Hakemleri hedef alan “penaltı terörü” öylesine boyutlara ulaştı ki, Türkiye’nin en başaralı, en güvenilen hakemi Cüneyt Çakır’ı bile hatalı düdükler çalmak zorunda bıraktı.
Cüneyt Çakır’ın Trabzonspor-Gaziantepspor maçında verdiği penaltı kararı için Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl, “Siparişle penaltı veriliyor” dedi. Kızıl haklı mı? Türkiye’de hakemleri etkilemek o kadar kolay mı?
Türkiye’de hakemleri etkilemek kolay, çünkü bazı yöneticilerin görevi bu!.. Hakemleri hedef alan “penaltı terörü” öylesine boyutlara ulaştı ki, ülkemizin en başarılı, en güvenilen, en tarafsız hakemi Cüneyt Çakır’ı bile kariyerini gölgeleyecek hatalı düdükleri çalmak zorunda bıraktı. Eğer, Cüneyt Çakır gibi adeta “özgüven simgesi” haline gelen usta bir hakem bile bu terörden etkileniyorsa, varın siz diğerlerinin çaresizliklerini düşünün.
Trabzonspor’un sezon başından bu yana sergilediği başarılı performansı sık sık dile getirdik, hatta alkışladık. Şenol Güneş yönetimindeki Trabzonspor, gerçekten tarihe geçecek bir başarı yakaladı. Ancak hakemler üzerinde estirilen terör bu başarıya gölge düşüreceği gibi, çok tehlikeli gelişmelerin tetikleyicisi de olabilir.
Hakem babayiğit olacak
Sorumlu mevkideki herkesin futbolun sadece sahada oynanan bir spor olduğunu ve sonucu, terörize edilen hakem düdüklerinin değil, gol atan ayakların belirleyeceğini unutmaması gerekir.
Hafta sonu Madrid’in ünlü Santiago Bernabeu Stadı’nda Real Madrid’in, Real Zaragoza’ya 3-2 yenildiği maçı seyrettim. Karşılaşma başlarken Real Madrid ile lider Barcelona arasında 8 puan fark ve oynayacakları 4 maç daha vardı. Otoriteler hiç şans tanımıyor olsa da matematiksel olarak Real Madrid’in şampiyonluk şansı sürüyordu.
- Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar, Başbakan’ın, Aziz Yıldırım ile Alex’i kabul etmesine ve Bucaspor maçının hakemi Bünyamin Gezer’in polis memuru olmasına gönderme yapıp, “Bu süreçten bir devlet memurunun etkilenmemesini beklemek ne kadar doğru” dedi. Şakar haklı mı?
Bu iddiayı dile getiren Nevzat Şakar, kendi başkanı Sadri Şener’in Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ziyaretinden sonra acaba ne diyecek, doğrusu çok merak ediyorum!.. Ayrıca bu konuşmasıyla, bu hafta Trabzonspor’un Gaziantepspor’la yapacağı maçın hakemini de şaibe altında bıraktığını fark etmiş olmasını da diliyorum!..
Gergin bir atmosferde girilen seçim sürecinde, milyonlarca taraftara sahip büyük kulüplerimizin başkan ve sporcularının Başbakan’la veya diğer siyasi parti liderleriyle yapacakları görüşmelerin, spekülasyonları peşi sıra getireceğini, hatta tepki çekeceğini bilmeleri gerekir. Çünkü taraftar kitlesi, siyasi görüş açısından homojen bir kitle değil. Taraftarlar arasında AKP’yi destekleyenler olabileceği gibi, bu partiye hiçbir zaman oy vermeyecekler de bulunabilir.
Nitekim Fenerbahçe seyircisi, geçmişte dönemin başbakanı Mesut Yılmaz’a olan tepkisini, “Sandıkta görüşürüz Mesut Bey!” pankartıyla göstermişti. Yeni pankartların açılmaması için, siyasetin gölgesinin tribünlere düşmemesi gerekir!
Gol yoksa forma da yok alkış da
- Güiza’nın, Bucaspor maçında attığı golden sonra döktüğü gözyaşları bizi futbolun sıradan çekişmelerinden çıkarıp, futbolcuların da bir insan olduğunu gösterdi. Ne dersiniz haksız mıyız?
