyet aldı Pirlo’nun talebeleri. Abdullah Avcı o müsabakayı, 26 aylık Trabzon görevinin en kötü günü olarak tanımlamıştı. Karagümrük şokundan 10 gün sonra bu kez Alanya travmasını yaşadı Karadeniz ekibi. Ve Avcı, kötü tablonun geçici görünmediğini söyledi bu kez de. Abdullah Hoca’nın bu tatsız sonuçlar sonrası sıkça tekrar ettiği bir söz vardı: “Oyuncularımızın bizim şampiyon takım olduğumuzu unutmamaları lazım” diyordu hep. Ancak Trabzonspor’un o kötü gün 11’lerine baktığımızda sahada şampiyon bir takım yoktu aslında. Şampiyon bir kulüp vardı. Forma vardı. Hoca vardı. Ama şampiyon takım yoktu. Mesela Alanya önünde geçen sezon şampiyonluk yaşamış sadece 4 futbolcu vardı sahada.
ELEKTROŞOK GEREKiYORDU
Abdullah Avcı’nın bu kötü gidişatı değiştirmek için bir elektroşok yaşatması gerekiyordu takımına. O da çareyi 2021-22 şampiyonu oyunculara dönüşte buldu: Başakşehir önünde Uğurcan, Siopis, Abdülkadir, Bakasetas’ın yanı sıra Peres, Denswil ve Djaniny’nin 11’e girmesiyle sahada 2021-22 şampiyonu futbolcu sayısı arttı. Bu durum, bordo mavili takımın modunu bir miktar değiştirmiş gibi göründü.
DAHA ARZULU VE iŞTAHLI
Daha arzulu, daha iştahlı, daha özgüvenli bir Trabzon vardı dün Akyazı’da sahada. Özellikle maçın ilk yarısında önde yapılan tutkulu pres, peş peşe pozisyonları ve dengeyi bozan Bakasetas golünü getirdi. Maçın ikinci yarısında kanatları çok daha etkili kullanan Başakşehir yüksek toplarla net pozisyonlar bulduysa da skoru değiştirmeye yetmedi bu denemeler.
Trabzon’da günün anahtar adamı presle kazanılan birçok topun kahramanı olan Siopis’ti. Vatandaşı Bakasetas da neredeyse her etkili hücumun içindeydi. Trezeguet arzulu, ancak 20 ve 51’de soldan girip merkeze gönderdiği pas tercihlerini hafta içi izlemesini öneririm Mısırlı oyuncuya... Trezeguet kalitesinde bir oyuncunun kafasını kaldırmadan merkeze attığı o paslar klasına yakışmıyor.
Dün Ali Sami Yen’deki ilk yarının ardından ortaya çıkan istatistikler, uzun zamandır görmediğimiz cinstendi: Galatasaray tek bir devrede 19 şut atmış, 3,20 şut beklentisi yaratmış, rakip ceza alanında tam 43 kez topla buluşmuştu. Bu atak sürekliliğinin/yoğunluğun sonucu olarak da 3-0’la gitti zaten soyunma odasına.
İkinci devrede zaman zaman vitesi küçültseler de maçın öyküsü değişmedi. Galatasaray topa hep sahip olurken, Hatayspor tamamen hızlı çıkış fırsatları kolladı. Dolayısıyla da oyun Galatasaray için tamamen bir “atak tamamlama sporu”na dönüştü.
EL KAABi-MUSLERA RULETi
Sarı kırmızılılar sürekli atak geliştiriyorlar, sürekli deneme yapıyorlar. Atağı bir şekilde golle, autla, kornerle, taçla, faulle her neyle olursa tamamlarlarsa sorun yaşamıyorlar. Atağı tamamlayamadıklarında el Aabid’le Ruben’e geçiyor. Hatay onlarla karşı alana çok hızlı geçiyor ve sarı kırmızılıları eksik yakalıyor. Ancak o noktada da El Kaabi-Muslera ruleti oynanıyor ve hep kazanan taraf Uruguaylı kaleci oluyor.
