Ligde son 30 yılda Fenerbahçe ile Galatasaray 12 kez şampiyonluk için kapıştılar. Bunların 10’unda Galatasaray şampiyon oldu, sadece ikisinde mutlu sona Fenerbahçe ulaşabildi. Tüm Süper Lig tarihinde Galatasaray ilk ikide bitirdiği 34 sezonun 23’ünde şampiyon olmuş. Fenerbahçe’de ise bu oran 43’te 19... Süper Lig’in yazılı olmayan kuralı şu: Galatasaray nisan ayına şampiyonluk yarışçısı olarak giriyorsa, genelde mutlu sona ulaşıyor. Galatasaray bir kupada final oynuyorsa çoğunlukla kazanıyor. Galatasaray bir bakıma bu ligin Real Madrid’i gibi. Kulübün karakteri ‘winner (kazanan)’... Bu sezon şampiyonluğu belki 30 Mayıs’ta ilan ettiler ama kupayı aslında Ocak’ta ligde lider konuma geçtiklerinde kazanmışlar. Çünkü bir daha hiç duraksamadılar, hiç bakmadılar arkalarına.
DiZLERi TiTREMEDi
Winner karakterli Galatasaray’ın dün de Ankara’da dizleri hiç titremedi. Müsabakanın herhangi bir anında kaza yapacakmış hissi vermediler izleyenlere. Tabii ki kazanan takımın kazanan santrforuna ayrı bir parantez açmak lazım. Sezonu 7’nci haftada açabilmişti Icardi. Ancak 10’uncu haftada ilk 11’de oynayabildi. Sezonu Ekim’de değil Ağustos’ta açsa herhalde 30 barajını zorlayacaktı Arjantinli süperstar.
REKABETÇi BİR SEZON
Süper Lig’in bu sezonki kalitesini tartışabiliriz, zıt iddialarda bulunup haklı da görünebiliriz iki farklı cepheden de... Ancak rekabetçi bir sezon yaşadığımız kesin: Şu anda 34 maçta 74 puanla üçüncü basamakta olan Beşiktaş’a bu puan, geçmişte birçok sezonda şampiyonluk için yeterli olabilirdi. 34 maçlık sezonlarda Denizli’li Beşiktaş’ın 71, Zico’lu Fenerbahçe’nin 70, Terim’li Galatasaray’ın 69’la şampiyonluk yaşamışlıkları var. Yine Fenerbahçe’nin bu yıl topladığı 77 puan da, 3 puanlı/34 maçlı 27 sezonun 16’sında şampiyonluk için yeterli geliyordu. Ancak Galatasaray bu sezon çıtayı arşa çıkardı, rakiplerinden çok daha tutarlı, çok daha istikrarlıydı. 34 maçta 82 puanlık süper bir performansla sonuna kadar hak etti şampiyonluğu. Tebrikler Galatasaray. Tebrikler şampiyon hoca Okan Buruk ve şampiyon talebeleri...
<iframe width="760" height="480" src="https://www.youtube.com/embed/0eF96UKWBL0" title="'Keşke birlikte oynasaydım dediğim pasör çaprazı...' | Unutamadığı maç | Santarelli | Kuzen İlkay" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Inter, Simone İnzaghi ile iki sezonu da şampiyon tamamlayamadı. Hatta bu sezon yukarıyla ilgileri erken koptu, ilk dörtte bitirmek için çabalıyorlar artık. Ancak İnzaghi’nin bir konuda sicili çok başarılı: Kısa turnuvalarda, kupa müsabakalarında muazzam işler yapıyor. Eleme müsabakalarında %79 gibi süper bir başarı oranı var. Lazio ve İnter’le birer İtalya Kupası kazandı. İtalya Süper Kupa madalyasını üç kez evine götürdü. Bu sezon da Bayern ve Barcelona’nın yer aldığı gruptan çıkması bile sürpriz sayılacakken, İstanbul’da Şampiyonlar Ligi finali oynayacak.
ÇALIMBAY DA SiMONE iNZAGHi GiBi
Rıza Çalımbay da belki teknik adamlık kariyerinde büyük takımlarla büyük başarılara ulaşamadı. Ancak kupa müsabakalarında, eleme turlarında onun da kendine özgü farklı bir sicili var. Sivasspor’la Villarreal’in bulunduğu Avrupa Ligi grubunda son haftaya kadar şansını sürdürdü. Bu sezon Konferans Ligi son 16’sına çıktı ve belki de kariyerinde üçüncü kez Avrupa’da o kupanın şampiyonuna takılmış olacak (Rıza Hoca’nın takımlarını eleyen Mourinho’nun Porto’su ve Emery’nin Villarreal’inden sonra şimdi de Fiorentina finalde). Ayrıca Türkiye Kupası’nı geçen sezon kazandılar, bu yıl da yarı final oynadılar.
