Paylaş
- Cuma akşamı oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin genel bir değerlendirmesini yaparsak, sizce karşılaşmadan akıllarda kalan neydi?
Derbi öncesinde “Yaşasın ezeli rekabet, yaşasın ebedi dostluk!” diyen bizlerin ne kadar iyi niyetli, hatta ne kadar saf olduğumuzu gösteren sahneler, hafızama adeta mıh gibi yerleşti... Özellikle de sahaya fırlatılan ve şans eseri Volkan Demirel’e isabet etmeyen rakı şişesinin görüntüsü! Boş şişeyi görünce “Rakı şişede durduğu gibi durmaz!” diyenlerin bir kez daha haklı çıktığını düşündüm ve içimden “İyi ki final maçı oynamıyoruz, yoksa o holigan kafa bu kez büyük rakı şişesi fırlatırdı!” diye düşündüm. Colin Kazım’ın golü attıktan sonra Fenerbahçe kulübesine dönerek yaptığı sportmenlik dışı, hatta terbiye dışı davranışı da unutmak mümkün değil. Kazım’ı kınarken, son dakikaya kadar maça asılan ve bize heyecan dolu bir karşılaşma izlettiren her iki takım futbolcularını da içtenlikle kutluyorum.
Bir tebrik de maçın hakemi Fırat Aydınus’a... Geçen sene bazı maçlardaki yönetimini sert dille eleştirdiğimiz Aydınus, bu sezon daha olgunlaşmış ve tarafsız kalmaya özen gösteren bir hakem portresi sergiliyor. Bu gelişmeyi de Türk futbolu adına sevindirici buluyorum.
Şampiyon F.Bahçe olacak
- Başkanından teknik direktörüne, futbolcusundan taraftarına kadar tüm Trabzonsporlular’ın büyük bir stres ve gerilim içinde olduklarını gözlemliyoruz. Bordo mavililer bu psikolojiyle nereye kadar gidebilir?
Trabzonspor da tıpkı Fenerbahçe gibi sadece maç yapmıyor, adeta maraton koşuyor. Üstelik her iki takım da yan yana, omuz omuza koşuyor. Doğrusu nefes kesen bu yarışa dayanmak hiç de kolay değil. Futbolcuların çelik gibi sinire, bitmek tükenmek bilmeyen enerjiye ve özgüvene sahip olmaları gerekiyor. Bu nedenle Fenerbahçe’ye oranla daha dar bir kadroya sahip olan Trabzonspor’un son maçlarında gözlenen yorgunluğu ve tempo düşüklüğünü de doğal karşılıyorum. Gerek oynanan futbol, gerekse verdiği heyecan ve zevk açısından, ligin ikinci yarısında yıllarca unutulmayacak maçlar seyrediyoruz. Trabzonspor’un büyük çıkışını alkışlıyorum ama, haftalar öncesinden belirttiğim gibi, şampiyonluğu F.Bahçe’nin kazanacağına inanıyorum.
Bernd Schuster enkaz bıraktı
- Schuster ile yollarını ayıran Beşiktaş bundan sonra ne yapmalı?
Beşiktaş seyircisi ve yönetimi aylarca, büyük umutlarla getirilen Schuster’in kerametini göstermesini bekledi. Ancak bu sabırlı bekleyişe ve kendisine sağlanan müthiş imkanlara karşın Schuster, hata üstüne hata yaptı. Bardağı taşıran son damla da, berabere giden Manisaspor maçının uzatma dakikalarında takımın dinamosu Ernst’i oyuna sokmasıydı! Hocanın bu davranışı, emeğe saygısızlık, tutarsızlık ve değerbilmezlik olarak yorumlandı. Eleştiriler doruğa çıkınca istifayı basmaktan başka seçeneği kalmayan Schuster, geride maliyeti çok yüksek, ama başarı çıtası ve morali çok düşük bir kadro bıraktı. Bu enkazı ancak iddialı ve hırslı bir hoca ayağa kaldırabilir. Bu hocanın kim olacağına karar vermek de Beşiktaş yönetiminin görevidir.
Kaldırın tel örgüleri
- Aziz Yıldırım ile Adnan Polat, bundan sonra oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında deplasmana taraftar götürmeme konusunda anlaşmaya vardı. Gerekçe de hemen her maçta olay çıkması. Ezeli rakipler deplasmanlara taraftar götürmeli mi götürmemeli mi?
Taraftarlar savaşa gider gibi gideceklerse tabii ki gitmesinler!.. Ya da olay çıkartmayacak, kadınlı erkekli bir taraftar grubu götürülsün. Zira “derbi eşittir olay!” diye düşünen saldırgan grupların kavgaları, giderek kan davasına dönüşüyor ve sonraki derbiler için daha büyük tehlike sinyalleri veriyor. Holiganizmi ve vandalizmi sahalardan uzak tutabilmek, futbola gönül vermiş herkesin görevi. En başta da kulüp başkanları ve yönetimlerin. Ayrıca rakip taraftara tel örgülerin arasından, adeta kafese kıstırılmış gibi maç seyrettirmenin de, insan onuruyla bağdaşan bir yanının bulunmadığını düşünüyorum. Kafesteki insan görüntülerini seyrederken utanıyorum.
Büyük başarılar vizyon sahibi yöneticilerle kazanılır
- Fenerbahçe Acıbadem’in 3’te 1’i kadar bütçeye sahip Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom’un Avrupa’nın en büyük kupasını, 12’de 12 yaparak kazanmasından ne gibi dersler çıkarmalıyız?
Vakıfbank Güneş Sigorta’yı alkışlıyorum, yürekten kutluyorum. Ama aynı zamanda Fenerbahçe Acıbadem’i de kutluyorum. Zira Fenerbahçe Acıbadem’in, Başkan Aziz Yıldırım ve yönetici Mehmet Ali Aydınlar’ın önderliğinde gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki atılım, Vakıfbank Güneş Sigorta’ya da ilham kaynağı oluşturdu. Böylece spora yaşam biçimi olarak bakanların özlemle bekledikleri müthiş bir rekabet ortamı yaratıldığı gibi, bu yarış beraberinde kaliteyi getirdi. Kalite ve rekabet de “Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu”nu sağladı. Vakıfbank’la birlikte kazanan Türkiye ve Türk voleybolu oldu. Bu müthiş sonuç hepimize, dünya çapında başarıların, ancak vizyon sahibi yöneticiler eliyle rekabet, kalite ve mücadele çıtasının yükseltmesiyle sağlanabildiğini gösterdi.
Paylaş