BUGÜN hiç değilse bazı genel detaylarını öğreneceğimiz Ergenekon soruşturmasını, ortaya çıkardığı bazı gerçekler için sevdiğimi söylemeliyim.
Altı yıldır bana, "Darbe olur mu" diye her sorulduğunda, "Bu ülkede darbeciler yok değil; ama darbe dönemleri artık bitmiştir" dedim.
Çünkü, içeride de dışarıda da darbelere destek atmosferi yok artık.
Bakın işte, soruşturma çerçevesinde öğreniyoruz ki, darbe yapmak isteyenler, defalarca denemeye kalkışmış; ama bir tekinde bile kıpırdayamamışlar; alt edilip, saf dışı bırakılmışlar.
"Aman, bütün darbeciler böyle olsun" dedirtircesine, mantık yoksunu, her delili ortada bırakan, taban bulamayınca çareyi Doğu Perinçek gibi oyu binde şu kadar olan bir siyasiye sığınmakta bulan birileri ile karşı karşıyayız. Buna rağmen birileri altı yıl halkı, darbe öcüsüyle korkutup durdu.
Amaçları, bu yolla muhalefeti, farklı sesleri yok etmek, gen ve geçmişlerindeki faşist/darbeci anlayışı herkeste var sanarak terör estirmek.
İTİRAF VE JURNALE İTİBAR
Bir eski komutan günlük tutmuş, günlük değil sanki tutanak mübarek.
Sonra, "Bu benim değil" demiş; ama olaylar ve konuşulanlar doğru.
Hani sanki, "Ya bunlar sonradan iyi para eder" denilmiş, para görününce de ifşa edilmiş gibi bir durum var ortada.
İnsanın, "Canım, bu usulüne uygun bir itirafçılık" diyesi geliyor.
Biraz da milyon dolarları alınca eski sesi çıkmaz olan bir TV sahibine benzer bir durum söz konusu sanki.
Liberalizmi, "İnsan her şeyden, devletten de önemli" diye tanımlayanlar, Kuddusi Okkır’ın, vardıysa bir gün daha yaşama hakkını savunma yerine ölümüne, "Haber değeri (her gün gazetecilik dersi verseler de) yok" diye baktılar; gözaltılardaki hoyratlıkları, komik soruları görmezden geldiler.
Düpedüz, "Söz konusu benim insan hakkım değilse, darbe dönemlerindeki gibi olabilir" izlenimi verdiler; yetinmediler, aynen darbe günlerindeki gibi komşularını jurnallediler, "Şu niye içeri alınmadı?" diye bağırdılar. Muhafazakárlara, "Ne olur demokrasi ittifakı yapalım" diye yalvardılar, yüz bulamadılar, ama onlara ’gerçek demokrat’ payesi vermeyi sürdürdüler.
Öbür yandan unutulmaz bir şey daha gördük bu süreçte.
Ana muhalefet lideri, velev ki Başbakan savcılık yapıyor olsa bile, birden eski mesleğini anımsadı, sanıkların avukatlığına soyundu.
Darbe döneminde içeri alınmış bir sosyal demokrat lider için ne ironi!
AKP’NİN TERSTEN DESTEKÇİLERİ
Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök’ü, darbeleri önlediyse takdir etmeli; ama bugün de kafa karıştırmak yerine daha cesur olabilmeliydi.
Satırbaşlarıyla sıraladığım bu gerçeklerin ortaya çıkması sonrası AKP’nin işinin de şu nedenlerle daha zorlaşacağını düşünüyorum.
Artık, "AKP’ye en karşı benim" deyip, tersten AKP’ye çalışan birileri; her gün garip demeçler veren bazı eski askerler, parayı bulunca kimliğine bakmadan kanalını satıp parasını alanlar, eski YÖK başkanları, eski başsavcılar vs. yok.
Ve de artık "Darbe olacak" paranoyası öcüsü bitti. Peki ya totalitarizme prim vermek de bitiyor, diyebilir miyiz?
Liberalliği küfür etmek sanan birilerine sorsak, "Bitti", derler. Demeyenleri de terörize ederler, içeri attırırlar, olur biter.