MILEY CYRUS / SHE IS COMING (BEŞ ÜZERİNDEN DÖRT YILDIZ)
2000’lerde ses getiren Disney Channel dizisi Hannah Montana’da gizli pop star hayatı yaşayan kolejli kızı canlandıran Miley Cyrus o günden bugüne bütün değişimlerini halka açık yaşadı. Ruh sahibi bir kadın vokal olmasının yanı sıra hemen her albümünde farklı deneyimlere yelken açma cesaretini gösterdi mesela. Bunların hepsinde çok başarılı sonuçlara ulaştığını söyleyemeyiz belki ancak bu Cyrus’un çağdaşları arasında müzisyenlik tarafıyla öne çıkanlardan olduğu gerçeğine leke sürmüyor. Kimi zaman cinselliği vurguladı, kimi zaman R&B partilere dalış yaptı. Bazense daha alternatif ve serin bir duruş sergiledi ve neticede Country’de karar kılmıştı ki geçen günlerde yayımlanan yeni EP’si ‘She Is Coming’i dinledik.
Açık söylemek gerekirse bu kadar iyi bir işle karşılaşacağımı ummuyordum. Her şeyden önce Miley’yi Miley yapan şeyin Country değil Hiphop olduğunu fark etmesi; diğer yandan vokalist olarak tüm katmanlarını bu kadar güzel harmanlaması önemli başarı.
Bugün halen 26’sında ama yaşadıkları, öğrendikleri itibarıyla hem insan olarak, hem müzisyen olarak 40’larını çoktan geçmiş gibi hissettiriyor bana... Müziğin türü ya da hedef kitlesi değil tutumu ve ruhu açısından baktığımda görüşüm bu. 6 yepyeni Pop-rock ve Trap karması şarkısıyla Miley külliyatının en iyileri kadrosu zenginleşmiş görünüyor. Başta ‘Mother’s Daugther’, ‘Unholy’ ve ‘Party Up The Street’ olmak üzere boş yok.
İSME BU KADAR TAKILMAYALIM
DOLU KADEHİ TERS TUT KARANLIK (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ YILDIZ)(Mürsel Oğulcan Ava & Uğurhan Özay)
Ed Sheeran&Justin Bieber (BEŞ ÜZERİNDEN DÖRT BUÇUK YILDIZ)I Don’t Care (Tekli) Warner-Def Jam
Müzik üzerine üç 10 yıldan fazla süredir yazmakta olan bir yazar için bile zor anlar vardır. Kariyerinizin hangi evresinde olursanız olun; çağın analog ya da dijital, sizin Amerikalı, İngiliz ya da Türk oluşunuz fark etmeksizin müzik yazarı olarak kendinizi çok da işe yarar hissetmediğiniz anların belki en zorlusu, çok iyi bir pop şarkısıyla karşılaşma anınızdır.
Dijital çağda bir müzik ürünüyle ilgili olarak, tüketici eskisi kadar müzik eleştirmeni fikri alma mecburiyeti hissetmiyor belki. Müzik yazarlığının müzik var oldukça yok olmayacağına inansam da artık ne dinleyeceğimize geçmişten getirdiğimiz ‘hayranlık’ refleksimiz ve en çok da dijital dinleme platformlarının algoritmaları karar veriyor.
Ancak doğru kişilerce icra edilen ve zamanın ruhunu yakalamış iyi bir pop şarkısının ne müzik eleştirmenine ihtiyacı var ne algoritmaya... Hatta hayranı olmadığınız birilerine aitse dahi kayıtsız kalmanız mümkün olmuyor. İşte ‘I Don’t Care’ de doğal afet gücündeki iki starın (Sheeran ve Bieber) bu tip bir uluslararası hit adayı.
Görünen köy...
Türkiye’de alacağı reaksiyonu ayrıca öngörmek güç ama dünya müzik endüstrisinin Amerika ve İngiltere gibi önemli merkezlerinde hem ekonomik hem de duygusal anlamda büyük karşılık bulacak güçte bir şarkıyla karşı karşıyayız.
