DENİZ Baykal, üstün başarısıyla noktalanan CHP kurultayında zaferi ardından kürsüye çıktığında, "Bu kurultay ders vermiştir, ders" dedi.
Bu sözlerin hedefi parti içi muhalefetti, diye düşünebiliriz; ama Baykal’ın kurultay konuşmasına baktığımızda, hangi niyetle olursa olsun CHP’ye eleştiri yönelten herkese verilmiş bir dersten söz edildiğini de göz ardı etmemeli. Konuşmasında geçtiğimiz dönemi en iyi şekilde yönlendirdiğini söyleyen Baykal’ın, sonuca böyle bakması da son derece doğal görülebilir.
Baykal’ın ezici zaferi, delegenin de aynı inançta olduğunu gösteriyor; ama önemli olan CHP’nin buradan bir iktidar umudu çıkarıp çıkarmadığıdır.
YÜZDE YİRMİ TEHLİKESİ
Baykal’ın, "Partiyi yüzde 4.6’dan aldık, en yüksek başarıya, yüzde 20’ye çıkardık" söylemini sürdürmesi, CHP için önemli bir çıkmaz.
"Çağdaş seçmen bandı yüzde 20" diyen CHP’lilerin varlığını da bildiğimden, Baykal’ın yeni dönemde bu inancı aşacak hedefler ortaya koyması şart.
CHP’nin yüzde 42’leri gördüğü de anımsanırsa, yüzde 20 bandını çok aşacak potansiyellerin harekete geçirilebileceği akıllara gelebilir.
O nedenle, her seçim için "çok özel şartları vardı" gerekçesine sığınmanın ne kadar gerçekçi olduğunu öncelikle CHP’liler düşünmeli; ama kurultay yine gösterdi ki CHP, kendini izole bir adacık gibi görme mantığını aşmalı.
Sosyalist Enternasyonal üyesi bir CHP’nin kurultayında, tek bir yabancı konuk olmamasını hadi Baykal’ın, "Milli sosyal demokrat bir partiyiz" söylemine bağlayalım; hiçbir partinin davet edilmemesini de günün siyasi gerginliğine verelim; peki ya sivil toplum örgütü (STÖ) temsilcilerinin yokluğuna ne demeli?
Oysa kurultay, STK’larla dayanışma, barışma, güç alma zemini olmalıydı.
MUHALEFETE HOŞGÖRÜ
Baykal’ın, her kurultayda biraz daha küçüldüğü görülen parti içi muhalefete, "Git partini kur" çağrısı da izolasyon anlayışını pekiştirir gibiydi.
Oysa, kendisini partililerin bir ağabeyi gibi gören, gücünden emin Baykal, daha hoşgörülü davranıp, "Sizin de genel başkanınız olacağım" diyebilirdi.
Hatta, Baykal bu kurultayda, muhalif niyetle de olsa, kendisini CHP’li gören herkesi parti çatısı altına çağırabilirdi.
Gerçi, Baykal’ın hükümete yönelik eleştirileriyle parti içi muhalefete yönelik eleştirilerine salonun verdiği tepkiye bakarsak, delegenin de buna pek hazır olmadığını söylemeli; ama yerel seçimin yaklaştığını unutmamalı.
Kurultay’da Baykal’ın en önemli mesajlarından biri, "Önümüzdeki dönemde ne yapılacağına hep birlikte karar vereceğiz" demesiydi.
Ben bundan, CHP’de de AKP’deki gibi, milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanları ile düzenli toplantılar yapılacağı izlenimi edindim.
Böylesi geniş zeminler ortak akıl için çok yararlı; ama bekleyip görmeli.
Kurultay, Tuncay Özkan’ın CHP’lilerce ne kadar sevildiğini de gösterdi.
Bunda CHP’nin Özkan’ın kanalına verdiği desteğin payı ne kadar bilemem; ama Baykal kürsüdeyken tam karşısında yer alan Özkan, yarışa girse CHP’de önemli başarı sağlayabileceğini kanıtladı; Baykal’a rakip bile olabilir!
Hiç şaşırmam da; CHP, "milli" yerine "ulusal" nitelik kazanır, olur biter!