Uğur Meleke

Bir Münih-Dortmund treni hikâyesi

16 Haziran 2024
Euro 2024’ü bir gazeteci olarak takip etmek gerçekten deli işi. Dün de Almanya içi seyahatteki pahalılıkla yüzleştim.

Aziz milletin alın teriyle ödediği vergilerle depoları doldurulan yağlı-ballı federasyon uçaklarına binenlerden biri değilseniz, EURO 2024’ü bir gazeteci olarak takip etmek gerçekten deli işi... Dün Münih’teki organizasyonun Allianz Arena girişinde ne kadar zayıf kaldığından ve kavgalar yaşandığından bahsetmiştim. Münih’ten Dortmund’a seyahatte de pahalılıkla yüzleştim. Münih-Dortmund treni ikinci sınıf bileti tam 121 Euro. Üstelik numarasız bu biletler... Erken rezervasyonla numaralı bilet almış bir yolcu gelip sizi kaldırabiliyor koltuğunuzdan. İtalyan taraftarlar bu durumla karşılaşıp olay çıkarınca bilge bir Alman abimiz şöyle bağırdı trende: “Orta mesafe bir trene 100 Euro’dan fazla verip, biletiniz numarasız olduğu için yerinizden kaldırıldığınız ülkeye Almanya denir!”

FUTBOL BiR KAÇIKLIK iŞi!

Önceki gün Münih’in tüm ana caddelerini ele geçiren İskoçlar’dan çok etkilenmiştim. Dün Dortmund’a geçerken farkında olmadan “No Scotland no party (İskoçya yoksa parti de yok)” diye mırıldanıp duruyordum! Öğleden sonra Dortmund’a vardığımda ise başka bir işgalle karşılaştım. Dün Dortmund’da sarı duvar yoktu, kırmızı duvar vardı. Arnavutlar vardı ortalıkta adeta sadece. Avusturya-İsviçre ve Polonya-Ukrayna’da iki Avrupa Şampiyonası’nı birlikte takip ettiğimiz, futbolun peşinde binlerce kilometre yol yaptığımız Hasan Cemal’in deyimiyle futbol bir kaçıklık işi. Ve o kaçıklar şu anda Almanya’dalar.

TURNUVA GÜZEL BAŞLADI

Ancak tabii ki bir büyük turnuvada maç kazanmak için tribünleri parsellemeniz yetmez, yeşil zemini ele geçirmelisiniz esas. Dün sokaklarda sohbet ettiğim İtalyanlar, büyük taktisyen Spalletti’ye çok güveniyorlardı. Spalletti özellikle 1-0’dan iştahlı bir biçimde geri dönülen ilk 45 dakikada onların güvenini boşa çıkarmadı. Ancak turnuvaya Almanya ve İspanya kadar etkileyici başlamadıkları da bir gerçek. İlk 4 maçta 4 gol ortalaması şahane. 8 takımın yedisi gol attı. Tarihin en genç oyuncusu (Lamine Yamal) ve en erken golüne (Bajrami) şahitlik ettik. Almanya pahalı. Ama turnuva güzel başladı, kabul edelim.

Yazının Devamını Oku

Eğer İskoçya yoksa parti de yok

15 Haziran 2024
2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın ilk günü için şunu söyleyebilirim: Münih güzel çünkü çok fazla iskoç var!

2006 Dünya Kupası sırasında Berlinli bir Türk dönerciden şöyle bir espri duymuştum: Kreuzberg güzel ama çok fazla Alman var! 18 sene sonra Almanya’nın ev sahipliği yaptığı bir turnuvayı yerinden takip ediyorum. Şampiyonanın ilk günü için şunu söyleyebilirim ben de: Münih güzel çünkü çok fazla İskoç var! Almanlar belki ev sahipliğine alışkın olduklarından, belki milli takımlarının son 3 turnuvadaki hayal kırıklıklarından olsa gerek birçok meydanı İskoçlar’a bırakmışlardı dün. Geleneksel kilteleri, renkli görüntüleri ve “No Scotland no party (İskoçya yoksa parti de yok) tezahüratlarıyla gün boyunca Marienplatz’ı, Karlsplatz’ı inlettiler. Ancak akşam saat 9 olduğunda parti hissini yaşayan İskoclar değil, Almanlar oldu sahada. Turnuvanın açılış organizasyonu ışıltılıydı. Ancak ben maç öncesi esas dev ekrana yansıyan Alex Ferguson mesajından etkilendim. Alman futbolcular saha içinde son derece organizeler. İlk 11’inin yedisi (Kimmich Andrich, Kroos, İlkay, Wirtz, Musiala, Havertz) orta saha özellikle Almanlar merkeze hükmettiler stadın içinde Ama sahanın dışındaki Alman otoriteler için aynı şeyi söylemek güç. Allianz Arena’nın dışında küçük bir kaos vardı dün. Aynı kapıdan hem turnuva işçilerini, hem gönüllüleri, hem medyayı almak gibi tuhaf bir yola başvurmuşlar. Yüzlerce görevli-gönüllü ve gazeteci karışımı kapıya birikmiş, 3 tane genç memur onları durdurmaya çalışıyor! Ciddi tartışmalar oldu. İtişmeler, hatta kavgalar.

