Paylaş
Ne var ki söylediklerine yorum yapmak pek içimden gelmiyor.
“Türkiye’de yıllar önce inşaat malzemesi inanılmaz kötüydü. Deniz kumu ve balçıkla yapılan beton kullanılıyordu. Herkes gibi biz de kullandık. İnşaatlarımıza mühendis eli değmiyordu” diyen biri için ne söylenebilir?
En azından yüksek mühendis babası yıllarca işsiz kalmış biri olarak ben bir şey diyemem. Herhalde sevdikleri depremde çöken binalarda ölenler de diyemez.
Ama gazete ilanlarındaki o “siyasete hazır karizmatik adam” imajıyla ilgili bir şeyler söylenebilir belki.
* * *
Bazen eşi dostu kızdırmak pahasına “Tayyip Erdoğan’ın kıymetini bilmek lazım” derim: “Bu eğitim düzeyiyle sandıktan çıkarabileceğimizin en iyisi. Yerine kimin geleceğini Allah bilir.”
İşte Ali Ağaoğlu’nun deniz kumuyla inşaat yaptıktan sonra ufka doğru bakan fotoğrafını görünce hayal edebildim Türkiye’nin gelecekteki liderini.
Aman yanlış anlaşılmasın, “Ali Ağaoğlu siyasete girip başbakanlığa oynayacak” falan demiyorum. Tam aksine, dertsiz başına dert almayacak kadar akıllı biri olduğu belli.
Ama Tayyip Erdoğan sonrası bizi bekleyen lider tipini hayal ettiğimde aklıma Ahmedinejad’tan çok nedense böyle biri geliyor.
* * *
Birkaç yıl önce TUBİTAK Antalya’da bir anket yapmış, lise öğrencilerine Kenan Evren’in resmini göstermişler.
Erkek öğrencilerin 69’unun, kızların da yüzde 88’inin cevabı çarpıcı: “Kim bu adam?”
Sadece Kenan Evren’i değil, İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u da erkek ve kız öğrencilerin yarısından fazlası tanımıyor.
Rap şarkıcısı “50 Cent”, tanınırlıkta Fahir Atakoğlu, Ayhan Işık, Müşfik Kenter, Ayşe Kulin ve Orhan Pamuk’un toplamını sollamış.
İşte kültürel altyapıları deniz kumuyla ve “mühendis eli değmeden” inşa edilen bu çocuklar, önümüzdeki seçimden itibaren oy kullanacak.
Her zaman Yaşar Kemal’i Cumhurbaşkanlığı köşkünde hayal etmiş biri olarak söylüyorum: Şaka maka, belki de sahiden halimize şükretmemiz lazım.
Bu “malzemeden” daha iyisinin çıkması zor.
Hey gidi Högh
Fenerbahçeli olmayanların da Fenerbahçeli futbolcuları sevebildiği zamanların en iyilerindendi Danimarkalı Jes Högh.
Uche’yle birlikte ördükleri defans duvarı yüzünden biz Galatasaraylıların canı az sıkılmadı; ama ikisini de takdir etmekten hiçbir zaman geri kalmadık.
Sonra görevini tamamladı, ülkesine dönüp tatlı bir anıya dönüştü. Bugünse öğrendik ki hastalığı yüzünden birkaç yıldır ölümü bekliyormuş.
Erkekler yaşlanmaya başladıklarını yaşıtları futbolcular jübile yaptığında anlar.
Högh bizden yaşça büyük ama bahsedilen jübile çok daha acı. Dilerim sağlığına kavuşur, ömrümüzün bir yaprağı daha kopup gitmez erkenden.
Seren Serengil duruşu
İlişkiler ve ayrılıklar hakkında dışarıdan bakarak ahkâm kesmek salaklıktır, bilirim.
Bu işlerde kimin melek kimin şeytan olduğunu asla anlayamazsınız. Bazen sesi çok çıkan, kendini yerden yere atandan daha çok şüphelenmek gerekir.
Bu yüzden Seren Serengil’in acılarından sonraki duruşu her şeye rağmen anlamlı geliyor bana, yaşananlar hakkında hiçbir şey bilmesem de. Bu yüzden “aynen böyle devam” diyorum kendisine: “Yolunun sonu ferahlık olsun.”
İncir Çekirdeği
Bugün açılacak köftecilere isim: Ramiz Dayı.
Paylaş