Paylaş
Geçen yıl nisan ayıydı. Başbakan, o sırada Nükleer Zirve’ye katılmak için Washington’da. Toplantılar bitti. Ayrılacağı gün Bahçeşehir Üniversitesi’nin Marriott Otel’de düzenlediği bir sergi açılışına geldi. Konuşmalar, kurdele, basın toplantısı derken... Uçağa gitmek için tam salondan ayrılacağı sırada da... Kapı eşiğinde iki kişiyle karşılaştı. Yaşlı, sakallı, takım elbiseli iki esmer adam. Durdu. Konuşmaya başladılar. Sohbet epey bir devam etti. Sonra samimi bir veda ve ayrıldılar.
Başbakan çıktı. Ben de bir süre sonra o iki adamın yanına gittim. Kim olduklarını sormaya... Biri hiç konuşmadı. Daha yaşlı olan ise kartını uzatıp adını söyledi: Jamal Barzinji, Uluslararası İslami Düşünce Enstitüsü’nden (IIIT)...
Mısır’daki olaylar başladığından beri okuyorsunuz. Müslüman Kardeşler ne?.. Diğer ismiyle İhvan dünyada nasıl örgütleniyor?.. Aşağı yukarı herkesin bir fikri var.
Ayaküstü konuştuk o gün Barzinji’yle. Sonra “Başbakan’ı nereden tanıyorsunuz” dedim. Barzinji de, “Ben onu gençliğinden bilirim” dedi. “Nasıl” dedim. “Üniversite yıllarından beri tanırım.” Sık sık Türkiye’ye gittiğini, konferanslara katıldığını, gençlerle bir araya geldiğini anlattı. Sonra biraz daha konuştuk. Ayrıldılar. Eve gidip araştırdığımda ise o akşam sohbet ettiğim kişinin dünyada Müslüman Kardeşler örgütlenmesinin en kritik isimlerinden biri olduğunu öğrendim.
Barzinji, Iraklı bir Kürt. Hayatı, Baas Rejimi baskısı altında geçiyor. 60’larda rejim İslamcıları öldürmeye başlayınca da Irak’tan kaçıyor. Ve soluğu Amerika’da alıyor.
1971’de Müslüman Öğrenciler Birliği’ne (MSA) katılıyor. Sonra kendini tüm dünyada Müslüman öğrencilerle ilişki kurmaya adıyor. Siyasal bir ağ yaratmaya... O akşam söylemedi. Ama Başbakan’la da... Muhtemelen 70’lerin ortasında... Erdoğan’ın Milli Selamet Partisi’nin gençlik kollarında çalıştığı dönem tanışıyor.
Müslüman Kardeşler’in üyeleri, Amerika’ya Barzinji’den önce 60’larda gelmeye başlıyorlar. Aralarında hiçbir organik bağ yok. Sadece insanların fikren kendilerini yakın hissettikleri, görünmez bir network.
Sonra yerleşik düzenin kuralları devreye giriyor. Bazısı klasik Amerikan yaşamının konforuna dalıp kopuyor. Bazısı da eski davaya Amerika’da ulaştığı özgürlüklerden yeni bir elbise dikip devam ediyor. İşte Barzinji de, geldiğinde bu telaşa katılıyor. Ve zaman içinde hikâyesiyle, bugün Amerikan dış politikasının İhvan’la ilgili yaşadığı çelişkilerin bir özeti haline geliyor. Şöyle...
11 Eylül’de tepetaklak oldu
Dernekler, toplantılar, başka ülkelerde konferanslar... Yıllar içinde Amerika’da İslami harekete çekirdek olan birçok kuruluşla iş yapıyor Barzinji. 80’lerin başında da Müslüman Kardeşler’in parasıyla şimdiki derneği kuruyor. IIIT’yi... Sonra işi daha da genişletiyor. Ve Türkiye’de iyi bilinen... Bir dönemin terör zanlısı Yasin El Kadı’ya kadar uzanan finansal yapıların içinde rol almaya başlıyor. Toplanan bağışlarla dünyada İslami hareketlere fon sağlıyor!..
Her şey sorunsuz ilerliyor o dönem. Bir dönem Malezya’da yaşıyor. Ahmet Davutoğlu ile de Uluslararası İslam Üniversitesi’nde beraber çalıştıkları yıllar... Sonra tekrar Amerika’ya dönüyor. Ve dünyanın her tarafındaki kardeşleriyle... Kimsenin karışmadığı, soru sormadığı Amerika’dan dayanışma yürütmeye devam ediyor. Ne zamana kadar?.. Ta ki 11 Eylül patlayıncaya kadar...
İkiz Kuleler devrildikten tam bir ay sonra... 2001’in Ekim’inde ‘Yeşil Arama Operasyonu’nu başlatıyor FBI. Ve ülkede Müslüman Kardeşler’le ilişkili ne var ne yok hallaç pamuğu gibi atıyor. 2002 başında, evini, işyerini basıyorlar. Mallarına, paralarına el koyuyorlar. Gazetelere çıkarıp “Terörist” diyorlar. Ve onunla birlikte çevresindeki herkesin hayatını alt üst ediyorlar. Özgürlük bitiyor!.. Barzinji için Amerika’da baskı yılları başlıyor.