İkilinin önceki ortak çalışması diyebileceğimiz
Aleyna’nın kendi bestesi olan parçanın, kardeşi Ayça ile yazdığı sözleri, kendi yaş grubunun beklentilerini karşılayacak basitlik ve samimiyette. BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ BUÇUK YILDIZALEYNA TİLKİNASILSIN AŞKTA(Doğan Müzik Yapım)
Aleyna Tilki için, “Kendi akranlarını peşinden koşturan genç bir stara ihtiyacımız vardı, kavuştuk” demekten geri kalmadık. “Büyük stratejik hatalar yapmazsa başarıları yaşından çok daha hızlı büyüyecek” diye de ekledik. Hatalar yaptı mı Aleyna? Ersay Üner söz ve bestesi; Ozan Çolakoğlu düzenlemesiyle ‘Sen Olsan Bari’; kendi kategorisinde yapılmış en iyi pop şarkılarından biri ve Aleyna açısından önemli bir adımdı. Ancak Aleyna, Emrah Karaduman’la gönül yolculuğuna müzik ekseninde de devam etmeyi tercih etti. Sonuç: Aleyna açısından dünyada karşılığı olabilecek bir ‘teen pop sound’u yerine ‘popçu abla’larını tekrar eden, hiçbir orijinalliği olmayan piyasa düzenlemeler oldu. YouTube izlenmeleri ya da ticari sonuçlarını tek başarı kriteri olarak görürseniz yanılırsanız. Önemli olan soru şuydu: Aleyna Tilki’yi önümüzdeki onyıllara ve şapka çıkartılacak uluslararası başarılara taşıyacak vizyon ve strateji ne olacaktı?
Ben Aleyna’nın, Ozan Çolakoğlu’nun önerdiği güzergâhta ilerlemesinin faydasına içtenlikle inanıyorum. Yeni tekli ‘Nasılsın Aşkta’nın bir dondurma firmasının reklam müziği olarak hazırlanmasına rağmen çok kısa sürede 20 milyon izlenme sayısına yaklaşmasının, üçüncü gününde uluslararası düzeyde en çok izlenen müzik videosu olmasının en önemli nedenlerinden biri yine Ozan Çolakoğlu’nun Aleyna’ya diktiği sound elbisesi çünkü. Aleyna’nın Ozan’la çalışmaya devam etmesini gönülden diliyorum.
Aleyna’nın kendi bestesi olan parçanın, kardeşi Ayça ile yazdığı sözleri, kendi yaş grubunun beklentilerini karşılayacak basitlik ve samimiyette: “Benle başla/Her şey başka/Herkese dinlet/Aç sesi full/Bu delinin aşkı bambaşka”... Yani olması gerektiği gibi. Aleyna’nın pek sevdiği ve Elif Kalkan’la üstlendiği klip yönetmenliğinin neticesiyse yine Britney Spears göndermeli okul forma ve koridorları, yaz ruhuna uygun beach ve parti hissiyatları ve magazine göz kırpan siyah peruklu Aleyna sahneleriyle amaca fevkalade uygun düşüyor. Geleceği parlak genç model Salih Topçuoğlu’nun erkek oyuncu olarak varlığı da konsepte cuk oturmuş.
Aleyna Tilki, kendini piyasa beklentilerine mahkûm etmemeli, içinden gelen seslere sağır olmamalı, zaman zaman kendisine zarar veren hırs ve zekâsını, İngilizce şarkı söyleme, yabancı DJ/prodüktörlerle çalışma hedefleri için kullanmalı. Markasına büyük değer katan Ozan Çolakoğlu’nuysa el üstünde tutmalı...
Norah Jones’un müziği kastedilerek; kulağa hoş gelmesi sebebiyle “Caz severim” deniyor. Jones’un caz yolundan gittiği doğrudur, öte yandan yaptığına caz denemez; önce bunu söyleyelim. Onu popüler yapan şey; country/akustik bir fikir katarak caz eksenli şarkı yazması, söylemesi, müziğini bu vesileyle popülerleştirebilmiş olması. Norah Jones’un kendine has vokali, iyi şarkıları, prodüktörlük becerisi, takım arkadaşı olan iyi müzisyenler, geldiği noktada etkin unsurlar. Ancak unutmamak gerekir ki zamanında dünyaca ünlü prodüktörümüz Arif Mardin’in, Norah’nın elinden tutuşu, basit bir keşfetme hikâyesi değil. Mardin’in bu dokunuşunun Norah Jones markasının oluşmasında, onun nevi şahsına münhasır bir yorumcu ve şarkı yazarı olarak gelişiminde katkısı büyük. Bu nedenle, kendisi ne yaparsa yapsın belirli bir çıtanın üstünde oluyor; bunun da altını çizelim...
(Beş üzerinden üç yıldız)
Begin Again Norah Jones Capitol/Blue Note
‘It Was You’dan başlayın
Sözün kısası, Norah Jones yeni bir albüm yaptığında dikkat kesilme nedenim ve eleştiri eksenim farklı. Yedi yıl önce yayımladığı ‘Little Broken Hearts’ bana göre bir başyapıttı. Yedi şarkılık yeni albüm ‘Begin Again’e gelecek olursak durum şu: Yine ‘güzel bir akşam yemeğine eşlik edecek, cazla flört halindeki şarkılar’. Ve burun kıvırırsanız sizin kaybınız olur.
