F.Bahçe’nin ligin ilk yarısında önde kazanıp attığı gol sayısı 14. 2. yarıdaysa sadece 1... İsmail Kartal’ın takımını derbide tekrar ligin ilk yarısındaki ayarlara döndürmesi gerekiyor. Beşiktaş’ın kupadaki Ankaragücü maçında iki devredeki iştah seviyesi, siyahla beyaz kadar farklıydı. Kadıköy’de de sahada hangi Beşiktaş olacak kestirmek güç gerçekten.
1- Süper Lig’de sezonun en kritik derbilerinden biri bugün Kadıköy’de oynanacak. Nasıl geçeceğini düşünüyorsunuz derbinin? Sporseverleri tatmin edecek bir futbol çıkacak mı sizce?
Eğer teknoloji o seviyelere gelebilmiş olsaydı, sahanın 50 farklı noktasına birer “iştahmetre” koymak isterdim derbi sırasında! Zira bu derbi öncesinde bilemediğimiz, ölçemediğimiz, hatta tarif edemediğimiz değişken o. Beşiktaş’ın zaten mental seviyesi sezon boyunca hep inişli çıkışlıydı. Örneğin Antalyaspor maçının ilk yarısındaki Beşiktaş futbolu küme düşebilir dersiniz ama ikinci devrede sahada bir şampiyonluk adayı performansı vardı. Kupadaki Ankaragücü karşılaşmasında da iki devredeki iştah seviyesi, siyahla beyaz kadar farklıydı. Kadıköy’de de sahada hangi Beşiktaş olacak kestirmek güç gerçekten.
F.BAHÇE’DE SON BiR AYDA DALGALANMALAR ARTTI
Fenerbahçe’de de özellikle son bir ayda maç içi dalgalanmalar arttı. Olympiakos maçının ilk yarım saatindeki iştahlı oyunla son bölümdeki jogging temposu, iki farklı müsabaka gibiydi adeta. Ali Koç yönetiminin Süper Kupa maçı öncesi yarattığı toz bulutu, kendi futbolcularının da görüşünü kısıtladı bence. Eğer Fenerbahçe yöneticileri bu kadar çok ön plana çıkıp, bu kadar çok konuşma sevdalısı olmasalardı, futbolcularının 2024 çizgisi, 2023’ün altında kalmazdı bence. Yeni yıla Fenerbahçe, Galatasaray’ın 2 puan önünde girmişti; şimdi 4 puan gerideler. Bir ara 14’e çıkardıkları averaj farkı da şu anda 1... Belli ki Ali Koç’un 6 saatlik konuşmalarıyla kazanılmıyor puanlar. Futbolcuların emeğiyle kazanılıyor.
BEŞiKTAŞ’IN EN ÖNEMLi SiLAHI GEDSON-MUCi
2- Beşiktaş bu sezonki altıncı teknik sorumlusu yönetiminde çıkıyor derbiye. Hedeflerinde bir Türkiye Kupası, bir de Süper Lig üçüncülüğü var. Sizce derbide nasıl bir Beşiktaş izleyeceğiz?
Fenerbahçe bu sezon Beşiktaş’tan 35 puan fazla topladı, 43 gol fazla attı. İlk devrede de İnönü’de sürklase etmişti rakibini. Bu müsabakada da Fenerbahçe’nin proaktif, Beşiktaş’ın reaktif olacağını tahmin etmek, sanırım büyük bir kehanet sayılmaz. Beşiktaş, Colley başta olmak üzere sezon boyunca kornerlerden tehditkâr bir takımdı. Ancak Fenerbahçe’nin tüm sezon köşe vuruşlarından yediği gol sayısı yalnızca 1 (O da Porozo’dan).
