Tufan Dalgıç

‘’Ozan Onur onurumuzdur”

3 Ağustos 2018
Bir süre önce by-pass ameliyatı olup 4 kalp damarı değiştirilen Bandırma Belediye Başkan Yardımcısı Ozan Onur’un tedavisi evinde devam ediyor. Onur, son olarak evin içinde yürüyüşlere başladı. Ağustos ayı ortalarında da dışarıya çıkarak yürüyüşlerine devam edecek.

Bugün bir siyasetçi olarak Ozan Onur’un yaşadıklarına bakarsak bir şanssızlıktan öte ülke gerçeği ile karşılaşırız. 30 Mart yerel seçimlerinin ardından 30 Nisan’da uğradığı silahlı saldırı sonucunda bacağına isabet eden 3 kurşunla yaralandı ve bacağında parçalı kırıklar oluştu. Bu nedenle birkaç ameliyat olan Onur’un bacağına 11 platin takıldı. Onur, lunapark için gösterdiği yeri beğenmeyen ve başka bir yeri gözüne kestirip almak isteyen bir kişi tarafından adeta kurşun yağmuruna tutuldu. İşin ilginç yanı ise bu saldırıyı gerçekleştiren kişi tutuksuz olarak yargılanıyor. Yazının başlığı ise saldırının ardından Bandırma’daki 1 Mayıs kutlamalarında slogan olarak atılmıştı. Eğer Ozan Onur, ranta ve mafyavari kişilere boyun eğip istenilenleri yerine getirseydi, ne bacağından vurulup 2 yıl boyunca görevinden uzak kalacaktı, ne de olayın ardından yaşadığı stres nedeniyle by-pass ameliyatı geçirecekti. Evet, Ozan Onur bu kentin malını, mülkünü kimseye peşkeş çekmediği ve dik durduğu için “Onurumuzdur” Umarım en kısa sürede sağlığına kavuşarak CHP’nin yine Bandırma’daki en güçlü belediye başkan adaylarından olacak. Ülke gerçeği dedim ya, bu ülkede yaşayanlar onlar için canıyla, malıyla bedel ödeyen insanları çok kolay unutuyor... Ozan Onur’un yaşadıklarını unutmayın istedim.

SİYASET KORKAKLIĞI BAĞIŞLAMAZ

CHP’de kurultay ve imza toplama sürecini yakından incelediğimizde karşımıza liste dışı kalan milletvekillerinin Muharrem İnce üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu’dan intikam alma istekleri olduğu açıkça görülüyor. CHP’de işler öylesine karışık bir durumda ki noter kanalıyla imza veren bazı delegeler aslında imzalarını genel merkeze bile göndermemiş. Bu durumda akıllara “Acaba imzaları ellerinde pazarlık için mi tuttular?” sorusu geliyor. CHP’nin bugün ve geçmişte yaşadığı sorunun temelinde ilkelerin belirlenmemiş olması var. CHP, AK Parti gibi bir lider partisi değil ama nedense hep bir liderin partisi olmaya çabalıyor. Aslında oluyor da. Baykal gitti, Kemal Kılıçdaroğlu geldi ve bir şey değişmedi. Kılıçdaroğlu gidip İnce geldiğinde de pek bir şey değişmeyecek. Sorun, bu değişim söylemleri içinde delegenin ve yerel siyasetçilerin korkusuzca taraflarını ve düşüncelerini açıklayamaması. Herkes siyaseten bir gelecek bekliyor ve bunun lidere bağlı olduğunu biliyor.

Yazının Devamını Oku

AK Parti’nin engeli Büyükşehir

27 Temmuz 2018
CHP’de gündemde olan olağanüstü kurultayın ardından olası bir değişimin ilçelerde de yankı bulacağı gerçeğini bir tarafa bırakırsak yerel seçimlerde Millet ve Cumhur ittifaklarının devam edip etmeyeceği merak konusu.