Sanatçının geçen yıl tamamen doğaçlama bir ruh haliyle yayımladığı teklilerin, her ne kadar o amaçla yapılmamış olsalar da, bir albüm bütünlüğü oluşturduğunu görmek güzel. Bu albüme de başyapıt payesi verip vermemek Norah’nın müziğiyle kurduğunuz kişisel bağa bağlı bir karar. Ben özel bir kadın şarkıcının samimiyeti ve yoğun duygularıyla mesai yapmak için 28 dakikalık bir fırsat olarak görüyorum. Kısa demeyin, tekrar tekrar dinleyeceksiniz. Tavsiyem ‘It Was You’dan başlamanız.
Şu sıralar ‘Blaze Away’ adlı son albümünüzün turnesindesiniz. Her şey yolunda mı? Biz bunca yıldır kaybetmediğiniz enerji ve heyecanınıza hayranız doğrusu...
- Konserler sayesinde İstanbul gibi muhteşem şehirleri ziyaret edebilmek enerjimizi hep yüksek tutuyor. Albümün konserleri ise çok iyi gidiyor; inanılmaz güzel şehirlerde şahane bir dinleyici kitlesiyle buluşuyoruz. Klasikleşmiş Morcheeba hitlerini bol bol çalıyoruz sahnede, böylece ilk günlerden beri bizimle olan hayranlarımızın da ezberi tazeleniyor.
Grubun kurucu üyesi üç kişiden ikisi, yani sen ve Ross, ‘Morcheeba’ adıyla yeniden döndünüz bu albümle. 2013’te diğer üye Paul Godfrey gruptan ayrılmıştı. Ondan sonra, psikedelik rock’tan hiphop’a, country’ye, blues’a kadar birçok müzikal öğe barındıran grup sound’u bir zarar gördü mü sence?
- Morcheeba’nın sound’u her zaman aynı kalacak. Bu istesek de değiştirebileceğimiz bir şey değil zaten. Paul’ün bu sound’a en önemli katkısı hiphop öğelerdi. Ross, gitar rifleri; bense melodiler üzerinde belki biraz daha fazla söz sahibiyiz. Ancak ortaya çıkan sound ortak hedefimizdi. Sorumluluk alanlarımızın kesişim kümeleri de genişti çünkü...
Paul Godfrey’in ayrılmasından sonra iki kişi kalan grup, Skye Edwards (solda) ve Ross Godfrey’den oluşuyor.
İyi şarkılar tür sınırı tanımaz
Dijital dinleme ya da izleme platformlarındaki birçok iyi gruptan söz ederken ‘alternatif’ ya da ‘yeni’ gibi tabirler kullanıyorsak bu, hep birlikte ‘yeni bir popülerlik’ tanımlıyor olmalarından ileri geliyor. Adamlar, bu gruplar arasında ilk günden beri dikkat çekiyor. Rock’n roll bir tavır gösteriyor ancak bunu kendilerini cilalamak yerine iyi şarkı yazarak başarıyorlar. Öte yandan şöhret yükünü; vokal üslubu, söz yazarlığı ve besteciliğiyle ‘tek adam’ gibi görünmesine karşın Tolga Akdoğan’dan alıp ‘grup müziği’ yapabiliyorlar. Onlara teşekkürü bir borç bilirim.
Yeri gelmişken Tolga’nın pek anlaşılmadığını düşündüğüm yetkin şarkı sözü yazarlığına da dikkat çekmek isterim. Hem çok maksatlı, hem kaygısız, hem şairane, hem dalgacı, hem uçuk, hem samimi... Tolga Akdoğan şahane şarkılar üretiyor; nev-i şahsına münhasır bir şarkıcı ve lider ancak Adamlar’ı iyi bir grup yapan Emre Malikler, Gürhan Öğütücü, Berkan Tilavel ve Emir Ongun ne kadar sahibiyse o da o kadar sahibi bu işin. Bu grup duruşu, sahne performanslarına olumlu yansıyor ve onları ilk albümün iki yıl öncesinden beri konser biletleri yoksatan bir grup haline getiriyor. Tüm genç müzisyenlere örnek teşkil etsin isterim.
Dün yayımlanan üçüncü albüm ‘Dünya Günlükleri’ne gelecek olursak... Adamlar’ı ilk iki albümün güçlü nakarata sahip şarkıları üzerinden seven hayran kitlesi açısından zor bir sınav olacak. Çünkü Adamlar bu albümle nakarattan grup sound’una, şarkı bütünlüğüne doğru cesur bir adım atmış. Beni, Adamlar külliyatını özümsemiş bir müziksever olarak mutlu etti.
