Paylaş
Niye?.. Çünkü kalıpları kırarak düşünmüş, çeşitli alanlarda da “ilk” araştırmaları o yapmış, ilk tezleri o ileri sürmüştü; bilhassa Türk düşünce tarihi ve Türk modernleşmesi konularında.
Türkiye’de “mahalle baskısı” kavramıyla kitlelerce de tanındı. AK Parti’nin liberal reformlarla Avrupa’da alkış topladığı bir dönemde, 2007’de “mahalle baskısı”nın partiyi otoriterliğe sürüklemesi ihtimalinden bahsetmişti.
Ruşen Çakır’ın 2007’de Hoca’yla yaptığı bu mülakat çok büyük yankılar yarattı. Hoca’ya sıcak bakmayan Atatürkçü çevrelerde bile büyük kabul gördü.
MAHALLE BASKISI
Ruşen Çakır bu konudaki tartışmaları kitap olarak yayınladı. (Doğan Kitap)
Okuyanlar, otoriter devlet kadar “kendi mahallemiz”in de hür fikirleri engelleyen bir faktör olduğunu görür.
Bizde “mahalle” niye “toplum”dan güçlü oldu? Şerif Mardin’in en önemli konularından biri budur. Bunu çözümlemek için ak-kara gözlüklerini atmak, “ideoloji ve inançları katmanlı bir şekilde incelemek, bunların her yöne çekilebilecek tarafları olduğunu görmek” gerekir.
İslami katmanlara baktığında Hoca’nın övgüyle bahsettiği bir yüksek ve sofistike İslam kültürü, bir de “mahalle İslamı” vardır.
Şerif Hoca Jön Türklerin de Mehmet Âkif’in de bu ikinciden “ürktüğünü” anlatır.
Günümüzde “Belediyelerdeki açgözlülük” ile yüksek İslam ahlakı arasındaki çelişkinin incelenmesi gerekirdi.
AK Parti’de “Prof. Mehmet Aydın gibi çok iyi niyetli insanlar” olduğunu belirten Hoca,“mahalle havası” AK Parti’de ağır basarsa “beğenmeyeceğimiz sonuçların” ortaya çıkacağını söylemişti, 2007 yılında.
MAHALLESİZ SOSYOLOG
Fakat Prof. Mardin başka bir “mahalle”nin sözcüsü değildi. Şu sözler onundur:
“Kemalizme karşı değilim. Sadece Kemalizmin gelişmiş bir söylem olduğuna inanmıyorum. Kemalizm aslında Türkiye’yi kurtarmak için ortaya atılmış olan akıllıca, pratik bir araçlar bütünlüğüdür. Büyük felsefi derinliği yoktur.”
Kemalistler kabul etmeyebilir ama Şevket Süreyya ve Yakup Kadri gibi Kemalist yazarlar da yazıyor bunu.
Şerif Hoca Kemalist rejimde değişik fikirlere imkân verilmemesinin fikri çeşitliliği önlediğini, bunun da “halk İslamı”nın güçlenmesine zemin hazırladığını anlatır.
Geçekten Tek Parti devrinde liberal, sosyal demokrat ve hatta sol Kemalist Kadro gibi fikirler de yasaklanmıştı.
Şerif Mardin’i okuyanlar fikir hayatımızın adeta “mahalleler” tarafından parsellendiğini, bu yüzden fikri çeşitlenmenin ve zenginliğin gelişmediğini görür.
TÜRK MODERNLEŞMESİ
Şerif Hoca’yı okumadan modernleşme serüvenimiz iyi anlaşılamaz. “Türk Modernleşmesi” başlığıyla dört cilt halinde yayınlanan makalelerinde, Osmanlı’da ekonomik ve fikri dinamizm sağlayacak “burjuvazi”nin bulunmadığını, “esnaf”ın ise “ne burjuva, ne proletarya” olduğunu anlatır.
Bu yüzden fikir hayatımız “bürokrasi” ile “mahalle” arasında sıkışmıştı.
Ben Mardin’den şunu öğrendim: 21. yüzyılda gelişmiş toplum olmanın şartlarından biri, her zihnin kendi mahallesinden dışarıya başını uzatarak “farklı olan”ı tanıması, iletişim kurması, bu yolla hoşgörü ve fikri zenginliğin gelişmesidir.
Sabancı Üniversitesi’ne, Sayın Güler Sabancı’ya, Hoca’nın bütün kitap, makale ve konuşmalarını bir külliyat halinde yayınlamalarını öneriyorum.
Allah rahmet eylesin.
Paylaş