Güiza’yı gözyaşları içinde seyrederken benim de gözlerim yaşardı. Demek ki yaşadığı süreci hak etmediğini düşünüyor ve talihsizliklere isyan ediyor. Ayrıca iyi bir insan olduğundan da kuşku duymuyorum. Ama neylersiniz ki futbol kamuoyu, bir golcüyü iyi insan olup olmadığından çok, attığı gollere göre değerlendiriyor. Gol yoksa forma da yok, alkış ve para da yok! Dileriz Bucaspor’a attığı gol, iyi insan Güiza’nın kariyerinde de başarılı ve mutlu bir sürecin başlangıcı olur!
Birincilik ipini Fener göğüsler
Geçen haftaya damgasını vuran olay, Fenerbahçe-Gaziantepspor maçının hakemi Hüseyin Göçek’in maçın, hatta ligin kaderini etkileyecek hatalı kararlar vermesiydi. Futbol Federasyonu ve MHK, eleştirilere karşı “Türkiye’nin hakem malzemesi bu. Biz ne yapalım?” savunmasını getiriyorlar. Sizce bu görüş haklı mı?
Hiç de haklı değil! Bu savunmayı yapanlar, 74 milyona büyük haksızlık yaptıklarını, hatta hakaret ettiklerini bilmeliler. Şimdi ben, Türk sporunu yönetenlerden şu soruların cevabını bekliyorum: “74 milyonluk nüfusu olan Türkiye’den iyi hakem pek çıkmıyor da, bunun çeyreği kadar nüfusa bile sahip olamayan bazı ülkelerden niçin iyi hakemler çıkıyor?
Son büyük yıldız ArdaAynı durum yıldız futbolcular için de geçerli. Ülkemizde yetişen son büyük yıldız, Arda Turan’dır. Arkası gelmedi, gelmiyor. Peki Türkiye’de durum böyleyken nasıl oluyor da Avrupa’da yaşayan 3 milyon Türk arasından, sürekli yıldız futbolcu fışkırıyor?”
Demek ki ülkemizde sporu yönetenler, büyük yanlışlar yapıyorlar! O halde tüm spor politikaları acilen gözden geçirilmeli ve hakem-futbolcu üreten sistemde radikal çağdaş değişimler yapılmalı!..
Maç boyunca çaldığı hatalı düdüklerle 1 milyar dolarlık ligin kaderini belirlemeye yönelen ve böylece son yılların en büyük hakem skandalına sebep olan Hüseyin Göçek’e de ibret teşkil edebilecek ağır bir ceza verilmeli.
İyi niyetinden kuşku yok ama...
Adnan Polat, G.Saray Başkanlığı’na yeniden aday olmalı mı?
- F.Bahçe camiasının önemli bir bölümü, Aykut Kocaman’ın artık rüştünü ispatladığını savunup, sözleşmesinin hemen uzatılmasını istyor. Kocaman size de bu güveni verdi mi yoksa, “Sözleşmeyi uzatmak için sezon sonunu bekleyelim” görüşünde misiniz?
Öncelikle bir durum tespiti yapalım. Aykut Kocaman, Fenerbahçe tarihinin en ağır maliyetli teknik direktörlerinden biri! Fenerbahçe onun yönetiminde Avrupa kupalarından daha ilk maçlarda elendiği gibi, Ziraat Türkiye Kupası’nda da Yeni Malatyaspor’a yenilerek, elenme ezikliğini yaşadı... Bu nedenle Kocaman’ın öncelikli görevi, sözleşmesini uzatmak değil, takımı Süper Lig’de şampiyon yaparak, borcunun bir bölümünü ödemektir!.. Fenerbahçe’nin ikinci yarıda sergilediği başarılı performansa bakarak “Aykut Kocaman’ın sözleşmesi hemen yenilenmeli!” diyenlere, “Peki ilk yarıda bu takımı Kocaman değil de Zico, Aragones veya Daum mu çalıştırdı? Aykut Kocaman teknik direktörlük hünerlerini ağır yenilgilerin alındığı o süreçte niçin gösteremedi?” diye sormak gerekir!
