Süper Lig’de peş peşe beş sezonun 18, 21, 20, 19 ve 20 takımla oynanıyor olması büyük bir kâbus. İddia ediyorum, 150 yıllık profesyonel futbol tarihinde dünya üzerinde tek bir lig yoktur ki peş peşe beş sezonu farklı takım sayısıyla oynasın! Bu yıl her hafta bir takımın bay geçiyor olması, müsabaka sayısının eşitsizliği sporseverler için felaket bir duyguydu gerçekten. Umarım önümüzdeki sezonu 20 ile tamamlayıp, bir sonraki yıl 18’e düşer ve bir daha oynammayız takım sayısıyla.
Antalya ve Kayseri'nin son 5 hafta galibiyetleri yok ama hedefe ulaştılar
19 takımlı bu garip sezon da bir de büyük felaket yaşayıp sadece 2 ekibin düştüğü modele dönünce orta sınıf daha da fazla ciddiyet kaybetti. Ligin son 5 haftasında Antalya ve Kayseri’nin galibiyetleri yok. Konya, Sivas ve Alanya’nınsa birer galibiyetleri var ve hepsi birden hedefine ulaştı bu takımların. Bir ligde bu kadar fazla hedefsiz takım olması, turnuvanın kalitesini çok aşağı çekiyor haliyle.
Neyse ki Süper Lig’de sezon tümüyle olumsuzluklardan ibaret değil. Futbolcuların değil, teknik adamların yıldızlaştığı bir sezonu geride bıraktık ligde. Okan Buruk, Şenol Güneş gibi olağan şüphelilerin yanı sıra Vincenzo Montella, Andrea Pirlo ve Çağdaş Atan’ın takımları da iyi sinyaller verdiler sezon genelinde.
Trabzon'a Gedson ve Oliveira tarzınca oyuncu gerekiyor
Süper Lig’in bir önceki şampiyonu Trabzonspor son derece karmaşık bir sezonu geride bıraktı, 2 farklı başkan ve 3 farklı teknik adamla geçirdiler 2022-23’ü. Sezonun son bölümünde göreve gelen Nenad Bjelica’nın da Vincenzo Montella ve Andrea Pirlo gibi göze hoş gelen oyun sinyalleri verdiğini söyleyebiliriz rahatlıkla. Bjelica, Ankaragücü ve Fenerbahçe maçlarında üçlü savunma denedi ama Edin Visca’nın sağ kanat bekte oynadığı model işlevsiz görününce tekrar dörtlüye döndü Hırvat Hoca.
4-2-3-1 devam edecek
Vodafone Park’ta üç perdeli bir oyun sahnelendi bu sene. Birinci perde çok tatsızdı, kariyeri orta sınıf takımları disip line etmek ve yukarı tırmandırmakla geçen bir teknik adama hiç alışık olmadığı bir dev kulübün anahtarları teslim edildi. O da iyi niyetle bildik lerini sahaya adapte etmeye çalıştı ama onun bil gisiyle kulübün genetiği ve hedefleri uyumsuzdu.
Valerien Ismael, topla çok oynama derdi olmayan, dominasyon hedeflemeyen, rakip kaleye örerek değil hep uçarak gitmek isteyen bir Beşiktaş hayali kurdu. Bu elbise, Süper Lig’in 65 yıllık devine uymuyordu haliyle. Çünkü Süper Lig’de 19 takımın 12-13’ü zaten Ismael’in stratejisiyle oynuyor! Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş’ın farklı bir şeyler yapmaları gerekiyor çoğunlukla.
ISMAEL DÖNEMİNİN KAYIPLARI CENK, MERT VE REDMOND KAZANILDI
Beşiktaş yönetimi Ismael’de gereğinden fazla ısrar etti ama en nihayetinde anahtarları klasik bir büyük takım hocası olan Güneş’e teslim ederek ikinci perdeyi başlattı Vodafone Park’ta. Bu perdede Şenol Güneş takımı eski alışkanlıklarından kurtarmak için çaba sarf ederek başladı işe. Ekim sonundan Şubat sonuna kadarki dört aylık bu süreçte Beşiktaş pragmatik takım hüviyetinden dominant oyuna döndü. Saha içinde 1-0’ı arayan-koruyan değil, ikiyi-üçü deneyen bir takım vardı artık. Bu arada Ismael döneminde kayıpları oynayan Cenk Tosun, Redmond ve Mert Günok gibi üç kritik adam kazanıldı bu perdede.