1- Fenerbahçe Türkiye Kupası’ndan ve Konferans Ligi’nden elendi. Süper Kupa maçına çıkmadı. Ligde de artık 4 puan geride. Fenerbahçe için bu yıl kayıp bir sezon mudur artık? ASLINDA oldukça komplike bir konu bu. Bu sene City, Liverpool ve Arsenal’dan sadece biri şampiyon olacak, biri ligi ikinci, biri de üçüncü bitirecek. Avrupa’da da yoklar. Sizce başarısızlar mı? Arteta veya Pep’ten şampiyon olamayan kovulacak mı? Hayır. Klopp kendi isteğiyle ayrılmasa kimse onu gönderir miydi? Göndermezdi. Çünkü bu kulüpler sadece küçük resme değil, büyük resme bakıyorlar. Gelişimi değerlendiriyorlar.
BÜYÜK RESME BAKABiLMEK
Muhtemelen Galatasaray da bu sezon şampiyon olamasa dahi Okan Buruk’la devam edecek. Çünkü sakinler, büyük resme bakıyorlar, takımdaki olumlu çizgiyi, ivmeyi, gelişimi görüyorlar. Fenerbahçe ise adeta kendi kendini imha edebilen bir camia! Ali Koç yıl boyunca kendi söylemleriyle kendini de, takımı da, kulübü de öyle bir baskı altına aldı ki tüm taraftarını şampiyon olamazlarsa Dünya’nın sonunun geleceğine, yerin-göğün yarılacağın filan inandırdı neredeyse!
2- ALi KOÇ 5 SAAT KONUŞUNCA TAKIM 3 PUAN KAZANMIYOR
Peki Ali Koç’un haksızlığa uğradıklarıyla ilgili söylemleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Gelinen noktada bunun rolü ne boyutta?
Fenerbahçe’nin bugün içinde bulunduğu kaotik durumun sorumlusu Ali Koç ve Fenerbahçe yönetimidir. Ali Koç takımının, sporcusunun emeğini geri plana atarak tamamen saha dışı kavgasına odaklanmıştır. Bu kavgasında haksızdır-haklıdır bu başka bir mesele.
Ancak futbol saha içinde oynanan bir oyun. Ali Koç kürsüde 5 saat konuşunca Fenerbahçe’nin hanesine 3 puan yazılmıyor. Futbolcuların emeğiyle alınıyor o 3 puan...
Ligin bitimine 10 hafta kala, Fenerbahçe 10 maçını da kazansa diğer müsabakaların sonuçlarına bakmaksızın şampiyon olabildiği halde, Ali Koç “Ben olduğum sürece Fenerbahçe’yi şampiyon yapmayacaklar” dedi televizyonda. Bu ne anlama geliyor, Fenerbahçe kalan 10 maçının 10’unu da kazanamayacak mı demek istedi başkan? Dünyada başka bir örneği var mı acaba bunun?
Sivas, büyükler için ligin zorlu sınavlarından. Geçen hafta Trabzonspor’la oynadıkları maçı izleyenler zaten Sivasspor’un dünkü stratejisini öngörmüşlerdir. Beş artı dört kişi, dokuzlu bir blokla doğru duruyorlar, kolay kolay pozisyonlarını yitirmiyorlar. Bordo-mavililer geçtiğimiz hafta topa yüz 71’le sahip olmalarına rağmen bu direnci kıramamışlardı. Sivas’ın diğer Anadolu takımlarından farkı, kuş sürüsü misali bir bütünlük içinde hareket etmeleri.
Ve temaslı oynamalarına rağmen kolay faule başvurmamaları. Dün ilk 45 dakikanın sonundaki faul sayıları fantastik: Fenerbahçeliler 6 kez faul yaparken, Sivas’ın faul sayısı 0’dı ilk yarıda.
BENZER STRATEJi
Sivas, ligde hem Galatasaray, hem de Fenerbahçe’ye puan kaybettirebilen tek takım. Benzer stratejiyle Beşiktaş ve Trabzon’a karşı da duvar örüp yendiler her iki ekibi. Ancak ben Fenerbahçe’nin esas probleminin son 1-2 aydaki momentum kaybı olduğunu düşünüyorum.
