Uğur Dündar

O stat Fener'e verilsin

18 Ocak 2011
“Türk Telekom Arena’yı, kasasından kuruş harcatmadan Galatasaray’a sunan devletin, şimdi Fe-nerbahçe’ye de Şükrü Saraçoğlu’nun tapusunu vermesini beklemek, camianın en doğal hakkıdır.”

-  Başbakan Erdoğan, “600 trilyon lira harcanan Türk Telekom Arena’da Galatasaray’ın tek kuruşu yoktur” dedi. Fenerbahçe taraftarları da, “Şükrü Saracoğlu”nu bize verin, çünkü stadımızı kendimiz yaptık. O kadar parayı kendi kaynaklarımızdan bulduk” diye kampanya başlattı. Ne dersiniz, haklılık payları var mı?
Bu çok haklı bir talep. Zira Fenerbahçe Kulübü, Şükrü Saracoğlu’nu, devletten tek kuruş yardım almadan, öz kaynakları ve Fenerbahçeli sponsorların maddi desteğiyle yaptı. Bugünkü değeri yaklaşık 500 milyon doları bulan ve Türkiye’nin ilk büyük modern stadyumu olarak tarihe geçen bu eser, tümüyle, bir Aziz Yıldırım ve benim de yer aldığım dönemin Yönetim Kurulu projesidir. İşin mimarı Aziz Yıldırım’dır ve her santimetre karesinde emeği vardır. Ancak ne yazık ki, görkemli stadyumu inşa edip bunun gururunu yaşayan kulüp, burada devletin kiracısı konumunda... Geçen yıl devlete 822 bin, bu yıl 846 bin Dolar kira ödendi. 49 yıllık sözleşme döneminde ise toplam 61 milyon Dolar kira ödenmiş olacak... Ali Sami Yen’in mülkiyeti de biraz farklı bir statüde olmakla birlikte, yine devlette... Türk Telekom Arena’yı, inşa edip, kasasından kuruş harcatmadan Galatasaray’a sunan devletin, şimdi Fenerbahçe’ye de Şükrü Saraçoğlu’nun tapusunu vermesini beklemek, camianın en doğal hakkıdır. Aksi takdirde Fenerbahçe’ye büyük haksızlık yapılmış olur. Sanırım Başkan Aziz Yıldırım önümüzdeki günlerde Başbakan Erdoğan’a bu haklı beklentiyi anlatacak. 

Büyük kulüpler statlarını kendi yapmalı

-  Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, “Stat yapmanın kriteri nedir? Devlet mi yapmalı, kulüp mü?” diye sordu. Sizce böyle bir kriter var mıdır? Sağlıklı biçimde uygulanıyor mu?
Büyük kulüplerin stadyumlarını kendilerinin inşa etmeleri ve mülkiyetine sahip olmaları gerekir. Ancak ülkemizde öyle kulüpler var ki, bırakın kendi stadyumunu yapmayı, yayıncı kuruluştan gelen paralar olmasa, çoktan kapılarına kilit vururlardı. Devlet işin içine girdiğinde de yolsuzluk iddialarının yanısıra, bazı “ucubeler” de ortaya çıkabiliyor. İstanbul ve İzmir’deki Olimpiyat Stadyumlarında doğru dürüst maç seyredilemiyor olması, bu görüşü doğrulamıyor mu? Halen Süper Lig maçlarının oynandığı pek çok Anadolu kenti stadyumuna gerçekten “stadyum” diyebilmek için bin tanık gerekir!

Derbileri kazanabilir ama şampiyon olamaz

-  Diyelim ki, Aykut Kocaman görevde kaldı. Sizce Fenerbahçe’yi bu sezon ligde şampiyonluğa, gelecek sezon da Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde başarıya taşıyabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Aykut Hoca hemen istifa etmeli

15 Ocak 2011
F.BAHÇE’nin Yeni Malatyaspor’a yenilerek Ziraat Türkiye Kupası’ndan elenmesi hazin bir durumdur ve teknik direktör Aykut Kocaman için de sözün bittiği yerdir. Sezon başından bu yana Fenerbahçe’ye takım oyunu oynatmayı bir türlü başaramayan Aykut Hoca’nın yapması gerekense, vakit geçirmeden istifa etmektir. Yeni Malatyaspor yenilgisi, onun futbolcular üzerindeki otoritesini tümüyle yitirdiğini ve bu nedenle düşündüğü oyun planını sahaya yansıtmakta çok zorlandığını gözler önüne serdi. Buna karşılık takım oyunu oynayan Yeni Malatyaspor, gol umudunu bireysel başarılara bağlamış, sistemsiz Fenerbahçe’yi kolayca yendi.
Sevgisinden kuşkumuz yok
Aykut Kocaman, Fenerbahçe’nin yetiştirdiği çok önemli bir değerdir. Onun kişiliğinden ve Fenerbahçe sevgisinden hiçbir kuşkumuz yok. İşte saygı duyduğumuz kişiliği nedeniyle Aykut Kocaman’ın vakit geçirmeden istifa etmesi, hem kendisini daha fazla yıpranmaktan kurtaracak, hem de yönetimi ve bugüne kadar ona tüm gücüyle sahip çıkan başkan Aziz Yıldırım’ı ligin ikinci yarısı öncesinde rahatlatacaktır.
Yazının Devamını Oku