Genel seçimlerde Bandırma’da AK Parti’nin CHP ile arasındaki oy farkını 2 bin oya kadar düşürmesi ittifakların önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bandırma’da belediye başkanlığı seçimlerinin ağırlıklı olarak AK Parti ve CHP arasında geçeceği bir gerçek. Burada asıl soru; “İYİ Parti ile CHP, MHP ile de AK Parti ittifaka devam edecek mi?”
Genel seçimlerin bize gösterdiği bir gerçek, CHP ve MHP’den İYİ Parti’ye ciddi oy kaymaları yaşandığı. Öyle ki, ülke genelinde yüzde 10 oy alan İYİ Parti, Bandırma’da yüzde 17’ye dayandı. Bu oy potansiyeli de İYİ Parti’yi belediye başkanlığı seçimleri için iddialı duruma getirdi. CHP ile ittifak söz konusu olduğunda da İYİ Parti’nin eli güçlü olacak. Burada ittifak için belirlenecek ilkeler çok önemli. Olası bir ittifakta partiler kazanma ihtimali güçlü olanı mı destekleyecek yoksa birlikte ortak birer aday listesi mi çıkartacaklar?
Örneğin CHP’yi destekleme kararı alan İYİ Parti’ye CHP meclis adayları arasında yer mi verilecek? Bugün için ittifak konusu genel seçimlerdeki kadar net değil. Ayrıca ittifak kararı alınsa dahi belki de taban bu ittifakı kabul etmeyecek.

ARTIK AK PARTİ’NİN ELİ GÜÇLENDİ

AK Parti’de durum biraz daha rahat gibi görülüyor. Hem CHP ile arasındaki oy farkını kapatması, hem de ittifak ortağı MHP’nin Bandırma’da yüzde 6,7 oy alması AK Parti’nin elini güçlendirdi. AK Parti seçmeni 2 dönem sonra belediye başkanlığı seçimlerini kazanma umudu taşıyor. Diğer yandan MHP’nin aldığı düşük oy ise MHP’nin aday çıkarmakta bile zorlanacağının göstergesi. İşte yukarıda anlattıklarımız birleşince de AK Parti’nin daha az taviz vererek belediye başkanlığı seçimlerine gitmesi söz konusu. Millet İttifakına baktığımızda ise İYİ Parti’nin yerelde karşılığını görmek isteyebileceği gibi bir durum var. Hatta İYİ Parti çıkartacağı adaya göre belki de seçim kazanma planları da yapıyordur. Yüzde 17’lik oy çok önemli. Eğer Millet İttifakı sonlanır ve Cumhur İttifakı devam ederse Bandırma’da MHP oylarını alan AK Parti seçimleri kazanan parti olabilir.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ OLGUSU VE BANDIRMA

AK Parti’nin Bandırma’da karşılaşacağı en büyük sorun ise Büyükşehir gerçeği. Bandırma, hem mikro milliyetçi bir yer hem de yaşam tarzı olarak bir sahil kenti. Bu yapıya Büyükşehir Belediyesi’nin, Bandırma’ya yönelik ciddi yatırımlar yapmamasını da eklersek doğal olarak insanlar Büyükşehir’e tepki gösteriyor. Ayrıca yıllarca il olmayı bekleyen bir kente Büyükşehir yasasını dayatıp onu belirli bir kalıba sokmakta siyasi anlamda büyük bir hata olsa gerek. Bandırmalılar yerel seçimleri Büyükşehir ile bir hesaplaşma günü olarak görürse AK Parti’nin Bandırma’da kazanması çok zor. İşte AK Parti’nin Bandırma’yı kırsal ilçeler ile bir tutmayıp farklı politikalar geliştirmesi gerekli. Bu politikaları ne kadar hızlı yaparsa yerel seçimlere de o kadar şanslı girecektir.

Yazının Devamını Oku

Engelliler mağdur oldu

20 Temmuz 2018
Bandırma Engelli ve Engelli Aileleri Derneği’nin tek gelir kaynağı sahil bandındaki kafe, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle kapatıldı.

