Tolga Akyıldız

Esinlenme ‘bela’sı

11 Temmuz 2020
Hande Yener ‘Carpe Diem’ albümü için gün sayıyor. ‘Pencere’den sonra ‘Bela’ da tekli olarak dinleyiciye sunuldu. Ancak bu şarkıyla Maitre Sims’in ‘Bella’sı arasında bir benzerlik olduğu açık.

Hande Yener, Türk pop tarihine damga vurduğunu düşündüğüm 20 yıllık kariyeri onuruna yayımlayacağı ‘Carpe Diem’ albümünün heyecanını yaşıyor. Öncü kuvvetlerden ‘Bela’nın en önemli özelliği, temposu daha yüksek olmakla birlikte bir önceki tekli ‘Pencere’deki gibi sade ve şarkı bütünlüğüne odaklı oluşu. Sevdiceği için ‘bela’ benzetmesi yapmasına karşın sözlerinde Yener standardı diyebileceğimiz atar ve gider dozu da düşük üstelik.
Konuya ilişkin en can sıkıcı noktaysa, Berksan ve Misha (Yener’in sevgilisi) eseri olan Bela’ ile Maitre Sims’in ‘Bella’sı arasında görmezden gelinemeyecek bir benzerlik var. Teknik anlamda ölçü ölçü incelendiğinde ‘çalıntı’ kararına sebep olmayacaktır ancak akorların gidiş yolu ve genel melodik his kuvvetli bir esinlenmenin ürünü gibi görünüyor. Şarkı adları da bu denli benzediğine göre bu durum Hande Yener dahil şarkının sahiplerini çok rahatsız etmemiş gibi.

YENİDEN DOĞUŞ!

Black Eyed Peas’in altın dönemi vokale Fergie’yi aldıkları 2002’yle şarkıcının solo kariyeri için gruptan ayrıldığı 2016 arası. ‘Translation’ öncesi grubun yaptığı son hitin 2011’deki ‘Just Can’t Get Enough’ olduğunu kabul edecek olursak Fergie’den sonrası için hayal kırıklığı demek abartı olmaz. İki yıl önce yayımladıkları ‘Masters of the Sun Vol. 1’i dinlediğimde ‘Bu iş artık bitmiş’ diye düşündüğümü net hatırlıyorum. Ancak şu anda ‘Translation’ı dinlerken yanıldığıma seviniyorum.
2018’de Fergie yerine vokal olarak seçilen J. Rey Soul ve 15 şarkıdan 10’una eşlik eden dev isimlerle, efsanevi şarkılardan sample’lar kullanarak kariyerlerinin ikinci dönüm noktasını ya da yeniden doğuşu simgeleyecek bir işe imza atmışlar. 

J Balvin eşliği ve 1990’ların ‘Rhythm of the Night’ sample’ıyla 2019’da yayımladıkları ‘Ritmo (Bad Boys For Life)’ bu başarının ilk habercisiydi. Ardından Ozuna eşlikli ‘Mamacita’, Madonna’nın ‘La Isla Bonita’ sample’ını yanına alarak geldi. Tablo ortadaydı, güçlü bir albüm geliyordu. Albümü dinledikten sonra favorilerim arasına ‘I Woke Up’, ‘Celebrate’ ve News Today’ de katıldı.

Yazının Devamını Oku

Beyoncé’nin isyanı

4 Temmuz 2020
Dört yıldır beklediğimiz yeni stüdyo albümünün habercisi mi yoksa bağımsız bir misyon şarkısı mı bilmiyoruz ancak ‘Black Parade’, dinleyeni çabuk yakalayan güçlü bir protest şarkı.


Her şey Beyoncé’nin bir Instagram paylaşımıyla başladı. Şöyle diyordu: “Herkese mutlu bir ‘Juneteenth (19 Haziran- Amerika Kölelikten Kurtuluş Günü)’ dilerim. Bugün Amerika’da, kargaşanın tam ortasında da olsak neşemizi paylaşmaktan ve birbirimizi kutlamaktan geri durmayalım lütfen! Çünkü siyah olmak aktivizmin ta kendisidir. Siyahi mükemmellik, bizim için bir direniş ve protesto biçimidir. Siyah neşemizse en doğal hakkımızdır.”
‘Black Parade’, Beyoncé için bir manifestonun olduğu kadar sivil bir inisiyatifin de adı. Kendisi hazırladığı yönerge üzerinden; sanat, dizayn, yeme/içme, güzellik ürünleri, yaşam biçimi, well-ness, kitabevi gibi alanlarda sahipliğini siyah Amerikalıların üstlendiği küçük işletmelerin listesini yayımladı. Daha sonra da şarkının tüm gelirlerini bu işletmeleri destekleyen bir fona bağışladı.

