Tarkan Özvardar

Köpeklerde veteriner fobisi

1 Mayıs 2018
Köpeklerinin veteriner korkusu, birçok köpek sahibinin ortak problemidir.

 

Arabanın hazırlanması, veteriner kliniğinin yoluna dönülmesi bile birçok köpekte endişenin başlaması için yeterlidir.
Peki, acaba köpekler veteriner kliniği ziyaretlerinden neden korkarlar ve bu korkunun üstesinden nasıl gelebiliriz?


Köpeklerde veteriner korkusunun oluşmasındaki en büyük sebep hayvan sahiplerinin sadece rutin uygulama, hastalık ve aşılama gibi durumlarda köpeklerini veteriner kliniklerine götürmesidir. Her veteriner kliniği ziyaretinde basit de olsa yapılan uygulamalar köpek için ayrı ayrı travma niteliği taşıyabilir. Oysa ki, ara ara, sebepsiz olarak köpeğinizle birlikte veteriner hekiminizi sadece ziyaret edip klinikte ve muayene masasında biraz vakit geçirip, küçük ödüllerle onu rahatlatacak olursanız, dostunuz veteriner kliniği ziyaretleri hakkında daha farklı düşünmeye başlayabilir ve bu ziyaretlere korkusuzca çıkabilir.

Veteriner muayenesi esnasında çokça kullanılan ağızlık, steteskop, oftalmaskop, termometre gibi aletlerin köpeğin, sebepsiz ziyaretleri esnasında köpekle ödüllendirme eşliğinde tanıtılması, muayene masası üzerindeki köpeğin veteriner hekim tarafından yumuşak dokunuşlar ve rahatlatıcı sözlerle sakinleştirilmesi bir sonraki gerçek uygulamalar öncesinde iyi bir duyarsızlaştırma çalışması olacaktır. Ayrıca, oturduğunuz semtte veteriner kliniğiniz size yakın bir noktadaysa, gezinti rotanızı zaman zaman kliniğin rotasıyla birleştirmek iyi bir uygulama olacaktır.

Yazının Devamını Oku

Köpeklerde eğitim yaşı ne olmalıdır?