BURADA iNGiLiZCE BiLEN YOK MU?

Bir ara derdini bir türlü anlatamayan bir gazetecinin “Burada İngilizce konuşan kimse yok mu” diye isyanı yankılandı kalabalıkta. Görevli genç polis, Almanca cevap verdi: “Burası Almanya. Burada Almanca konuşulur!”

IRKÇILIĞA EN GÜZEL YANIT

Son dönemde Alman devlet televizyonunda yayınlanan bir anket eliyle tetiklenen ırkçı rüzgarın sokakları da bir miktar etkilediği kesin. Ama Alman futbolcular belli ki bu ayrımcı rüzgara yaşam şansı vermek istemiyorlar. Dün sahada gösterdikleri birlik, beraberlik ve tutku net bir yanıttı sanırım o çirkin ve ırkçı ankete.

Yazının Devamını Oku

İlk 11'e düş sokağı çocukları lazım

13 Haziran 2024
Milli Takımımızın tarihi Gürcistan maçına 5 gün kala Montella’nın üç temel meseleyi halletmesi gerekiyor: Öncelikle bir turnuva iskeleti oluşturmamız gerek. Büyük takımlara karşı işleyen planlarımızı, kendi seviyemizdeki rakiplere karşı da işletebilmeliyiz. Ve ön tarafta gol düşü kuran oyunculara şans vermeliyiz. Zira matematik, gol atmadan maç kazanamayacağınızı söylüyor!

1- A MİLLİ TAKIM'DA BİR İSKELET OLUŞTURMALIYIZ

Montella yönetiminde 8 müsabaka oynadık, bunların ilk dördünde İtalyan Hoca’nın planları daha netti. Hırvatistan, Letonya, Almanya ve Galler maçlarında kafasındaki fikirlerle uygulamaları daha fazla uyuşan, sahada ne yapmaya çalıştığını daha iyi anladığımız bir Montella izledik. Ve çok da umutlandık elbette.

Ancak 2024 Mart ve Haziran’daki 4 hazırlık müsabakasında daha flu, daha gri bir tablo çıktı önümüze. Özellikle son 1 hafta içinde oynadığımız İtalya ve Polonya maçlarının net bir Euro 2024 provası olmasını bekliyorduk. Polonya’nın üç gün önce bize karşı sahaya çıkardığı 11, Mart’ta Galler ve Estonya’yı geçen 11’in bire bir aynısıydı. Bizim de en azından Polonya gibi Haziran’a bir iskelet oluşturmuş olarak girmemizi bekliyordum. Umarım Gürcistan maçında daha organize, daha kolektif bir 11’imiz olur sahada.

2- KENDİ SEVİYEMİZDE RAKİPLERE KARŞI KAZANABİLMELİYİZ

Montella yönetiminde en iyi üç maçımız, favori olmadığımız, topu rakibe bıraktığımız müsabakalar: 1-0’lık Hırvatistan, 3-2’lik Almanya ve 0-0’lık İtalya karşılaşmalarında hep iyi sinyaller verdik.

Ancak bizim seviyemize daha yakın olduğunu düşündüğümüz Macaristan, Avusturya ve Polonya’ya yenildik. Bu takımlara karşı zaman zaman topa sahip olduk, bölüm bölüm oyuna hükmettik ama skor üstünlüğü kuramadık. Montella’nın büyüklere karşı uyguladığı o başarılı geçiş setleri, kendi seviyemizdeki rakiplere karşı aynı biçimde işlemedi.

İtalyan Hoca’nın sadece geçişte değil, sette de iş yapan bir milli takım yaratması lazım. Zira turnuvadaki ilk rakibimiz Gürcistan’a karşı geçiş kovalayamayız. Top daha ziyade bizde olacak muhtemelen.

