ABDÜLLATİF Şener’in AKP’den aday olmaması, bireysel ve sıradan bir dinlenme kararı değil; doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan’dan ayrışma mesajıdır.
Şener, bunu AKP tabanını rahatsız etmeyecek, onlarda olumsuz bir imaj yaratmayacak zariflikte ve "İstemeyerek bu kavgaya girdim" diyerek yapıyor.Peki Şener, bakanlık görevinden neden ayrılmıyor?
Bu da Şener’in, artık rehabilite edileceğine inanmadığını söyleyebileceğimiz, Başbakan’ın anlayış ve tavrından kaynaklanıyor.
Bütün bakanların birer istifa mektubu Başbakan’ın cebinde.
Şener, bir sabah, habersizce özelleştirmeyi kendisinden alıp Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a bağlayan Erdoğan’a, "Şimdi de inisiyatif sizde" diyor.
Bakalım Erdoğan, "Kurumlar ve bazı toplum kesimleriyle kavga etmenizle mutabık değilim" gerekçesiyle kendisiyle ayrışan Şener’i kabinede ne kadar tutacak?
YENİLERİN HAVASINI BASTI
Erdoğan’ın, Şener’i kabinesinde bir gün bile tutmak istemeyeceğini varsaymak hiç abartı görülemez.
Başta Abdullah Gül olmak üzere -ki bir cumhurbaşkanı adayının, iyi niyetle de olsa, işi Şener’in iradesi dışında ve sahte imza skandalına neden olacak biçimde, adaylık başvurusuna kadar götürmesinin saygınlığını etkilediğini düşünmek gerek- pek çok AKP’li, Şener’in kararından dönmesi için büyük baskı yaparken, Erdoğan’ın sessizliği de bunun işareti. Sessizliği, Şener’in tavrının kendisine karşı olduğunu bilmesinden.
Bu da ayrışmanın kategorik olduğunun bir başka göstergesidir.
Şener’in, Erdoğan’dan kopuşunda yolsuzluğa bakış tarzı da etkili oldu.
Yolsuzluğa karşı duruşları nedeniyle AKP’den kopan Turhan Çömez, Fuat Geçen, Mehmet Eraslan gibi isimlerle yakın bağ kurması da bunun bir işaretidir.
Dönüşü olmayan bir yola giren Şener,"Aday olmayacağım" diyerek saygınlık kazanmakla kalmadı, "Uzlaşma için buradayız" diyen AKP’nin yeni vitrinine de darbe vurdu; onların üzerindeki yükü daha fazla artırdı.
KESKİN’İN NEFRETİ
Şener gibi aday olmayacağını açıklayarak itibar kazanan iki isim de solda.
Son dönemde Deniz Baykal’a en sert eleştiriler yönelten eski CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin’e aday olmama kararını sordum.
CHP’nin diğer eski Genel Sekreteri Ertuğrul Günay’ın, AKP’den adaylığı üzerine moralinin çok bozulduğunu söyleyen Keskin, bakın ne dedi:
"Nefret ettim.Her şey bu değil. Birinin çıkıp benim gibi davranması gerekirdi. Bana da diğer partilerden teklif geldi. Hiçbirini etik bulmadım. İki yıldır da bağımsız adaylık için çalışıyordum. Ama sosyal demokrat tabana moral olsun diye vazgeçtim. İlkeler, kişilikler bu kadar ucuz değil."
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın da aynı nedenle sol tabanda saygı toplarken merkez sağ tabandaki moralsizliği ifade edecek sözcük yok.
Bu tabanın arzusunu ezip geçenler, ne derlerse desinler, sorunun liste kavgası olduğu izlenimini silemeyecekleri için ağır sorumluluk altındadırlar.
Çünkü, merkez sağın yeniden TBMM dışı kalmasına kimse haklı bir gerekçe bulamaz.