FENERBAHÇE TEMPOYU ARTIRINCA
Süper Lig’de 4 maçtır kaybediyorlar, küme düşme endişesi yaşıyorlar ama Türkiye Kupası yarı finalinde yine bir eleme turu takımı hüviyetindeydiler. 135 dakika eşleşmeyi kilitlediler, neredeyse net pozisyon vermeden dördüncü devreye kadar ulaştılar. Ancak Fenerbahçe eşleşmenin dördüncü devresinde nihayet büyük takım davranışı gösterdi, tempoyu gerektiği gibi artırdı, dengeyi bozan golü de Ferdi’nin önce olgunlaştırdığı, sonunda da bitirdiği atakla buldu.
SiVAS 1-0’DAN SONRA DEĞiŞTi
1-0’dan sonra Sivasspor haliyle blok halinde kalesinin önüne set çekmekten vazgeçti, bir miktar öne çıkıp baskı aradı ki bu da Fenerbahçe’ye farkı artırma fırsatları tanıdı. Ve bu 45’teki etkili oyunuyla final biletini aldı sarı lacivertliler.
Fenerbahçe’de Szalai’nin uzun isabetli paslarıyla, Valencia’nın da kritik pozisyonlarda defansif katkısıyla dikkat çektikleri bir maç oldu bu.
Süper Lig’de 35’inci raunda girilirken son beş haftanın lideri Adana Demir, ikincisi Beşiktaş’tı. Yani Yeni Adana Stadı’nda sıkı bir maç izleyeceğimizi tahmin ediyorduk zaten. Ancak santrayla birlikte öyle bir fırtına başladı ki, top bir o kalede, bir bu kalede öyle bir maç izledik ki, kafamızı ancak ilk yarının bitiş düdüğüyle birlikte yere indirebildik. Futbol adına çok iyi bir 45 dakika oynandı Adana’da.
iLK 25’TE ÜÇ POZiSYON, BiR GOL
Montella’nın Adana Demirspor’u çabukluk üzerine inşa edilmiş bir ekip. Rakip kaleye oyalanarak, set inşa ederek, sabırla gitmiyorlar. Dün oynamayan Svensson çok çabuk. Kevin Rodrigues çabuk, İsmail çabuk. Badou Ndiaye çok çabuk. Kanat hücumcuları Akintola, Yusuf, Onyekuru çabuk.
Bu kadar çabuk oyuncu, eğer topu ayaklarında oyalamaz, seri de dolaştırırlarsa baş döndürücü bir hızla gidiyorlar hücuma. Dün özellikle ilk 20-25 dakikada hızlarıyla Beşiktaş’ı zor durumlara düşürdüler. Üç net pozisyon yarattılar ama tek golü bir çabuk taçla buldular.
GÜNEŞ STRATEJi DEĞiŞTiRDi
Beşiktaş’ın oyunun akışını değiştirdiği ansa 25’inci dakikada geldi. Şenol Güneş maçın durduğu bir anda Salih-Gedson’la konuştu.
O dakikadan sonra Beşiktaş da oyalanmama, daha fazla uzun deneme ve özellikle Gedson Fernandes’le o toplara koşma stratejisine geçti. Beşiktaş’ın dünkü başarılı geri dönüşünü incelediğinizde onların da üç-dört pasla/çabuklukla golleri bulduklarını göreceksiniz:
Birinci golde Amir Hadziahmetovic’in 50 metrelik mükemmel ortası, ikide Gedson’un solosu, üçte de bir korner organizasyonu söz konusu.
Galatasaray artık 23’üncü şampiyonluk için gün sayıyor. Bu sezon her hattıyla istikrarlı bir Galatasaray izledik, bence şampiyonluğu da sonuna kadar hak ettiler. Yılın en iyi teknik direktörü, en iyi yabancı ve yerli stoperleri, en iyi ön liberosu ve en iyi santrforu Galatasaraylı. Ancak tüm bu iyiler içinde bir tanesine ekstra parantez açmak lazım: Ligin kader belirleyicisi İcardi’ye...
