Malumunuz Süper Lig, üç sezondur farklı takım sayılarıyla oynanıyor. Önümüzdeki sezon da 20 takımlı olacak bildiğimiz kadarıyla. Maç sayısındaki artış hayatımıza hafta içi lig mesaisini soktu, bu da şüphesiz ki teknik adamların işini biraz karmaşıklaştırdı. Örneğin Galatasaray cuma günü Kayseri’yle, salı Alanya ile oynadı. Pazar da Karagümrük karşısına çıkacak. Okan Buruk, 9 gün içinde yapılacak bu 3 maç/270 dakikayı aynı 11 adamla oynamayacak haliyle. Kadrosunda derinliği arayacak, sıkışık fikstürde gözü parlayanı bulmaya çalışacak.
ÇOK FAZLA GOL ATMIYOR AMA...
İşte tam da bu noktada Dries Mertens sahneye çıkıyor enteresan bir şekilde. Deneyimli Belçikalı aslında çok fazla gol atmıyor, ama deyim yerindeyse her sıkışıklıkta devreye giriyor! 2022’nin sonunda Süper Lig’de ilk kez hafta içi mesaisi oynanıyor, Mertens o sıkışık fikstürde 25 Aralık’ta (dini bayramında) İstanbulspor’a karşı asist yapıyor, 29 Aralık Perşembe günü Sivas’ta gol atıyor. 4 Ocak Çarşamba akşamı da Ankaragücü’ne karşı asist yapıyor. Mertens’in skor katkısı yaptığı üst üste bu üç maçı da Galatasaray, 2-1’lik skorlarla kazanıyor.
MÜTHiŞ BiR PROFESYONEL
Süper Lig’de ocak sonunda ikinci bir hafta içi mesaisi yaşanıyor. Galatasaray, 28 Ocak-5 Şubat arası 8 günde üç müsabaka oynuyor. Hepsinden galip ayrılıyor. Ve yine Mertens, bu süreçte Giresun ve Trabzon’a birer gol atıyor. Mertens’in Alanya’ya karşı golleri de hafta içinde: Önce 17 Ocak salı akşamı 1 gol-1 asistle oynuyor kupada. Dün de yine bir salı akşamı 1 gol ve 2 asistle devreye giriyor. Sanırım hafta içi katkısının bu kadarı tesadüf olamaz. Mertens müthiş bir profesyonel. Ve herkesin vites küçülttüğü anı görüp o anda vites artırıyor Belçikalı.
iSTiKRARLI VE ÇOK FORMDA
Galatasaray’ın da bu sezonki farkı bu galiba: Ligin en formda kalecisine, en formda stoper ikilisine, en formda ön liberosuna ve santrforuna sahipler. Bir maçı Icardi, birini Mertens, bir diğerini Kerem alıp koyabiliyor cebine. Hem organizasyonunuz istikrarlı, hem de bireysel form durumlarınız stabilse, şampiyonluk hikayeleri de genelde böyle yazılıyor zaten.
<iframe width="640" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/V5X5OvQjdy8" title="Türkiye Ligi'ne Türk hoca & Son şampiyon Zico | Olimpiyat Stadı eziyeti | Samsunspor & Eyüpspor" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
1991 yazında Sergen ilk kez sahaya çıktığında ya da 2006’da Arda Turan’ı ilk kez seyrettiğimizde de benzer hisler yaşamıştık. 18-19’larındaydılar ama yaşlarından haberleri yok gibiydi. Bu sezon Arda Güler ne zaman sahaya çıksa, hissettirdiği şeyler benzer... Duruşu farklı, yürüyüşü farklı. Star olmak için kodlanmış. Genç bir bedene sıkışmış yetişkin zekasına-kabiliyetine sahip ve kariyeri boyunca yapacağı işlerin farkında. Kimsenin onayına ihtiyacı yok. Neye sahip olduğunu gayet iyi biliyor.