Yazının Devamını Oku

500 dakikada tek bir gol

11 Haziran 2024
İlk sorun; hâlâ net bir iskelet oluşturamamak ikinci sorun; 3. bölgede kısır kalmamız.

Son dört günde İtalya ve Polonya ile iki hazırlık maçı oynadık, bir gol attık. Üç ay önce oynadığımız iki hazırlık müsabakasında tek bir penaltı golü bulabilmiştik. Ondan önce de son iki golümüz penaltılardandı. Son 6 ayda 500 dakika futbol oynadık, penaltılar dışında tek 1 sayı yapabildik. Bu 500 dakikadan özellikle ofansif departmanda birtakım dersler çıkarmamız gerektiği ortada.

iLK DEVRE ÇÖPE GiTTi

Bence ulusal takımımızın ilk sorunu, hâlâ net bir iskelet oluşturamamamız. Denemelerin sonuçlanmaması. Aynen bizim gibi Almanya için bavul hazırlayan rakibimiz Polonya dün maça as 11’iyle çıktı. Bire bir aynı ilk 11’le Mart’ta Estonya ve Galler play-offlarını da oynamışlardı. Sakatlıklar engel olmazsa muhtemelen aynı 11’le Avrupa Şampiyonası’nı da oynayacaklar. Net bir 11’leri var. Net bir oyun planları var. Bizse maalesef 18 Haziran’da Gürcistan maçına hangi 11’le çıkacağımızı hâlâ bilmiyoruz. Ben dünkü Polonya maçının bir Gürcistan provası olmasını umut ediyordum ama özellikle ilk devre çöpe gitti bence.

ÖN TARAFTA YiNE DAĞINIKTIK

İkinci önemli sorunumuz da topu öne kadar taşımayı bir şekilde becersek de, üçüncü bölgedeki kısırlığımız. Dün ilk 45 dakikada yine ön tarafta dağınıktık, organizasyondan ve kolektiviteden uzaktık. Bireysel kıvılcımlar dışında biz nasıl gol atacağız kaygısı yarattı yine ilk devredeki görüntümüz.

DEĞiŞiKLiKLER UMUT VERDi

Neyse ki ikinci yarıdaki değişikliklerle çok daha umut veren bir görüntüye kavuştu ay-yıldızlılar. Arda Güler, Real Madrid’de aldığı her dakikanın kıymetini nasıl biliyorsa, milli takımda da bıraktığı yerden devam ediyor. O sahaya adım attığı andan itibaren maçın ritmi değişti. Onun oyununa dönüştü iş. Arda’yla birlikte dün ikinci yarıda Barış Alper ve Kenan Yıldız da hareketliydiler, etkiliydiler ve bu ön grubun Gürcistan maçına başlaması gerektiğini hissettirdiler izleyenlere.

ARDA VE MERT GÜNOK HAZIR

Yazının Devamını Oku

Montella’nın rol modeli Spalletti

5 Haziran 2024
Futbolculuk yıllarındaki teknik direktörünün dehasından etkilendiğini düşünüyorum.

Meslek hayatımda yorumcu olarak görev yaptığım ilk müsabaka, bir Reggina-Roma maçıydı. Sene 2005’ti. Kenarda Spalletti, sahada Montella vardı. Spalletti, o yıllarda Roma’da genellikle santrforsuz bir düzen benimsiyor, Totti’yi 9 numara rolünde kullanıyordu. Klasik santrfor Montella’yı pek oynatmıyordu, sonra da Premier Lig’e kiraladı zaten. Ancak Montella’nın o dönemde Spalletti’nin dehasından etkilendiğini düşünüyorum ben. Dün de zaten klasik santrforsuz oynadık; maça en uçta Yusuf-Barış’la başlayıp, Abdülkadir-Kenan’la bitirdik.

iKiSi DE ‘YOĞUNLUK’ OYUNU OYNUYOR

İki hoca da birer ‘yoğunluk’ oyunu oynuyorlar. Takım boyları kısa. Geriden pasla, rakibini üzerine çekip aniden oyunun yönünü değiştirmeye çalışarak çıkıyorlar. Öne kalabalık baskıya gidiyorlar, üçüncü bölgede pres yapıyorlar. İki takım da rakiplerinin tamamlayamadığı hücumların, etkisiz kornerlerin dönüşünde tehlikeli. Ancak İtalya’nın bizden farkı sette de etkili olabilmesi. Biz çoğunlukla geçiş kovalıyoruz. İtalya ise özellikle ikinci devrenin ilk yarısında sete yerleşerek de oynayabildiğini gösterdi bize.