SEZONUN EN KRiTiK KIRILMA ANI
Bundan 6 ay önce, 12 Kasım 2022 akşamı Galatasaray, Başakşehir’e konuk olduğunda iki takımın puanları eşitti. Galatasaray o müsabakayı kaybetse lider Fenerbahçe’nin 5 puan gerisinde haftayı beşinci basamakta tamamlayacaktı. Sarı kırmızılılar maçı şov yaparak 7 golle kazandı, liderle farkı 2 puana indirdi, üstelik Başakşehir, Adana Demir ve Konya’nın da üstünde kaldı. Bu sezonun birçok kırılma anı vardır muhakkak. Ama en kritiklerinden birisi de o geceydi bence.
O gecenin yedi farklı sükseli skoru dışında bir başka çarpıcı detayı da belki de sezonun en güzel hareketine ev sahipliği yapmış olmasıydı. Maçın 59’uncu dakikasında kaleciyle karşı karşıya pozisyondaki İcardi, arkasındaki Kerem’e öyle bir asist yaptı ki, 20-30 yıl sonra belki de bu sezondan hatırlayacağımız tek kare o olacak. İcardi’nin Kerem’e yaptığı o asist bence Galatasaray’ın şampiyonluğunun da anahtarı oldu:
BENCiLLiK ORTADAN KALKTI
1- O asistten sonra Galatasaray’da kolektif oyun zirve yaptı. Bir daha hiç kimse kolay kolay bencilce davranmadı. Daha birkaç yıl önce 100 milyonluk bir adam olan İcardi’nin Galatasaray’da net bir takım oyuncusu görüntüsü vermesi, bence herkesi az ya da çok etkiledi.
BiRBiRLERiNE 7 ASiST YAPTILAR
2- Dün 13’te İcardi’nin golünde asisti yapan Kerem... 32’de İcardi yine bomboş bir pozisyonda Kerem’e attırmaya çalıştı golü. İki oyuncunun bu sezon birbirlerine yaptıkları asist toplamı yedi. İcardi altı ay önceki o asistiyle Kerem’e de dokundu bence bir miktar.
Ancak bu tarz dip yapılan sezonların ve ilkbaharda hoca değiştirmenin ufak da olsa bir avantajı olabiliyor: Göreve yeni gelen teknik adamın üzerinde netice baskısı olmuyor. O da haliyle sezonun kalan maçlarında tüm denemeleri yapıyor ve müsabakaları 2023-24 sezonunun hazırlık evresi gibi kullanıyor. Bjelica’nın şu anda Trabzonspor maçlarına bakış açısı bence bu.
ÜLKER STADI'NDA DENEYSEL BİR TRABZONSPOR VARDI
Dün de Kadıköy’de sahada deyim yerindeyse “deneysel bir Trabzonspor” vardı. Bjelica, Ülker Stadı’na adeta bir laboratuvar kurdu. Yastığa başını koyup hayal ettiği karışımları denedi Kadıköy’de. Hırvat Hoca Ankaragücü maçındaki üçlü stoper grubunu bozmadı, Eren yine sol stoperdi. Ancak kanat bek pozisyonlarında sağda Visca, solda Larsen’i izledik. Yani beşli savunmanın üçünün orijinal rollerinde olmadığını söyleyebiliriz rahatlıkla.
Bjelica herhalde Visca’yı, Conte’nin Chelsea’de Moses’ı kullandığı gibi kullanmak istiyor. Ancak Süper Lig’in son 10 yılına damga vurmuş, ülkedeki en yetenekli oyunculardan biri Visca’dan sağ kanat bekte pek verim alınamadı doğrusu. Fenerbahçe’nin ikinci ve üçüncü golü Trabzon’un sarsak sağ tarafından geldi. Bjelica üçüncü golden sonra oraya müdahale yaptı ama çok geç kalmıştı elbette.
JORGE JESUS BU KEZ 4-4-2'Yİ TERCİH ETTİ
Fenerbahçe açısından dünün sanırım en önemli konusu formasyondu. Jorge Jesus bu sezon ligde-Avrupa’da tüm kritik maçlara ısrarla 3-4-3 dizilişiyle çıkmış, özellikle Süper Lig’de derbilerde kötü sonuçlar almıştı. Portekizli teknik adam dün klasik 4-4-2’yi tercih etti, kanatlarda kullandığı dört oyuncudan da iyi verim aldığı söylenebilir. Ferdi asist yaptı, Peres gol attı, Arda da her hücumun içinde vardı yine. Giresun maçında İsmail-Mert ikilisinin oyuna katkısı kısıtlı kalmıştı, dün 11’de başlayan Zajc da asist yaptı derbide. Bence Galatasaray artık şampiyonluk kupasının kulpundan sıkıca tuttu, ancak Fenerbahçe ikinci basamak güvenliği için kritik bir galibiyet aldı dün.