24 Nisan 2018
“Eğitimin yaşı yoktur” sözü insan için ne kadar geçerliyse, köpek için de o kadar geçerlidir.

Ancak, köpeklerde de tıpkı insanlar gibi çevre ile iletişim kurmaya başladıkları, olup bitenlerle ilgilenme sürecine uygun yavruluk dönemine girdiklerinden itibaren mental anlamda tetiklemek ve öğretilerin temellerini atmak kesinlikle önemli ve gereklidir. Köpekler, bizlerle birlikte sosyal bir çevrede belli kurallar dahilinde yaşamak durumunda oldukları için onlara yabancı olan bu çevreyi tanıtmak, kuralları öğrenmeleri esnasında onlara doğru bir şekilde kılavuzluk yapmak ve adaptasyonlarının şekillenmesinde yardımcı olmak hayvan sahiplerinin görevleri arasındadır.
* * *
Köpek yavruları doğduklarında sadece koku duyularını kullanarak annenin memesini bulup beslenme ve sürünme kabiliyetine sahiptirler. 12 ila 16’ncı günlerden sonra işitme, görme ve hareket kabiliyetleri gelişmeye başlar. Bu süreçle birlikte artık yavrunun çevre ile iletişimi başlamış olur. Köpek yavruları 25’inci günden sonra ciddi anlamda meraklı olmaya başlarlar. Bu dönem itibarıyla yapılması gereken insan manipülasyonları; yavrunun gelecekteki sosyal davranışlarını, istenmeyen korku ve çekinik hareketlerini ve çevreye olan duyarlılıklarının olumlu ya da olumsuz şekillenmesinde çok büyük rol oynamaktadır. Bu kritik dönemde insanlar tarafından dokunulan, sesli iletişim kurulan, ileride karşılaşabileceği uyarıcılara karşı duyarsızlaştırılan köpek yavruları çok daha rahat bir kafa yapısına sahip olacaklardır. İlk öğretileri anne tarafından başlatılan yavrular kendi içlerinde kurdukları iletişimler esnasında sürü düzeni, hiyerarşik algılar ve statü ilişkisi gibi konularda algı geliştirmeye başlarlar. Yani yavrunun ilk eğitimlerinin anne ve kardeşlerin etkileşimi ile şekillendiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
* * *
Yavru köpek 2’nci ayını tamamladıktan sonra artık anne ve kardeşlerinden ayrılıp yeni ailesi ile buluşmaya hazırdır. Yavrunun eve gelmesi ile birlikte eğitim başlamalıdır. Özellikle tuvalet alışkanlığının şekillendirilmesinin temellerinin hemen atılması oldukça önemlidir. Şunu unutmamak gerekir ki, köpek yavrusu sahiplenen her 10 kişiden 4’ü istatistiki olarak bu süreçteki eğitimleri düzgün şekillendiremediği için yavru 5’inci ayına ulaşmadan ondan ayrılma kararı almaktadır.
Tuvalet alışkanlığının ve ev kurallarının öğretilmesi süreci başlatıldıktan sonra yavrunun kayış ve tasmaya alıştırılması, birlikte dışarıda gezme, yeni insan ve objelerle tanıştırılma ve odaklanma çalışmalarının hemen akabinde şekillendirilmesi doğru olur. Bütün bu yavruluk dönemi içerisinde etkileşimin hayvan sahibi ya da aile bireyleri tarafından yapılması oldukça önemlidir. Bu süreçte köpek sahibinin profesyonel yardım alması mümkün olsa da manipülasyonları kendisinin yapması çok önemlidir.
* * *

Yazının Devamını Oku

Köpekler sadece kuru mamayla mı beslenmelidir?

17 Nisan 2018
​Köpeklerimizi iyi ve sağlıklı besleyebilmek için ilk etapta onların sindirim sistemleri ve beslenme alışkanlıkları konusunda bilgi sahibi olmamız gerekir.

Çok eski dönemlerde -yani köpeklerin avcılık alışkanlıklarının devam ettiği süreçte- köpeklerin sindirim sistemi etçil (carnivor) olmaya yönelikti. Günümüzde evcilleşme süreciyle ve insanla bir arada yaşamaya bağlı olarak köpekler insanların da yemeklerine ortak olmaya başladılar. Bunun sonucunda beslenme alışkanlıkları değişti ve artık onları yarı-etçil (semi-carnivor) olarak kabul ediyor ve rasyonlarını buna göre oluşturuyoruz.
* * *
​Tıpkı bizlerde de olduğu gibi beslemekle doyurmak birbirinden farklı kavramlardır. Köpekleri insan artıklarıyla beslemek çok doğru bir fikir değildir. Genel anlamda insan olarak bizim doğru ve yeterli beslenemediğimizi düşünürsek bizim artıklarımızla bir köpeğin doğru beslenmesi pek de mümkün olmayacaktır. Ayrıca insan sindirim sistemiyle köpeklerin sindirim sisteminin farklılığı insan için çok sağlıklı ve besleyici olan bazı besin maddelerinin köpek sindirim sistemi için sakıncalı olmasına neden olabilir.
* * *
​Günümüzde köpeklerimizi besleyebilmemizin pratik ve hijyenik yolu olan kuru mamalar veteriner kliniklerinde, petshop’larda ve marketlerde bulunmaktadır. Kuru mamalar, köpeklerimizi sağlıklı ve dengeli beslemede en kolay yol olarak gözükmektedir. Ancak kuru mamaların da kendi aralarında kalite sınıflandırmaları vardır. İyi kaliteli ve dengeli bir mamanın ham maddeleri gerçek kaynaklardan elde edilir ve sadece veteriner hekim gözetiminde muhafaza ve satışına izin verilir. Dolayısıyla köpeğimizi iyi kalite bir kuru mamayla beslemeyi hedeflediğimizde alınacak doğru adres veteriner hekim bulunduran noktalar olmalıdır. Irka, yaşa ve besin kaynaklarının kökenine bağlı olarak birçok çeşit kuru mama tüketime hazırlanmaktadır. Köpeğimizin damak zevkine ve egzersiz planlarına bağlı olarak çeşit ve günlük beslenme miktarlarını oluşturmak mümkündür ve köpek beslemenin en pratik yoludur.
* * *
​Bazı köpek sahipleri, ekonomik sebepler ya da kuru mamalara karşı olan güvensizliklerinden ötürü köpeklerini doğal yollarla beslemeyi tercih ederler. Doğru hazırlandığı takdirde bu besleme biçimi de köpekler için son derece faydalı olabilir. Özellikle protein kaynaklarının pişirilmeden kullanılması köpeğin besinden maksimum seviyede yararlanmasına sebep olmaktadır. Çiğ besleme (row diet) diye bilinen bu besleme modelinde üçte iki protein kaynağı, üçte bir sebze, meyve ve karbonhidrat bileşimiyle sağlıklı bir rasyon oluşturulabilir. Ancak çiğ beslemede dikkat edilmesi gereken protein kaynağının parazitler ve patojen bakterilerden arındırılmış olmasıdır. Eğer protein kaynağından emin değilsek, pişirmek en doğrusu olacaktır. Köpeğin rasyonunda etin çiğ olması köpeğin vahşileşmesine ya da saldırganlaşmasına kesinlikle sebep olmaz.