Beyoncé; Jay Z ile birlikte şarkı yazarlarından olduğu  ‘Black Parade’de Güneyli mirasından ve kadın olmaktan söz ediyor bolca: ‘Güneye geri döneceğim; köklerimi ters çevirmeyen o topraklarda ağaca yeniden su vereceğim, büyüteceğim... Hikâyemi unutmayacağım... Biz siyahız ve bu bile onları deli etmeye yetiyor!” diyor örneğin. ‘Black Parade’in çıkışından altı gün sonra şarkının ‘A capella’ versiyonunu da yayımlayıp ışıl ışıl vokalini öne çıkardı sanatçı. Bu, ‘Lemonade’den beri yani dört yıldır beklediğimiz yeni stüdyo albümünün habercisi midir yoksa bağımsız bir misyon şarkısı mıdır bilmiyoruz ancak  ‘Black Parade’ dinleyeni çabuk yakalayan güçlü bir isyan şarkısı kesinlikle.

İÇİNDEN NEY GEÇİYORHayko Cepkin uzunca bir süredir Kuşadası’ndaki çiftliğinde hayvanlarıyla ve doğayla iç içe yaşıyor. Salgın döneminde ‘Karantina Günlüğü’ başlığı altında bir YouTube projesine başlamıştı. Sanatçı, öncelikle 2005’ten beri yayımladığı ve kült mertebesine ulaşmış 22 parçasını seçti. Ardından ney üfleyen dostu Burak Malkoç’la bu şarkıları canlı icra ettiler. 11 Mart-1 Haziran arasında gerçekleşen bu projenin sonucu enfes oldu. Hayko’nun sert ve yerine göre brütal vokaline, sahne makyajına, saçına, kostümüne alışığız ve bir şeyi çok iyi biliyoruz: Hayko iyi bir şarkı yazarı olduğu gibi; makamların, türkülerin, kilise korolarının, Beşiktaş tribünlerinin tedrisatından geçmiş ve bir enstrüman gibi kullandığı sesiyle önemli bir erkek vokal. Bu anlamda değerlendirdiğimizde artık dijital platformlarda dinlenebilen ‘Karantina Günlüğü’nü Hayko şarkılarının özüne doğru bir yolculuk olarak tanımlayabiliriz.

80 YAŞINDA EN İYİ ALBÜMÜNÜ YAPTIBob Dylan’ı sağlıklı şekilde sevmek yani 1980’li yıllarda patinaj yapan halini, dindar kafalarını, folk’unu, rock’ını, şiirini, 1990’ların ikinci yarısından sonra küllerinden doğuşunu, ABD’yi eleştirirken Amerikan müziğinin köklerine inişini ve bugün 80 yaşını idrak etmek üzereyken ürettiği 39’uncu stüdyo albümü ‘Rough And Rowdy Ways’de başyapıt bir işe imza atışını anlamak istiyorsanız bütüne bakmalısınız. Hayatı boyunca birçok farklı ‘persona’yı itinayla taşıdı. Dylan, ozan duruşunu bozmadan kendiyle ve sonlarına yaklaştığını düşündüğü ömrüyle yüzleşiyor bir süredir. Herkes de kendininkiyle yüzleşsin istiyor. Buna yaşanmışlığın getirdiği bilgelik deyip geçemeyiz çünkü bence olağanüstü bir müzikal çıktı var bu albümde. Albümün yayınlandıktan dokuz gün sonra 1 numara olup; Paul Simon’ın ‘Stranger To Stranger’la elinde tuttuğu ‘Yeni bir albümle İngiltere’de liste başı olan en yaşlı müzisyen’ unvanını ele geçiren Dylan’da, daha çok iş var.

