İyi bir beslenme programı, dostunuzun ihtiyacı olan bütün vitamin ve mineralleri kapsayacaktır. Ancak bazen gerek çevresel faktörler gerek hastalıklar sebebiyle gerekse bireysel duyarlılıklara bağlı olarak birtakım eksiklikler oluşabilir. Bunun gibi durumlarda bu eksiklikleri birtakım gıda takviyeleri ile yerine koymamız gerekir. Dostunuz hangi durumlarda nelere ihtiyaç duyar gelin birlikte bir göz atalım.
-Glukozamin ve kondroitin: Özellikle yeşil dudaklı istiridyede yoğun miktarda bulunan bu takviyeler eklem ve ligament bütünlüğünü ve direncini sağlamada önemli rol oynar. Ortopedik ameliyatlar ve sakatlıklar sonrasında bu takviyeleri kullanmak, sürecin iyiye gidişini hızlandıracaktır.
-Probiyotik ve prebiyotikler: Besinlerin emilimi ve yararlanma çoğunlukla bağırsaklarda sağlanır. Probiyotikler, bağırsak florasının dengesi açısından oldukça önemlidir. Dışarıdan takviye probiyotik uygulamaları, sindirimi düzenleyip besinlerden sağlanacak yararı arttıracaktır.
-Kolajen: Özellikle yaşlılık sürecine girmiş olan köpeklerde bağ ve ligamentlerin direnci düşer. Esnekliğini yitiren bağların kolajen takviyesi ile direncinin arttırılması mümkündür.
-Aromatikler: Köpeklerin zihinsel sağlığı da vital fonksiyonların devamı için oldukça önemlidir. Bitkisel kökenli aromatikler köpeğin zihinsel anlamda daha rahat bir yapıya sahip olmasına neden olacaktır.
-Kalsiyum ve D vitamini:
Gezinti esnasında dikkat etmemiz gereken şeyleri şu şekilde sıralayabiliriz:
-Gezintiye çıkmadan önce doğru şekilde hazırlık yapmak, dışkı poşetlerimizi, yedek taşıma kayışımızı ve ihtiyaç halinde kullanmak üzere su ve ödüllerimizi yanımıza almalıyız.
-Kayış ve tasma aparatlarının sağlam ve güvenli bir şekilde takılı olduğundan emin olmalıyız.
-Dostumuzu trafik ve insan yoğunluğunun yüksek olduğu yerlerde değil daha çok park ve yeşil alanlarda gezdirmeliyiz.
-Koklanmak, tüm köpeklerin en önemli ihtiyaçlarından biridir. Bu sebeple dostumuzun gezintiler esnasında bol bol ve rahat bir şekilde koklanmasına izin vermeliyiz.
-Çevre sağlığı açısından köpeğimizin dışkısını mutlaka toplamalıyız.
Eğer köpek on yaş ve üstüyse artık onu yaşlı olarak tanımlarız. Yaşlılık dönemi, köpeklerin daha çok ilgi ve bakıma ihtiyaçlarının olduğu dönemdir. Yorulmuş olan organizma, hastalıklara daha açıktır. Bu dönemde köpeği iyi gözlemlemek ve sinyalleri doğru değerlendirmek oldukça önemlidir. Yaşlılık sürecine girmiş olan bir köpeğin düzenli olarak sağlık kontrollerinin yapılması ve check-up’larının düzenli organize edilmesi daha uzun bir yaşantı için önemlidir. Yaşlılık sürecinde olan köpeğimizi bekleyen hastalıklar neler olabilir birlikte göz atalım.
Kalp ve dolaşım bozuklukları: Yaşlı organizmalarda en çok çalışan organ olan kalp ve ona bağlı dolaşım sistemi, en çok etkilenen yerlerdir. Özellikle kalp büyümesi ve kalp yetmezlikleri aynı zamanda da dolaşım bozuklukları, en çok karşılaşacağımız yaşlılık problemleridir. Düzenli kalp muayeneleri yaptırarak sıkıntılı bir durum olup olmadığının en az senede iki defa kontrol edilmesi gereklidir.