ARA TRANSFERDE KATTIĞI 5 İSİMDEN MAKSİMUM VERİM ALDI
Şenol Güneş yönetimindeki üçüncü ve son perdedeyse Beşiktaş, Mart-Haziran dönemini adeta bir fırtına gibi eserek tamamladı. Güneş, kış transfer döneminde takıma kattığı 5 adamdan bu dönemde maksimum verim almayı başardı. Aboubakar, Amir ve Colley direkt oynarken, Onur ve Maxim de kadroya derinlik kattılar.
Beşiktaş, Mart’ta üçte üç, Nisan’da beşte dört, Mayıs-Haziran’da da dörtte üç yaparak son üç buçuk ayı namağlup tamamladı. Bu dönem de şampiyon Galatasaray’ı, Fenerbahçe’yi ve Başakşehir’i ikişer, Adana Demir’i üç farkla mağlup ederek büyük maçlarda tulum çıkardı siyah-beyazlılar.
Fenerbahçe bu sezon 34’ü Süper Lig’de, 14’ü Avrupa’da, 6’sı da Türkiye Kupası’nda olmak üzere 54 resmi müsabakaya çıktı. Bu 54 resmi müsabakadaki performansı tam ortadan (sezonun 27’nci maçı olan 24 Aralık’taki Trabzonspor karşılaşmasına bir işaret koyarak) ikiye ayrılabiliriz. 2022 Dünya Kupası arasına kadar 13’ü ligde, 12’si de Avrupa’da 25 resmi müsabakaya çıkan Fenerbahçe bu süreçte çok umut vaat eden bir futbol ortaya koymuş, her iki cephede de araya lider olarak girmişti.
iDEAL 11’i DEĞiL iDEAL 25’i VARDI
O tarihe kadar takımın ortalama pozisyonu oldukça öndeydi, stoperler maçın büyük bölümünü rakip yarı alanda geçiriyorlardı. Maçın birinci dakikasından itibaren güçlü bir pres yapılıyordu. Takımın ideal bir formasyonu yoktu, üçlü de dörtlü de tercih edilse bir oyun standardı yakalanmıştı. Takımın ideal 11’i de yoktu, ideal 25’i vardı sanki. Jesus hemen her maçta rotasyon uyguluyor ve tüm oyuncularını as gibi hissettirmeyi başarıyordu. Stoperler öyle öne çıkıyorlardı ki Jesus’un en çok eleştirildiği konu, rakiplerinin koşucu oyuncularının savunma arkasında buldukları büyük boşluklardı.
JESUS’A NE OLDUYSA DÜNYA KUPASI ARASINDA OLDU, BAZI OYUNCULARI UNUTTU
Ne olduysa Dünya Kupası arasında oldu, o arada Jesus gitti, ikizi geldi sanki Türkiye’ye! Ocak-şubat-mart döneminde bazı oyuncuları adeta evde unuttu Portekizli Hoca. Arda Güler’in mart ayına kadar ligde ilk 11’de oynadığı maç sayısı sadece 1’di.
Mart ayına kadar ligde aldığı dakikalar sırayla şöyleydi: 0-21-0-0-1-8-0-0-1-0-0-0-3- 0-0-0-0-7-0-71-13-22...
ZAJC EYLÜLDE HiÇ OYNAMADI
2021-22 sezonunda Fenerbahçe formasıyla 41 maça çıkıp 9 gol-2 asist yapan Zajc da Jesus’la kayboldu adeta. Jesus, Sloven futbolcuya eylülde dakika vermedi.
Galatasaray’ı bu yıl 88 puanla şampiyonluğa götüren unsurları 3 ana maddede toparlayabiliriz: İsabetli transfer politikası, teknik direktör Okan Buruk’un yıldız idare becerisi ve başta Icardi olmak üzere 4-5 büyük futbolcunun istikrarlı ve tavizsiz oyunları.