Ben bir Türk sporsever olarak hâlâ Fenerbahçe’nin Olympiakos deplasmanında maça Fred-İsmail-Ferdi’siz başlamasına ve rövanşta Fred-İrfan-Dzeko’nun erken çıkarılmasına anlam veremiyorum mesela. Ali Koç’un Avrupa’da final oynamış başkan, İsmail Kartal’ın finalist teknik adam apoletlerini takmak varken konsantrasyonlarının Sivasspor ya da Karagümrük olmasına inanamıyorum. Zaten Fred de perşembe akşamı oyundan çıkarılırken inanamamıştı bu vizyonsuzluğa. Zico, 2008’de Devler Ligi çeyrek final ilk maçı öncesi soyunma odasına girdiğinde “kupa için beş maçımız kaldı çocuklar” demiş Fenerbahçeli sporculara. İsmail Kartal’sa Fred’e saha kenarında bir Avrupa kupası hedeflemek yerine neden onu Sivas’a saklamak istediğini anlatıyordu!
ViZYON SiVAS MAÇI
Ben Fenerbahçeli futbolcuların Urfa’daki Süper Kupa’yı oynamak istediklerine, Konferans Ligi’nde de yarı finale çıkmayı hedeflediklerine eminim. Ancak Ali Koç ve İsmail Kartal’ın vizyonları Sivas’ta kazanmakla sınırlıydı belli ki. Süper Kupa’ya çıkmayayım, Olympiakos’a rotasyon yapayım derken momentum kaybetti Fenerbahçe takımı. Ve o dar vizyonun sonucudur bence sarı-lacivertlilerin şu an içinde bulunduğu durum.
Pendikspor, Ivo Vieira döneminde bir sporsever için daha fazla seyretmeye değer bir takımdı. Topu talep ediyorlardı, büyük takım davranışı gösteriyor, iyi oyunla kazanmaya çalışıyorlardı puanları. Zaten Pendikspor’un bu sezon hanesinde yazan 30 puanın 22’sini Vieira kazandı; hem de Beşiktaş, Kasımpaşa, Adana Demir ve Samsun gibi iyi takımları yenerek... Ligin devre arasında Thiam ve Umut transferleri yapılınca takımını 4-4-2 oynatmaya başladı, üstelik genç Erencan’ı da kesmedi. Vieira’lı 19 müsabakada 6 galibiyeti var Pendik’in. Vieira’sız 14 maçtaysa tek bir galibiyetleri var (İstanbulspor’a karşı 90+7’de geldi o da). Vieira’yı kim beğenmeyip gönderdiyse o çok iyi anlıyor belli ki futboldan!
ÜZÜLMEZ’iN ÖNCELiĞi MÜCADELE
İbrahim Üzülmez’inse önceliği mücadele. Pendik’i sert ve temaslı oynayan bir takıma dönüştürdü. Dün de maça temaslı başladılar, Galatasaray’ı 30 dakika boyunca yıprattılar ikili mücadelelerde. Ancak 30’da bir uluslararası yıldız girdi devreye: Mauro İcardi... Galatasaray’ın ikinci-üçüncü bölge geçişinde sıkıntı yaşadığını görünce derine gelerek oynamaya başladı Arjantinli. 30’la 40 arası Galatasaray’ın maçta üstünlük kurma ve hatta fişi çekme sebebi, İcardi’nin santrfor rahatlığını bozup, derinde oyun kurucu rolüne bürünmesi.
67 MAÇTA 70 GOLE KATKI YAPTI
Maçın ilk golünü o attı ama öncesinde pozisyonu orta sahadan hazırlayan da kendisiydi. İkinci golde de korneri kazandıran yine İcardi idi. Eğer yanlış hesaplamıyorsam, İcardi’nin Galatasaray’la iki sezonda 67 resmi maçta toplam 70 gol katkısı oldu (50 gol, 20 asist). Bu istatistik, Hagi seviyesi-Alex seviyesi. İcardi’nin Galatasaray’la 3 yıl daha kontratı olduğu ve enerjisini ekonomik kullanmayı çok iyi bildiği hesaba katılırsa, Arjantinli’nin beş senenin sonunda Türk futbolunda Hagi ya da Alex gibi müstesna bir yer edinmesi olası.