Eklem problemleri: Yıllarca vücudu taşıyan kemik sistemi ve eklem yapısı zaman içerisinde yıpranır. Yaşlı köpeklerde özellikle eklem problemleri ve fıtıklaşmalar konforlarını olumsuz etkiler. Yaşlılık sürecinde olan köpeğin birtakım gıda takviyeleri ile eklem ve kemik sağlığını desteklemek, kilo alımını engellemek, oldukça önemlidir.
Kanser: Yaşlılıkla birlikte vücutta ele gelen ya da göze batan anomaliler dikkate alınmalıdır. Bu dönemde su yüzüne çıkabilecek olan kanserleşme mutlaka köpek sahibi tarafından kontrol edilmeli şüpheli durumlarda veteriner hekimle hemen kontağa geçilmelidir.
Demans: Tıpkı insanlardaki yaşlılık sürecindeki bilişsel kayıplar ve bilişsel bozulmalar köpekler için de söz konusudur. Yaşlanmış olan köpeğinizde demans benzeri davranışlar gözlemlemeniz olasıdır. Bu dönemde ona karşı daha toleranslı olmamız ve birtakım doğal preparatlarla bilişsel algının kuvvetlenmesine destek olmamız gerekmektedir.
Çoklu organ fonksiyon kayıpları:
Bu sorumluluk, onların rutinini bizim belirlememizi gerektirir. Bahçelerimizde, evlerimizde birlikte yaşadığımız dostumuz, günlük ritmini bize bağlı yaşar. Sabah saatlerinde uyanmamızla birlikte biz nasıl temel ihtiyaçlarımızı karşılamak hedefli tuvalete gidiyorsak onun da ilk iş olarak bu ihtiyaçlarını gidermesi gerekir. Yanımıza alacağımız lezzetli ödüllerle birlikte ilk iş onunla gezintiye çıkmak olmalıdır. Gece boyunca dinlenmiş ve enerjisini toplamış olan dostumuz için sabah gezintisi oldukça önemlidir. Köpekler, başka köpeklerin de sık ziyaret ettiği park ve yeşil alanları gezmeyi severler. Evimize en yakın parka giderek öncelikle dostumuzun tuvalet ihtiyacını karşılamasını sağlamak, koklanarak diğer köpeklerin bıraktığı kokuları analiz etmesi için ona vakit tanımak, denk gelinirse tanıdığı ve anlaştığı bir arkadaşıyla oynamasına müsaade etmek, gezintinin ilk kısmı için güzel olacaktır.
EĞİTİM ÇALIŞMASI İTAATİ GÜÇLENDİRİR
Daha sonrasında köpeğimizle lezzetli ödüllerimizi kullanarak yapabileceğimiz kısa eğitim çalışmaları, aramızdaki itaat ilişkisini güçlendirmeye yardımcı olacaktır. Eve geri dönmeden önce oynanacak kısa bir ‘at getir’ ya da ‘çekiştirme oyunu’ verimli sabah gezintisini taçlandıracaktır. Eve döndüğümüzde yanında bol temiz su ile dostumuzun kahvaltısını sunarak onu doyurmalıyız. İşe gitmek üzere evden ayrılmadan önce gün boyu sürecek yalnızlığında sıkılmaması hedefli birkaç oyuncağını ve kemirerek tüketeceği yiyeceklerini bırakarak yalnızken kendini daha iyi hissetmesi için bir radyo açarak güvenli bir şekilde evden ayrılmalıyız.
AKŞAM GEZİNTİSİ BOL HAREKET İÇERMELİ
İş çıkışı eve geldiğimizde ilk iş olarak tüm gün boyunca bizi beklemiş olan dostumuzu tekrar dışarıya çıkartarak sabahki rutininden daha uzun ve daha eforlu bir gezinti yaptırmalıyız. Bu gezintinin bol hareket içermesine özen göstermeliyiz. Eve döndüğümüzde dostumuzun akşam yemeğini sunarak karnını doyurmalı ve biz kendi rutinlerimizi yaparken oyalanması için tekrar ona kemirmelik bir şeyler ikram etmeliyiz. Akşam saatlerinde evde dostumuza yeni öğretiler kazandırmak hedefli odaklı eğitim çalışmaları yapabilir, ev içerisinde oynanacak ‘sakla bul’ ya da ‘saklan bul’ oyunları oynayabiliriz. Gece yatmadan önce onun tuvalet ihtiyacını gidermek hedefli yapacağımız kısa bir gezinti, geceyi stressiz bir şekilde geçirmesine yardımcı olacaktır.