BABALARLA TANIŞMA KAPISIKurt Adam, geçen günlerde kısa aralıklarla iki rework (yeniden düzenleme) yayımladı dijital platformlarda. Bunlardan ilki Ferdi Tayfur’un 1972 tarihli ‘Dur Dinle Sevgilim’ adlı 45’liğindeki ‘Kır Çiçekleri’. İkincisiyse Müslüm Gürses’in 1971’de yayımladığı ‘Eştiğin Kuyuya Düştün’den ‘Kurban Olduğum’. Kurt Adam, şarkıları ruhuna zarar vermeyen hassas bir çalışmayla dans/elektronik dünyasına kazandırmış. Müslüm ve Ferdi Babaların fanatik hayranlarını da mutlu ettiğini görüyorum. Öte yandan yeni kuşaklar için de ustalarla tanışma kapısı.

Yazının Devamını Oku

Gerektiğinde ‘ses’ini yükselten biri

27 Haziran 2020
Birol Giray, ‘melodik tekno’ olarak niteleyebileceğimiz ‘Flu’da, Ankaralı genç rap’çi Efeyz (Efe Uçkan) eşliğine yer vermiş.

Birol Giray -âlemlerdeki adıyla BeeGee- 2012’den beri DJ/prodüktör kimliğiyle ve dünyada da örnekleri olduğu üzere eşlikli çalışmalara imza atıyor. Zaman akışında, Ayşe Hatun Önal ve Hale Yıldırım’la gerçekleştirdiği, ana akım pop tüketicisini hedefleyen işler olduğu gibi, maNga’nın Ferman Akgül’ü ve rap dünyasından Sagopa Kajmer ve Yener Çevik’i dahil ettiği işleri de var. Geçen yıl yeni kuşağın popüler gruplarından Yüzyüzeyken Konuşuruz’un ‘Dinle Beni Bi’ adlı şarkısına yaptığı ‘rework’ü ilgi gören BeeGee’nin rap camiasında da takipçileri çok. Diğer bir deyişle tür ayrımı gözetmeden, BeeGee stilini yansıtabileceğine inandığı projeleri üstlenip kişilerle bir araya geliyor Birol Giray.

Bu sıralar İsviçre’de olan Giray’ı arayıp yeni projelerini sordum. Pazartesi Spotify’da yayımlanacak olan yeni şarkısını dinledim. ‘Melodik tekno’ olarak niteleyebileceğimiz ‘Flu’da, Ankaralı genç rap’çi Efeyz (Efe Uçkan) eşliğine yer veren BeeGee, Koza adında bir yapım şirketi kurmuş ve yurtdışında iki şarkı yayımlamış bile.

“Amacım herkesin gönlünü hoş tutmak değil. Her zaman yeninin peşinde koşan ve gerektiğinde ‘ses’ini yükselten biri olmaya devam!” diyor. “Bir yandan da dans ve elektronikseverlerin vazgeçilmezi FG ve Lounge FM macerasını 24 saat sürdürüyoruz” diye ekliyor. Peki organizasyonunu yaptığı Chill-Out ve Electronica festivallerinin akıbeti nedir? Onlar pandemi nedeniyle bir süreliğine rafta ama her şeyin pek yakında düzeleceğine dair inancını koruyor Giray.

Olgunluk döneminde meyve toplamalı

90’lı yıllara damga vuran baladların kadını Aşkın Nur Yengi’nin bugünlere gelirken yaşadığı birkaç talihsizlik oldu. Özellikle 1990’ların ilk yarısındakiler kadar güçlü şarkılar yakalayamadığı (‘Yalancı Bahar’ gibi istisnaları saymazsak) döneme küskünlüğü, konser sanatçısı olarak bir strateji geliştiremeyişi, albüm sanatçısı duruşunu korurken güçlü dijital teklilere odaklanamayışı kariyeri açısından belirleyici oldu. Ancak geçen yıl Mehmet Erdem’le yaptıkları ‘Allah’tan Kork’ teklisinin estirdiği rüzgârdan sonra şu sıralar Sezen Aksu’yla birlikte yeni albümünü hazırlayan Yengi’den son derece umutluyum.
Doğal olarak Aksu’dan çokça etkilenmiş bir sanatçı da olsa onun şarkılarına kendi üslubuyla yanıt verebilen çok iyi bir yorumcu ve olgunluk döneminde meyve toplaması gerekiyor artık. Yeni albümün ilk teklisi ‘Baba’, Babalar Günü’ne denk getirerek yayımlanmış bir proje gibi görünse de öyle değil. Öncelikle Sezen Aksu’nun kaybettiği babasına yazdığı çok derin ve güçlü, eşzamanlı olarak da Aşkın Nur Yengi’nin kendi babasına yazılmışçasına sahip çıkarak okumayı başardığı bir şarkı.