KADIKÖY’DE iKi AYRI FiLM VARDI
Dün Kadıköy’de ilk devrede sahada 21 kişi top koşturuyor, biriyse onlardan farklı bir spor yapıyor gibiydi. Tribündeki hemen herkes topun ona geleceği anı bekliyor, zira meşin yuvarlağın onun ayağında olduğu saniyeler, bilet için verdiğiniz paranın karşılığı demek. Dün Kadıköy’de iki ayrı film vardı adeta: Biri Fenerbahçe-Ankaragücü maçında yaşananlar. Diğeriyse Arda’nın özel gösterisi. İkinci yarıda yoruldu ama ilk 45’te özel bir solo performans sahneledi genç adam.
iKiNCi YARIDA TÜKENDi ARDA
Ancak dün nasıl tribündeki herkes Arda’nın performansını seyrettiyse, sarı lacivert formalı futbolcuların bir kısmı da Arda izleyicilerinden farksızlardı sahanın içinde! Arda Güler dün ilk yarıda bir tane karşı karşıya kaçırdı. Samet’in bir direkten dönen, bir de çizgiden çıkan kafalarında kornerleri atan Arda’ydı. Szalai’nin direkten dönen şutunda da yine pas Arda’dan gelmişti. Ancak ikinci yarıda Arda tükendi, 80’de Sowe’un golü gelene kadar Fenerbahçe’nin de fişi çekildi sanki. İlk 45 dakikada rakip ceza alanında topla oynama sayıları 21’e 4 Fenerbahçe lehineydi. 46-80 arası ise bu istatistikte 11-11’lik bir denge söz konusuydu.
3 PUANI iRFAN CAN KAHVECi GETiRDi
Maçın ilk perdesi 45 dakikalık Arda şovuydu. 46-80 arası yaşanan ikinci perde kör dövüşü şeklinde geçti. 80’de gelen Sowe golü Fenerbahçe’yi de canlandırdı ve üçüncü perde başladı: Oyuna sonradan giren İrfan önce kaptırdığı topla yenilen gole sebep oldu. Sonra bir penaltı kazandı, bir de asist yaparak 3 puanı takımına getiren adam oldu. Arda’nın kontağı çevirdiği, İrfan’ın kapattığı bir maçtı Kadıköy’deki.
<iframe width="640" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/V5X5OvQjdy8" title="Türkiye Ligi'ne Türk hoca & Son şampiyon Zico | Olimpiyat Stadı eziyeti | Samsunspor & Eyüpspor" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Malumunuz İcardi, sezona Paris’te başladı ve ancak transferin son gününde Galatasaray’a imza atabildi. Sarı kırmızılı formayla ilk 11’de çıktığı ilk müsabaka Kayseri deplasmanıydı, o sıralarda Galatasaray için işler çok iyi gitmiyordu. 15 Ekim’de Kayseri’de gelen 2-1’lik yenilgi, Galatasaray’ı yedinci basamağa kadar geriletmişti. İcardi, ilk Kayseri maçından ikincisine kadar, adam akıllı yarım sezon formasını giyebildi aslında Galatasaray’ın. Bu yarım sezonda Galatasaray’ı lig yedinciliğinden aldı, açık ara liderliğe taşıdı, hatta şampiyonluğa götürüyor. O 15 Ekim’den bu 15 Nisan’a, altı ayda Galatasaray hangi kritik maçta ona ihtiyaç duyduysa İcardi oradaydı.
Kasımda Beşiktaş’a 2 gol attı ve Galatasaray’ı siyah beyazlıların üzerine taşıdı. Ardından Başakşehir’e karşı 1 gol, 2 asistle oynadı. Ocakta lig lideriyle ikincisini yine o belirledi, Fenerbahçe’ye karşı da 1 gol-1 asist yaptı. Büyük maçlarda büyük oynama alışkanlığını şubatta da sürdürdü, Trabzon’u da iki gol katkısıyla o geçti yine. Şu son 10 günde Galatasaray’ın oynadığı iki karmaşık maçta da oradaydı: Kupada Başakşehir’e karşı 1 gol-1 asisti tura yetmedi. Dün de ligin en formda takımlarından birini 45 dakikada grogi vaziyete düşürdü.