KADRO ÇOK DEĞiŞTi
Galatasaray’ın ligi 13. bitiren 2021-22 kadrosu ile 2022-23’ün şampiyonu arasında nasıl bir fark oluştuğunu anlamak için sanırım şu örnek yararlı olabilir: Sarı kırmızılıların geçen sezon ligde-Avrupa’da üçlü merkez orta sahada dakika verdiği oyuncular Berkan Kutlu, Taylan Antalyalı, Cicaldau, Morutan, Pulgar, Ömer Bayram, Arda, Alpaslan, Assunçao, Aytaç Kara, Emre Akbaba, Emre Kılınç ve Feghouli’ydi.
13 OYUNCUDAN SADECE BERKAN KALDI
Bu 13 oyuncudan Berkan dışında 12’siyle çeşitli biçimlerde yollar ayrıldı. Futbolu bırakanlar, ikinci ligin yolunu tutanlar oldu bu listeden. Galatasaray’ın 22-23 orta saha rotasyonu ise şu oyunculardan oluştu: Lucas Torreira, Berkan, Sergio Oliveira, Midtsjö, Dries Mertens ve Juan Mata... Galatasaray’ın bu sezon kulübesini oluşturan orta saha üçlüsü (Berkan Kutlu, Fredrik Midtsjö ve Juan Mata) muhtemelen geçen sezonun büyük bölümünde ilk 11’de çıkabilirlerdi. Orta sahadaki bu kalite farkı, zaten Galatasaray oyunundaki değişimin de anahtarıydı.
OKAN BURUK TIRNAKLARIYLA KAZIYARAK GALATASARAY’A GELDi VE ŞAMPiYON YAPTI
Galatasaray bu sezona 20 oyuncu gönderip, 13 futbolcu transfer ederek başladı ki böyle sert bir dönüşümün altından kalkabilmek için takımınızın güçlü bir lidere ihtiyacı olduğu açık. Okan Buruk’un bence akranı olan birçok teknik direktörden farkı, hiçbir görevi otomatik elde etmemesi. Her bir göreve tırnaklarıyla kazıyarak ulaşması.
Guardiola’ya 38 yaşında Barcelona’nın anahtarları teslim edildi mesela. Mustafa Denizli 38 yaşında Galatasaray’ın, Emre Belözoğlu 40 yaşında Fenerbahçe’nin, Pirlo 41 yaşında Juventus’un, Zidane 43’ünde Real Madrid’in başına geçti. Hiçbir üst düzey teknik adamlık deneyimleri olmadan üstelik.
Türk takımları, bu sezon Avrupa kupalarında saygıdeğer performanslar gösterdiler. Dört takımımız birden Şubat’ı gördü, üç temsilcimiz son 16 turu oynadılar. Beş temsilcimiz toplam 59 puan topladılar, kıtanın en iyi dokuzuncu performansına imza attılar. Bu performans da bizi zaten 20’nci basamaktan 12’nci sıraya kadar tırmandırdı.
2009’DAN BERi iLK KEZ
Ancak bu puanlar bize 2024-25 Avrupa sezonu için katkı sağlayacak. Bu sezonsa maalesef yalnızca 4 takımla varız kupalarda. Cebelitarık’la, Malta’yla, Faroe Adaları’yla aynı sayıda takım gönderiyoruz bu sene Avrupa’ya. 2009’dan beri Türk futbolu her sezon Avrupa’da 5 temsilciyle yarışmıştı. Tam 14 yıl sonra maalesef bir ilk bu. Bu yıl 1 takımımız Şampiyonlar Ligi’nde, 3 temsilcimiz de Konferans Ligi’nde mücadele edecekler. Ve her biri gruplara kalabilmek için tam üçer ön eleme turu oynayacaklar.
Avrupa’ya yalnızca 4 takım gönderebildiğimiz için Adana Demirspor ve Başakşehir’den yalnızca biri Konferans Ligi bileti alabileceklerdi. Dünkü kupa finalinin neticesiyle o bilet Adana Demirspor’un oldu. Neyse ki 2024-25’te yeniden 5 takımla temsil edileceğiz Avrupa’da.
