Paylaş
Yahya Kemal 1914’te kaleme aldığı makalesinde şöyle yazar:
“Ramazan akşamları çarşıda kadınları çimdiklemek, baharda dere kenarında kaba kaba sırıtmak, söz ve nâra atmak gibi kabahatlerle mâlul bir halk...”
1914 yılında İstanbul Belediyesi kadınlı-erkekli gidip gezilecek, oturulacak bir bahçe (park) açmıştı. Bunun etkilerini Yahya Kemal aynı makalesinde şöyle anlatır:
“O halk bu bahçede edebiyle geziniyor!”
Ünlü şair makalesinde “istanbul’un her tarafında böyle bahçeler açılmasını” temenni ediyordu, böyle görgünün gelişmesi için.
EĞLENEREK TERBİYE
Yahya Kemal, matbaanın bizde iki buçuk asır gecikmesini toprak kayıplarından çok daha vahim olduğunu belirtir. 1914’te İstanbul’da Dârülbedayi’nin yani konservatuvarın açılmasını ise en büyük inkılaplardan biri olarak görür. Çünkü “eğlenirken bayağılaşmak” yerine bir zevk terbiyesi gelişecekti. “Göbek çalkalamak zevkini geçmeyen rakslar” yerine mesela müzikallerimiz olabilecekti.
Kadınlı-erkekli edebiyle gezilen bahçeler, parklar, sanat eğitimi veren Darülbedayi
gibi kurumlar geliştikçe, Yahya Kemal umuyordu ki:
“Bugün eğlendikçe terbiyesini kaybeden bu halk, eğlenerek terbiye olur.”
Bu vesile ile Beşir Ayvazoğlu’nun “Eve Dönen Adam” adlı nefis eserinde Yahya Kemal’i bir roman tadıyla okuyabilirsiniz.
‘ERKEKLERİMİZ TERBİYESİZ’
Rusya coğrafyasındaki Kazan Türkleri, milli uyanış ve modernleşmede, bütün doğu toplumlarından önce gelirler. “Ceditçilik” denilen uyanış hareketinin önemli isimlerden biri Fatih Kerimi’dir. 1913 yılında İstanbul’a gelmiştir. Vapurda İstanbul’u tahayyül etmektedir: Hilafet merkezi, insanlar dindar, namuslu, idealist... Türklüğün merkezi, insanlar vatansever, çalışkan, sorumluluk sahibi...
Fakat gördüğü gerçek tam tersinedir: Yozlaşmış, tembel, fırsatçı insanlar yığını!
İstanbul’da görüştüğü büyük şairimiz Mehmet Akif diyor ki:
“Erkeklerimiz edepsiz, terbiyesizdir!”
Kadınlara nasıl davranılacağı konusunda görgüsü olmayan böyle toplumda kadının sokağa çıkması!
Fatih Kerimi, “İstanbul’da yolda giden kadınlara laf atanların tacizde bulunanların azınlıklar değil, Türkler olduğunu” hayretle, kahredici bir hayal kırıklığı ile anlatır.
Fatih Kerimi’nin “İstanbul Mektupları”nı tavsiye ederim. Beş asırlık Balkanları bu iç çürüme yüzünden iki haftada kaybetmiştik.
KADIN GÖRGÜ GETİRİR
Kadının eve veya mahalleye kapanıp ara sıra çarşıda, pazarda gözüktüğü kapalı toplumlarda kadınlara nasıl davranacağını bilemeyen erkekler yığınında çirkin davranışlar daha yaygın oluyor. Bunu ta 1850’lerde Cevdet Paşa da yazmıştı.
Onun için Yahya Kemal, İstanbul’da yeni açılan kadınlı-erkekli parkta “bu halkın edebiyle gezindiğine” dikkat çekiyordu. Demek ki, kadınların toplumsal hayata daha çok katılması görgünün daha da gelişmesini sağlayacaktı. Mehmet Akif’in haklı olarak “terbiyesiz” dediği “herifler” de görgü edinebilecekti...
Halide Edip gönüllü eğitim müfettişi olarak çalıştığı 1912-1913 yıllarındaki raporunda yazmıştı, okulda ve toplumda kadınla-erkeğin yan yana olmasının “medeni bir ilişki tarzının yerleşmesine yol açtığını!”
Çok da kötümser olmayalım, Cumhuriyet’ten beri çok mesafe aldık. Türban yasağı büyük bir engeldi, o da kalktı.
Yine de önümüzde uzun bir yol var. Fakat görüyor musunuz, öfkeli siyasi kavgalar, konuşmamız gereken nelerin üstünü örtüyor!
Paylaş