Icardi’nin Süper Lig’in ilk yedisine karşı performansı olağanüstü: Fenerbahçe’ye karşı 2, Beşiktaş’a 2, Başakşehir’e 5, Kayseri’ye 4, Trabzon’a karşı da 2 gol katkısı. Ben uzun zamandır Süper Lig’de böyle bir büyük maç topçusu izlediğimizi hatırlamıyorum. Süper Lig’in şampiyonunu 2016’da Gomez, 2018’de Gomis, 2022’de Cornelius belirlemişlerdi. 2022-23 de yavaş yavaş “Süper Lig İcardi sezonu” olmaya doğru ilerliyor.
AYNI ZAMANDA TAKIM OYUNCUSU
Icardi’yi İcardi yapan özelliklerinden bir tanesi de sadece bir süperstar değil, aynı zamanda bir takım oyuncusu olması. Kerem’in performansındaki çıkışta da bence başrolde İcardi ile kurdukları telepati var. Dün yine 5 pozisyon saydım, ikilinin birbirine şut fırsatı hazırladığı. Ayrıca Kerem’in attığı frikik golüne Kerem’den daha fazla sevinen bir İcardi gördüm dün.
<iframe width="640" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/V5X5OvQjdy8" title="Türkiye Ligi'ne Türk hoca & Son şampiyon Zico | Olimpiyat Stadı eziyeti | Samsunspor & Eyüpspor" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Bu sezon Süper Lig’de maçlarında en fazla gol olan iki takım Karagümrük (102) ve Fenerbahçe (96). Aralarındaki ilk müsabaka da 5-4 bitmişti zaten. Hatta dün sahaya çıkan sadece 3 adam, Valencia, Borini ve Diagne’nin bu sezon toplam gol katkıları 75... Süper Lig’de bu sezon atılan tüm gollerin yüzde 10’unda bu üç futbolcunun katkısı var yani.
HiÇBiR ŞEY ÜRETMEDEN REKOR KIRDI
Maç öncesi istatistiklerin bu denli etkileyici olduğu bir müsabakadan haliyle hareket ve eğlence bekleyerek oturmuşsunuzdur televizyon başına. Ancak ilk 45 dakikada iki takımın da mevsim normallerinin çok gerisinde olduğu, yavan bir oyun vardı sahada. Karagümrük topu Fenerbahçe’ye bırakıp yalnızca geçiş kovalamayı tercih etti. Fenerbahçe ilk devrede 331’le kendi isabetli pas rekorunu kırdı ama hiçbir şey üretmeden!
Çok yavaş ve hedefsiz paslaşan, üçüncü bölgede ne yapacağını bilmeyen, kaleye gidemeyen bir Fenerbahçe vardı sahada. Uzatmalarla 50 dakika süren ilk devrede Fenerbahçe toplam 3 şut deneyebildi. İsabetli tek şut, ilk dakikada Emre’nin cılız denemesiydi. Rakip ceza alanında topla sadece 11 kez oynayıp, yalnızca 0,17 gol beklentisi ile bitirdi devreyi. Jorge Jesus ilk yarıda birinci-ikinci bölge arasında anlamsızca top çeviren takımının ritmini ve pas hızını artırabilmek için 45-55 arası dört taze kan birden sürdü sahaya. Bu değişiklikler sarı lacivertlilerin nabzını yükseltti, zaten maçı çevirenler de kulübeden gelenler oldu.