PRES GÖRÜNCE SIKINTI YAŞADILAR
Türkiye’yi 2023-24’te Konferans Ligi’nde temsil edecek takımlarımızdan Fenerbahçe, dün santradan itibaren iştahlı, arzulu ve presli oyunuyla maçın fişini 30’uncu dakikada çekmişti zaten. Başakşehir bu sene zaman zaman güçlü prese karşı benzer sıkıntılar yaşadı: Pres görünce geride geveliyor, geveliyor, geveliyorlar. Sonunda topu kalecilerine veriyor ve onun attığı uzun toplara umut bağlıyorlar.
Dün Muhammet’in uzun toplarında Keny de sıklıkla ofsaytta kalınca Başakşehir ilk yarıda hiçbir varlık gösteremedi sahada. Üç oyuncu değişikliği sonrası Başakşehir daha dirençliydi ama maç fiilen bitmişti 30’uncu dakikada.
MANŞETTE BATSHUAYi VARDI
1- Süper Lig tarihinin 65. sezonunun satırbaşları nelerdi?
2- Bu sezonu on sene sonra hangi detaylarıyla ya da olaylarıyla hatırlayacağız?
3- Üç büyük takımın birden 79 puan barajının üstüne çıkmaları onların yüksek performanslarından mı, yoksa ligin orta sınıfının yetersiz olduğu bir sezon muydu?
4- Avrupa’daki dört temsilcimiz, üçer ön eleme turu oynamaya hazır görünüyorlar mı?
5- Lig tarihinin en iyi 5. puan ortalamasıyla büyük bir zafer elde eden G.Saray, Şampiyonlar Ligi gruplarına ulaşabilecek mi?
6- F.bahçe’nin sorunu teknik adam konsantrasyonu mu yoksa kadro dengesizliği miydi?
7- Beşiktaş’ın son 3 aydaki çizgisini 2023-24’e yansıtması için hangi rötuşlara ihtiyacı var?
8- Trabzon hem maaş bütçesine 20 milyon eurolar seviyesine indirip hem de ligdeki basamağını değiştirebilecek mi?
Messi, Katar’da Dünya Kupası’nı kaldırarak büyük bir tartışmayı da bitirmişti aslında. Arjantinli on numaranın tüm zamanların en iyisi ilan edilmesi için madalya kabinindeki tek eksiği Dünya Kupası idi. Onu tamamladı ve artık resmen tarihin en iyisi oldu Messi. Pep Guardiola’nın da tüm zamanların en iyisi unvanını alması için tek eksiği City ile bir Şampiyonlar Ligi madalyasıydı. Şu anda tarihte iki farklı kulüple üçleme yapan tek adam Guardiola. Son 15 seneye 11 lig, 3 Şampiyonlar Ligi kupası sığdırdı. Henry onu tüm zamanların en iyisi ilan ederken, futbolu en fazla hayal eden adam olarak tanımladı.
BU KUPAYI ÇOKTAN HAK ETMiŞTi
Dani Alves onun için üçüncü kattan atlayacağını, Fernandinho onunla tanışana kadar sahada olup biteni anlamadığını söyledi. Birçoklarına göre futbolu değiştirdi; Arteta, Ten Hag, De Zerbi, Xavi gibi sayısız hocaya ilham verdi. Dün gece belki ilham veren bir oyun yoktu sahada. Ama çok uzun süredir hak ettiği kupayı bir biçimde almayı bildi Pep. Avrupa’nın zirve turnuvası otuz sene önce Şampiyonlar Ligi formatına döndüğünden beri tüm finalleri izledim. Finaller bazen böyledir, bir takımın proaktif olduğu, diğerinin pragmatik oyunu tercih ettiği maçların sayısı hiç de az olmadı bu 30 yılda...
