Paylaş
Konu da dönüp dolaşıp yine siyasete geliyor.
AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun, Alevi açılımı konusunda kendisine verilen sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle Başbakanlık danışmanlığından istifasının sonuçları ile ilgili sorulara muhatap oldum.
İstifanın AKP için bir güvenilirlik sorunu yarattığı kesin.
Bir milletvekilinin ağzından, AKP’nin tabanını rahatsız edecek özgürlüklerin önünü açmada ne kadar soğuk davrandığı ortaya çıktı.
Çamuroğlu veya başka milletvekilleri için de söylüyorum; bazı adımlar atılmazsa trenden inenler olur; ama sayılarının vagon kopmasına neden olmasını hiç beklemiyorum.
MADIMAK VAADİ DE KALDI
Ancak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında ciddi bir ayrılık olması bu sonuca götürebilir.
Arada bir rahatsızlık olduğu kesin; ama henüz bu sonucu doğuracak bir rahatsızlık yok.
Çamuroğlu olayından hareket ettiğimizde ise tamam, sorun büyük ölçüde Başbakan’ın açılım için verdiği sözlerin arkasında durmaması.
Ama bunun yan unsurları da var.
Örneğin Madımak konusunda verilen bazı sözlerin, üstelik yakın arkadaş bilinen bazı isimler tarafından, inanılması güç ve kabul edilebilir olmayan gerekçelerle yerine getirilmemesi gibi. Sanırım bu sözler bir gün günışığına çıkacaktır.
Öte yandan bazı duyarlılıklar da yok değil.
Çamuroğlu’nun, istifasına gerekçe gösterdiği Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek hem beni hem de Çamuroğlu’nu aradı.
Çiçek, Çamuroğlu’nu her zaman takdir ettiğini, önemsediğini, yaptıklarını da desteklediğini belirterek, "Alevi iftarına eşi ile davet edilen bir Başbakan, bir de ben vardım. Seve seve de eşimle gittim. O çabaları o gün de doğru buluyordum, bugün de ve destekliyorum" dedi.
Bunun Türkiye’nin sorunu olduğuna vurgu yapan Çiçek, sözlerini, "Ama talep de sorun da bize ait, çözüm de bize ait olacaktır. Biz çözmediğimizde başkaları işe karışıyor" diye sürdürdü.
MUCİZE DE YAŞANIR
Maç öncesi yazdığım bu yazımın bundan sonraki bölümünü ise maç sonrası değiştirdim. Şunu söylemek istiyorum. Tabi ki televizyonların başında herkes en az bizim kadar heyecanlandı. Ama o stadda karşı tribündeki binlerin, sevinci ve coşkusu altında ezildiğini hissederken, son 15 dakikada sahada 11 tane uğur böceği dolaşmaya başladı.
O andan itibaren herşeyin değişmekte olduğunu görür gibi oluyorsun, ama yine kuşkular içini kemiriyor.
Sonuçta lafı uzatmaya gerek yok. Bu 11 uğur böceği bir inanılmazı gerçekleştirdi. Siz o andan itabaren karşı tribünleri görmeliydiniz. O 11 uğur böceği ve onu destekleyen staddaki binlercesi, bütün hüzünleri ve umutsuzluğu alıp, karşı tribünlere götürdü. Bize getirdikleri ise çılgın bir sevinç ve mutluluk oldu.
Eğer maç kaybedilseydi kendimi bir an Fatih Terim’in yerine koydum. Onun ve onu sevenlerin ne kadar üzüleceğini gördüm. Şimdiyse hem Terim hem de onu sevenler ayrı bir sevinç yaşıyorlardır. Ama sevinç Türkiye’nin.
Paylaş