BiRi ATTI, DiĞERi ATTIRDI ·
Bu sezon ligde sadece 8 maça ilk 11’de başlayan ve bence daha fazlasını hak eden Zajc bir gol attı, bir de Valencia’nın penaltı beklediği net pozisyonu yarattı. Yine bu sezon ligde sadece 3 maça başlayan Arda Güler de ikinci golün hazırlayıcısıydı. Dün oyuna sonradan girip maçı çeviren üç adam Samuel, Zajc ve Arda’nın ortak özellikleri şu: Özellikle Dünya Kupası sonrası bir ara adeta kulübede unutulmaları. Hak ettiklerinin bence çok altında dakika almaları.
Ufak bir hatırlatma: Dünya Kupası arası sonrası Arda’nın ligde ilk 11’de başladığı maç sayısı üç... Zajc’ın üç... Alioski’nin bir... İsmail’in de iki.
<iframe width="640" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/oX76WtUb6gQ" title="Euroleague kupası müzeye gelecek mi? | Kayla McBride ile A'dan Z'ye | İstanbul | LeBron'un mesajı" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Takvimler Ocak 2010’u gösteriyorken o sıralarda beklentileri karşılayamamış bir santrfor olarak hayatımızda bulunan Burak Yılmaz 25 yaşındaydı. İki büyük takımda, Beşiktaş’ta ve Fenerbahçe’de değerli şanslar bulup kullanamamıştı. Artık kiralık olarak Eskişehir’deydi ve hemen herkese göre kalan hikayesi Anadolu turu şeklinde geçecekti. Ancak Burak hakkında bir kişi, Şenol Güneş daha farklı düşünüyordu. Onu Trabzon’a transfer etti, bir rehabilitasyon sürecinden geçirdi. Sonrasını zaten biliyorsunuz: Goller, krallıklar, şampiyonluklar, uluslararası başarılarla dolu süper bir hikaye yarattı kendine Burak. Hâlen de Hollanda’da Fortuna Sittard formasıyla devam ediyor o süper kariyerine.
BURAK’LA SINIRLI KALMADI
Şenol Güneş’in kariyeri düşüşe geçenlere, mutsuzlara, gençlere-yaşlılara, yerlilere-yabancılara dokunuşları Burak’la sınırlı kalmadı, onlarca farklı isimle devam etti. Trabzon’da Engin, Umut, Beşiktaş’ta Cenk, Babel, Gomez... Şu sıralarda yine Mert, Redmond ve Aboubakar gibilerle devam ediyor mutsuzlara fısıldamaya kurt teknik adam. Onun için sporcunun yaşı, pozisyonu ya da pasaportu fark etmiyor. Bir futbolcunun potansiyeline inanıyorsa, onu toparlayıp zirveye çıkarmakta usta adeta.
HER DAiM ARZULU VE iŞTAHLI
Beşiktaş, Süper Lig’de son beş haftadır üst üste galip geliyor. Maç başına yaklaşık 3 gol atıyor. Zaman zaman kötü oynuyor, bazen geriye düşüyor. Ancak bir şey değişmiyor: Her daim arzulu, her daim iştahlılar. Kolaya kaçmıyor, hatta çoğunlukla zoru deniyorlar. Dün Ghezzal’in ilk yarım saatte kaç pas hatası yaptığını, kaç fırsatı harcadığını sayamadım. Ama aynı Ghezzal o hataları yaptıktan dakikalar sonra bir mükemmel şutu direğe vuruyor, bir de asist yapıyor Aboubakar’a.
Çünkü Şenol Güneş’in takımındaki herkes şunu biliyor: Güneş, yetenekli oyuncuyu seviyor. Hata yapmasına fırsat tanıyor. Bir hata, iki hata... Üçüncüde doğruyu yapıp katkı sağlayacağı inancını geçiriyor futbolcuya. O zaman da ortaya, Cenk gibi, Redmond gibi, Aboubakar gibi, Ghezzal gibi keyif veren performanslar çıkıyor.
