Paylaş
Oysa Kelebek için yaptığımız bayram röportajında 2011’in kendisi için bambaşka olacağını söylemişti.
Hatta albümün adını bile bu yüzden “Altın Yıl” koymuş.
“Bugüne kadar kendime bir şey demedim. ‘İmparator’ sözü de başkalarına aittir. Ama 2011, İbrahim Tatlıses’in altın yılı olacak!” Geyik bir söz vardır ya: “Tanrı’yı güldürmek istiyorsan planlarından bahset...”
Herhalde planları birilerinin zoruna gitti.
Belki milletvekili olup açılıma koltuk çıksın falan istemediler. Belki de Irak’taki yatırımları zülfiyâre dokundu. Belki de kim bilir ne...
Belki de aslında Allah gülmesin diye değil, düşmanın uyanmasını önlemek için gizlemek lazım planları.
Vedat Sakman’ın bir şarkısı vardır: “Megaloman olma, 12’de durma, vuran olur!” Tatlıses hep 12’de durmayı seçti.
Düşmanı nişan almaya çağıran bir yerde. 12’de durmanın nimetinden de yararlandı ama bedelini de ödedi. Kaç kez silahlı saldırıya uğradığını ben unuttum.
Korumaları etrafındaydı. Ofisinin güvenlik sistemi fena değildi. Yanında saldırıda yaralanan Buket Çakıcı, aklında gelecekle ilgili planlar...
“Bakın bunu iddia ediyorum...” demişti: “Plak satışı, konserler, İbo Show, milletvekilliği, hepsinde altın yılım olacak önümüzdeki yıl!”
Ama asıl planların perde arkasındaki, yüzlerini bile görmediğimiz tipler tarafından yapıldığını en iyi onun bilmesi lazımdı. Ama sanatçı tarafı onu spot ışıklarının altına itti hep.
“İbrahim Tatlıses sanatçı mı?” diye sormak artık abes: Hem de en kralından ses sanatçısı. Şahsı hakkında düşündüklerimiz bu gerçeği değiştirmez.
Ayrıca yine “su testisi...” muhabbetine dalarsak sorarlar: “Kardeşim, vuranın hiç mi suçu yok?” Zaten ben bile anladım ki şu alemde “gerçek iktidar” arkadaki gölgelere, milleti eyleyip icabında vurulmaksa İbrahim Tatlıses’lere düşüyor.
Şimdi “Altın Yıl”ın asıl anlamı sağlığına kavuşması olacak. Kendisine tüm kalbimle acil şifalar dilerim.
Kokura’lıyız ezelden
Japonca’da savaştan kalma bir deyim var: Kokura şansı.
Meğer atom bombasını atan uçağın asıl hedefiymiş Kokura.
O gün hava bulutlu olduğu için pilot efendi şehri görememiş. Sonra da “o kadar geldik, atmadan dönmeyelim” deyip bombayı komşu şehir Nagasaki’ye sallamış.
Her akşam Japonların çırpınışını kahvemizi höpürdeterek izlerken itiraf etmesek de Kokura gibi hissediyoruz kendimizi: Kader bizi vurmadı diye Allah’a şükrediyoruz.
Ama bu içimizi rahatlatıyor mu, şüpheli.
Malum, biz Kokura kadar ballı değiliz. Savaş uçakları geçip gidiyor ama fay hatları sabit kalıyor maalesef. Nagasaki olacağımız günü korkuyla bekliyoruz.
İncir Çekirdeği
İmkânsız aşk yaşıyor herkes, kendi imkânlarıyla.
Paylaş