Hep söylerim, Türk futbolunda 90’lar Hagi’nin yıllarıydı. 2000’ler Alex’in. İcardi bu performans seviyesini korur ve Galatasaray’la mevcut kontratını tamamlarsa, 2020’leri de İcardi seneleri olarak anmamız hiç uzak bir ihtimal değil.
Olympiakos’la Fenerbahçe kalite olarak birbirinden olağanüstü uzak takımlar değil. Evet, sarı lacivertli kadro belki birkaç tık daha kaliteli ama arada bir sınıf farkı var diyemeyiz. Yani Olympiakos rotasyonlu bir kadroyla Fenerbahçe’yi geçemeyeceği gibi, temsilcimizin de as/yedek karışımı kadrosu Yunan ekibini eleyemez. Bence bu turun sonucunu zaten kalite farkı değil, iştah ve niyet farkı belirledi.
1- ALi KOÇ’UN GÜNDEMi SÜPER KUPA
Fenerbahçe Kulübü, ilk günden beri Avrupa Konferans Ligi çeyrek finalinden çok Süper Kupa kurgusuna ve lige odaklı göründü. Ben futbolcuların önceliğinin bu olduğunu düşünmüyorum, onlar hem Süper Kupa finalini oynamak hem de Avrupa’da devam etmek istiyorlardı. Ancak başkan Ali Koç başta olmak üzere Fenerbahçe yönetimi, kulübün gündemini maalesef saha içinden çok saha dışına kanalize etti.
2- KARAGÜMRÜK-SiVASSPOR HATTI
Olympiakos'la oynanan ilk maça İsmail Kartal’ın Fred-İsmail-Ferdi’siz başlaması da konsantrasyonun nerede olduğunun kanıtı. Olympiakos maça en güçlü kadrosuyla ve yüzde yüzle çıkmış. Kartal’sa kadrosunu ekonomik kullanmaktan ve Karagümrük maçından bahsediyor! Benzer bir durum İstanbul’daki rövanşta da yaşandı, normal sürenin sonlarına doğru oyundan çıkan üç star oyuncu da mutsuzdu. Fred adeta gözleriyle yalvarıyordu yarı finale çıkmak için. Ama Kartal’ın aklının bir kısmı maalesef Sivas’taydı.
3- OLYMPiAKOS’UN FANTASTiK TAKViMi
Fenerbahçe’nin takvimine değinmişken, Olympiakos’unkine de değinmek gerek. Yani Mendilibar’ın hangi koşullarda önceliği Avrupa’ydı, onu da bir hatırlamak lazım. Olympiakos, Yunan Ligi’nde liderin sadece 3 puan gerisinde şampiyonluk yarışı veriyor. Mendilibar iki ay önce göreve geldi. Bu iki ayda 6 Avrupa maçına çıktı. Ligde de PAOK, Panathinaikos ve AEK ile karşılaştı. Önlerinde Aston Villa ve PAOK’la iki, Panathinaikos ve AEK’le birer maç daha var. Yani üç ay içinde 8 Avrupa maçı, 7 de derbi oynamış olacaklar. Ama hâlâ Fenerbahçe maçına yüzde yüz konsantre durumdaydılar. As kadroyla çıktılar. 120 dakika savaştılar.
30 YAŞIN ALTINDAKi TÜRKLER SADECE BiR KEZ AVRUPA YARI FiNALi GÖRDÜ
Fenerbahçe-Olympiakos eşleşmesini ilk 60, sonraki 120 ve uzatmalardaki 30 dakika olarak üç parçada ele almamız gerek. Pire’deki ilk 60 dakikada sahada adeta tek bir takım vardı, o da Olympiakos’tu. Kartal’ın Fred-İsmail’i kulübede oturtup maça Krunic-Zajc’la girmesi, kâbus gibi bir devre oynanmasına rağmen ikinci yarıya da bu ikiliyle başlaması büyük bir hataydı. Yunanistan’da 60’ta İsmail-Fred girdikten sonra Fenerbahçe bu eşleşmeye dahil oldu adeta. Sarı-lacivertlilerin 3-0 geride başladığı, üstelik de bu dezavantajı çözmek için yalnızca 120 dakikasının olduğu bir tura dönüştü bu.