Yazının Devamını Oku

Sihirli Aleyna gezegeni

20 Haziran 2020
Aleyna Tilki’nin yeni teklisi ‘Bu Benim Masalım’ genç müzisyenin ‘sihirli gezegeni’yle örtüşen güçlü bir şarkı. Ozan Çolakoğlu’nun ‘Sen Olsan Bari’de belirlediği ‘teen pop’ çizgisinden ilerliyor. Başarısının sırrı da bu!


Aleyna Tilki’nin bir dondurma markasının yüzü olarak, ‘Nasılsın Aşkta’ ile başladığı macerası ‘Bu Benim Masalım’ adlı tekliyle bu yaz da sürüyor. Bu tür çalışmaların marka ve sanatçıya büyük fayda sağladığı apaçık. Örneğin ‘Nasılsın Aşkta’nın YouTube’da 111 milyonu aşkın izlenmesi var. Marka için Aleyna vesilesiyle paha biçilmez bir ulaşım ve etkileşim. Aleyna’nın marka desteği olmadan da benzer izlenme rakamlarına ulaşacağını varsayarsak aldığı finansal destek onun ve yapımcısının artı hanesine direkt yazılıyor diyebiliriz. YouTube’dan gelen para da cabası... Bilmeyenler için ekleyeyim, kendi video izlenmelerinizden yola çıkıp kazanılan parayı hesaplamaya kalkmayın.

Kısa sürede trend videolar listesine girdi

Milyonlu sayılardan sonra söz konusu para katlanarak çoğalıyor. Diğer bir deyişle 100 milyon izlenmede reklam görüntülenmelerinden kazandığınız para
1 milyonda kazandığınızın 100 katından çok daha fazla. ‘Bu Benim Masalım’ genç müzisyenin çok iyi yönettiği markası için doğru bir hamle, sihirli Aleyna gezegeniyle örtüşen güçlü bir şarkı. Uzun süredir usanmadan tekrar ettiğim bir konu var: Aleyna Tilki’nin benim A takımı olarak gördüğüm Ersay Üner-Ozan Çolakoğlu ikilisine sıkı sıkı sarılma gerekliliği.

Şayet kendi ya da başkalarının yazdığı şarkıları söyleyecekse dahi Ozan Çolakoğlu’nun ‘Sen Olsan Bari’de belirlediği ‘teen pop’ çizgisinden sapmamalı. ‘Bu Benim Masalım’ da bu formül üzerinden ilerlediğinden iki gün gibi kısa bir sürede trend videolar listesinde hızla yükseldi ve 10 milyon izlenme eşiğini geçmesine ramak kaldı. Başka bir analize gerek yok.

BİLDİĞİ GİBİ DEVAM EDİYORGeçen yazı ‘Deva Bize Sevişler’in remiksi ve ‘Deme Bana Yokum’un başarısıyla geçiren Yalın’ın en ayrıştırıcı özelliği, hiçbir koşulda kendi çizgisinden ödün vermemesi ve şarkı yazma becerisi...

Karantina döneminde yayımladığı ‘Ya Sabır’dan sonra haziranın ilk yarısında gelen teklisi ‘Halbuki’ sanatçının bildiği gibi devam ettiğinin kanıtı. Karantina dönemindeki çevrimiçi performanslarıyla da dikkat çeken Yalın’ın ‘Halbuki’si, külliyatındaki balad’ları arasında öne çıkabilecek güçte bir şarkı.