EVDE HAZIRLANACAK KÖPEK MAMASI FORMÜLÜ

Yazının Devamını Oku

Köpeklerde tüy dökülmesi

10 Nisan 2018
​Havaların ısınmasıyla birlikte bizler artık kalın ve bizi soğuk havalardan koruyan kıyafetlerimizi yavaş yavaş dolaptaki yerlerine kaldırmaya başladık. Artık daha ince ve bizi sıcakta daha serin tutacak yazlık kıyafetlerimizin ortaya çıkma vakti… İşte köpek dostlarımız da tıpkı bizler gibi mevsim döngülerinde doğuştan var olan kıyafetlerini, yani tüylerini değiştirirler.


***
​Köpeklerde kışlık tüyler sık ve kalın yapılıdır. Bu tüy yapısı onları kışın soğuk havanın yaratacağı olumsuz etkilerden korur. Havaların ısınması ve yaz sıcaklarının başlamasının hemen öncesinde köpekler klima adaptasyonu geliştirir ve onları daha serin tutacak ince ve sıklığı az olan yazlık tüylerini çıkartırlar. Tabi bu dönemde kalın ve yoğun kışlık postlarını dökmekten başka şansları yoktur. Birçok köpek sahibi bu doğal süreci ve adaptasyonu kabullenmekte zorluk çeker ve sürekli şikâyet eder. Oysaki bu dönemi alınabilecek önlemlerle dostumuzun ve bizim en rahat ve sıkıntısız şekilde atlatması mümkündür.
***
- Tüy değiştirme dönemine giren köpeğin günde en az bir defa tüylerin çıkışı yönünde ve ters yönde tel taraklar ya da fırçalarla taranması, dökmekte olduğu kışlık tüylerden daha çabuk kurtulmasını sağlayacaktır. Ayrıca tarama işlemleriyle derinin kan dolaşımı artacak ve yeni çıkacak olan yazlık tüyleri daha sağlıklı şekillenecektir.
- Tüy değiştirme döneminde köpeklerimize takviye olması açısından dışarıdan verebileceğimiz biotin ve çinko preparatları da sürecin daha hızlı ve kısa sürede atlatılmasına yardımcı olacaktır.
- Postunu değiştirme dönemi içerisindeyken dostumuzdaki kaşıntı davranışı onları rahatsız eder ve streslidir. Tel taraklarla yapılan fırçalama işlemi sonrası masaj tarakları ile yapılacak olan tımar işlemleri ile dostumuzu rahatlatmak onu mutlu edecektir.

