Paylaş
Düşük maliyetlerle küçük havaalanları neden birbirine bağlanmaz?
Neden Adana-Antalya arasında ya da İstanbul-Bursa arasında düzenli seferler olmaz?
Neden hazırda bekleyen Gazipaşa Havalimanı’yla İstanbul ya da Şam arasında seferler düzenlenmez?
Örnekleri Nevşehir’den Siirt’e kadar çoğaltabiliriz...
BoraJet, Türkiye’nin havacılığında yeni bir sayfa açıyor.
Havayolu yolcu taşımacılığının bölgesel boyutu gerçek oluyor...
Yakın gelecekte, 66 koltuklu çift PWC127F motorlu ATR72-500 tipi BoraJet uçakları bizi başka kentlere, görmediğimiz havaalanlarına götürecek.
HAVAYOLU HARİTASI DEĞİŞECEK
İstendiğinde yarı hazırlanmış pistlere bile inip kalkabilen bu uçaklarla Türkiye’nin havayolu haritası değişecek. Birbirine bağlanan kasaba havaalanları, kentlere kafa tutacak.
Aslında Boston’da yaşayan ve mütevazı hayat süren dahi bir adam bu işe el attı.
MIT (Massachusetts Institute of Technology) gibi kurumlarda bile adı önemli bir yerde olan Yalçın Ayaslı, yıllardır Türkiye’nin tanıtımı için uğraşan çok varlıklı bir işadamı. Tek derdi ve sevdası Türkiye.
Şirketin başına getirdiği Peker kardeşlerden Kaptan Pilot Kadir Peker projeyi anlatırken heyecandan sesi titriyor.
Önce İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bir hangar satın almışlar. Daha sonra üç adet ATR72-500 uçağını satın alıp Köln’de C bakımına sokmuşlar. 66 koltuklu uçakların koltuk derileri bej, halısı kahverengi ve kabini ışıl ışıl olmuş. Koltuk aralıkları 32 inch (81.3 cm). Yani normal jet uçaklarındaki business aralığına yakın. Bacak bacak üstüne atıp oturun.
İlk uçak 15-18 Aralık arasında Atatürk Havalimanı’na inecek. İkincisi 25 Aralık, üçüncü uçak ise Ocak 2010 başlarında İstanbul’da olacak.
Havayolunun işlemleri tamamlanınca Türkiye’nin değişik noktalarına uçuşlar planlanacak. Zonguldak, İstanbul’a bağlanacak. Bursa içindeki eski havaalanının yeniden çalıştırılmasıyla şehrin merkezindeki meydanlara da uçuş başlayacak. Yani Türkiye’nin havayolu uçuş çizgi ağı Arapsaçına dönecek. Bu, ülkenin kalkınmışlığının yeni çizgileri olacak.
ATR72-500, sıkıştırılmış toprak meydanlara bile inebiliyor. 1200 metrelik pist, iniş kalkış için yeterli. Öyle her yeri uzun uzun betonlamaya bile gerek yok. Örneğin Çeşme Alaçatı’daki gibi atıl havaalanları, uçak yüzü görmeye hazırlanacak... Marmaris, Fethiye belki uçak yolculuğu yapılacak yerler olacak.
DARISI DENİZ UÇAKLARINA
Bu, benim hayalimdi. Turboprop uçaklarla zor hava şartlarında, zor meydanlara uçuş yapılması ile Türkiye’nin ulaşımı gökyüzündeki yerini bulacak. BoraJet ucuz fiyatı, düzgün servisiyle kalkışa hazırlanıyor... Umarım bundan sonra da deniz uçakları ile sahil kasaba ve kentlerimizin birbirine bağlandığını görürüz.
Ne güzel değil mi? Boston’da yaşayan ama gönlü ülkesinde bir işadamı risk alıyor ve heyecanını yerli profesyonellerle paylaşıyor. “Türkiye uçacak“ sözünden geri kalanları da uçurmak için heyecan verici bir projeye imza atıyor...
Kargo uçağının yolcusu oldum
Atatürk Havalimanı’nda 142 ton ağırlığındaki kargo uçağının ekibi, kalkış için hazırlıklarını tamamlamış bekliyor. Gözler, kaza nedeniyle kilitlenen E5 karayolunda. Uçağa yetişecek son kargo, Ümraniye’den gelecek tekstil numunesi. Paketin yarın sabah 9’da Londra’daki müşterinin ofisine ulaştırılması gerekiyor.
