Paylaş
Björk’ün 2015 yılında yayımlanan bir önceki albümü ‘Vulnicura’nın, son derece kişisel olmakla kalmayıp sözlerden şarkı matematiğine kadar, bir yalnızlıkla uzlaşma çabası olduğunu söyleyebiliriz. Sanal gerçekliğin avantajlarıyla genelde tek başına görüldüğü albüm videolarında Björk, paylaşılamayan yalnızlığın birçok duygusal katmanına yolculuk yapar. Bu yolculuk, esasen kalp ve zihin arasındadır. Uzun süreli bir aşk ilişkisinden elbette kocaman yaralarla çıkan Björk; ‘Vulnicura’da acı çeker, kendini dış dünyadan yalıtır ve sonunda iyileşmeye karar verir.
Aradan iki yıl geçer. Derin olup içine dönen insanların bu mesaisinin bir ütopyayla sonuçlanması şaşırtıcı olmayacaktır... Björk’ün, ortak yapımcı Alejandro Ghersi’yle kotardığı 2017 model albümü ‘Utopia’ böyle bir mesainin sonucu işte. Demek istediği de şu: Birilerini hayatımıza almakla ilgili ihtiyacımız kaçınılmazken, zaman içinde bu duygunun sürekliliğini sağlamak amacıyla aşkımızı kutsarken, kurmak istediğimiz iki kişilik dünyanın dış dünyaya ait korkularımızı azaltacağını hayal ederken, işler istediğimiz gibi gitmeyebilir. Birilerini doğru dürüst sevebilmek için de yalnızlık mesaisini ihmal etmemek gerekir. Ne yaparsak kendimize ve kendi kendimize yapacağız, orası kesin.
İki kişilik dünyalar
Tutkusu ve asaleti yerli yerinde şarkılarıyla sıradan romantizmin değil, bütünlüğü ve fikri olan bir aşkın albümü ‘Utopia’; Björk için de taze bir başlangıcın ilk nefesi gibi. Hatta ‘Claimstaker’ parçasında söylediği gibi, Björk’ün içinde bir orman var.
Her ne kadar ‘Utopia’sında sadece kadınlar, çocuklar, flüt ve kuş sesleri varsa da, şiddetin erkekten erkeğe bulaşan bir bela olduğunu düşünse de, iki kişilik dünyalardan vazgeçmiş değil kendisi. Çünkü gayet iyi biliyor ki geçip giden de, olacak olan da aşka dair...
UTOPIA (5 üzerinden 4 yıldız)
Paylaş