Paylaş
E viva Espana
Durduk yerde bu İspanya da nereden çıktı demeyin. İspanya bir yerlerden çıkmış falan değil. O Avrupa’nın batısında yerli yerince duruyor. Dikkatli bir gözle bakıldığında Cervantes’in Don Kişot’unun Mança’daki yel değirmenleri bile yerli yerinde. Arabesk havası ve bütün ihtişamı ile El Hambra sarayı da öyle.
Yeni olan, İspanyolların Türklerle savaş yerine ticaret yapmaya kararlı olmaları. İnebahtı’nın izleri yerini ticari dostluklara bıraksın istiyorlar.
İstanbul’daki Expotecnia’nın amacı bu.
***
Doğruyu söylemek gerekirse, İspanya bana öncelikle sanat ve kültürü hatırlatıyor. Çünkü Avrupa’da pek az görülen istisnai bir yanı var bu ülkenin.
Önce Müslüman Arap kültürüyle bunca içiçe bir başka ülke bulabilmek çok zor. Belki biraz Sicilya’da bu etkiden sözedilebilir, o kadar. Araplar İspanya’ya büyük bir kültürün silinmez damgasını vurmuşlar.
Sonra Sefarad Musevi topluluğunun İspanya’ya katkısı tartışılmaz. 500 yıl önce bu cemaatin uğradığı büyük haksızlıklar sonucu buradan kopup bizimle yaşamaya başlamış olmaları bizim açımızdan ne kadar büyük bir şanssa, İspanya açısından da o kadar büyük bir kayıp olmalı. Ama yine de 500 yıl tarih için nedir?
Nihayet İspanya’nın büyük bir sömürge imparatorluğu kurduğu ortaokul tarih kitaplarında bile yazan bir gerçek. Orada yazılmayan, sömürgelerin İspanyol kültürüne eşsiz bir katkı sağlamış olduğu.
***
İspanya bizim için yakın zamana kadar bir düşler ülkesiydi.
Ben onu Yahya Kemal’in 'zil, şal ve gül' üzerine yazdıklarıyla tanımıştım ilk kez.
O günlerde Don Kişot’u okudum. Ardından İspanyol ressamları tanıdım. Ünlü sinemacılarının filmlerini seyrettim. Mimarlık sanatının uç noktalarında dolaşan örneklerin fotoğraflarını gördüm. Geçenlerde şaraplarını tattım.
Buna karşılık, İspanya’ya hiç gitmedim.
Hep sayısız sanatçının elinden çıkmış bir tül peçenin ardından buğulu ve muhayyel bir İspanya’yı seyrettim.
***
Expotecnia’yı hazırlayanlar bu kez İspanya’nın modern yanını tanıttılar.
İşte o anda Dağlarca’nın Şark şiirindeki bir mısranın, 'Mazi ve istikbalin elele gezdiği yer' sözünün sanki İspanya için yazıldığını düşündüm. Belli ki, artık burada da 'ağaçlar gibi sükun, ufuklar gibi sesler' duyuyoruz.
Mazi ve istikbali buluşturmak. Bence büyülü formülü dile getiren şair çok haklı.
Madem İspanyollar bunu başarmaya azmetmiş, öyleyse 'Viva Espana'!
Meraklısı için not:
İspanyollar 27 Mayıs ile 6 Haziran arasında Hyatt Regency otelinde bir 'İspanyol Yemekleri Festivali' düzenlemişler.
Ben açılış öncesi tadım için otele gittim. Çok ilginç yemekler ve aynı ilginçlikte şaraplar tattım.
Meraklısına canı gönülden tavsiye ederim.
Paylaş