Birileri, “kafe ruhsatsız” diyerek şikâyette bulunmuş ve Büyükşehir Belediyesi de derneğin tek gelir kaynağını mühürledi. 7 aydır soruna bir çözüm bulmak için çırpınan engelliler ise gözyaşları içinde kafenin kapanmasını izledi. Kapatma anında içeride ne vardı biliyor musunuz? Bir hasta yatağı...

Yatalak hastalık yaşayanlar ya da bakmak zorunda kalanlar iyi bilir. Bu yatak, o insanların vücudunun yaralanmasını önlüyor, temizlenmesini kolaylaştırıyor. İşte o yatak da bir ihtiyaç sahibine gidecekti; ama mühürlenerek kafeteryanın içinde kaldı. Sadece o yatak değil, burası aynı zamanda ihtiyacı olanların toplandığı ve ihtiyaç duydukları malzemeleri alabildikleri bir yerdi. 2 manuel tekerlekli sandalye ve bir de akülü tekerlekli sandalye içeride kaldı. Yani deyiş yerindeyse kafeterya ile birlikte onlar da mühürlendi.

Düşünün, toplumun en dezavantajlı grubu olan engelliler için yaşamın kolaylaştırılması gerekirken,Yunus Emre şiirleriyle “Gönül almaya geldik” diyen Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından gönülleri kırıldı. Umarım Kafaoğlu, Bandırma’ya gelişinin ardından bu mühürleme ile anılmaz ve bu soruna bir çözüm bulur.

SİYASET Mİ, BAŞKA BİR HEDEF Mİ?

Dernek Başkanı Hüseyin Uçar, basın açıklamasında, “Siyaset sokmamamıza karşın siyasi irade tarafından yıkılıyor” diyerek sitem etti. Burada gerçekten bir siyasi durum mu var? Yoksa Başkan Kafaoğlu, bu alanı Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak hizmet veren Bandırma Engelsiz Yaşam Merkezi için mi istiyor? Kamuoyunda bu iddialar da almış başını gidiyor. Gelelim mühürlemeye neden olan şikâyete. Anlaşılan biri ya da birileri “Çadır Kafe”nin ruhsatsız olduğunu Büyükşehir yetkililerine şikâyet etmiş ve yetkililer de burayı kapatma kararı almış. Protestolar sırasında dikkatimi çeken bir nokta da gözyaşı döken insanların “Şikâyet eden nerede?” sitemi oldu. Bunun yanı sıra çok güçlü bir şekilde “bedava yemek içmek istediler, ondan şikâyet ettiler, ondan kapanıyor burası” diye kalabalığın içinden sesler yükseldi.

Büyükşehir’e şu soruyu sormak gerekli; sahil bandındaki tek ruhsatsız yer Çadır Kafe mi? Diğer kafe ve yapılarda da ruhsat yoksa Büyükşehir buraları da kapatacak mı? Yoksa hepsi birer hazırlık ve seçimin ardından sahil bandında bulunan Bandırma Kültür Sanat Merkezi de başta olmak üzere tüm yapıların yıkımımı planlanıyor? Daha önce balık halinin taşınacağını bizzat Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu açıklamıştı. Anlaşılan engellilerin yaşadıkları sahil bandında olacakların ilk adımı.

Yazının Devamını Oku

Çocuklar zor durumda

13 Temmuz 2018
Bandırma’da geçtiğimiz hafta Cumhuriyet Alanı’nda kadın muhtarların ve Kent Konseyi Kadın Danışma Merkezi’nin çocuklara yönelik gerçekleşen “İstismar suçlarını”nı protesto etmek için yaptıkları eylemlere ne yazık ki katılım düşük oldu.