Destekçi Fuller
Bugün Amerikan devleti içinde sadece kendi evindeki Müslüman Kardeşler’e değil... Dünya genelinde de İhvan’a karşı iki farklı bakış var. Biri reddediyor. “Siyasi İslam yanlış” diyor. Öteki de, “Radikalliğe karşı bizim için şans, ilişki geliştirelim”i savunuyor.
Aynı ayrışma, 2002 baskınlarından sonra da yaşanıyor. Ve yine Türkiye için tanıdık bir isim... Fethullah Gülen’e Amerika’da yaşayabilmesi için referans mektubu veren eski CIA ajanı Graham Fuller devreye giriyor. “Bu bizim birlikte çalışabileceğimiz bir hareket” diyor.
Fuller’a hafta içi ulaştım. Ancak Amerika içindeki Müslüman Kardeşler’i araştırdığımı söyleyince, bu konuda bir bilgisi olmadığını söyleyip konuşmadı.
Sonra da, geçen yıldan yarım kalan konuşmamızı tamamlamak için Barzinji’nin ofisine gittim. Ve bir yıl sonra... O akşam Barzinji’nin yanında duran, bana ismini söylemeyen kişiyle karşılaştım!.. Dr. Iqbal Yunus’la...
Virginia’nın Herndon kasabasında bir iş merkezinin ikinci katında ofisleri. İçerisi toplantı odalarıyla dolu. Önce konuşmak istemedi Yunus. “Kurum olarak bir açıklama yapmayacağız” dedi. Ama sonra yavaş yavaş anlatmaya başladı. “Müslüman Kardeşler’le bağımız yok” dedi. “Suçlamalarla avukatlarımız ilgileniyor” dedi. “Biz İslami kuralların ülkelerdeki finansal sistemlere uyarlanması için çalışıyoruz” dedi. “Başbakan’ı gençliğinden tanıyorum ama nereden olduğunu hatırlamıyorum” dedi. “Şimdi Amerikan devleti ile ilişkileriniz nasıl, rahat mısınız” dedim. “Bir sorunumuz yok” dedi.
Türkiye bu işin neresinde
11 Eylül’ün üçüncü yıldönümünde, Washington Post gazetesi bir Müslüman Kardeşler dosyası hazırlıyor. Haberi yapan Barzinji’ye de soruyor. Ve Barzinji de aynen şöyle diyor: “Ben ve Müslüman Öğrenci Derneği liderleri, Mısırlı kardeşlerimizi yeraltı çalışmaları yerine seçimlere katılmaya ikna ettik. Bu bizim dünyada İhvan hareketine yaptığımız en büyük katkılardan biriydi.”
Barzinji’nin katkıları, Başbakan ya da yakından bildiği Abdullah Gül üzerinden Türkiye’de nasıl seyretti bilmiyorum. Yunus, “Bizim bir bağımız yok” diyor. Ancak hem İhvan’ı hem de Türkiye’yi bilen bir uzmana göre... Etkileşim varsa bile bu en fazla karşılıklı ilham şeklinde yürüyor. Çünkü Müslüman Kardeşler dünyada 70’den fazla ülkede faaliyet gösterirken... Eskiden beri legal ya da illegal giremedikleri tek Müslüman çoğunluklu ülke hep Türkiye oluyor. Söylediği mealen şu:
İhvan, bir tür İslam Enternasyonal. Dünyanın hemen her yerinde örgütlü. Ve siyasal İslam hareketinin anadamarı. Ancak Türkiye’ye gelince bu ilişki sınırlanıyor. En büyük sebebi de, Türkiye’deki hareketin burnunun kalkık olması. Çünkü Türk İslamcılar, “Bayrak düştüğü yerden kalkar” diye düşünüyor. Ve “Eğer İslam yeniden yükselişe geçecekse bunu biz yaparız” deyip dışarıdan olanlara tepeden bakıyor. Erbakan’ın, hareketine “Milli Görüş” demesi... Ya da şimdi Gülencilerin kendilerini milliyetçi motiflerle süslemeleri gibi.
Dr. Yunus’la ayaküstü başladık, epey bir konuştuk o gün. Ayrılırken köşede bir kitap gördüm. Rey Yayıncılık’tan çıkmış, ‘Sünneti Anlamada Yöntem’ diye... Yusuf El-Kardavi’nin bir Türkçe çevirisi. “Türkiye’ye gidiyor musunuz” diye sordum. “Konferanslar için sık sık gidiyoruz” dedi. Sonra bir daha denedim. “Aklınıza geldi mi? Başbakan’ı nereden tanıyorsunuz?” diye... Ama yine olmadı. “Hatırlayamadım” dedi.
Paylaş