iNTER HEP FIRSAT KOLLADI
93’te Milan Marsilya karşısına çıkarken mutlak favoriydi. Bir duran topta Boli’nin kafa golüyle Marsilya yapmıştı sürprizi. 2002’de Real Madrid Leverkusen’la, 2011’de Barcelona Manchester’la, 2019’da Liverpool Tottenham’la oynadığında da tek taraflı müsabakalar izledik. Dün de 25’inci dakikadan Rodri’nin golüne kadar tablo benzerdi: City sürekli arayan, atak sürekliliği sağlayan, İnter’se karşılayan ve fırsat kollayandı çoğunlukla. Teknik adamlık kariyeri boyunca geleneksel pozisyon tanımlarıyla savaşan Pep’e en nihayetinde kupayı, tutucu ön libero tanımından çıkardığı Rodri getirdi. Tüm zamanların en iyisine kesinlikle yakıştı bu madalya.
PEP-VALDES TOPLANTISI
2008’de henüz 37 yaşında Barcelona’nın başına geçen Pep Guardiola, kalecisi Valdes’le bir toplantı yapar ve tahtaya iki stoperin yerini çizer. “Top sendeyken stoperlerin burada olmasını ve senin oyun kurmanı istiyorum” der Valdes’e. İspanyol kaleci bunun bir şaka olduğunu düşünür ve “Bunun için stoperleri de ikna etmen gerekecek” der Pep’e. Pep o günden beri sadece stoperlerini değil, herkesi ikna etti hayalini kurduğu oyuna. Farkı da böyle yarattı zaten.
<iframe width="760" height="480" src="https://www.youtube.com/embed/tvyytznAt1g" title="Icardi'den sonra Firmino, asitsiz kola gibi | İsmail Yüksek & 'Şampiyonluğu siz mi hak ettiniz?" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Galatasaray, Fenerbahçe’yi bu sezon iki kere yendi. Lâkin 10 kez oynasalar, 10 kez de yenebilirdi bu görüntüye bakılırsa! İlk maçta Torreira-icardi’siz başlayarak yenmişlerdi Fenerbahçe’yi. Dün de Oliveira-Mertens’siz yendiler. Mesele sadece oyuncu kalitesi ya da attıkları goller değil. Dün neredeyse tüm ikili mücadeleleri kazandılar, bütün sahipsiz toplarda Galatasaraylılar vardı. Galatasaray bu sezon adeta bir mantalite canavarı. Ve şimdiden beni 25 Temmuz’da başlayacak Şampiyonlar Ligi ön elemeleri için umutlandırıyorlar.
OLAĞANÜSTÜ BiR SEViYE
G.Saray’ın 36 maç-88 puanla tutturduğu 2,45’lik puan ortalaması, lig tarihinde sadece birkaç kez ulaşılabilmiş çok yüksek bir çıta. Okan Buruk’un yakaladığı seviye, Denizli’nin rekortmen, Gordon’un namağlup, Veselinovic’in 103 gollü sezonları seviyesi. Üstelik böyle bir seviyeye, ezeli rakipleri kötüyken değil, F.Bahçe ve Beşiktaş da yarışın içindeyken ulaştılar.
36 YILLIK 3 PUANLI LiGDE BiR iLK
Eğer Fenerbahçe ve Beşiktaş bu sezonu 80’er puanla bitirirlerse, ikisi de 2,22’lik ortalama tutturmuş oluyorlar. Ki 36 senelik üç puanlı lig tarihimizde üç İstanbul büyüğünün birden 2,2’yi geçtiği tek sezon bu. Fenerbahçe ve Beşiktaş bu ortalamayla son 36 yılın 12’sinde şampiyon olabilirlerdi. Bu yıl Galatasaray öyle bir noktaya taşıdı ki çıtayı, ancak ikincilik için yarışabildi ezeli rakipleri.
OKAN BURUK iÇiN GURUR KAYNAĞI
Dün Fenerbahçe’nin lig ikinciliğini garantilemek için 1 puana ihtiyacı varken, Galatasaraylılar’sa yalnızca tatil için gün sayarken sarı kırmızılıların olağanüstü iştahlı olmaları, her topu ısırmaları herhalde Okan Buruk için çok büyük bir gurur kaynağıdır. Bu kadar starı olan bir takımda böyle ciddi bir rekabet yaratması inanılmaz.
DEVLER LiGi’NE ÇOK YAKIŞACAK