O VURUŞLARIN BiR ANLAMI VARDI
Galatasaray’ın dün bu “atak tamamlama” testini başarıyla verdiğinin de özellikle birkaç pozisyonla altını çizmek gerek: Dün 30’da Dubois korner dönüşü sarsak bir şut attı mesela. Çok uzaklardan auta gitti top. 34’te de benzer bir şutu Sacha Boey vurdu. Belki tribünler bu kötü şutları çok fazla takdir etmediler ama o sarsak vuruşların bir anlamı vardı:
AMAÇ HER ATAĞI TAMAMLAMAK
Boey ve Dubois o vuruşları yapıp topu kaleye yönlendirmezlerse dönüşünün tehlikeli olacağını biliyorlardı. Buna hafta içinde ekipçe kafa yormuşlar, dün mümkün olduğu kadar yarım atak bırakmamaya çalıştılar. Her atağı tamamlamaktı amaçları.
Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde sarı kırmızılıları zafere taşıyan, hatta yedi maçlık galibiyet serisini getiren unsurlardan biri de Türkiye Kupası’ydı aslında. Sebebi de şu: Okan Buruk, ligde işler çok da iyi gitmezken Türkiye Kupası’ndaki Kastamonu maçında Berkan, Rashica, Dubois gibi az şans bulanları oynatmış ve orada çok istekli görünen bu oyuncular bir süre sonra rotasyonun sağlam parçaları olmuşlardı.
SAMSUN MAÇINDAKi GiBi OLMADI
Dün de Alanya’da Trabzon’un ilk 11’ini görünce zihnim beni kupadaki Samsunspor maçına götürdü. Abdullah Avcı o maçta ileri üçlüyü sağda Trezeguet, solda Naci Ünüvar ve en uçta Umut’la kurmuş, bu üçlüden çok da iyi verim almıştı. Dün aynen o üçlüyle başladı Abdullah Hoca. Ancak Samsun maçında özellikle yerden kurulan o bağlantı nedense Alanya’da tesis edilemedi. Topu anlamsızca havaya kaldırdılar ve Alanya savunmasının arasında yok oldular. Avcı, ikinci devrenin başında Djaniny’yi en uca eklemleyerek gidişatı değiştirmeyi denedi. 60’ta da Yusuf Yazıcı’yla ikiledi hücumu. Trabzon bu ofansif denemelerden gol üretimi çıkaramadı ama bence özellikle Naci’nin iyi niyetli çabası dikkat çekici.
SOLDA BÜYÜK SORUN VAR
Tabii ki Trabzon’un dün yaşadığı büyük şoku sadece ofansif performansıyla okuyamayız, özellikle sol savunmada da büyük sorunlar yaşadı bordo mavililer. Alanya hücumlarının yüzde seksenini kendi sağından gerçekleştirdi, sağ açık Efecan ve sağ kanat bek Ferhat ikilisi o kanadı koridora çevirdiler. Ve bu aksiyonlara karşı Eren’le Vitor Hugo’nun çok zor durumlara düştüğünü gözlemledik. Abdullah Hoca ikinci devrenin başında Hugo’yu çıkardı ama şunu da düşünmeden edemiyor insan: Acaba hazırlık kampının yıldızlarından Arif de ikinci devrede Eren’le değişebilir miydi?
FURKAN, LUSAMBA VE FERHAT
Tabii ki dün alışılmışın dışında topla az oynamasına rağmen her hattıyla şahane bir performans gösteren Alanya’yı tebrik etmek gerek. Farioli hem doğru savunma bloğu, hem geçiş hücumu, hem de kanat aksiyonu dersi verdi dün. Özellikle savunma lideri Furkan, ön libero Lusamba ve sağ kanat Ferhat mükemmel oynadılar.