Paylaş
- Bu satırlar yazılırken, Türk Silahlı Kuvvetleri “Gözetleme ve Keşif Timi” yetkisiyle Suriye’de İdlib’e girmişti, PYD’ye karşı da mevzileniyordu.
- Kerkük’te durum çok gergindi. Peşmergelerle Irak ordusu ve Şii Haşdi Şabi güçleri karşı karşıyaydı.
Bunlar kısa sürede çözümlenemeyecek, uzun süre muhtemelen büyüyerek devam edecek ateşli ve tehlikeli sorunlardır.
İDLİB’DE PKK SORUNU
İdlib’de TSK’nın bir görevi Astana mutabakatlarına göre Nusra gibi terör örgütlerinin etkisiz hale getirilmesidir.
İdlib’in kuzeyinde Afrin bölgesinde PKK-YPG’nin 23 km boyunca mevzileri vardır. TSK elbette buna karşı da İdlib’de güç yığınağı yapıyor, askeri sevkıyat devam edecek.
Amerika destekli YPG’nin kurmak istediği “terör koridoru”na karşı Türkiye Fırat Kalkanı’ndan sonra İdlib’de de tedbir alıyor.
Böyle bir dönemde ABD ile ortaya çıkan vize krizini tırmandırmak yanlıştır. Sessiz diplomasi ile tansiyonun düşürülmesi, Türkiye ile Amerika arasındaki büyük ortak menfaatlerin diplomaside öne çıkarılması lazımdır. Ankara bu faktörü diplomatça bir ustalıkla kullanmalıdır.
Yedi düvelle karşı karşıya gelmenin anlamı yok.
ÇATIŞMANIN EŞİĞİNDE
Kerkük’te Barzani’ye bağlı Peşmergelerle Irak ordusu ve Şii Haşdi Şabi örgütü karşı karşıya.
Şii Haşdi Şabi örgütü Iraklı Ayetullah Sistani’nin fetvasıyla kuruldu. Militan sayısı 70 binle 100 bin arasında tahmin ediliyor, “Şiilerin DAİŞ’i” olarak tanınıyor.
Başika’daki Türk birliği gündeme geldiğinde Haşdi Şabi sözcülerinden Ahmed el Asadi “Türkiye askerini çekmezse savaşırız” diye tehditler savurmuştu. (16 Aralık 2016)
Dünkü haberlere göre, Peşmergeler daha önce DAİŞ’e karşı yerleştikleri ileri mevzilerden 20 km kadar geri çekildiler. Fakat Peşmerge adına Cafer Şeyh Mustafa “güçlerimizi Kerkük çevresinde konuşlandırdık, Kerkük’e askeri bir gücün girişine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Buna karşılık, Fransız haber ajansı AFP, “Kerkük’ün batı ve güney bölgesinde Peşmerge’ye karşı Irak ordusu ve Haşdi Şabi kuvvet yığıyor, operasyon başladı” diye haber geçti.
BARUT FIÇISI
Kerkük etnik bakımdan çok karmaşıktır. Silahlı unsurların barut fıçısıdır: Dün Haşdi Şabi sözcülerinden Kerim Nuri, “Barzani DAİŞ’ten tehlikeli” diye açıklama yaptı.
Türkiye’nin Türkmen varlığını tam bir siyasi kararlılıkla koruması gayet tabiidir, sadece duygularımız bakımından değil...
Tehlikelerle dolu Irak-Suriye coğrafyasında Türkmenler güven ve istikrar unsurudur. Türkiye etkin kamu diplomasisiyle Kürt, Arap, Ezidi nüfustan da güvenilir unsurlar oluşmasına özen göstermeli, bunun gerektirdiği dille diplomasi yapmalıdır.
RİSKLERİ GÖRMEK
Kerkük ve Musul’un vilayetlerimiz olabileceği söyleminin ne askeri ne siyasi bir dayanağı vardır. İsmet Paşa’nın Lozan’da Kerkük ve Musul için verdiği nüfus istatistikleri de o zaman bile etnik bakımdan ne kadar karmaşık olduğunu gösterir.
Kerkük ve Musul’un vilayetlerimiz olması demek, o coğrafyadaki bütün etnik sorunları ve silahlı unsurları içimize almak demektir!
Üzerimize büyük husumetler de çeker.
Neyse ki iktidar bu konuda bari hamaset yapmıyor.
Ortadoğu’da sınırlar dip dalgalarıyla sarsılırken Türkiye için akıllı ve yaratıcı diplomasi her zamandan daha önemlidir. Askeri gücün de dayanağı olan ekonomisini güçlendirecek reformları yapmak zorundadır.
Paylaş