Paylaş
Eğer Adnan Polat, G.Saray camiasının duayen isimlerinden İnan Kıraç’la atışmak ve kavga etmek yerine, daha o gün istifasını basmış olsaydı, bu durumlara düşmezdi!.. Büyük Fansız düşünürlerden biri, “Her şey, üç beş aydının kafa kaldırmasıyla başlar!” der. G.Saray’ın büyükleri kafa kaldırdı ve Adnan Polat gitti.
- Adnan Polat “Galatasaray Kulübü tarihinde idari bakımdan ibra edilmeyen ilk başkan” olarak tarihe geçti ve bunun sonucunda olağanüstü kongre yolu açıldı. Polat sizce bunları hak etti mi?
“Daha önce söylemiştik!” demeyi hiç sevmiyorum ama, zaman bizi hep haklı çıkarıyor!.. İşte yine bu köşeden yaptığımız uyarılar:
“Adnan Polat, Galatasaray’ın yeni stadyumunun açılış gecesinde yaşanan olayların hemen ardından istifa etmediği için, bugün ‘zoraki başkan’ durumuna düştü. Üstelik ne yazık ki, ‘İktidara yaranmak için taraftarını ihbar eden başkan!’ damgasını yemekten de kurtulamadı!.. Galatasaray’a bir şeyler verebilmek için çırpındığından hiç kuşku duymuyor, ancak artık çok yıprandığını düşünüyorum.”
Eğer Adnan Polat, G.Saray camiasının duayen isimlerinden İnan Kıraç’la atışmak ve kavga etmek yerine, daha o gün istifasını basmış olsaydı, bu durumlara düşmezdi!.. Galatasaray kültürünün oluşmasında Fransız eğitimcilerin büyük payı vardır. Büyük Fansız düşünürlerden biri de “Her şey, üç beş aydının kafa kaldırmasıyla başlar!” der. Galatasaray’ın büyükleri kafa kaldırdı ve Adnan Polat gitti.
UEFA Kupası’ndan sonra ipin ucu kaçtı
- Rijkaard’ın ardından Hagi’yi de gönderen Galatasaray’ın bundan sonraki teknik direktör rotası ne yönde olmalı?
Galatasaray ipin ucunu, UEFA Şampiyonu olduktan sonra yapılan anlamsız transferlerle kaçırdı. O kadar çok futbolcu geldi, gitti ki, en koyu taraftarlar, hatta uzmanlar bile bunların adlarını unuttu!.. Alt alta yazılan futbolcu isimleri, adeta bir telefon rehberini dolduracak boyuta ulaştı!.. Plansız, programsız süreç, sportif başarıyı getirmediği gibi, Galatasaray’ı tarihinin en ağır borç batağına sürükledi. Ayrıca bu zorlu yıllar, birçok teknik direktörün de harcanmasına sebep oldu. Mali kongrede açıklandığına göre, toplam borç 500 milyon TL’yi aşmış durumda! Bu nedenle yönetimi devralacak ekibin ve teknik heyetin işi hiç de kolay değil. Bir yandan taraftarın özlem duyduğu sportif başarılar sağlanırken, diğer yandan da akılcı ve geleceği düşünen adımların atılması gerekiyor. Sanırım büyük Galatasaray camiası bu darboğazdan çıkışın yolunu en kısa zamanda bulacaktır.
O cesur adımı atamazlar
- Beşiktaş Erkek Voleybol Takımı oyuncuları cumartesi gecesi bir grup taraftarın sopalı saldırısına uğradı. Baştan sona organize olduğu izlenimini uyandıran bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?
Benim yorumuma gerek bırakmamış, saldırının “organize” olduğunu söylemişsiniz... Yetkililere soruyorum; “Sporda şiddeti önlemek için daha vahim olayların patlamasını, örneğin seri cinayetlerin işlenmesini mi bekliyorsunuz?” Bu konuda Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok! Vaktiyle holiganizmden çok çekmiş çağdaş hukuk devletlerinin bu belayı nasıl defettiklerine bakar, aynı önlemleri alırsınız! Bakın ondan sonra “organize saldırı” kalıyor mu, kalmıyor mu? Ama ülkemizin popülist siyasetçilerinin, oy kaybettireceği gerekçesiyle bu cesur adımı atabileceklerini pek sanmıyorum.
Alex, Volkan ve Topuz’a haksızlık yapıyor
- Fenerbahçeli Alex, “En iyi Türk futbolcu Selçuk İnan, Türkiye’deki en iyi yabancı Jaja’dır” diyor. Sizin seçiminiz nedir?
Selçuk İnan, gerçekten çok başarılı, Jaja da kuşkusuz ülkemizde top koşturan en iyi yabancılardan biri... Ama Alex’in konuşmasının gerçeği yansıtmaktan çok, politik olduğunu düşünüyorum!.. Kendince Trabzonspor’a zeytin dalı uzatıyor!.. Bu arada ligin ikinci yarısında Fenerbahçe’nin yakaladığı büyük çıkışın iki kahramanı olan Volkan ve Mehmet Topuza’a da büyük haksızlık yapıyor. Sezon sonunda bir Alex portresi yazacağım. Bazıları gerçek Alex’i okuyunca çok şaşıracak!..
Hiddink gurbetçi futbolculara mecbur
- Hiddink, “Türkiye’deki yerli futbolculardan daha profesyoneller” gerekçesiyle, milli takımda gurbetçilere daha çok şans vereceğini ifade etti. Sizce bu, doğru bir strateji mi?
Doğru olup olmadığı bir yana, zorunlu bir strateji... Bir süre önce bu köşede “Gelecekte Türk Milli Futbol Takımı, ağırlıklı olarak yurt dışında doğup büyüyen Türklerle, burada Türkleştirilmiş yabancılardan oluşacak!” diye yazdım. O günlere doğru süratle gidiyoruz!.. Asıl sorulması gereken soru şu: “74 milyonluk dev nüfusa sahip Türkiye’de niçin yıldız futbolcular yetişmiyor da, yıldızlar hep, yurt dışında yaşayan yaklaşık 2 buçuk milyon Türk arasından çıkıyor?”
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, altyapı tesislerinde 2 futbol sahası bulunduğunu, oysa bu rakamın çok daha yukarılarda olması gerektiğini söylemişti. Tesisleşme açısından en zengin portföye sahip kulübümüz bu durumdaysa, varın siz çeşitli imkansızlıkların pençesinde kıvranan diğer kulüplerimizi düşünün!
Zihniyet devrimi şart
Türk sporunda bir zihniyet devrimi için, vakit geldi de geçiyor bile!.. Tek başına bu da yetmez! Okullarda son ders zilinin ardından öğrencileri soluk soluğa dershaneye koşmak zorunda bırakan eğitim sisteminin de çağa uydurulması, futbola başlangıcın, ilkokul yıllarına çekilmesi gerekir... Mevcut eğitim sistemi çocuklarımıza bırakın spor yapmayı, evden okula ve dershaneye giderken, sağa sola bakacak zaman bile bırakmıyor! Bu arada büyük kulüplerimiz, Avrupa kupalarında başarılı olabilmek umuduyla, çok sayıda ve genellikle kalitesiz yabancı oyuncu transfer ederek, Türk futbolcuların önünü tıkadılar. Uyguladıkları günü kurtarma politikası başarılı olamadığı gibi, kulüpleri borç batağına itti. Yani Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan oldular!..
Paylaş