Adamlar, albümün ilk konseri için yarın İstanbul Babylon sahnesinde olacak. (5 üzerinden 3,5)
Model’in solisti olduğu günlerden bugüne; güçlü vokali, hayranlık uyandıran kişilikli yorumu; en önemlisi nadir bulunur sahne ışığıyla Türk pop/rock kategorisinde kendine özel bir alan açan Fatma Turgut uzun süredir heyecanlı. Heyecanlı çünkü neredeyse Model’le yollarını ayırdıkları günden beri solo kariyerinin ilk albümüne hazırlanıyor. Her ne kadar dışardan bakıldığında Model’i Model yapan unsurun Fatma olduğu düşünülse de bu, grubun geri kalanının Fatma’sız ilerlemesinin zor olduğu gerçeğine işaret eder sadece. Peki ya Model’siz Fatma? Kimse Fatma’nın başarısız olacağını düşünmüyor, evet ve bu durum Fatma’nın sırtındaki yükü ağırlaştırıyor.
Fatma Turgut Bin Varmış Bir Yokmuş Tekli-Avrupa Müzik Yapım (5 üzerinden 3.5 yıldız)
‘Elimde Dünya’ adlı albüm hazır sayılır ve kısa süre sonra yayımlanacak durumda. Öte yandan albümün bütününü değerlendirirken algımızı belirleyecek unsurun şarkı seçimi olduğu da ortada. Çünkü iyi şarkı yazarlığı fonksiyonu kısmen Model’in kopan parçasında kaldı.
Fatma’nın başka kıymetli şarkı yazarlarıyla yaptığı çalışmalar bir tarafa, ilk solo albümünün çıkış teklisi olarak kimin şarkısını seçeceği önemliydi ve albümün bütünüyle ilgili fikir verecekti. Söz ve müziği Can Bonomo’ya ait ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’ güçlü nakaratının yanı sıra bir Bonomo şarkısının ‘Fatmaca’ yorumuyla kendisinin anakım içindeki solo konumunun işaretlerini veriyor.
Parça Fatma Turgut’un ilk albümünün vitriniyse şayet, biz o mağazaya girmek için sabırsızlanıyoruz ve diğer şarkıları çok merak ediyoruz. Albümün prodüksiyonu konusunda kıymetli müzik insanları Tarkan Gözübüyük, Ozan Tügen ve Cihan Barış’ın imzaları işin başka bir güvencesi.
İzel’in ‘olduğun yerde dans et’
Geçen yıla, şarkılarını ilk kez çalınmış ve söylenmiş, olgunlaşmamış, ham hallerine dokunmadan bir araya getirdiği özel albümü ‘Demo’ ile damga vurmuştu Sezen Aksu. Biz o şarkıların içinde endişe barındırmayan, saf hallerini çok sevdik; o eski günlerin ruhunu daha iyi anladık.
Sezen Aksu’nun eski ve önemli bir projesi daha vardı; ‘Türkiye Şarkıları’. Projenin hikâyesi şöyle: Bundan 17 yıl önce, Sezen Aksu dünya çapında ses getirecek bir konser hayal etti.
Feriköy Surp Vartanants Ermeni Kilisesi Korosu, Los Paşaros Sefaradis Musevi Müzik Topluluğu, İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, Oniro Rum Müzik Grubu, Enderun Klasik Türk Müziği Topluluğu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çocuk Korosu ve Sezen Aksu Orkestrası’ndan oluşan, Ozan Doğulu yönetimindeki 174 kişilik dev ekiple Türkiye’de konuşulan dillerde dostluk şarkıları söyleyecek, Türkiye’nin güzel çatısı altında ‘Biriz ve birlikteyiz’ diyecekti. 380 civarı görevlinin canla başla çalıştığı bu prodüksiyon için sponsor desteği almadı Aksu.
Türkiye Şarkıları (Canlı Konser), Sezen Aksu, SN Müzik ( 5 üzerinden 5 yıldız)
18 Mart’ta yayımlandı
2002’de, İzmir Efes Antik Tiyatro’da verdiği ilk konseri Antalya Aspendos Antik Tiyatro, İstanbul Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu ve Belçika Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı konserleri izledi. Türkiye’deki konserleri 20 bin, Belçika konserini çoğunluğu yabancılardan oluşan 2 bin kişi izledi. İzleyenler büyülendiler, tarihe tanıklık ettiklerini idrak ettiler.