İki eyleme toplam 150 civarı kişi katıldı. Katılımın az olması ve Bandırma’da da çocuklara yönelik birçok istismar suçunun işlendiğini hatta bu mağdurlar arasında engelli çocukların da olduğunu bizzat haberlerini yaptığım için biliyorum. Her zaman söylendiği gibi çocuklara saldırı hep en yakından geliyor. Bana yansıyan ve bizzat haberini yaptığım 2 yıl içinde 4 farklı olayın olması. Bu dört olayda; biri kız iki engelli çocuk, iki kız iki de erkek çocuk mağdur oldu. Bunlar yalnızca bizlerin bildikleri ve kamuoyuna yansıyanlar. Bunların dışında sokaklarda bir biçimde mendil satan, dilenen çocukların neler yaşadıklarını bilmiyoruz. Onlar neler yaşadıklarını da pek anlatmıyorlar. Anlattıklarında da belki kimse inanmıyor.
Bu dünyanın tüm kahrını ne yazık ki çocuklar çekiyor. Savaş, fakirlik, hastalık, kimsesizlik toplumun diğer kesimlerine göre onlara daha büyük zararlar veriyor. Bütün bu olumsuzluklara bir de toplumun içindeki sapkınlar eklenince bu yaşam çocukların umutlarını birden elinden alıveriyor. İnsanların tepkisi de sosyal medyaya sıkışmış durumda. Herkes cezaların artırılması gerektiğini savunuyor ancak, çocuklara yönelen şiddetin, istismarın sosyolojik ve psikolojik olarak kaynağının ortaya çıkarılması ya da araştırılması gibi bir talep yok. Toplum aslında travmatik olaylarda hep aynı tepkiyi veriyor. Şiddetin önüne şiddetle geçmek... İdam isteği de aslında bu yönden bakıldığında çok önemli. İnsanlar idam talebinde bulunuyor ama “Ya suçsuz biri idam edilirse?” sorusunu soran insan sayısı çok az. Unutulmamalı ölümün geri dönüşü yok...

EN AZINDAN ÇOCUKLAR İÇİN...

Bandırma yerelinde çocukların yaşadıklarına baktığımızda şartların eşit olmadığını görüyoruz. Birçoğu fakirlik, aile yapısı, etnik kimlik gibi nedenlerden dolayı yaşıtlarıyla aynı şartlara sahip değil. İşin kötüsü çocukların bu durumuyla ilgilenen insan sayısı da çok az. Bandırma’da; Bizim Çocuklarımız Kültür Sanat ve Doğa Derneği ile Çınarlı Çağdaş Gençlik Derneği çalışmalar yapıyor ama her zaman karşılarına çıkan en büyük sorun ekonomi. Aslında kurumların çocukların eğitiminde daha çok rol üstlenmesi gerek. Örneğin Bandırma Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi. Mecliste bir karar alıp bir yıllık bütçelerinin yüzde 1’ini eğitme ayırsalar ne olur?
Bu bütçe ile okullara kütüphaneler, sanatsal atölyeler yapmak en azından çocukların şartlarını bir miktarda olsa eşitleyecektir. Kısacası çocuklar yalnızca istismar ve şiddetle boğuşmuyor. Eşitsizlikle, hor görülmekle, hatta itilip kakılmakla karşı kaşıya. İşte onlara umut olmak şartları eşitlemekten geçiyor.

Yazının Devamını Oku

Başkanlık için isimler ortaya çıkıyor

6 Temmuz 2018
Bandırma’da son olarak Belediye Başkanı Dursun Mirza’nın bir dönem daha başkanlık yapmak istediğini ve aday adayı olacağını açıklaması üzerine gözler yerel seçimlerde CHP ve AK Parti’ye çevrildi.

CHP geçtiğimiz dönem Bandırma’da anket ve önseçim ile adayını belirlemişti, beklenti yine bu yönde. AK Parti’de durum biraz daha karışık. AK Parti’de merkez yoklaması yapılacak. Muhtemelen süreç birkaç anket, temayül, STK’ların vereceği isimler ile belirlenecek. Ancak burada dikkat çekmek istediğim nokta, AK Parti’de Büyükşehir Belediye Başkan adayının da söz sahibi olacağı. Bandırma’nın adayının belirlenmesi sürecinde Büyükşehir Başkan adayı en önemli isim olacak. Bu tür bir yaklaşımın CHP’de olacağını düşünmüyorum.