KONTROLÜ HiÇ BIRAKMADI AMA...
Ferdili-Fred’li-İsmail’li sonraki 120 dakikada iki takım vardı artık sahada. Pire’de 60’ta rüzgârı kendi lehine çeviren sarı-lacivertli temsilcimiz, dün gece normal sürenin bitimine kadar hemen hemen hiç bırakmadı kontrolü. Sebebi de basitti: Olympiakos’un oyun ve oyuncu yapısı topa muhtaç. Çift santrforla (El Kaabi ve Jovetic’le) ve iki hücumcu kanatla (Fourtounis- Masouras/Podence) oynuyorlar. Arkalarındaki Chiquinho da aslında bir on numara. Bu kaliteli ön grup, topa sahip olduğunda herkese problem çıkarabilir.
Ama meşin yuvarlağı siz talep ederseniz, siz önde baskı yaparsanız, siz cesur olursanız topsuz oyunu kusursuz oynayabilecek bir takım değil Olympiakos. Fenerbahçe dün maça as kadroyla çıktı, 90 dakika boyunca büyük takım davranışı gösterdi, topu talep etti, o yüzden de adeta 3 sayı geride başladığı eşleşmeyi uzatmalara taşımayı başardı zaten.
BiRi YA DA iKiSi KALAMAZ MIYDI?
Dün normal süre 1-0 sonuçlandıktan sonra ise apayrı bir müsabaka başladı Kadıköy’de. Sarı-lacivertliler daha yorgun gözüktüler bu son otuz dakikada. Daha kopuk bir futbol vardı sahada. Üçü de üzgün bir biçimde oyundan çıkan Dzeko, İrfan ve Fred’siz takım daha renksizdi ve Olympiakos’u ortak etti oyuna. Bu futbolcuların hiç olmazsa biri ya da ikisi acaba 120 dakikayı tamamlayamazlar mıydı? Fred’in çıkmak istemediği netti vücut dilinden. Zira onlar sahadayken hem Fenerbahçe daha iyi oynuyordu, hem de penaltılarda kalitelerine ihtiyaç duyuldu bu isimlerin.
Bundan 16 sene önce Fenerbahçe, Brezilyalı vizyoner futbol adamı Zico yönetiminde kulüp tarihindeki ilk ve son Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline çıktı. O günkü Fenerbahçe kadrosu kaliteli bir oyuncu grubuydu ama bugünkü kadar derinliği olduğunu da düşünmüyorum doğrusu. İlk 11’de Maldonadolar, Önderler, Vedersonlar, Uğurlar gayet iyi iş çıkarıyorlardı, kulübede de Semih’i, Yasin’i, Colin Kazım’ı vardı Zico’nun. Ama Brezilyalı teknik adamın vizyonu netti, Lampard’lı, Ballack’lı, Terry’li, Essien’li, Drogba’lı Chelsea’yi elemek.
KONUŞTU, TÜYLER DİKEN DİKEN OLDU
O günlerde Fenerbahçe yardımcı antrenörü olan değerli futbol adamı dostum Önder Özen’den dinlemiştim: “Zico soyunma odasına girip konuşmasını yaptığında hepimizin tüyleri diken diken olmuştu. Ben bile o anda sahaya çıkıp tutabilirdim Lampard’ı! Kendisinin futbolculuk döneminde FIFA Kulüpler Kupası finalinde Liverpool’u nasıl yendiklerini anlattı çocuklara. Ve siz de Chelsea’yi yeneceksiniz dedi”
TERİM'LE ZICO'NUN SIRRI AYNIYDI
Galatasaray, UEFA Kupası’nı kazanma yolculuğunu yaparken birçok maçta stattaydım. F.Bahçe’nin de Şampiyonlar Ligi 2008 çeyrek final maçlarını yerinde izledim. Terim’le Zico’nun sırrı aynıydı. Öncelikleri o günkü Avrupa maçıydı. Ve tüm maçları kazanmak için çıktılar. Zico’lu F.Bahçe, 2 Nisan 2008’de İstanbul’da Chelsea’yi de çok iyi bir oyunla yendi. Londra’da da maçın sonlarında biraz şanslı olsalar uzatmalara götüreceklerdi eşleşmeyi. Çünkü hedefleri buydu. Hafta sonu ligde oynayacakları Karagümrük maçını değil, Chelsea’yi elemeyi düşünüyorlardı sadece. O vizyonu da ortaya koyan adam Zico’ydu.