<iframe width="640" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/dSnIKxwtoa4" title="Aziz Yıldırım, 'İşini bitireceğiz' dedi | İbrahim Toraman, 'Üzülmez' kavgasının her detayını anlattı" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Ancak bence kupa, büyük takımlar için çok faydalı. Hatta gerekli. Sebebi de şu: 25 kişilik kadrolarla sezona giriyor, özellikle Avrupa’da yoksanız o 25’in ancak 15’ini kullanabiliyorsunuz. İşte o noktada kupa, sizin kullanamadığınız, formaya aç ama fırsat bulamayan oyuncuya ilaç oluyor.
YASİN ALTIN OYUNCU OLDU?
2015’te Hamza Hamzaoğlu, Galatasaray’a üç kupa kazandırırken son dört ayda takımın anahtar isimleri Yasin Öztekin ve Emre Çolak olmuşlardı. Yasin, o sezonun ilk bölümünde rotasyon oyuncusuydu. Kendini kupada gösterdi ve sezonu Galatasaray’ın altın oyuncusu olarak tamamladı. Yani Galatasaray’ın 2015 lig şampiyonluğunun altyapısını kupa yolculuğu hazırladı aslında.
G.SARAY İYİ KATKI ALMIŞTI
Bu kez de Okan Buruk’la bir başka şampiyonluk kovalayan Galatasaray, yine kupadan önemli katkı almıştı ligin ilk yarısında. Ligde düzenli şans bulamadıkları halde kupada kendilerini gösteren Gomis, Rashica ve (sol bek olarak) Dubois gibi isimler, ana tabloda sivrildiler daha sonra.
JESUS'UN 2 PERDELİ HİKAYESİ
Jesus'un bu sezonki Fenerbahçe hikayesinin iki perdeli olma sebeplerinden biri de bence bu. Jesus, sarı-lacivertlilerin başında yoğun bir fikstür oynarken 25 adamının 25’inden de verim alıyordu neredeyse. Ne zaman Fenerbahçe tek cepheye düştü, Jesus da sihrini yitirdi. Dünya Kupası öncesi “ideal 11’i yok, ideal 25’i var” diye övdüğümüz Jesus, turnuva sonrası 13-14 oyuncuyla almaya kalktı tüm yolu. Birçok oyuncu paslandı kulübede.
AVRUPA'NIN HESABI SORULDU
Ülke futbolu neredeyse bir çeyrek yüzyıl sonra ilk kez Avrupa’da 4 takımla temsil edileceği için, bu sene Türkiye Kupası ekstra önemli. Ligden otomatik olarak sadece üç takım Avrupa bileti alabiliyorlar bu yıl. O üç basamak için de üç İstanbul büyüğü bayağı avantajlı konumdalar. O yüzden Türkiye Kupası’nda sahaya çıkan hemen herkes, Trabzonspor da, Başakşehir de bu Konferans Ligi bileti için canlarını dişlerine taktılar. Salı da, çarşamba da son derece rekabetçi maçlar izledik kupada.
iLK YARI 4-4 BiTEBiLiRDi
Tabii dün Ali Sami Yen’deki kapışmanın bir başka önemli boyutu da ligdeki fikstürün 7-0 sonuçlanmış olmasıydı. Başakşehir o hezimetten dersler çıkarmış, Süper Lig maçındaki gibi tamamen reaktif bir oyun benimsemediler bu kez. Topu bütünüyle Galatasaray’a bırakıp, yalnızca fırsat odaklı oynamadılar. Özellikle ilk 40 dakika oyunun eşit ortağı konumundaydılar, proaktif davrandılar, iştahla denediler, aradılar. O 40 dakika boyunca sayılan toplam 3 gol vardı, Galatasaray’ın iki golü iptal edildi, bir top direkten döndü, bir top çizgiden çıktı, bir tane de Abdülkerim’in yüzde 99’luk pozisyonda hayati müdahalesi var. Yani soyunma odasına 2-1’lik skorla gidildi ama pekalâ 4-4 filan bitebilirdi o çılgın ilk yarı.
