Muhalefet insanların içindeki fırtınaları görebiliyor mu
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ARADAN az buz değil tam 27 yıl geçmiş. Buna rağmen bu yıl düzenlenen Abdi İpekçi'yi anma törenlerine gösterilen ilgi olağanüstüydü.
İki panele katıldım. Biri İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Maden Fakültesi'nin salonunda Yurtsever Hareket'in düzenlediği toplantıydı.
Öteki de Eskişehir Atatürkçü Düşünce Derneği'nin paneliydi.
Salonlar paneller için çok büyüktü. Ama her ikisi de ağzına kadar doluydu.
Çok sayıda insan konuşmaları ayakta izlemek zorunda kaldı.
Beni bu kalabalıklardan çok, toplantılara 30 yaşın altındaki gençlerin de katılması, konuşmaları çok dikkatli izlemeleri ve panel sonunda can alıcı sorular sormaları şaşırttı.
Bu toplantılara olan ilgi bir kıpırdanmanın olduğunun, ülke sorunlarına olan duyarlılığın özlediğimiz noktaya yükselmeye başladığının göstergesiydi.
Doğrusu dolu salonlar insana hem coşku, hem de keyif veriyor.
Şunu biliyorsunuz ki söyledikleriniz, vermek istediğiniz mesajlar yerini buluyor.
Bu mesajların salondaki dinleyiciler aracılığıyla topluma dalga dalga yayılacağı gerçeği de ayrı bir mutluluk...
* * *
İstanbul'daki panelde Prof.Nur Serter, Emekli Orgeneral Tuncer Kılıç,Ali Sirmen, paneli yöneten ve zaman zaman yorumlarıyla katkıda bulunun Prof. Coşkun Özdemir'le izleyicilere laik demokratik rejimin karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri anlatmaya çalıştık.
İzleyiciler çok duyarlıydı.
Zaten panelin pazar günü bütün öğleden sonrayı kapsamasına rağmen, bu kadar insanın o salonu hıncahınç doldurması, yüreklerdeki endişelerin taşma noktasına geldiğini gösteriyor.
Eskişehir'deki toplantı da öyle. Toplantı perşembe günü saat 18.00'de başladı, 21.00'e kadar sürdü.
Tam 3 saat insanlar yerlerinden kıpırdamadan konuşmaları dinlediler, sorular sorup endişelerini dile getirdiler.
Panele Altan Öymen, Fikret Bila, Derya Sazak ve Turgut Kazan'la birlikte katıldık.
Arkadaşlarla gazeteci Abdi İpekçi'yi, felsefesini, Ağca'nın tahliye rezaletini, siyasi cinayetler ve bunların karanlıkta kalmasının nedenlerini ve bugünkü medyanın çizgisini dilimizin döndüğü kadar bütün ayrıntılarıyla anlattık.
* * *
Bu kış kıyamette (Eskişehir'de sıcaklık eksi 20'lerdeydi) biz 4 gazeteci ile Turgut Kazan'ın kalkıp kara yoluyla Eskişehir'e gelmesini, paneli izlemek için o kadar insanın koca salonu tıklım tıklım doldurmasını doğru değerlendirmek gerekir.
Demek ki insanlar endişeli, demek ki insanlar bir çıkış yolu arıyor.
Muhalefet partilerinin ülkenin tamamına hızla yayılan bu hareketliliği ve arayışı iyi değerlendirmesi gerekir.
Bilmiyorum dip dalgalar halindeki bu kıpırdanmayı algılayabiliyorlar mı?
Benim ve iki paneldeki konuşmacıların ortak değerlendirmesi şöyle: Laik demokratik cumhuriyet için endişe içinde olan milyonlarca insan, yeni bir siyasi gücün oluşturulmasını ve bu gücün toplumu arkasına alarak bugünkü iktidarı sandıkta yenmesini umutla bekliyor.
Yani solda ve sağda birleşme, bütünleşme istiyor.
Atatürk aydınlanmasına yürekten inanan milyonlarca insan ülkenin yeniden karanlığa sürüklenmesinden ciddi endişe duyuyor.
Ülkenin her yerinde düzenlenen bu toplantılar muhalefete önemli bir uyarı.
Bu yaşamsal mesajları doğru değerlendirmek gerekiyor.
Çünkü bu insanlar, AKP iktidarından ancak onu sandığa gömerek ülkenin kurtulacağına inanıyorlar.
Onlar, demokrasi karşıtı bir çözümün, çözüm olmayacağını yaşadıkları deneyimleriyle çok iyi biliyorlar.