Paylaş
Türkiye’nin dışa açılmasına, özellikle Ortadoğu’da aktif hale gelmesine paralel olarak MİT de daha fazla dışa yöneliyor ve Ortadoğu’da aktif hale geliyor.
Ortadoğu’da alışılmış dengeler epey zamandır bozuldu. Artık Doğu ve Batı blokları diye iki grup yok; çok parçalı ve çatışkan bir Ortadoğu var. Hatta sınırlar sarsılıyor.
İşte, İran’la “milli çıkarlarımız” falanca konuda örtüşüyor, öbür konuda çatışıyor. Türkiye 2007 yılında Suriye ve İsrail’i barıştırmaya çalıyordu; ikisiyle de sıcak dosttu. Bugünkü durumu anlatmaya gerek yok. “Arap Baharı”ndan önceki ve sonraki Ortadoğu’lar bile çok farklıdır...
ORTADOĞU’DA İSTİHBARAT!
Türkiye bu coğrafyaya ilgisiz kalamaz. Ortadoğu’da etnik, ideolojik ve itikadi bütün çatışma dinamiklerinin Türkiye’de karşılığı var! Oradaki siyasi depremler Türkiye’deki toplumsal fay hatlarını da sarsıyor işte.
Dünya ekonomik krizinde Türkiye’nin Ortadoğu’ya ihracatının artmış olmasının yararlarını anlatmaya da gerek yok.
Yerinden oynamış taşların birbiriyle çarpıştığı Ortadoğu’da hele de MİT pasif kalamazdı; MİT’in de öncelikli faaliyet alanlarından biri elbette Ortadoğu oldu.
Böyle bir bölgede MİT’in başındaki kişinin “karşı istihbarat” saldırılarına maruz kalması sürpriz de değil.
İSRAİL LOBİSİ
Üniversite profesörleri John J. Mersheimer ve Stephan Walt’ın “İsrail Lobisi ve ABD’nin Dış Politikası” adlı akademik eseri önemlidir. ABD’deki İsrail lobisinin medya ve think thank’ler, yani zihinler üzerinde çok etkili olduklarını anlatır. Sırf sermaye gücüyle değil... Daha önemlisi, itikaden “Hıristiyan Siyonizmi” denilen fundamentalist çevreler ve “Neo-Con” denilen aşırı Amerikan muhafazakârları İsrail’le kalbi ve zihni bir bağlılık içindedir.
Bu çevrelerle ilişkili kişilerin Fidan’ı “İrancı” göstermeye çalışmaları Fidan’a düşmanlığın arkasında İsrail’in bulunduğu kuşkusuna yol açıyor.
Fidan’ın İsrail karşıtı gösterilmesi onu Türkiye’de yıpratmaz, fakat diplomasi ve istihbarat dünyasında onun ve daha önemlisi Türkiye’nin işini zorlaştırır. Amacın bu olduğu da belli.
İLİŞKİLERİ DÜZELTMEK
İsrail Dışişleri Sözcüsü Yigal Palmor, Fidan aleyhine Washington Post ve Wall Street Journal’da çıkan yazıların kaynağının İsrail olmadığını söyledi. “Türkiye ile ilişkilerimizi düzeltmeye çalışırken niye yapalım” dedi.
Elbette ABD’deki lobiler ve onların etkisiyle veya verdikleri “haber”le yazı yazanlar İsrail kabinesinden emir almıyorlardır. Fakat genel bir tutum beraberliği vardır, ayrıntıda çelişkiler de oluyor.
Keşke bütün lobi dünyası ve İsrail’deki Friedman gibi aşırı sağcılar da “Türkiye ile ilişkilerimizi düzeltmek gerekir” diye düşünseler.
DOZ AYARI ŞART
Hakan Fidan’ın İran yanlısı olduğunu söylemek mümkün değildir. “Çözüm süreci”nin mimarı Fidan’dır, bu süreci sabote etmek için PKK’yı teröre teşvik eden de İran’ın gizli servisleridir. İran PKK’ya karşı birlikte hareket ederken iyi ilişkilerimizin olması, şimdi sorunlar yaşanması ve MİT’in de duruma göre hareket etmesi tabiidir.
Fidan’ın MİT’i Ortadoğu’da aktif hale getirmesini ben olumlu buluyorum.
Dış dünyadaki sorunumuz MİT’in çalışmaları değil, karşı bulunduğumuz yalnızlaşma riskidir. Ortadoğu konusunda istikametimiz doğru fakat doz ayarı yapmak şart. Dış politikada miting dilini bırakıp diplomasi diline dönmek zorunlu. Türkiye’nin “tek başına” hamasetini bırakıp beraber hareket edeceği ülke sayısını artırmaya öncelik vermesi gerekiyor.
Paylaş