Yazının Devamını Oku

Sosyal mesafeli beach’lerde ‘olduğun yerde dans’ şarkısı

13 Haziran 2020
‘Kalben’ isimli teklisi için ‘yeni normal’e geçişi bekleyen Murat Boz, bir beach’te, tüm gün harcanan paranın bile unutulduğu saatlerde yüksek not alabilir. Ancak Boz, kendi normalinin üzerine bir yenilik koymuyor.


Pandemi öncesi ve 14 Şubat’a denk getirerek bu yılki ilk teklisi ‘Can Kenarım’ı yayınlayan Murat Boz, ikinci tekli için kontrollü sosyallik dönemine geçişi bekledi. Geçen çarşamba yayımlanan ve ‘Kalben’ adını taşıyan şarkı, ‘Can Kenarım’daki gibi ‘damar’a oynamayıp yaz ortamlarına hazırlık yapıyor. Bir cümleyle tanımla deseniz, ‘eski normal koşullarındaki beach’lerin akşamüzeri partilerinde, olduğun yerde kaynaşma ve dans etme şarkısı’ derdim. Yeni normal müsaade ederse bir beach’te, tüm gün harcanan paranın bile unutulduğu saatlerde bir şarkıya yüksek not vermek kolay olur. Ancak benim baktığım yerden işlevini yerine getirmekle birlikte ‘Murat Boz normali’nin üzerine yenilik koymuyor.

Daha seçici olmalı

Bu noktadan hareketle Murat Boz gibi eğitimli bir müzisyenin, popüler bir TV yıldızının, iyi para kazanan birinin yeni normali nasıl olmalı, onu açalım biraz... Kendisinden deneysel işler yapmasını ya da aniden caz söylemeye başlamasını talep etmiyoruz. Ama ‘müzik adam’lığına inandığım biri ve kulvarından çok sapmadan dünya standartlarında dans pop şarkıları üretebilir kurulu düzeni benzer şarkılarla sürdürmek yerine. Bunu da yapmayacaksa standardını daha yüksek tutabilir. Örneğin ‘Kalben’i; ‘Adını Bilen Yazsın’la kıyaslamam bile... Ya da yeni nesil şarkı yazarlarından Fikri Karayel’den aldığı ‘Aşk Bu’daki çabasını daha çok takdir ederim.

Benzer bir eleştiriyi videoları için de yapmak mümkün. Artık yakışıklı, seksi, kaslı, dövmeli çocuk, yabancı mankenli, ‘artiz’ bakışlı video hallerinden çıkıp dijital çağın gerektirdiği gibi samimi ve sanatsal tarafı da güçlü video fikirlerinin zamanı gelmedi mi? O Ses’teki samimiyeti, eğlenceli ve gerçek hali popülaritesine yeterince şey katmadı mı?

Murat Boz’a; gelmeyi başardığı noktada şarkı açısından daha seçici olmasını, belirli bir düzeyin üzerindeki şarkılarla ve gerekirse daha uzun aralıklarla yeni tekliler yayımlamasını öneririm. Düet yapacaksa ‘İltimas’ kadar güçlü şarkılar aramasını dilerim. Onun gibi bir müzisyene yakışan bence budur.

HAMİLELİK ONA YARADIBu yıl martta ilk teklisi ‘Never Worn White’ta; ‘Hiç beyaz giymedim / Ama şimdi istiyorum / Evet bunu seninle birlikte denemek istiyorum’ diyerek Orlando Bloom’dan bir çocuğu olacağını da müjdeleyen Katy Perry’nin karnı epeyce büyüdü. Üç yıl önceki ‘Witness’tan beri yeni albümünü beklediğimiz Perry, bir süredir teklilerle çıkıyordu karşımıza.

Beşinci stüdyo albümü geliyor

Yazının Devamını Oku

Hayat karanlıktan doğar

6 Haziran 2020
Özel hayatında çok zorlayıcı dönemlerden geçen Lady Gaga, görüyoruz ki içinde bulunduğu durumdan yine müzik ve dansla çıkıyor. ‘Chromatica’, Lady Gaga’nın ilk dönemindeki ezber bozan sound’unun olgunlaşmış hali. Katıksız ve kaliteli pop...