BiZ NASIL GOL ATACAĞIZ? 

Son iki ay içinde oynadığımız Macaristan, Avusturya ve İtalya maçlarından sonra milli takımın bize hissettirdiği şu: Kuntz dönemine göre taktik olarak daha güçlüyüz. Sahaya yerleşimimiz, alan parselasyonumuz, çıkış planlarımız etkileyici. Ancak duran top setleri dışında biz nasıl gol atacağız, onun yanıtını göremiyoruz sahada. Bence Montella’nın şu iki konuyu gözden geçirmesinde fayda var:

1- Golcü özellikleri olan Semih Kılıçsoy, Arda Güler ve İrfan Can’ı 11’e monte etmenin yolları aranmalı.

2- Ne Mert Müldür ne de Cenk Özkaçar orijinal sol bek değiller. Kadroda Ferdi Kadıoğlu’nun alternatifi yok. Rıdvan Yılmaz’ı kadroya eklemek için hâlâ çok geç değil.

Yazının Devamını Oku

Toni Kroos’a yakışan veda

2 Haziran 2024
Alman efsane maçın dengesini bozan adam oldu.

Bu sezon eğer maçlar kâğıt üzerinde oynansaydı Konferans Ligi’ni Aston Villa, Avrupa Ligi’ni Bayer Leverkusen, Şampiyonlar Ligi’ni de Manchester City’nin kazanması gerekirdi! Bu son derece basit önerme, çok yalın bir gerçeği anımsatıyor bize: Futbol kâğıt üzerinde değil, sahada oynanıyor. Hele de oynadığınız bir uzun lig maratonu değil kısa turnuva ise maç önü kâğıda yazmadığınız bir sürü faktör girebiliyor devreye.

KOBEL KOCA iLK YARIYI KURTARIŞ YAPMADAN BiTiRDi

Dün de Wembley’deki Şampiyonlar Ligi finalinde öyle bir ilk yarı izledi sporseverler... Dakikalar 30’u gösterdiğinde Real Madrid yüzde 70’le topla oynamış ama rakip kaleyi görememişti bile. Kobel koca ilk devreyi kurtarış yapmadan, Real Madrid pozisyon bulamadan bitirdi. Borussia Dortmund’daysa Adeyemi ve Füllkrug ikişer, Brandt ve Sabitzer birer kez burun buruna geldiler golle.

2022’DEKi LiVERPOOL MAÇI GiBi 

Alman temsilcisi, bu oyununun bir süre önce temellerini atan Jürgen Klopp’un önünde şahane bir geçiş performansı sergiliyordu: Real Madrid’in tamamlayamadığı hücumlarda kazandıkları toplarla kontra fırsatlar yakalıyor, kaybettikleri yerde de karşı presi başarıyla uyguluyorlardı. İlk devre bittiğinde fişin çekilememesinin nedeni büyük ölçüde Courtois idi, aynen Liverpool’a karşı kazandıkları 2022 finalinde olduğu gibi.

BiR KEZ DAHA FARK YARATTI

Paris 2022 finaliyle benzerlikler maçın ikinci 45 dakikasında da sürdü: İkinci yarının ikinci çeyreğiyle birlikte Real Madrid büyümeye başladı maçın içinde. Akan oyunda bir-iki pozisyonda merkezde klasik bir dokuz numaraları olmamasının bedelini ödediler.

Ancak Kroos kornerleri ve Carvajal’in ön direk aksiyonlarıyla yarattılar bu kez de farkı. Toni Kroos, bir kulüp takımı formasıyla son müsabakasında, kariyerindeki yedinci Şampiyonlar Ligi finalinde bir kez daha fark yaratan adam olmayı başardı dün.

Yazının Devamını Oku

Bir yüzbaşı, iki rekortmen, iki utanç

29 Mayıs 2024
Şampiyon G.Saray ve ikinci F.Bahçe belki de tekrarı mümkün olmayacak performanslara imza attılar. 

2002 Celtic, 2012 Real Madrid, 2014 Juventus, 2018 Manchester City, Avrupa’nın en meşhur yüzbaşıları (centurion, 100 puanlı şampiyon)... 2024 Galatasaray da adını kıtanın yüzbaşıları arasına yazdırdı. Galatasaray 102, Fenerbahçe 99 puanla ikisi de unutulmaz birer sezon geçirdiler ve rekorlarla futbol tarihine geçtiler. Maalesef gelecekte bu sezonu iki utanç isimle de hatırlayacağız: Biri hakem yumruklayan, biri de sahadan takım çeken iki kravatlı adam.