Bu Fener Yıldırım’ın eseri
Lafı eğip bükmeye gerek yok: Fenerbahçe’yi şampiyonluk yarışında iddialı hale getiren kişi, doğrudan Başkan Aziz Yıldırım’dır. Eğer Başkan devre arasında duruma el koyup, ilan edilmemiş “sportif direktör” olarak, takımın kondisyonundan antrenman programına, futbolcuların kişisel sorunlarından, maç primlerine varıncaya kadar tüm ayrıntılarla ilgilenmemiş olsaydı, Fenerbahçe bu noktaya biraz zor gelirdi!..
Bu satırları, kulaktan dolma bilgilerle değil, o zor günlerde yaşananlara tanıklık eden gazeteci olarak, belge niteliğinde yazıyorum. Başkan, sadece futbolcularla ilgilenmedi, devre arasında istifa etmenin eşiğine gelen Aykut Kocaman’ı kazanmak ve ona özgüven sağlamak için de çok uğraştı. Kamuoyu tepkisine rağmen Kocaman’ın arkasında durdu. Fenerbahçe teknik direktörü, “Kocaman” bir Fenerbahçeli’dir ve saygın kişiliğe sahiptir. Yıldırım’ın yanındaki stajını da tamamlamak üzeredir. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki Başkan Aziz Yıldırım, zamanı geldiğinde onun sözleşmesini çok iyi koşullarla yenileyecektir.
Kazım ve Pino hariç G.Saraylılar gayretliydi
- G.Saray-Trabzon karşılaşmasının en dikkat çeken kısmı neydi? Oynanan futbol ve alınan sonuç sizce futbolseverleri tatmin etti mi?
F.Bahçeliler bu hafta G.Saray’ın Trabzon’dan puan alması, kendi takımlarının da Eskişehir’e puan vermemesi için dua etmeliler. Aksi takdirde, ortalığın çok karışacağına inanıyorum!
JAJA ve Bilica’nın geçen hafta ellerinde içki kadehleriyle trafikte çekilen görüntüleri kamuoyunda büyük tepki çekmesine rağmen, kulüplerinin bu futbolculara doğru dürüst bir yaptırım uygulamadığını gördük. Sizce neden?
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, eğer bir takım şampiyonluğa oynuyorsa o kulübün yöneticileri, bırakın kadeh kaldırmayı, galon dolusu içkiyi dikerek içse bile, futbolcuları kolay kolay cezalandıramazlar!.. Üstelik Jaja, Fenerbahçe kaptanı Alex’e göre, ülkemizde oynayan en iyi yabancı futbolcu! Trabzonspor’un yıldızı!.. Alemciliğiyle ünlü Bilica da, F.Bahçe’deki Brezilyalı klanı kolayca etkileyebilecek bir isim! Bu nedenle her ikisine de ceza verilmemesini yadırgamadım. Ama yadırgadığım bir başka şey şu: Şampiyonluk yolundaki takımın kaptanı Alex, NTV’ye çıkıyor ve “Türkiye’nin en iyi futbolcusu Selçuk İnan, en iyi yabancı da Jaja’dır!” diyerek, rakip Trabzon’a, moral dopingi yapıyor!.. Oysa kaptana yakışan “En iyi futbolcular bizde, ama Fenerbahçe’nin dışından soruyorsanız, Selçuk ve Jaja’dır!” demesiydi!..
Bu da gösteriyor ki, Fenerbahçe’de takım ruhu falan kalmamış! Her şey pamuk ipliğiyle bağlı!.. O halde Fenerbahçeliler bu hafta Galatasaray’ın Trabzon’dan puan alması, kendi takımlarının da Eskişehir’e puan vermemesi için dua etmeliler. Aksi takdirde, yani Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi halinde, ortalığın çok karışacağına inanıyorum!
Başarısız hakemlere kırmızı kart gösterelim
Kuddusi Müftüoğlu’nun yönettiği Fenerbahçe maçlarında yaşananları göz önüne alırsak; her hakem her takımın maçına verilebilmeli midir? Yoksa kulüplerin hakem seçme hakkı olmalı mıdır?