Son 10 yıldır kendini sürekli yeniden üreten bir müzisyen Lady Gaga. Altı yıl önce Tony Bennett’le kaydettikleri ‘Cheek To Cheek’te caz standartlarının hakkını veren, o albümden iki yıl sonraysa ‘Joanne’le country’de kendini gösteren Gaga, bir süre önce itiraf ettiği üzere özel hayatında çok zorlayıcı dönemlerden geçti. Bunun ruhsal ve fiziksel problemler doğuran sonuçları da oldu. 19 yaşında tecavüze uğrayıp travma sonrası stres bozukluğu ve tahammül edilmez ağrılarla kendini gösteren fibromiyalji gibi sıkıntılarla baş eden Gaga, görüyoruz ki içinde bulunduğu durumdan yine müzik ve dansla çıkıyor.

‘Chromatica’, Lady Gaga’nın ilk dönemindeki ezber bozan dans sound’unun gerek özündeki müzikal fikir gerekse sözler itibariyle olgunlaşmış hali diyebiliriz. Bu minvalde güçlü bir köklere dönüş albümü. Bir yandan Dua Lipa’nın şıkır şıkır yazlık hit’leriyle rekabet ederken diğer yandan karşı konulmaz şekilde dansa çağıran bir sound’a sahip. Katıksız ve kaliteli pop.

Sanatçının birkaç kez farklı şekillerde ifade ettiği üzere bu sound’un kendisini iyileştirdiğini de söyleyebiliriz. Bir anlamda cesaretin, düştüğün yerden kalkmanın ve kendine iyi bakmanın albümü ‘Chromatica’. Albümün ilk teklisi ‘Stupid Love’ın videosundan da anlayacağınız üzere Lady Gaga’nın bütünü temsilen yarattığı ütopik bir gezegen söz konusu. Lady Gaga liderliğindeki simgesel bir ordu Mad Max kostümlerini kuşanıp, bir yandan dans edip diğer yandan bozuk düzenle mücadele veriyorlar. Gaga’nın bütün sesler ve renkleri buluşturduğu, her şeyi mümkün kılan bu zihinsel gezegenindeki mücadele, gerçek dünyada nezaketin galip gelmesi için verilecek barışçıl bir çabayı simgeliyor.

ELTON JOHN VE BLACKPINK DE VAR

Albümün ikinci teklisi ‘Rain On Me’nin çıtayı daha da yukarı çektiğini ekleyeyim. Tabii, eşlik eden Ariana Grande faktörünü göz ardı edemeyiz. Videosunda sağanak yağmurlar olsa da yaza damga vuracak; sözleri çok bulutlu görünse de eğlencelere eşlik edecek çok güçlü bir dans şarkısı. Çok sıkıntı çekmiş iki marka müzisyenin, ‘hayat karanlıktan doğar’ diyecek kadar umut doldukları enerjik bir şarkı üstelik. Öyle ya, ünlü ve zengin insanların hayatı kolay olurmuş gibi geliyor. Ancak travmatik olaylarla dolu geçmişleri itibariyle Lady Gaga ve Ariana Grande’nin duygusal bir ortak paydası var. Üç yıl önce Manchester konserindeki bombalı saldırıda 22 kişinin ölümüne tanık olmuş; bir yıl sonrasında eski eşi ve ortağını kaybetmiş Ariana ile Lady Gaga’nın duygusal bağı olumlu sonuç vermiş.

Chromatica’daki diğer eşlikleri de Elton John ve BLACKPINK’le gerçekleştiriyor Lady Gaga. Elton John’lu ‘Sine From Above’da sound’uyla eskileri özleyenleri selamlamayı ihmal etmezken, BLACKPINK’le ‘Sour Candy’de Kore popu sevenlere göz kırpıyor. Ayrıca ‘Enigma’, ‘1000 Doves’, ‘Free Woman’, ‘911’, ‘Replay’ ve ‘Fun Tonight’ gibi başka iddialı şarkılar da var. Ancak Chromatica’yı değerlendirirken lütfen bütününe bakın.

Yazının Devamını Oku

Geleceğin pop yıldızı: Sia

30 Mayıs 2020
Ürettikleriyle kendine haslığını ve kalitesini koruyor, pop bağlamından uzaklaşmıyor ve birden fazla duyu organına sanatsal bütünlük içinde hizmet veriyor. ‘Together’ adlı son şarkısı sıradan bir tekli değil, başka bir hikâyenin habercisi.