Hagi bu yaşta bile Kewell'dan iyi oynar

10 Kasım 2010
Trabzonspor maçındaki Kewell’ı gördünüz. Adam en ufak dokunuşta kendini yere atıyor.

Hagi bazı futbolcuları göndermediği taktirde, onların kendisini göndereceğini çok iyi biliyor.

-  Galatasaray yönetimi, takım başarısız olunca Rijkaard’ı gönderdi. Şimdi de bazı futbolcuların takımdan gönderileceği konuşuluyor. Sizce fatura doğru yerlere mi kesiliyor?
Hagi bazı futbolcuları göndermediği takdirde, o oyuncuların kendisini göndereceğini çok iyi biliyor! Zaten Rijkard’ı da yönetim göndermedi, futbolcular şutladı! Bunların en başında da Galatasaray’ın 4 gol yediği Ankaragücü maçında savunduğu alanı, geçiş kolaylığı açısından adeta TEM Otoyoluna çeviren Servet geliyor! Servet’in yanı sıra, milyonlarca Euro’yu cebe indirdikten sonra yan gelip yatan bazı yabancılar da davranışlarıyla, sanki kimsesiz çocuklar yararına bir turnuva düzenlenmiş de, o nedenle sahaya lütfen çıkıyormuş izlenimini veriyorlar! Trabzon maçındaki Harry Kewell’ı gordünüz. Adam en ufak dokunuşta kendini yere atıyor! İddia ediyorum Hagi bu haliyle sahaya çıksın, ondan çok daha iyi oynar! Servet’e dönersek, Trabzonsporlu Engin Baytar’dan çalımı yiyip, boylu boyunca çimlere uzandığında, nedense gözümün önüne Shevchenko’nun, onu perişan ederek Saraçoğlu’nda F.Bahçe’ye attığı 4 gol geldi!..

Kötü hakemler kaliteyi düşürür

-  Sizce geçen haftaki maçlardan akılda kalan en çarpıcı görüntüler neydi?
En çarpıcı olay, Kayserispor-Gençlerbirliği maçında yaşandı. Gençlerbirliği’nin tek golle önde götürdüğü maçın 53.dakikasında hakem Kuddusi Müftüoğlu, pozisyona çok yakın olmasına rağmen yardımcısı İsmail Şencan’ın uyarısıyla, inanılmaz bir karar verdi. İnanılmaz diyorum çünkü Kayserisporlu Moritz, rakip takım ceza alanında adeta smaç yaparcasına topu eliyle önüne indirdi!.. Gençlerbirliği oyuncuları ellerini kaldırarak hakemleri uyardılar. Ancak beklenen düdük sesi duyulmadı. Müftüoğlu ve yardımcısı smaçı görememişlerdi! Gençlerbirliği defansı şaşkınlık içinde topu uzaklaştırmaya çalışırken, Aykut’un eline çarptı ve o ana kadar susan düdükten ses geldi. Karar penaltıydı. Evet, Kayserispor aleyhine ceza vuruşu verilmesi gerekirken, Gençlerbirliği’ne karşı penaltıya hükmedilmişti. Neyse ki ilahi adalet devreye girdi ve Moritz, kötü bir vuruşla penaltıyı kaçırdı. Şimdi düşünün, Moritz penaltıyı gole çevirebilmiş, Kayserispor da cesaretlenip bir gol daha atabilmiş olsaydı, 3 puanı ikramla cebe indirecek ve şampiyonluk yarışında büyük bir avantaj yakalayacaktı. Şimdi soruyorum hakemlerin bir düdükle, ligin kaderini belirleme hakları var mı? Kötü hakemler Türk futbolunun kalitesini her geçen gün biraz daha aşağıya çekiyor. Bu nedenle federasyonun hakem sorununa radikal biçimde el koymasının zamanı geldi de, geçiyor bile!..