Son dakikada yetişen paket alınıp kargo kapısı kapatılıyor. MNG Havayolları’ndan kiralanan Airbus A300B4, Kaptan Pilot Ali Köfteci, İkinci Pilot Emre Çakır, Uçuş Mühendisi Tahsin Yorulmaz ve Loadmaster yani Yükleme Uzmanı Umut Aktanır’dan oluşan ekibiyle kalkışa hazır.
Kabindeki tek yolcu benim. 37 ton kargoyla ekspres taşıyıcı Alman DHL şirketinin ana merkezi Leipzig’e uçacağım. Eskiden 300 yolcu taşıyan uçakta şu an sadece 3 koltuk var. Mutfağın önündeki ekip bölümündeki koltuğa oturup kemerimi bağlıyorum.
Her ne kadar kargo uçağında yolcu olsam da, kalkış öncesinde loadmaster aynı bir kabin memuru gibi yolcu brifingi yapıyor. Acil çıkış kapılarını gösteriyor. Kabinde basınç kaybında oksijen maskelerinin kullanımını anlatıyor. Ve 2 saat 15 dakikalık uçuş için Atatürk Havalimanı’ndan kalkıyoruz.
SOMON, BİFTEK VE ZEYTİNYAĞLI
Kemer ikaz lambaları söndükten sonra loadmaster, Turkish Do&Co’nun hazırladığı yemekleri fırına koyup ısıtıyor. Somon balığı veya biftek seçenekli yemeğe zeytinyağlı tabağı, meyve salatası ve baklavadan oluşan tatlı eşlik ediyor. İkramın uzun menzilli bir business class uçuşundan farkı yok.
Leipzig’e yaklaşıyoruz. Normalde Almanya’da gece uçuş gürültü nedeniyle yasak. Ama gökyüzü kargo uçağıyla dolu. Bir saat içinde tam 54 kargo uçağı özel izinle 24 saat hizmet veren havalimanına inecek.
Hükümet, işsizliğin korkunç boyuta çıktığı eski Doğu Almanya sınırlarında kalan bu şehre yatırımları son yıllarda destekliyor. Alman Posta İdaresi’nin sahip olduğu DHL, geçen yıl 300 milyon Euro’ya mal olan merkezini tamamlayarak operasyonunu Brüksel’den Leipzig’e kaydırdı. Bugün 2 bin 100 çalışanın yüzde 70’i iki yıl önce işsizdi.
Saatler gece yarısını geçerken Leipzig’e iniyoruz. Bundan sonraki dakikalar altın değerinde. Uçağın hızla boşaltılması, konteynerler içindeki gönderilerin gidecekleri yere göre ayrıştırılması lazım. Yükler 2 milyon metrekare büyüklüğündeki dağıtım merkezine alınıyor.
Uzunluğu 7 kilometreyi bulan banttan kargolar akmaya başlıyor. Barkodları okunarak gideceği şehre göre yeniden gruplanıyor. Sonra da uçağa götürülmek için konteynere yerleştiriliyor. Otomasyona rağmen tekrar konteynere yerleştirme maksimum verimlilik için elle yapılıyor. 2 saatte tüm işlemler tamamlanıyor ve gönderi uçağa yükleniyor. Bir saat içinde inen 54 uçak bu sefer dünyanın dört bir tarafına yeni kargolarıyla dağılıyor. Gün ağarırken havalimanı yolcu uçaklarına kalıyor.
300 milyon Euro’luk yatırım
Meydanda yer trafiğini en aza indirmek için taksi yolu ve apronda özel aydınlatma sistemi var. Uçak taksi yaparken gideceği park yerine göre ışığı izliyor. Yerde trafik oluşturan “follow me”, yani beni takip et araçları yok.
Tüm yakıt sistemi yeraltında.
Bir saat içinde 54 uçak iniyor. Yerde sadece 2-3 saat kalıp yüklerini aldıktan sonra tekrar havalanıyorlar. /Tolga ÖZBEK
Paylaş