CHP’DE İSİM İSİM ADAYLAR

CHP’de en güçlü aday olarak mevcut başkan Dursun Mirza karşımıza çıkıyor. Aday adaylığı için konuşulan isimlere baktığımızda ise meclis üyesi Tolga Tosun, Başkan Yardımcısı Ozan Onur, eski ilçe başkanı Metin Ok, eski Büyükşehir Meclis Üyesi Dr. Selim Panç gibi isimler ön plana çıkabilir.
Ancak Selim Panç’ın daha önceden aday adayı olup Dursun Mirza karşısında kaybetmesi ve son olarak milletvekilliği için de aday adayı olması, başkan aday adayı olma ihtimalini düşürüyor. Bu isimlere sürpriz bir kişi daha eklemek gerekli. Milletvekilliğinde aday adayı olan eski meclis üyesi, öğretmen Fatma Sibel Salı. Belki de diğer isimlere baktığımızda aday adayı olma ihtimali en düşük isim Fatma Sibel Salı, ancak burada bazı siyasi değişkenleri görmek zorundayız.
CHP gibi bir parti Bandırma’da kadın siyasetçi çıkarmakta ciddi zorluklar yaşıyor ve bu konuda da Sibel Salı, ciddi adımlar atarak öne çıktı.
Kısacası kadınların siyaset arenasında temsil edilmesi çok önemli ve bu alanda da ne yazık ki çok fazla isim yok. Bu Salı’nın en önemli artısı... Salı 41, Tolga Tosun ise 38 yaşında. Dolayısıyla bu isimler aday adayı olup kaybetseler de aslında kaybettikleri çok büyük bir şey olmayacak. Ülkemizde belediye başkan adaylığı yaşı ortalama 55 ve üzeri. Tam tersine genç isimler CHP’de geriden gelen pek kimse olmadığı için önümüzdeki 5 yıl içinde neredeyse rakipsiz olacaklar. Gençler, bu dönemde aday adayı olup, anket ve önseçim de yapılırsa hem parti içindeki hem de kamuoyundaki karşılıklarını görebilecekler. Buradan aldıkları sonuçlar önümüzdeki yıllar için onların yol haritası oluşturmasını sağlayacak. Gençlerin ve kadınların önümüzdeki yıllarda siyasete girmesi için bu isimlerin öncülük yapması da çok önemli. İyi örnekler siyasete katılımı artırır. CHP’de resmen aday adaylıkları açıklanmadan çıkarımda bulunmak çok zor. Burada aday adaylarının önseçim yapılması durumunda birbirlerini desteklemesi, ittifaklar kurmaları da söz konusu olacaktır.

BAŞKAN DEDİĞİMİZ NEDİR Kİ?

90’lı yıllardan başlayarak belediyecilik anlayışı insanlara hizmetten ve samimiyetten uzaklaşıp yüksek maliyetli projelerin sunumuna dönüştürüldü. Her seçim döneminde bu büyük ve maliyetli projeler havada uçuştu. Oysa belediyecilik her insanın yaşamına dokunabilmek... Bandırma’yı düşündüğümüzde de Paşabayır Mahallesi’nde oturan insanın beklentileri ile 100. Yıl Mahallesi’nde oturan insanların belediyeden beklentileri farklılık gösteriyor. Önemli olan herkes için yaşanılır bir kent vaat edebilmek. Bir belediye başkanı için en önemli tehlike, makam koltuğuna ve makam arabasına alışmaktır. Statü sahibi olmanın verdiği güç onu her geçen gün insanlardan kopartır. Eskiden her gün selam vererek geçtiği esnafın yüzünü görmez olur.

Yazının Devamını Oku

Bandırma’da yerel seçimler ne olacak?