Efsaneler mıknatıs gibidir

-  Quaresma ve Guti’nin ardından Allen Iverson da Beşiktaşlı oldu. Bu dev isimlerin Beşiktaş’a büyük katkı yapacağına inanıyor musunuz? Yoksa “Yıldız transferiyle iş bitmez, başka şeyler de lazım” diye mi düşünüyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

Schuster, Brunei Sultanı gibi

3 Kasım 2010
Schuster, sözleşmesine öyle maddeler koydurmuş ki, sanırsınız “Brunei Sultanı” transfer ediliyor! Villalar, çifter çifter lüks otomobiller, hizmetçiler...

-  Türkiye’ye gelen ünlü yabancı hocaların ( Aragones, Zico, Rijkaard, Schuster...) burada başarılı olamamasının nedeni ülkemizi ve oynanan futbolu hafife almaları olabilir mi? Örneğin Schuster başarısızlığın ardından “Türkiye Ligi çok kolay” gibi demeçler verebiliyor...
Aragones, Zico, Riijkard ve Schuster...Bu dev isimlerin futbolu bilmemeleri, mesleklerini hafife almaları mümkün mü? Ama Türkiye’ye gelirken kısa sürede işlerine son verileceğini de çok iyi biliyorlar. Bu nedenle sözleşme imzalarken, özellikle kendilerini ödenecek tazminatla ilgili maddeleri sağlama bağlıyorlar. Örneğin Schuster, sözleşmesine öyle maddeler koydurmuş ki, sanırsınız futbol adamı değil de “Brunei Sultanı” transfer ediliyor! Villalar, çifter çifter lüks otomobiller, hizmetçiler kısacası yok yok! Sözleşmeler adeta tek tip ve “minimum hizmet, maksimum para” esasına dayalı! Ünlü yabancı hocalar, kulüp yöneticilerinin futbolu onlardan daha iyi bildiği (!) gerçeğini de bilemiyorlar. Bunu öğrendiklerinde de vakit çok geç oluyor. İlk şoku, yöneticilerin tercihiyle kendilerine sorulmadan alınmış futbolcularla karşılaştıklarında yaşıyorlar. Israr ettiklerinde de, genellikle çaptan düşmüş, kariyerlerinin sonbaharını yaşayan bir iki ünlü futbolcu getirtebiliyorlar. Bizdeki un, şeker ve yağdan, ancak bu kadar helva yapılabiliyor. Kabul edelim ki Türk futbolu derin çöküşte. Hocalar “Abra Kadabra” değiller ki, sihirli değnekle dokunup her şeyi toz pembe gösterebilsinler!

Bülent Uygun artık statlara seyirci olarak bile girmemeli

-  Bülent Uygun, Murat Şahin, Koray Avcı profesyonel kariyerlerinin dışında menajerlik yaptıkları için disiplin kuruluna sevk edildiler. Sizce kulüpler ve federasyon bu kişilere karşı tavır almalı mı? Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bülent Uygun’un yaptığı spor ahlakına hiç de uygun bir davranış değil. Buca’yı bir yığın masrafa sokup birçok futbolcu almış, işler kötü gidince de bırakıp kaçmış. Olacak iş değil! Ağır ceza verilmeli. Hatta bırakın bir takımı çalıştırmayı, stadyumlara seyirci olarak girmesine bile izin verilmemeli. Eskişehirspor yönetiminin bu etik dışı davranışa ortak olmasını da çok yadırgadığımı söylemek isterim. Bu arada Anadolu kulüplerinde oynayan bazı yabancı futbolcuların beceriksizliklerini gördükçe, şunu sormadan edemiyorum. Yanında koşan arkadaşına pas vermekten aciz bu futbolcular, acaba hangi ölçülere göre transfer ediliyor? Herhalde tartılarak, kiloları ve boyları ölçülerek alınıyor olmalılar! Çünkü görünümleri futbolcuya benziyor ama gerisi hikaye!..Elimde belge yok ama, yönetici-menajer ilişkileri nedeniyle burnuma kötü kokular geliyor! Murat Şahin ve Koray Avcı’nın da formalarını hemen kulüp yönetimlerine teslim etmeleri gerekiyor...

Kafa atacağına aklını başına toplasın

-  BJK-Sivas maçının ardından Schuster’in Fatih Tekke’ye küfür ettiği ve Tekke’nin de hocasının üstüne yürüyüp kafa atmaya çalıştığı ortaya çıktı. BJK yönetimi olayı yalanladı. Siz de kulüp yöneticiliği yaptınız, BJK yönetiminin tavrı doğru mu? Bu gibi durumlarda ne yapılmalı?

Yazının Devamını Oku

Hagi sihir yaptı Kocaman seyretti

27 Ekim 2010
G.Saray’a Hagi’nin sihirli değneği değdi ve bu “sihirli dokunuşla” kendine geldi. Kocaman da o sihrin etkisinde kalmış olmalı ki, oyuna müdahale etmek yerine sadece seyretti!