Süper Lig’in 2019-2024 yılları arasında takım sayıları sırasıyla şöyle: 18, 21, 20, 19, 20... Böylece beş yıl içinde beş farklı takım sayısıyla oynanmış olacak Süper Lig. 150 yıllık futbol tarihinde dünya üzerinde bir örneği daha olduğunu sanmıyorum bu durumun. Ayrıca geçenlerde ufak bir araştırma yapmıştım, yine yeryüzünde bizden başka takım miktarı ‘tek sayı’ olan başka bir üst lig yok.
‘TEK SAYI’ GARABETi
Gelecek sezon itibariyle sanırım bu ‘tek sayı’ garabetinden kurtuluyoruz. 2023-24’te Süper Lig 20 takımla oynanacak. Ancak benim esas merak ettiğim konu şu:
2024-25 sezonunda ligdeki takım sayısı ne olacak? 20 mi? Yoksa takım sayısını teker teker düşürme bahanesiyle yine 19’lu bir sezon mu oynanacak? Bir takımın ‘bay’ geçtiği bu 19 takımlı model, sporseverler için kâbus gibi bence. TFF’nin 2023-24 sezonunda Süper Lig’den 5 takım düşürmesi ve tekrar acilen 18’li modele dönmesi gerekiyor.
BELÇiKA GiBi YAPMALIYIZ
Takım sayısının 19-20-21’lerde dolaşması sadece kantitatif değil, kalitatif sorunlara da yol açıyor Türk futbolunda... İstanbulspor, Giresunspor, Ümraniye gibi takımların kadrolarının TFF 1. Lig’de bile şampiyonluğa oynayacağı şüpheliyken Süper Lig’de yarışıyor bu ekipler. Üstelik bu takımlardan en az birisi de ligde kalacak haliyle. Bu sezon Avrupa kupalarında çok iyi işler yapan ve sekizinci basamağa kadar tırmanan Belçika Ligi, yeni sezonda takım sayısını 18’den 16’ya düşürüyor. Çünkü daha rekabetçi, daha yoğun bir turnuva istiyor Belçika Futbol Federasyonu.
İTiŞ KAKIŞ VE KAOS
Belki bu sezonun sonunda ligde kalacak İstanbulspor, dün daha ilk devrenin sonlarında mağlup duruma düştü ama ikinci yarıda hemen hemen hiçbir şey değişmedi sahanın içinde. Özellikle 46 ile 75 arası hemen hemen hiç futbol oynanmadı, garip bir orta saha mücadelesi, itiş kakış-kaos dışında hiçbir şey izlemedik maalesef. 75’teki kırmızı kart sonrası bile hem net pozisyonları bulan, hem de golü atan taraf Galatasaray oldu yine. Sarı kırmızılılar, UEFA Kupası zaferinin 23’üncü yıldönümünde 23’üncü şampiyonluk kupasının iki kulpundan birden tuttu böylece.
Dün Ali Sami Yen’de ilk yarı bittiğinde istatistikler şöyleydi: Galatasaray %75 topla oynamış, şutlarda 13-2, kornerlerde 5-1 üstünlük kurmuştu. Rakip ceza alanında topla buluşmada 18’e 3, hava topunda da 22’ye 5 gibi büyük farklar vardı tabelada.
Galatasaray’ın ilk devredeki bu denli güçlü istatistikler yakalamasının gerekçesi, bence lider olmalarının da ana sebebi: Ligin en iştahlı futbolunu oynuyorlar. Maçlara en yüksek viteste başlıyor ve rakiplerini atak sürekliliğiyle boğuyorlar. Dün 39’da Galatasaray’ın kazandığı bir tacın çabuk kullanılması için Okan Buruk’un öyle bir çabası vardı ki, inanılmazdı gerçekten. Hocasından oyuncusuna bir iştah abidesiydi ilk devrede Galatasaray.