29 Haziran 2018
Bandırma AK Parti İlçe Başkanı Alp Bostancı, yaptığı seçim değerlendirmesinde CHP ile aralarındaki farkın 2 bin oy civarına kadar düştüğünü belirterek önümüzdeki seçimlerde Bandırma Belediyesi’ni alacaklarını öne sürdü.

Genel seçim sonuçları Bandırma’da AK Parti’ye umut vermiş durumda. Ancak yerel seçim birçok anlamda genelden ayrışıyor. Basitçe söylersek, AK Parti’nin Bandırma’da sürükleyici bir lideri yok. Oysa CHP bu konuda çok şanslı, Dursun Mirza’nın dışında Ozan Onur, eski milletvekilleri Mehmet Tüm ve Namık Havutça, hatta eski belediye başkanı Sedat Pekel var. Bu nedenle CHP, çalışma, yerel dinamikler ve hareket yeteneği açısından AK Parti’den şanslı gibi görünüyor.

İYİ PARTİ’NİN BELİRLEYİCİ ROLÜ

Muhtemelen İlçe Başkanı Alp Bostancı, yerel seçim hesabını yaparken İYİ Parti’nin bir belediye başkanı adayı çıkaracağını düşünüyor. İYİ Parti Bandırma’da, Türkiye ortalamasının çok üzerinde yüzde 16,50 bir oy aldı. Buradaki sorun, “İYİ Parti aday çıkarır mı, çıkarırsa da bu oy oranını koruyabilir mi? Bu sorunun cevabını zaman içinde göreceğiz. Belki de İYİ Parti, CHP ile anlaşarak belediye meclisine üye verecek, anlaşma sağlayıp bir belediye başkan yardımcısı İYİ Parti’den olacak. Bu konuda çok sayıda olasılıktan söz edilebilir. Ancak AK Parti’nin güvendiği MHP oylarının Bandırma’da dip yapmış olması. Bu bir açıdan AK Parti’nin lehine bir durum aslında. Genel seçim sonuçlarına göre MHP’nin Bandırma’dan belediye başkan adayı çıkarma şevki kırılmış olabilir.

***

Aldıkları oy yüzde 7 civarlarında. Bu oy oranı da aslında AK Parti’nin yerel seçimlerde güvendiği en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Hiçbir değişkeni hesaplamandan, salt genel seçim sonuçlarına göre bakarsak, İYİ Parti ve CHP’nin ayrı ayrı başkan adayı çıkardığı bir Bandırma’da MHP’nin oyunu alan AK Parti seçimi önde tamamlar. Kuşkusuz bu yaptığımız hesapları her partinin yönetici kadrosu da düşünüyor.

***

Seçim sonuçları Bandırma’da CHP’nin beklentisinin altında kaldı. İYİ Parti MHP’den ve bir kısımda CHP seçmeninden oy almayı başardı. AKP yaklaşık oyunu korudu. HDP’de 1-2 puan yükseliş var. CHP, 24 Haziran’da, yüzde 33 oy oranı ile 1 Kasım seçiminde aldığı yüzde 42’in çok gerisine düştü. Bu sonuçların dışında erken yerel seçim kararı alınmazsa Belediye Başkanı Dursun Mirza’nın her şeyi değiştirmek için epey bir zamanı var. Ancak AK Parti de uyumuyor. AK Parti, önümüzdeki günlerde Büyükşehir Belediyesi’nin gücünü Bandırma’da hissettirmek istiyor. Bugüne kadar Büyükşehir’den çok çekmiş ve şikâyet etmiş Bandırmalının bakalım gönlünü ve oyunu alabilecekler mi? Hep birlikte yaşayıp göreceğiz...