Kuddusi Müftüoğlu’nun kariyeri boyunca “süper” yönettiği bir maçı hatırlayan varsa beri gelsin! Ayrıca, Müftüoğlu’nun Trabzonspor’un Kocaeli’de Kasımpaşa ile oynadığı karşılaşmada çaldığı tüm hatalı düdükler, Trabzonspor lehineydi!.. Bu nedenle Fenerbahçe-Bursaspor maçındaki çelişkilerle dolu yönetim biçimini hiç yadırgamadım!.. Kulüplerin hakem seçme hakları olamaz ama, Müftüoğlu gibi başarısız ve hatalarıyla maçların kaderini belirleyen hakemleri istememe haklarının olması gerektiğini düşünüyorum. Dahası, spor kamuoyu uzun süre denenmesine karşın başarıyı ve istikrarı bir türlü yakalayamayan hakemlere, kırmızı kart gösterebilmeli!
Beşiktaş, yandan çarklı Boğaziçi gemileri gibi
Eğer Adnan Polat, G.Saray camiasının duayen isimlerinden İnan Kıraç’la atışmak ve kavga etmek yerine, daha o gün istifasını basmış olsaydı, bu durumlara düşmezdi!.. Büyük Fansız düşünürlerden biri, “Her şey, üç beş aydının kafa kaldırmasıyla başlar!” der. G.Saray’ın büyükleri kafa kaldırdı ve Adnan Polat gitti.
- Adnan Polat “Galatasaray Kulübü tarihinde idari bakımdan ibra edilmeyen ilk başkan” olarak tarihe geçti ve bunun sonucunda olağanüstü kongre yolu açıldı. Polat sizce bunları hak etti mi?
“Daha önce söylemiştik!” demeyi hiç sevmiyorum ama, zaman bizi hep haklı çıkarıyor!.. İşte yine bu köşeden yaptığımız uyarılar:
“Adnan Polat, Galatasaray’ın yeni stadyumunun açılış gecesinde yaşanan olayların hemen ardından istifa etmediği için, bugün ‘zoraki başkan’ durumuna düştü. Üstelik ne yazık ki, ‘İktidara yaranmak için taraftarını ihbar eden başkan!’ damgasını yemekten de kurtulamadı!.. Galatasaray’a bir şeyler verebilmek için çırpındığından hiç kuşku duymuyor, ancak artık çok yıprandığını düşünüyorum.”
Eğer Adnan Polat, G.Saray camiasının duayen isimlerinden İnan Kıraç’la atışmak ve kavga etmek yerine, daha o gün istifasını basmış olsaydı, bu durumlara düşmezdi!.. Galatasaray kültürünün oluşmasında Fransız eğitimcilerin büyük payı vardır. Büyük Fansız düşünürlerden biri de “Her şey, üç beş aydının kafa kaldırmasıyla başlar!” der. Galatasaray’ın büyükleri kafa kaldırdı ve Adnan Polat gitti.
UEFA Kupası’ndan sonra ipin ucu kaçtı
- Rijkaard’ın ardından Hagi’yi de gönderen Galatasaray’ın bundan sonraki teknik direktör rotası ne yönde olmalı?
- Cuma akşamı oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin genel bir değerlendirmesini yaparsak, sizce karşılaşmadan akıllarda kalan neydi?
Derbi öncesinde “Yaşasın ezeli rekabet, yaşasın ebedi dostluk!” diyen bizlerin ne kadar iyi niyetli, hatta ne kadar saf olduğumuzu gösteren sahneler, hafızama adeta mıh gibi yerleşti... Özellikle de sahaya fırlatılan ve şans eseri Volkan Demirel’e isabet etmeyen rakı şişesinin görüntüsü! Boş şişeyi görünce “Rakı şişede durduğu gibi durmaz!” diyenlerin bir kez daha haklı çıktığını düşündüm ve içimden “İyi ki final maçı oynamıyoruz, yoksa o holigan kafa bu kez büyük rakı şişesi fırlatırdı!” diye düşündüm. Colin Kazım’ın golü attıktan sonra Fenerbahçe kulübesine dönerek yaptığı sportmenlik dışı, hatta terbiye dışı davranışı da unutmak mümkün değil. Kazım’ı kınarken, son dakikaya kadar maça asılan ve bize heyecan dolu bir karşılaşma izlettiren her iki takım futbolcularını da içtenlikle kutluyorum.
