Obama ve İsrail

OBAMA büyük umutlar uyandırmıştı, ikinci bir Jimmy Carter veya Bill Clinton olabilirdi.

Haberin Devamı

Amerikan siyasetinde ahlaki değerlere önem verebilirdi... Türkiye ve Mısır ziyaretlerinde yaptığı konuşmalar, Irak’taki işgale son vermesi, “Neocon”ların nefret dilini terk etmesi bu umutları güçlendirmişti.
Fakat... Gazze’de katliam devam ederken Netanyahu’ya telefonda demiş ki:
“İsrail’in kendini savunma hakkını destekliyoruz!”
Ölümlerin artmasından “endişe duyduğunu” da lütfedip söylemiş laf arasında!

AŞIRI GÜÇ...

Harvard Üniversitesi’nde hukuk okuyan Obama “orantısız güç kullanımı” diye bir suç olduğunu bilmez mi? Gazze’de 400 sivili öldürüp 50 bin sivili evlerinden sürmenin “savunma” ölçülerini çiğneyen, düpedüz bir zulüm olduğunu bilmez mi?
Obama, ABD Başkanı Jimmy Carter’ın, Amerikan milli menfaatlerini savunmak uğruna İsrail lobisiyle nasıl çatıştığını bilmez mi?
Carter’ın “Filistin: Ayırımcılık Değil Barış” adlı eserini okumamış olabilir mi?
Okuduysa bile Carter’ın maruz kaldığı düşmanca kampanyalardan gözü korkmuş olmalı.
Obama İsrail karşısındaki uysal tavrıyla tam bir hayal kırıklığı yarattı.

Hz. İSA VE İSRAİL

Amerika’daki Yahudi lobisinin gücüne dair birçok bilimsel eser var. Şikago Üniversitesi’nde ilahiyat profesörü Timothy P. Weber’in “On The Road To Armageddon” (Armegeddon Yolunda) adlı kitabı böyle bir eserdir.
Günlük dilde “nihai savaş” anlamına gelen bu kelimenin Hıristiyan teolojisinde uzun bir anlatımı var. Çok özetle İsa’nın yeryüzüne inip Deccal’ı mağlup etmesi, iyi ile kötünün son savaşı, kıyamet...
ABD’deki Evanjelik Protestanlara göre, İsrail’in kurulması “Armageddon”un “alamet”lerinden biridir. İsrail’in her zaferi İsa’nın dönüşünü hızlandıracaktır!
Weber kitabında, 1967’de İsrail’in büyük zaferiyle sonuçlanan “6 Gün Savaşı”nı anlatır. İsrail, Mısır’ın 15 bin askerini ve uçaklarının yüzde 85’ini imha etmiş, işgal ettiği topraklardan 250 bin Filistinliyi sürmüştü. Suriye ve Ürdün de ağır kayıplara uğramıştı.

‘TANRI’NIN PLANI’

Teknolojinin zaferi olan bu olay, Evanjeliklere göre “Tanrı’nın planındaki dönemlerden biri”ydi. İzleyen “dönem” bu topraklara Yahudi göçmen yerleştirilmesi olacaktı... Bunun için ABD’de kampanyalar açmışlardı.
Weber, bunun üzerine İsrail devletinin Evanjelik Protestan cemaatlerle temasa geçtiğini, organik bağlar kurulduğunu anlatıyor.
Bu Protestanlara “dönemselci” de deniliyor. Gazze’de iki haftadır yaşanan korkunç zulmü de İsa’nın dönüşünü hızlandıracak “dönem”lerden bir yenisi gibi görüyorlar galiba.
Amerikan sağı ile İsrail arasında böyle bir itikadi bağ var.
Fakat daha seküler olan Amerikan liberal solu, yani Demokrat Parti, siyasi gözle “İsrail dostu”dur. İsrail’e barış için baskı yapan Carter ve Clinton’un Demokrat Partili olmaları tesadüf değildir.
Obama maalesef bir Clinton olamadı, bir Carter olması hiç mümkün değil. Yazık...

İŞİN ASLI

Filistin davasına sahip çıkmak insanlık borcudur. Şu gerçeği de hiç akıldan çıkarmamak gerekir: İsrail’in de ABD’deki lobisinin de gücü, nihayet ekonomik ve bilimsel üstünlüğünden geliyor.
Dünyada en başarılı ilk 500 üniversite listesinde İsrail’deki bütün üniversiteler yer alıyor. İlk 200 listesinde 3, ilk 100 listesinde 1 İsrail üniversitesi var!
Filistin’e sahip çıkalım, İsrail militarizmini kınayalım, protesto edelim, fakat asla unutmayalım; Filistin’e adalet gelecekse bunu sağlayacak güç, bilim ve teknolojiye, entelektüel kapasiteye dayalı akıllı politikalardır, hamaset ve kalabalıklar değildir.

Yazarın Tüm Yazıları