Yazının Devamını Oku

Bu ‘Bedel’i kaldırın

24 Haziran 2018
Perşembe günü yapılan olağanüstü kongre ile Bandırmaspor’un başına Göksel Karlahan oturdu.

Tek liste ile gidilen seçimlerde kulübün 12 milyon 28 bin lira tutarında borcu olduğu da açıklandı. Bunların dışında dikkatimi çeken en önemli durum ise birkaç kişinin, ilk üyelik başvurusunda “1000 lira ücret alınması” teklifi oldu. Bu teklif, tartışmaların ardından oy çokluğu ile 500 liraya düşürüldü ve bir yıllık aidat da 120 lira olarak belirlendi. Oylamada dikkatimi çeken bir başka nokta da kendini solcu olarak tanımlayan Belediye Başkanı Dursun Mirza’nın, “Bandırmaspor’a üyeliğin bir bedeli olmalı” sözleri oldu.
Mirza, şunu söyleyemedi: “Bandırmaspor’u zarara uğratanlar bunun bedelini ödemeli.” Yukarıda bahsettiğim karar, aslında tamamen fırsat eşitliğine aykırı. Öyle ki, daha önce üyelik başvurusu için yalnızca 24 lira bir ücret alınıyordu. Bu arada 150 bin nüfuslu bir kentte Bandırmaspor üye sayısı yalnızca 578. Aslında Bandırmaspor henüz kitleselleşemeden insanların önüne para engeli çıkartılarak kitleselleşmenin önüne geçiliyor. Başka bir açıdan baktığımızda da aslında istenen 500 lira para insanlara “üye olmayın!” demekle eşdeğer. Çünkü hem Mirza, hem yeni başkan Karlahan da biliyor ki, bu parayı verebilecek insan sayısı çok az.
Örneğin tribünlerde takımını destekleyen dar gelirli insanlara “Siz sadece takımı destekleyin, Bandırmaspor yönetiminde söz hakkınız olmasına gerek yok” deniyor. Bir yandan da gençleri düşünüyorum. O gençlerin birçoğu harçlıkları ile bilet alıyorlar, bazen de alamıyorlar. İşte o gençlerin belki de 18 yaşını doldurunca en çok istedikleri şey Bandırmaspor’a üye olabilmek. Peki, şimdi bu alınan kararla birlikte bu çocukların da şevkleri kırılmış olmuyor mu? Kulübe gönül veren herkes bir biçimde yardım eder. Parası olan parayla, olmayan tribünden destek vererek üzerine düşen görevi yerine getirir. Bir kentin takımına sahip çıkacağı önemli bir dönemde yeni yönetim ve onursal başkan Dursun Mirza, üyelik için 500 lira ön koşulu getirip adeta kulübü halktan kaçırıyor. Önemli bir nokta da bunun için zaman bile koymamaları. Bu karar alınacaksa bile en azından “2019 yılından başlamak üzere” diyebilirlerdi. Ancak sorun zaten bir an önce üye sayısının yükselmesini engellemek! İnsanlar üye olursa kulüpteki çoğunluğu yitirebilirler. “Küçük olsun, benim olsun” mantığı en çok Bandırmaspor’a zarar verir.
Oylamada şevkle ellerini kaldıranlara sesleniyorum. Dizayn ettiğiniz yönetimler, bu takımı 12 milyon lira borca sokarken hiçbirinizin sesi çıkmadı. Şimdi takımın kötü durumundan yararlanarak Bandırmaspor’u kitlelerden, daha doğrusu emekçilerden, dar gelirlilerden kopartmak istiyorlar. Bu kötü yönetimin faturasını Bandırmaspor’a gönül verenlerden değil, o borçları yapanlardan çıkartın. Umarım yeni yönetim yanlışın farkına varır ve kongrede alınan “500 lira üyelik bedeli”ni kaldırır.

Yazının Devamını Oku

Nerede o eski bayramlar? diyerek...