OLYMPIAKOS ELENMEYECEK TAKIM DEĞİL
Olympiakos, Fenerbahçe için elenmeyecek bir rakip değil. Mendilibar ilk maça son derece cesur bir 11 çıkardı: İki santrfor Jovetic-El Kaabi, iki hücumcu kanat Masouras-Fourtounis’in arkasında bir de Giresunspor’dan 10 numara olarak tanıdığımız Chiquinho vardı. Bu hücumcu ekip, top ayağında olursa etkili. Hücum pres yaparsa etkili. Zaten ilk bir saatte de o yüzden skoru 3-0’a taşıdılar.
FENERBAHÇE ÇOK KOLAY GOL ATABİLİR
Alanyaspor, Süper Lig’in müstesna takımlarından. Fatih Tekke ile Aralık’tan beri oynadıkları 19 maçın sadece üçünde mağlup oldular. Beşiktaş’ı ve Trabzon’u oyun farkıyla yendiler, Fenerbahçe’yi durdurdular. Bunların hiçbiri boşuna değildi, zira tarif edilebilir bir oyun anlayışları var. Özellikle rakiplerinin tamamlayamadığı hücumlarda topu hızla iki taç çizgisine çıkarıyor ve etkili geçişler yakalıyorlar. Bu geçişlerde açıklar Yusuf ve Oğuz başroldeler. Bence Euro 2024 uçağı için de aday bu iki genç adam, dün de takımlarının hücumda kalbiydiler. Özellikle ilk 45’te Victor Nelsson üç ayrı pozisyonda durdurdu kanat akınlarını. Ancak ikinci yarının başlangıcıyla birlikte Okan Buruk çok doğru hamleler yaptı oyuna. Kanatlardaki 4 rolün üçünü yeniledi, yeni sağ kanat Kaan-Ziyech ve yeni sol çizgi Köhn-Barış oyunun akışını değiştirdiler tamamen. Tek devrede iki bekin asist, iki açığın gol katkısı vermeleri zaten yaptığı doğru hamlenin canlı kanıtı.
NELSSON DURUM 0-0’KEN KRiTiK MÜDAHALELER YAPTI
Hamlelerıyle maçın yıldızı olan Okan Buruk’un yanına günün iyileri olarak birkaç isim daha eklemek mümkün: Nelsson, durum 0-0’ken yaptığı kritik müdahalelerle ön plana çıktı. İlk 45’te durağan görünen Kerem Demirbay, ikinci devrede üçüncü bölgeye peş peşe etkili girişlerle yine galibiyette önemli rollerdendi. 56’da ilk golde topu o getirdi, 58’de de bir kafası çizgiden çıkarıldı. Mertens her zamanki gibi her olumlu atağın içinde.
KENARDA SAKiN KALMAK ÖNEMLi
Son bir parantezi de Alanyaspor’un başarılı hocası Fatih Tekke için açmak gerek. Eğer Süper Lig’de resmi bir ‘yılın teknik direktörü’ ödülü olsaydı, muhtemelen sezon sonunda 5 adaydan ikisi ellerindeki kısıtlı kadrolardan maksimum verim alan Markus Gisdol ve Tekke olabilirlerdi. Ancak çıkıştaki kariyerine çok saygı duyduğum Fatih Tekke’ye bir hatırlatma yapmak isterim: Kenarda sakin kalmak, yani öfke yönetimi de teknik direktörlüğün bir parçası.
TEKNiK ALANI 7-8 METRE TERK ETTi
Maçın kaderine tesir etmekten çok uzak bir ofsayt itirazı için teknik alanını 7-8 metre terk edip yardımcı hakemin yanına gitmesi ve 18’inci dakikada atılması lüzumsuz.