Gelecekte müzisyenlerin sanatın birden fazla alanında etkili şekilde varlık göstermek zorunda kalacaklarına inanıyorum. Popüler dediğimiz sanat ürününün kalite çıtasının yükseleceğini de düşünürsek buna bugünden hazırlıklı olmak önemli.

Sia, ilerleyen yaşına rağmen birçok açıdan benim geleceğin pop yıldızı tanımıma uyan biri. Ürettikleriyle kendine has oluşunu ve kalitesini korurken bir yandan pop bağlamından uzaklaşmayıp diğer yandan birden fazla duyu organına sanatsal bütünlük içinde hizmet veriyor. Bunda yaşam deneyiminin, geçmişte Beyoncé, Rihanna, Kylie Minogue, Celine Dion, Britney Spears, Flo Rida, David Guetta gibi önemli isimler için hit’ler üreten bir şarkı yazarı olmasının da etkisi var elbet.

Bir diğer önemli özelliğiyse kendini bile göstermezken videolarında meşhur ettiği Maddie Ziegler’ı keşfetmiş olması. Ziegler’in yaşının küçüklüğü nedeniyle eleştirilere maruz kalsa da müthiş bir yeteneği sadece sanatsal sebeplerle öne çıkardığını düşünenlerdenim.

BAŞKA BİR HİKÂYENİN HABERCİSİ

Ocakta

Yazının Devamını Oku

Tavsiyelere uydu, markasını güçlendirdi

23 Mayıs 2020
Zeynep Bastık, müziğin dijital çağının ders olarak anlatılabilecek vakalarından... Önce farkında değildik ama vitrinini cover’larla süsleyerek etkisini gösterdi. Yeni yayımlanan teklisiyse içinde eski güzel hisler olan modern bir pop şarkısı.


Zeynep Bastık, her ne kadar 2014 ve 2017’de ‘Fırça’ ve ‘Şahaneyim’ adlı iki tekli yayımlasa da kendisinin çok farkında değildik. Derken kariyerinin yeni evresinde vitrini cover’larla düzenlemeye karar verdi. Kimin şarkısını okursa okusun hit haline getirebiliyordu.

Cover’larıyla kalplere dokunup zoru başardı ve Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda kapalı gişe konserler verdi. Müziğin dijital çağının ders olarak anlatılabilecek vakalarından birine imza attı.

Vitrinin şahane olması müşterinin dükkândan alışveriş yapması için yeterli mi? Müzik hayatının sonuna kadar cover söyleyecek değildi! Daha önceki bir yazımda; “İlk albümünü bir an önce yayımlamasını ya da kendine ait şarkıları hızla arttırmasını tavsiye ediyorum” demiştim. Aynen öyle yaptı.

‘Her Yerde Sen’le rüştünü ispatladı, ‘Bırakman Doğru mu’ eşliği rap âlemine selam çaktı. Mustafa Sandal’la ‘Mod’da bir araya gelerek çok doğru bir hareket daha yaptı. Yeni Sezen Aksu şarkısı ‘Uslanmıyor Bu’yu iki akustik Aksu cover’ıyla (‘Şinanay’ ve ‘Canımsın Sen’) paketleyip sunmayı bildi.

Gelelim 2020’nin üçüncü teklisi ‘Her Mevsim Yazım’a... Zeynep’in üslubuna ve yaza çok uygun. İçinde eski güzel hisler de olan modern bir pop şarkısı. Dinler dinlemez sizi yakalayacak...

Pop müzik yıldızlarının karantina döneminde klasikleşmiş ünlü parçaları uzaktan eşliklerle cover’lamak ya da mütevazı performanslarla hayranlarına Instagram ya da YouTube’dan dokunmak gibi seçimleri oldu. Tüm bu iyi niyetli çabaları takdir ediyoruz. Ancak Ariana Grande ve Justin Bieber’ın yaptığının net bir farkı var: ‘Stuck With You’ yepyeni bir şarkı, üstelik bir karantina baladı!

Yeni, güçlü, ‘hafiften retro’ anaakım bir şarkının arkasında Grande ve Bieber gibi markalar varsa sonuç ne olur?

Yazının Devamını Oku