Yazının Devamını Oku

Sokak köpekleriyle yaşamak

20 Mart 2018
Ülkemizde sokak köpeklerinin varlığı ve onlarla birlikte yaşamanın gerekli olduğu kabul edilmesi gereken bir gerçektir.

Oturduğumuz mahallelerde, yaşadığımız sitelerde, gezmeye gittiğimiz parklarda bir ya da birkaç sokak köpeğine rastlamak alıştığımız bir görüntüdür.
Her ne kadar insanların büyük bir kısmı sokak hayvanlarıyla birlikte yaşamaktan şikâyetçi olsalar da aslında onlarla bir arada yaşamak zannedildiği kadar zor ve tehlikeli değildir.
* * *
Şu ana kadar sokak hayvanları konusunda oluşturulmaya çalışılmış projeler tam manasıyla uygulanamadığı için barınaklar, kontrolsüz üreme sonucunda sokaktan toplanmış köpeklerle kapasitelerinin çok üstünde bakım ve iyileştirme hizmeti vermeye çalışmaktadır. Ülkemizdeki sokak hayvanı popülasyonunun çokluğunu düşündüğümüzde, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu bakımevlerinin yetersizliği bizlerin bu hayvanlarla ‘bir arada yaşamayı öğrenmemiz doğrusunu’ gündeme getirmektedir.
* * *
Her gün belediye ekiplerine sokak hayvanlarının toplatılması konusunda bir çok şikâyet gelmektedir. İnsanların rahatsız olduğu konular arasında sokak hayvanları tarafından saldırıya uğrama, çocuklarının güvenli şekilde sokağa çıkamaması, hayvanlardan kendilerine geçebilecek hastalıkların yarattığı endişe ve havlama problemi başta olmak üzere birçok konu vardır.

Yazının Devamını Oku

Yavru köpeklerde tuvalet alışkanlığı nasıl oluşturulur

13 Mart 2018
​Yavru köpek sahiplenmiş olan birçok ailenin, köpeklerinden erken dönemde ayrılma sebebi genellikle yavruda tuvalet alışkanlığının şekillendirilememesidir.

Aslında biraz dikkat ve doğru zamanlama ile üstesinden kolaylıkla gelinebilecek olan tuvalet alışkanlığı, yavru köpeğin eve gelişiyle birlikte hemen başlanması gereken bir terbiye şeklidir.
​Yavru köpeğin tuvalet alışkanlığını doğru şekillendirebilmesi hayvan sahibinin mama saatlerini düzenlemesi, yavrunun ev içerisinde yaşadığı alanın belli ölçülerde sınırlandırılması ve doğru zamanlarda tuvaletini istenen alana yönlendirilmesiyle kolayca öğretilebilir.

Aslen fizyolojik olarak vücudu terk etmesi zorunlu olan idrar ve dışkıyı eğitmek mümkün değildir. Ancak doğru zamanlamalarla tuvaleti yönlendirerek yavruya alışkanlık kazandırmak mümkündür. Bu sebeplerden ötürü tuvalet eğitimi yerine tuvalet alışkanlığı ya da yönlendirilmesi demek daha doğru bir tanımlama olacaktır.

Tuvalet eğitimi köpeğin yaşadığı ortam, beslenme ve gezinti saatleriyle bağlantılı olduğu için mutlaka yaşadığı ortamda şekillendirilmelidir. Bu öğretiyi almak üzere daha aşı programı bile tamamlanmamış yavrunun eğitim merkezlerine gönderilmeye çalışılması hem yavrunun sağlığı açısından olumsuz olacak hem de farklı oryantasyonda başarısız olacaktır. Anlaşılması gereken bu terbiyenin köpeğin yaşadığı ortamda sahipleri tarafından verilmesi gerekli olduğudur.
Yavru köpek eve geldiğinde ona hazırlanmış olan 2-4 metrekarelik sınırlandırılmış bir alan içerisine yerleştirilmesi onun tuvalet alışkanlığının oluşmasına yardımcı olacaktır. Aksi takdirde evin her yerini kullanmasına müsaade edilen yavru köpeğin kafasının karışıp farklı yerlere tuvalet yapması kaçınılmazdır.