SÜPER BiR DESTEK VAR
Maçın ikinci devresinde Emre Hoca oyuncu değişiklikleriyle takımını oyuna kısmen ortak etti. Serdar ve Deniz’le yakaladıkları pozisyonlar da vardı. Ancak o dakikalarda bence Galatasaray’la Fenerbahçe’yi ayıran bir başka detay devreye girdi: Stat, Galatasaray’ın adeta 12’nci oyuncusu. Sarı kırmızılılar tek farklı önde olduklarında ve biraz sallandıklarında sahada dizleri titremiyor, süper bir tribün desteği buluyorlar arkalarında.
iCARDi YiNE ÇOK ÇALIŞTI
Daha önce birkaç kez bunu yaptım ama bu sezon İcardi, kendisine özel parantezler açılmasını sık sık hak ediyor. Dün belki harika bir akşam yaşamadı ama yine çok çalıştı Arjantinli santrfor. İcardi, kasımdaki kritik Beşiktaş ve Başakşehir maçlarında devreye girmeden önce Galatasaray ligde sekizinci basamaktaydı. O iki büyük maçı adeta tek başına aldı, Galatasaray yeni yıla lider girdi, zaten bir daha da arkasına bakmadı. Arjantinli santrfor bu sezon çıktığı 21 maçta 24 gol katkısı yaptı.
BÜYÜK MAÇ OYUNCUSU
Daha da önemlisi şu: Bu 24 gol katkısının 13’ünü Fenerbahçe (1 gol, 1 asist), Beşiktaş (3 gol), Trabzonspor (1 gol, 1 asist) ve Başakşehir (3 gol, 3 asist) maçlarına sığdırdı.
Fenerbahçe’nin bu sezonunun iki perdeli geçtiğini söylemek için herhalde kâhin olmaya gerek yok: Dünya Kupası öncesi her maçta oyun üstünlüğü arayan, neticeyi iyi futbolun doğal sonucu olarak alan bir Fenerbahçe vardı. Katar sonrasıysa rakiplerinin çoğunu oyun olarak mat edemeyen, sonuçlara son dakikalarda bireysel kaliteyle giden bir Fenerbahçe...
Son bir ayda Karagümrük’ü, Ankaragücü’nü, Başakşehir’i böyle yendiler. İstanbul ve Giresun maçlarında yaşanan puan kayıpları da bence doğal. Zira Fenerbahçe artık hiçbir rakibini oyun olarak boğamıyor. Neticeleri de genelde bireysel performanslar ve son dakikalardaki kaos stratejisi belirliyor. Karagümrük, Ankaragücü ve Başakşehir’e karşı kaos sonuç getirdi. Dün getirmedi. Tüm stratejinizi buna bağlarsanız her zaman sonuç alamamanız zaten doğal.
BiR KORNER ATMAK TAM 65 SANiYE SÜRDÜ
Dünkü müsabakanın neticesinden bağımsız bir konuya değinmek istiyorum son olarak... Eğer fırsatınız varsa lütfen dün 44:20’deki korneri ve 45+3’teki taç atışını bir yerlerden bulup izleyin. 44:20’de Giresun bir köşe vuruşu kazanıyor. Önce korneri kullanmaya kimse gönüllü olmuyor. Sonra Alper atmaya gidiyor ama yardımcı hakem net bir şekilde nizami görünen topun yerini kontrol için bir durduruyor oyunu. Onun sıkıntısı geçiyor, Alper tekrar atmaya niyetleniyor, bu kez orta hakem ceza alanına doğru anlaşılmayan bir yerlere uyarıda bulunmak için kesiyor oyunu. O gösteri de bitip Alper nihayet kullandığında tabelada 45:25’i görüyoruz. 65 saniyede kullanılamıyor bir korner.
DURAN TOP SEREMONiLERi
Ardından ilk yarının sonunda 47:55’te bir taç atışı kazanıyor Giresun. Sainz atacak gibi tutuyor topu elinde. Dönüyor dolaşıyor, 25 saniye sonra yanına gelen Alper’e bırakıyor topu. Hakem de Giresun’un tacı atmaya niyeti olmadığını görünce o noktada bitiriyor ilk yarıyı. Rakip yarı sahadaki taç fırsatını değerlendirmeyen Giresun’un o dakikada 1-0 mağlup olduğunu da hatırlatayım.
Maalesef Süper Lig’de artık hiçkimse bu duran top seremonilerinden rahatsız olmuyor. Bir kornerde hatta bir taçta dahi dinlenmeyi tercih ediyor herkes.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/6JiVNgarE8I" title="Son hafta yabancı hakem gelsin | Gedson, hep böyle oynasa şampiyon yapardı | Arda Turan başaracak" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>