Bir tebrik de maçın hakemi Fırat Aydınus’a... Geçen sene bazı maçlardaki yönetimini sert dille eleştirdiğimiz Aydınus, bu sezon daha olgunlaşmış ve tarafsız kalmaya özen gösteren bir hakem portresi sergiliyor. Bu gelişmeyi de Türk futbolu adına sevindirici buluyorum.
Şampiyon F.Bahçe olacak
- Başkanından teknik direktörüne, futbolcusundan taraftarına kadar tüm Trabzonsporlular’ın büyük bir stres ve gerilim içinde olduklarını gözlemliyoruz. Bordo mavililer bu psikolojiyle nereye kadar gidebilir?
Trabzonspor da tıpkı Fenerbahçe gibi sadece maç yapmıyor, adeta maraton koşuyor. Üstelik her iki takım da yan yana, omuz omuza koşuyor. Doğrusu nefes kesen bu yarışa dayanmak hiç de kolay değil. Futbolcuların çelik gibi sinire, bitmek tükenmek bilmeyen enerjiye ve özgüvene sahip olmaları gerekiyor. Bu nedenle Fenerbahçe’ye oranla daha dar bir kadroya sahip olan Trabzonspor’un son maçlarında gözlenen yorgunluğu ve tempo düşüklüğünü de doğal karşılıyorum. Gerek oynanan futbol, gerekse verdiği heyecan ve zevk açısından, ligin ikinci yarısında yıllarca unutulmayacak maçlar seyrediyoruz. Trabzonspor’un büyük çıkışını alkışlıyorum ama, haftalar öncesinden belirttiğim gibi, şampiyonluğu F.Bahçe’nin kazanacağına inanıyorum.
Bernd Schuster enkaz bıraktı
- Schuster ile yollarını ayıran Beşiktaş bundan sonra ne yapmalı?
- Galatasaray’da Hagi’nin gönderilip, yerine Daum’un getirileceği konuşuluyor. Fenerbahçe derbisi öncesi böyle bir değişim sizce ne kadar mantıklı?
İkinci teknik direktörlük deneyimi gösterdi ki, büyük futbolcu Hagi’den, büyük teknik direktör olamıyor! Hagi, ülkemize gelmiş en başarılı yabancı futbolcuydu. Ama aynı Hagi, en başarısız yabancı teknik direktörler arasında başı çekenlerden!
Derbi öncesinde Gheorghe Hagi’nin gönderilip, yerine Daum’un getirilmesi ise, doktorların ölümcül hastaya moral verebilmek amacıyla “Ne istersen yiyebilirsin! Hatta tuzlu balık bile!” demelerinden farksız bir durum.
Galatasaray’ın sorunu Hagi’nin gidip Daum’un gelmesiyle çözülebilecek kadar basit bir sorun değil. Galatasaray’da yönetimden başlayıp, A’dan Z’ye radikal değişim gerekli.
Arda’ya kulak verin
- Galatasaray Kaptanı Arda Turan, Ankaragücü yenilgisinin ardından, “Bu sezon taraftarımızı çok üzdüğümüzü biliyoruz. Ancak Fenerbahçe derbisinde her şeyimizi ortaya koyacağız” dedi. Bu sözler derbiye nasıl yansır?
Arda Turan’ın sözlerini ciddiye almak gerekir. Sonuçta cuma akşamı iki büyük kulüp bir derbi oynayacak. Galatasaraylı futbolcuların, bugüne kadar aldıkları kötü sonuçları bir nebze olsun unutturabilmek için canla başla oynayacakları ortada. Ama Fenerbahçe’nin de puan kaybına tahammülü yok! Dileğimiz güzel futbol, fair play ve dostluğun kazanması.
Kuddusi Müftüoğlu’nun hataları hep Trabzonspor lehine