Köpekler içgüdüsel olarak yattıkları ve yemek yedikleri bölgeyi pisletmek istemezler ve bu bölgeye en uzak olan noktaları tuvalet alanı olarak kullanırlar. Hazırlamış olduğumuz sınırlı alanın yakın köşelerine yatak ve yemek-su kaplarını yerleştirir ve de uzak köşeyi gazete kâğıtları ya da tuvalet pedleriyle kaplarsak yavru direkt ona hazırlanan tuvalet alanını kullanacaktır. Böylece yavru doğru oryantasyonla tuvalet alışkanlığı edinecek, biz de sık sık kirli alanı temizleyerek köpeğin alanını temiz tutmuş oluruz.

Yavrular yemekten hemen sonra ve uykudan uyandıkları zaman en çok tuvalet ihtiyacı hissederler. Yavrunun tuvaletini yapmasının hemen ardından evin diğer alanlarına kısa süreli olarak alınması ile aileyle daha yakın temasta olması ve evin alanlarını tanıması mümkün olabilir. Ancak bu dönemi fazla uzun tutmamak gerekir, zira yavru köpekler sık tuvalet gereksinimi içerisine girdiklerinden bir kaza yaşanmaması adına yavru kısa süre sonra tekrar yerine konmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Köpek ve kedi bir arada yaşar mı?

6 Mart 2018
Kedi ile köpek, insanlık tarihinde gerek atasözleriyle gerekse deyişlerle hep birbirlerinden ölesiye nefret eden ezeli düşmanlar olarak lanse edilmişlerdir. Evcilleşme sürecinin en üst basamaklarında yer alan ve evlerimize, hayatlarımıza dahil olmuş bu iki canlı gerçekten de doğuştan birbirlerine düşmanlar mıdır? Bu sorunun cevabını bulmak için kedi ve köpeği biraz tanımak ve bu kovalamacanın gerçek sebeplerini tespit etmek gerekir.

Köpekler yapıları gereği avcı ve sürü hayvanlarıdır. Topluluklar halinde yaşamayı tercih ederler. Bağlı bulunduğu bir sürü olmadığı zaman yaşam kalitesi ve psikolojisi olumsuz etkilenen bir canlıdır. Sürü içerisinde kendi türleriyle ve insanla yakın bir işbirliği içerisinde olmayı ve dirsek temasını sever. İnsanla olan bu yakınlıkları ve birlikte hareket etme istekleri köpeklerde itaat etme ve eğitilebilirlik kavramlarının şekillenmesine sebep olmuştur.
* * *
Kedileri tanımlayacak bir söz aranacak olursa “nev-i şahsına münhasır” herhalde en yerinde olanıdır. Kediler bir arada yaşayabilmelerine rağmen bireysel psikolojileri sağlam ve ön planda olan canlılardır. Yalnız yaşayıp avlanabilirler. İnsanla olan ilişkileri köpeklerde olduğu kadar işbirliğine bağlı olmasa da bizlerin hayatına ciddi anlamda dahil olmuş hayvanlardır. Köpekler kadar insana bağlı olmayan kediler özellikle avlanma kabiliyetlerinin yüksekliğine bağlı olarak hayatlarını insansızda sürdürebilirler. İtaat algıları düşüktür. Buna rağmen insan ile son derece uyumlu yaşam ilişkileri oluşturabilirler. Dişi olanları daha aktif ve avcı olan kedilerin erkekleri daha pasif yaradılışlıdırlar.
* * *
Kedi ve köpekler, beslenme alışkanlıkları benzer gibi görünse de temel farklılıklara sahiptirler. Kediler, köpeklere göre daha seçici ve daha yüksek etsel proteine ihtiyaç duyarlar. Şehir hayatında besinsel anlamda kedi ve köpek birbirlerine rakip değillerdir.
* * *
Peki insanoğlunun bu iki çok yakın dostunun aralarındaki problemin sebebi nedir? Köpekler koşan ve kendilerinden kaçan canlılarla karşılaştıklarında avcılık anlamında dürtülenir ve kovalama ve hatta yakalama isteği içerisine girerler. Kediler ise kendilerinden genellikle cüsse olarak büyük ve kovalamaya hevesli köpeklerle karşılaştıklarında hayatta kalma dürtüsüyle kaçma davranışı gösterirler. İşte bu döngü kediyi kaçan av, köpeği de onu yakalamak üzere kovalayan avcı yapar. Aslen bizimle top oynayan köpeklerimizin bu oyun esnasında yaptığı şeyde, yani atılan topu kovalamak yine aynı dürtünün sonucudur.