BU SEFER DAHA YUMUŞAKTI
İlk yarıda Galatasaray’ın birçok fırsat bulmasının yanı sıra rakibine de ciddi pozisyonlar vermesinin temelinde bence şu detay yatıyordu: Hafta sonu ligde Adana Demirspor’a karşı tamamlanamayan hücumların dönüşünde daha özenliydi sarı kırmızılılar. Çabuk geri kazanamadıklarında da faul yaptılar, zaten haftanın en çok faul yapan ekibi oldular. Ancak Başakşehir’e karşı daha yumuşak, daha geçirgendi Galatasaray’ın merkezi.
KEREM’iN ÇIKMASI iŞLERi ZORLAŞTIRDI
Müsabakanın ikinci yarısında kontrol bütünüyle ev sahibi ekibe geçti, ancak Galatasaray’da neredeyse her hücumun kalbinde olan Kerem’in çıkışının işleri biraz zorlaştırdığını düşünüyorum. İkinci devrede İcardi’nin penaltı beklediği bir pozisyon var, Barış Alper’in bir şutu çizgiden çıktı, Gomis’in kafası direkten döndü. Ancak bu aksiyonlar ev sahibinin maçı uzatmaya götürmesine yetmedi.
<iframe width="640" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/4UMhN05TH_g" title="'Sergen Yalçın, Fenerbahçe tarihini değiştirir' | Arda, 'Penaltı yok' mu diyecekti? Kim der bunu!" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Beşiktaş’ta bu sezon adeta üç ayrı perde olarak oynandı: İlk perde, bir büyük takım çalıştırdığının farkında olmayan Ismael’le yaşanan zaman kaybıydı. İkinci perdede Şenol Güneş, siyah-beyazlılara büyük takım olduklarını hatırlatmaya çalıştı, içeriden Mert-Cenk transferleriyle takımı canlandırdı. Üçüncü perdeyse Mart başında start aldı.
Aboubakar, Onur, Colley, Amir ve Maxim’in katılımıyla Beşiktaş yepyeni bir takıma dönüştü. Artık kenarda bir büyük takım hocası, içeride de büyük takım futbolcuları var. Hemen hemen hepsine aynı 11’le çıkılan, Mert-Colley-Amir-Aboubakar ana omurgasıyla oynanan Başakşehir, Ankaragücü ve İstanbul maçlarında alınan galibiyetler, Beşiktaş’ta temel ayarların oturduğunun kanıtıydı.
REDMOND’DAN MÜTHiŞ SOLO PERFORMANS
Ancak dün başka bir vitese ihtiyaç duydu Beşiktaş. Ana ayarlar bozuldu, Tayyip sakatlandı, iki penaltı geldi, Welinton atıldı. İşte o nokta, bir takımın teknik direktöre ihtiyaç duyduğu esas andı. Ve Güneş doğru hamlelerle takımını oyunun içinde tuttu, Redmond da muhteşem bir solo performansla bu tarihi galibiyette başrol oynadı.
FENERBAHÇE’DE YENiLERDEN SADECE 3 iSiM VARDI
Dün Fenerbahçe’de maça başlayan 11’den sekizi geçen sezon oyuncuları. Fenerbahçe’nin bu yıl yaptığı 14 transferden üçü sadece 11’de başladı (Samet, Arao ve Pedro). Onların da ne kadar katkı verdiğini siz takdir edin. Beşiktaş’sa sadece bu devre arasında 5 transfer yaptı ve bence tam isabet sağladı.
Colley, Onur, Maxim, Amir ve Aboubakar’ın gelişiyle çehre tamamen değişti, gerçek bir rekabet ortamı oluşunca herkesin vitesi arttı. Sadece kenardaki doğru hamleleri dolayısıyla değil, transferdeki isabetli işleri sebebiyle de tebrik etmek lazım Güneş’i.
MATEMATiK 3’LÜ SAVUNMA iÇiN DOĞRUYU SÖYLÜYOR