Paylaş
Leeds maçı sonrası Bradford Havaalanı'nda eski İçişleri Bakanlarından Mehmet Ağar'a İngiliz polisini nasıl bulduğunu sordum. Hiç tereddüt etmeden, ‘‘Mükemmel... Benden 10 numara aldılar!’’ dedi.
Tribünde ve uçakta yan yana oturduğum Ertuğrul Özkök ve Güneri Cıvaoğlu da aynı kanıdaydılar. Duygularının esiri olmayan herkese göre, Leeds polisi bu zorlu sınavda olumlu not almıştı. Üstelik bu başarıyı, bizim Türkiye'deki gerilimli günlerde görmeye alıştığımız on binlerce polisi sokaklara dökerek değil, yaklaşık 400 polisle gerçekleştirmişti.
ŞİDDET AVCILARI
Polis, maç seyretmeye gelenlere son derece nazik, olay çıkartmak isteyenlere ise yasaların gerektirdiği ölçüde sert davranıyordu. Örneğin bazı Galatasaray yöneticileriyle, basın mensuplarının oturduğu bölümde koruma görevini üstlenen polisler, maç bitiminde hepimizi ellerimizi sıkarak uğurladılar.
Peki çıkan olaylara ne demeli?
Doğrusunu isterseniz şiddet avcılığı yoluyla tiraj ve reyting peşinde koşanların alabildiğine pompaladığı gerilim atmosferine rağmen, onların beklediği kanlı olaylar yaşanmadı.
Öfkeli ve içkili holiganların arasına gözünü karartarak dalanlar, düşledikleri reyting bombalarını patlatamadılar.
Leeds'te umduğunu bulamayanlar, hemen Kopenhag'daki tarihi finale kilitlendiler. Müthiş finale daha 3 haftadan fazla bir zaman olmasına karşın, bir yandan İngiliz medyasının sorumsuz kanadı, diğer yandan bizim sansasyon bezirgánları, şiddet çığırtkanlığına başladılar bile.
TERİM HAKLI
Aklın ve mantığın ‘‘dur’’ dediği bu kışkırtıcı çabalara karşı çıkanların başında, Galatasaray mucizesinin mimarı Fatih Terim geliyor. Terim'in Leeds zaferi dönüşü uçakta basın mensuplarıyla paylaştığı görüşleri çok düşündürücü:
‘‘Kendimizi asıl eleştirmemiz ve yanlışlarımızı görmemiz gereken zaman, en büyük başarıyı yakaladığımız zamandır. Kendimize zaman zaman sorular soralım. Futbolun keyifle seyredilen bir oyun olduğunu unutmayalım ve inşallah bir daha bu tür olaylarla karşılaşmayalım. Buraya büyük zorluklarla geldik. Ekonomisi bizden çok daha güçlü ülkelerin takımlarına karşı zaferler kazanıp, finali oynamak çok büyük anlam taşıyor. Bu nedenle bırakın insan öldürmeyi, Türk insanının hakaretlere karşı bile tahammüllü olma zamanı gelmiştir.’’
Galatasaray mucizesini gerçekleştirirken kendi beyninde ve düşünce kalıplarında da devrimler yaratan Fatih Terim yerden göğe kadar haklı.
KOPENHAG'A DİKKAT!..
İstanbul'daki müessif olaylar sonrası, UEFA'nın kapalı kapılar ardındaki oyunlarını tek başına göğüslerken gecede en fazla 3-4 saat uyuyabilen Fatih Terim, ayaklarının altındaki kaygan zemini görüyor ve şiddet tacirlerini uyarıyor.
Kopenhag'da çıkabilecek olaylar, İngilizler’e çok hevesli oldukları 2006 Dünya Kupası organizasyonu hakkına elveda dedirtebilir. Üstelik onların 1985 yılında Heysel Stadyumu Faciası nedeniyle çok ağır bir sabıka kayıtları var.
Tehlikenin daha büyüğü bizi bekliyor. Bizim taraftan gelebilecek saldırılar, Galatasaray'ın muhteşem başarısına gölge düşürebileceği gibi, bundan böyle Avrupa'ya çıkan yolları da tıkayabilir. Batılılar'ın ceplerinde her an kullanmak üzere taşıdıkları ‘‘Barbar Türkler’’ yaftasını çıkarmaları halinde yaşanacak kábusu düşünmek dahi istemiyorum.
İstanbul'dan İngiltere'ye gönderdiğimiz iki ceset, Türkiye'de tatil yapmayı planlayan bir milyon turistin rezervasyon iptaliyle sonuçlandı. Final maçını ise tüm dünya izleyecek. Milyonlarca TV seyircisi, Türk insanı hakkındaki kanaat notunu, belki de bu maç öncesi ve sonrasını yansıtan görüntüleri izlerken verecek.
‘‘Güneşte ve Gölgede Futbol’’ kitabının yazarı Eduardo Galeano, futbol sahalarındaki fanatik saldırganları anlatırken şunları söylüyor:
‘‘Orası fanatiğin savaş alanıdır. Rakip takımın taraftarlarının varlığı bile onun için kabul edilemez. O 'iyi'dir ve asla saldırgan değildir, ama 'kötü'ler onu mecbur eder. Her zaman suçlu olan düşmanlar boyunlarının koparılmasını fazlasıyla hak ederler.’’
Elland Road Stadyumu'na girerken Leeds'li holiganların ellerini boğazlarına götürerek yaptıkları ‘‘kesme’’ hareketini yaşamım boyunca unutamayacağım.
Avrupa'nın dev bütçeli takımlarına karşı mütevazı sayılabilecek olanaklarla mucizeler yaratan Fatih Terim'in uyarılarına kulak verelim ve futbolun keyifle seyredilmesi gereken bir oyun olduğunu unutmayalım.
Kışkırtıcıların heveslerini bu kez de kursaklarında bırakalım.
Paylaş