22 Haziran 2018
Bir Ramazan Bayramı’nı daha “Nerede o eski bayramlar?” diyerek geride bıraktık.

Unutmadan söyleyelim her kuşak, kendi eski bayramını bir biçimde yad edecek. Bugün “Nerede o eski bayramlar?” diyerek geçmişe uzanan bizler gibi yarın yetişkin olan çocuklar da bugünü anarak “Nerede o eski bayramlar?” diyecek.
Aslında her ömür kendi çocukluğunu arıyor. Ne kadar az sorumluluğun varsa ve sana ne kadar çok değer veriyorlarsa işte o bayram güzel bir anı olarak hatırda kalıyor. Kısacası bayramları güzel yapan şey zaman değil, o zaman içinde bizim çocuk olmamız ve el üstünde tutulmamızdır. İnsan her zaman sevilmek ister, hatta ödüllendirilmek. Bayramlar da istediğimiz giysinin alındığı, cebimize paranın konduğu, şeker topladığımız ve hemen herkes tarafından sevildiğimiz için biz yetişkinlerin kendini en korunaklı hissettiği anlardan bir tanesi. İşte bu yüzden zaman akıp geçtikçe o korunaklı ve özel olduğumuz anı hatırlıyoruz. “Nerede o eski bayramlar?” diyerek...

DİL İNSANI VAR EDER

Ramazan Bayramı’nda yaşlıların ellerini öpüp hatırlarını sormak, belki birkaç dakika sohbet etmek usuldendir. Ben de bayramda memleketime gidip ninemin, dedemin elini öptüm. Bir başka aile dostunu ziyaret ettiğimde ise kullandığımız dilin farklı sözcüklerde nasıl kendini tekrardan yarattığına tanık oldum. 92 yaşındaki bir amca ile bayramlaştıktan sonra ayrılma vakti gelmişti. Spontane olarak sık sık gündelik dilde de kullandığımız “Kendine iyi bak!” cümlesi ağzımdan dökülüverdi. Yaşlı amcadan cevap gecikmedi, “Ben zaten hep kendimi gözetiyorum” dedi. Biraz gülüştük. Cevap güzeldi ve benim temennime belki de verilecek en güzel yanıt buydu. Terminoloji, kullandığımız dil yıllar içinde farklılık gösterebilir ancak mesele o farklı terminolojiyi doğru anlamlandırabilmek, akıl yürütebilmek. Arada yıllar olsa da bizleri var eden en önemli varlık dilimiz.

KÖY KAHVALTISI VE ÇORBA

Hazır bayramlardan bahsetmişken geçmişe doğru birkaç adım daha atalım. Yıllar önce annemizin elinden tutup pazara çıktığımızda domates ya da salatalık tezgahının önüne gelmeden o sebzelerin kokusunu duyardık. Oysa artık tezgahın yanına gittiğimizde bile o kokuyu alamıyoruz. Bazen, “Sorun bende mi?” diye düşünüyorum. Yoksa hormonlarda ve ilaçlarda mı? Bir köy kahvaltısı furyası aldı başını gidiyor. Herkes o pahalı yiyecekleri köylünün tükettiğini düşünüyor mu acaba? Belki de köy kahvaltısından kasıt organik olmasıdır; ama şunu söylemek gerek. Köyde sabah 8’de değil, gün doğumu ile birlikte başlar ve insanlar sabah kahvaltı yapmazlar, çorba içerler. Bu çorba da yöresel olarak farklılık gösterir. Örneğin bizim buralardaki çorba tarhanadır. Kahvaltılık ise köylünün tarlaya götürdüğü çıkının içindekilerdir. Kısacası kahvaltı kavramı sanayi toplumu ile yaşamımıza girdi. Postmodernizm ile de köy kahvaltısına dönüş yaptı. Yıllar önce dedemin üniversiteye gittiğimde sorduğu soru aklıma geliyor; “Sabahları ne yapıyorsun? Bir çorba içersin”. Artık köylerde bakkal ekmeği var, mevsimsiz sebze yiyoruz. Yaşamımız o kadar hızlı ki, lokantaya gidip oturup yemek yemeye ayıracak zaman yok. Sabah hala çorba içenlere selam olsun...

Yazının Devamını Oku