Derbide topun olduğu her yerde G.Saraylı oyuncu sayısı fazlaydı. F.Bahçe ise yavaşlatıl-mış çekim gibiydi. Futbol atasözü ne diyor; “Sen topa gitmezsen, top da sana gelmez!”

Derbi bitti, ama geyikleri bitmedi!.. İki takımın da birer puanı paylaştığı maç sonrasında G.Saraylılar’ın böylesine sevinmesini nasıl yorumlamak gerekir? Ayrıca teknik direktör değişikliği, G.Saray’da bir “yeniden doğuş” süreci başlatabilir mi?Bunu daha sonraki maçlarda göreceğiz. Ama derbi için şunu söyleyebilirim: Hagi’nin sihirli değneği değdi ve bu “sihirli dokunuşla” G.Saray kendine geldi. Aykut Kocaman da o sihrin etkisinde kalmış olmalı ki, oyuna müdahale etmek yerine sadece seyretti! Eğer seyretmek yerine, daha işlevsel olabilse, Bursaspor’un 5 gol attığı A.Gücü’nden 4 gol yiyen G.Saray’ı, Saracoğlu’ndan yine puansız gönderebilirdi...
 Peki ne yapmalıydı?Otorite değilim, ahkam kesmek istemem. Ayrıca Aykut Kocaman, yerinde bir tespitle “Futbolda inanılmaz taktikler, sihirli formuller yoktur” diyor!.. Galatasaray’ın oyun planı, onu doğrularcasına çok basitti. Hagi oyuncularını “topun olduğu yerde çoğalmak” üzerine kurgulamıştı. Maç boyunca topun olduğu yerde her zaman G.Saraylı oyuncu sayısı, Fenerlilerden daha fazlaydı. Hücumda da, savunmada da hızla çoğalmayı başardılar. F.Bahçe ise yavaşlatılmış çekim gibiydi. Bu görünümüyle, sanki Saracoğlu’nda değil de, Ali Sami Yen’de oynuyormuş izlenimini veriyordu. Futbol atasözü ne diyor? “Sen topa gitmezsen, top da sana gelmez!”

F.BAHÇE’NİN EN PAHALI HOCASI

Rijkaard gitti, Schuster’in başarısı ciddi biçimde sorgulanıyor...Sizce Aykut Kocaman başarılı mı?Türk futbolunun içine sürüklendiği süreç, Rijkaard’ın, Schuster’in ve başkalarının gönderilmesiyle sona erebilecek bir süreç değil. Bu operasyonlar kanserin aspirinle tedavi edilmeye çalışılmasından farksız. Sorun daha derinde. Aykut hocanın insan kişiliğine ve Fenerbahçeliliğine büyük saygı duyuyorum. Ama bu özelliği Fenerbahçe tarihinin belki de en pahalı teknik direktörü olduğu gerçeğini değiştirmez. Yanlış anlaşılmasın, aldığı ücretten söz etmiyorum. Maliyeti çok ağır oldu. Fenerbahçe Young Boys ve PAOK’a yenilerek, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligleri’nden elendi. Böylece milyonlarca Euro’dan oldu. Ayrıca Cristian Baroni ve Andre Dos Santos’u, onca para dökerek Brezilya’dan kim getirdi? Aykut Kocaman!.. Peki şimdi kim oynatmıyor? Yine Aykut Kocaman!..O zaman sormazlar mı? Madem bu adamlar işe yaramazdı, o halde niçin aldırdın? Aykut hocanın, bu nedenle kulübe ödemesi gereken büyük borcu var. İlk taksidi bu hafta Bursaspor karşısında başarı göstererek ödemeli. Aksi takdirde borç katlanır ve giderek ödenmez hale gelir!

TÜRK FUTBOLUNUN HALi PERiŞAN

Türk futbolu derin çöküş içinde dediniz...Biraz açar mısınız?

Yazının Devamını Oku

Futbol biraz da şanstır

29 Mart 2010
DERBİLERİN yasası da favorisi de yoktur.

Bu gerçeğe rağmen otoriteler ısrarla Galatasaray’ı favori gösterdiler.

Christoph Daum, oyun düzenini yenilmemek üzerine kurmuştu.

Rijkaard ise Daum’un orta alanda kilitlediği oyunu açabilecek hamleyi yapmakta çok gecikti.

Arda ve Baros’u alarak hücum etkinliğini artırdığı dakikalarda ise şans faktörü ortaya çıktı.

Selçuk’un kırk pastan vurduğu lokum gibi topu Leo Franco’nun büyük hatası ağlarla buluşturdu.

Böylece Fenerbahçe şampiyonluk yarışında çok büyük bir engeli umduğundan daha kolay aşmış oldu.

Yazının Devamını Oku