Yazının Devamını Oku

Köpeklerde üreme kontrolü kısırlaştırma ile mümkün

27 Şubat 2018
Ülkemizde sokak ve ev köpeği popülasyonunun düzenlenmesinin en doğru ve tek yolu üremenin kontrol altına alınmasıdır.

Her geçen gün kontrolsüz çiftleşme sonucunda sürülere yeni bireyler katılmakta ayrıca merdiven altı üreticilerin tetiklemeleriyle sayı çığ gibi artmaktadır. Eğer popülasyon artışı kendi doğal akışına bırakılırsa üremeye bağlı olarak sayı gittikçe artacak ve kontrolsüz bir şekilde kümelenecektir. Dişi köpekler senede iki kez üreme ve erkeği kabul dönemine girerler. Erkek köpekler ise seksüel gelişimlerini tamamlandıktan sonra üremeye her zaman hazır olur. Kısırlaştırma, popülasyon sayısını kontrol altına aldığı gibi sevgili dostlarımızın daha uzun ve sağlıklı yaşamalarını da sağlamaktadır. Bu müdahale genellikle dişi köpekler için uygulanmalıdır kanısı yanlıştır. Dişi köpekler kadar erkek köpeklerin de kısırlaştırılması gerekmektedir. Birçok veteriner hekim tarafından kolaylıkla yapılabilen bu operasyonun dişi ve erkek köpeklerdeki yararlarını şöyle sıralayabiliriz:

HASTALIKLARI ÖNLÜYOR

- Dişilerde erken dönemde yapılacak olan kısırlaştırma operasyonu (ilk kızgınlık öncesi) köpeğin ilerleyen ve yaşlılık dönemlerinde meme tümörüne yakalanma riskini ortadan kaldıracaktır. Kısırlaştırılmamış, dişi, 7 yaş üstü köpeklerde meme tümörü görülme oranı neredeyse yüzde 70’lerdedir.
- Kısırlaştırılan dişi köpekler bir daha cinsel istek göstermeyecek ve birçok dişi köpek sahibinin şikayetçi olduğu kanamayla karakterize bu dönemde evleri temiz kalacaktır.
- Kısır olmayan ve çiftleşme dönemine girmiş bir dişi bir köpeğin gezdirilmesi esnasında kokuyu alan erkek köpeklerin peşine takılması birçok hayvan sahibi tarafından bilinmektedir. Kısır bir dişi köpek bu döneme girmeyeceği için rahat bir şekilde gezintiye çıkabilecektir.
- Kısırlaştırılmış dişi köpeklerde yumurtalık kisti, rahim kanseri, rahim enfeksiyonları ve yumurtalık tümörlerinin görülme olasılığı oldukça yüksektir. Dostumuzu kısırlaştırarak bu riskleri de elimine etmiş oluruz.
- Erkek köpeklerde kısırlaştırma ile prostat büyümesi, testis tümörleri, prostat kanserleri gibi rahatsızlıklar azalmaktadır.

Yazının Devamını Oku