YILIN TAKIMI: GALATASARAY

HANGiSi ŞAMPiYON OLSA BU UNVANI ALACAKTI

2002’de Celtic 103 puanla şampiyon olduğunda Rangers 85 puan toplamış. 2012’de Real 100, Barça 91... 2013’te Barça 100, Real 85... Seria A 2013-14 sezonu şampiyonu 102 puanlı Juventus’u 85 puanlı Roma izliyor. 2018’de City 100, United 81 puanda. 2019’da City 98, Liverpool 97 puan topluyorlar. Benim araştırmalarıma göre modern zamanlarda Avrupa’nın top 10 liginde şampiyonun 100’ü geçtiği, ikincinin de bu kadar yaklaştığı başka bir sezon yok: Galatasaray 102, Fenerbahçe 99 puanla bu sezon eşsiz bir tabloya imza attılar. Hangisi şampiyon olsaydı yılın takımı olacaktı haliyle... Galatasaray rekor 102 puan, 33 galibiyet, 17 maçlık rekor 3 puan serisiyle yılın takımı.

YILIN TEKNiK ADAMI: OKAN BURUK

BiRÇOK HOCANIN IŞILDADIĞI BiR SEZON

Süper Lig’de başkanlar açısından felaket, teknik adamlar penceresindense umut verici bir sezonu geride bıraktık. 20 takımın Galatasaray, Fenerbahçe ve Rize dışında 17’si teknik adam değiştirdi.

Bu sayı Premier Lig’de 3, Bundesliga’daysa 6 olarak gerçekleşti. Çoğu zengin-fanatik olmak dışında hiçbir özelliği olmayan kulüp yöneticilerinin teknik direktörlük mesleğine bu saygısız tavrına rağmen birçok hocanın ışıldadığı bir sezon seyrettik:

Yazının Devamını Oku

Süper Lig Icardi sezonu

27 Mayıs 2024
Mayıs 2016’da ‘SÜper Lig Gomez sezonu’, 2018’de de ‘Süper Lig Gomis sezonu’ başlığını kullanmıştım.

3 Ocak 2019 günü Etihad’da oynanan Manchester City-Liverpool maçında futbol tarihinin en büyük kırılma anlarından biri yaşandı. Liverpool forveti Salah’ın şutu kaleciyi geçip ağlarla buluşmaya hazırlanırken, John Stones topu çizgiden çıkarmış ve liderin 1-0 öne geçmesini engellemişti. Gol çizgisi teknolojisi, Stones’un topu çizgiyi geçmeye sadece 11 milimetre kala çıkardığını söylüyordu.

Yaklaşık bir santimle engellenen o golle o maçı Liverpool kazansaydı, sezonu 100 puanla namağlup şampiyon tamamlayacak ve dünya futbol tarihine geçecekti. Ancak o tarihi sezonun sonunda gülen, 98 puanlı Manchester City oldu.

2018-19 PREMiER LiG SEZONU GiBi

Ben de bu sezonki Galatasaray-Fenerbahçe yarışını zaten 2018-19 Premier Lig sezonuna benzetmiştim daha önce.

İki takım da kendi puan rekorlarını kırdılar, ikisi de şahane birer sezon geçirdiler. Detaylarla, adeta 11 milimetre farkla belli oldu şampiyon. Ve şampiyonu belirleyen detayların en önemlisi Mauro İcardi oldu.

İcardi’nin Galatasaray formasını giymeye başladığı günden beri belki de kaybolduğu tek kritik maçtı geçen haftaki derbi. Ancak derbideki yok oluşunu dün Konya’da farkı adeta tek başına yaratarak telafi etti. Birinci golde zoru, ikincide neredeyse imkansızı gönderdi filelere.

ADINI VERDiRECEK KATKIYI YAPTI

Daha önce Mayıs 2016’da “Süper Lig Gomez sezonu”, Mayıs 2018’de de “Süper Lig Gomis sezonu” başlığını kullanmıştım şampiyonluk yazılarında. Mario Gomez ve Bafetimbi Gomis gibi Mauro İcardi de bir sezona adını verecek katkıyı yaptı bence bu sene.

Yazının Devamını Oku