Bir köpeğin sahibine karşı ısırma davranışını göstermesinin de her ne kadar kulağa tuhaf gelse de mutlaka bir sebebi vardır.
-Ağrı, acı duyma, travma şoku, anestezi ya da sedasyondan çıkış ve epilepsi nöbeti gibi patolojik durumlarda sahip tarafından iyi niyetle de olsa, yapılacak müdahaleler ısırılmayla sonuçlanabilir.
-Uyku ya da uyuklama halinde rahatsız edilme.
-Yemek yerken ya da kemik kemirirken manipülasyon.
Bu ihtiyaçlar köpek parkları gereksinimini ortaya koymaktadır. Köpek parkları;
- Köpeklerin sosyal oyunlar oynayarak enerjilerini dengeleyebilmesine ve insanla daha uyumlu olmalarına imkân sağlar.
- Köpeklerin güvenli bir alan içerisinde kayış tansiyonu olmadan gezebilmelerini sağlar.
- Şehir yaşantısında kısıtlı zamana sahip olan köpek sahiplerinin işlerini kolaylaştırır.
PEKİ KÖPEK PARKLARI NASIL OLMALIDIR?
- Köpek parkları o bölgede yaşayan köpek sahiplerinin talebi ya da sivil toplum örgütlerinin öneri ve istekleriyle yerel yönetimlerin harekete geçmesiyle kurulur.
- Trafik, insan yoğunluğundan ve çocuk parklarından uzak alanlar tercih edilmelidir.
Bu sene tüm hayvanların istek ve ihtiyaçlarına karşılık gelecek ve hak ettikleri yaşam refahına kavuşturacak konularda onların sesi olalım...
-Hayvan hakları deyince sadece yakın iletişim kurduğumuz evcil hayvanları değil tüm hayvanlar alemini düşünelim.
-Eğitim, bilincin temelidir. Okullarımızda çocuklarımıza hayvanları tanıtmak ve onların yaşam haklarının korunması hedefli ders programları planlayalım.
-Üniversitelerde ilgili bölümlerde hayvan etiği üzerine eğitimler düzenleyelim.
-Tabiatın ve ekosistemin efendisi değil parçası olduğumuzu anlayalım ve anlatalım.
-Esaret ve işkence yuvaları olan hayvanat bahçeleri ve su parklarını kapatalım.
Köpeklerimizi tehdit eden bu zararlı parazitlerin en tehlikelilerini şu şekilde sıralamak mümkündür.
-İç parazitler
-Dış parazitler
-Kan parazitleri
İç parazitler: Genellikle başta bağırsaklar olmak üzere köpeğimizin iç organlarını mesken tutan zararlı canlılardır. Bağırsak solucanları, tenyalar, kancalı kurtlar bu parazitlere örnektir. İç parazitler köpeğin besinlerine ortak olarak onu sömürürler. Kilo kaybı, ağız kokusu, anemi, bağışıklığın düşmesi, deri ve tüy sağlığının bozulması gibi birçok rahatsızlığa neden olurlar. Köpeklerden insanlara bulaşabilen türleri de mevcuttur. Bu tehlikeli parazitlerden köpeğimizi korumak için belli periyotlarla veteriner hekim gözetiminde ilaçlamalar yapmak, onları bu zararlılardan koruyacaktır.
Dış parazitler: Kene, pire, uyuz akarları ve sinek larvaları gibi genellikle deriyi mesken tutan zararlı canlılardır. Çoğunlukla kan emerek ya da deri hücrelerini yiyerek beslenirler. Köpeklerde tüy dökülmesi, derinin bütünlüğünün bozulması, anemi, ateş ve şiddetli kaşınmalarla karakterize birçok rahatsızlığa neden olurlar. Köpeklerimizi bu parazitlerden korumak için özellikle yaz aylarında oral tabletlerin, spot-on solüsyonların ve koruyucu tasmaların düzenli kullanımına dikkat etmek gerekir. Dış parazitler köpeğimiz için birçok ölümcül hastalığın nakledicileridir.